Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 09 .07.2024 |
OĞUÇ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli heyeti saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz. Özellikle sunumlar için teşekkür ediyorum.
Ben de bir makine mühendisiyim ama Almanya'da doğma büyümeyim, orada üniversite okudum, burada herhangi bir meslek odası üyesi olmadım. Dolayısıyla bu rahatlıkla hem sunumlarınızı dinledim hem de konuyla ilgili birkaç tane hatırlatmayı yaparak inşallah sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Doğrusu, soracak çok bir şey bırakmadınız yani siz topyekûn bütün sunumlarda madenciliğin yapılmaması gerektiğini, buna değmediğini söylediniz. Dolayısıyla ben de bunun yapılması gerektiğini savunuyorum. Ortada çok fazla bir zemin kalmıyor, biraz önce bir saptamada yine "Eğer kapitalist bir sistemde yaşıyorsak..." diye bir cümleyle başlandı, ben kapitalist bir cümleden ziyade Mesut Vekilimin her zaman sorduğu bir sorudan hareketle bu işlerin değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum "Buna değiyor mu, değmiyor mu?" yani bunun ciddi bir analizinin yapılması... Yani maliyet analizinden kastım sadece orayı işleyip bırakmak değil, sonuçlarını da hesaba katmak suretiyle işte ülkeye faydası ve katma değeriyle ilgili bir analiz yapıp "Bunu topyekûn yapalım." ya da "Yapmayalım." tartışmasından ziyade, bunun en makul bir şekilde yapılması şeklini doğrusu ben mühendisler odasıyla görüşebileceğimizi zannettim ama burada yanıldım.
Her şeyden önce şunu da söylemekte fayda var: Ben hiçbir zaman acıların yarıştırılması taraftarı olmadım ve her kazanın bir kaza fazla olduğuna inanan bir insanım. Bu vesileyle de bu Araştırma Komisyonuna üye olmayı, gönüllü üye olmayı seçtim ve severek ve büyük bir sorumluluk hissiyle burada Komisyonda hep birlikte diğer partiden değerli milletvekillerimizle birlikte görev yapıyoruz ve bunu yaparken de şu cümle çok geçtiği için bunun burada düzeltilmesi taraftarıyım, acıların yarıştırılması taraftarı değilim -biraz önce belirttiğim gibi- ama "Başka yerde olmuyor, sadece Türkiye'de oluyor. Sömürge madenciliği yapıldığı için, vahşi madencilik yapıldığı için..." En son 24 Haziranda Yukon'da -bildiğiniz gibi Türkiye'de değil, Kanada'da- yine bir altın işletmesinde Golden Eagle Victoria'nın işletmiş olduğu Eagle Gold Mine'da bir liç sahası kayması meydana geldi ve meydana gelen bu kazadan sonra aynı buradaki tartışmaların benzeri şu an Kanada'da yürütülüyor ve yapılıyor ve liç madenciliği, orada yapılan işlem ve benzer şeyle ilgili, çevreye olan etkisi şu an haberlerde boy boy manşetleri süslüyor. Dolayısıyla, ben bunu şunun için söylüyorum: Bu işler sanki "Sadece Türkiye'de oluyor."muş ve "Bu, mevzuattaki eksikliklerden, lakayıtlıktan, ÇED ve benzer raporlamalarda ısmarlama işler yapıldığından hareketle bunlar meydana geliyor."muş algısının burada doğru bir şey olmadığını, münferit, bunların hepsinin gözden geçirilmesi gerektiğini, her kazanın sebeplerine inilmesi gerektiğini ve böyle bir kazanın meydana gelmesi meselesinin iyi irdelenmesi gerektiğini; denetiminden hesaplanmasına, işte ortaya girmiş olan tasarım şirketlerinden bilirkişi sistemine kadar böyle bir gözden geçirmenin elzem olduğunu düşünüyorum.
Yine, 2004-2015 yılları arasında sadece Almanya'da -ondan sonra madencilik, özellikle yer altı madenciliği bitirildi biliyorsunuz Almanya'da, en son 2018 senesinde kömür çıkarıldı- madenlerde 33 madencimiz maalesef ölmüş oldu. Dolayısıyla "Başka yerlerde kaza olmuyor." "Ölümcül kazalar olmuyor." algısı özellikle bu Komisyonda çok vurgulandığı için bunu da söylemek istiyorum yani bu mücadele etmemiz gereken mesele "Başka yerlerde çok iyi, burada çok kötü."den ziyade "Burada en iyisini nasıl yapabiliriz?" üst başlığıyla tartışılması gerekiyor ve bu "en iyisi" meselesiyle ilgili yapılabilirlik, sürdürülebilirlik ve -tırnak içerisinde- yeşil... Eğer mümkünse bu konuda Müzeyyen Vekilimizin sormuş olduğu sorunun benzerine ben ekleme yapmak istiyorum yani siyanürün dışında bir yöntem var da bunun kullanılması mümkünse onun da tartışılmaya açılması ki "yeşil altın madenciliği" adı altında bunun uygulandığı ülkeler de söz konusu.
Bazı kavramlarla ilgili bir eleştirimi de müsaadenizle sizlere iletmiş olayım. İşte "Halkın beklentisi." "Halk böyle düşünüyor. Netice itibarıyla, şimdi biz İliç'e gitsek halk bizden madeni açmamızı bekliyor. Yani 3.500 kişinin çalıştığı, oradaki ilçe ekonomisinin yüzde 85'ini domine eden bir madende halk yani "Bunu ne zaman açacaksınız?" diyor. Dolayısıyla bizim burada sorumlu davranmamız... Elbette sizlerin de dikkate sunmuş olduğunuz meselelerle birlikte "match" ederek beklentilerin farklı farklı olabileceğine dâhil de burada durumların söz konusu olduğunun da altını çizmek istiyorum. Örneğin, sağlıkla ilgili sonuçlarda -geçen bir Komisyon toplantımızda bu dile getirilmişti- özellikle siyanürün uzun vadedeki sebep olduğu kronik hastalıklarla ilgili "Oğuz Bey, bununla ilgili araştırmalar var, şu şu sayfaya gidin, orada tiroit bezleriyle ilgili şöyle bir sıkıntı olduğuna dair bir araştırma var." diye bazı vekillerimiz bize bilgi sunduktan sonra ben üşenmedim doğrusu, araştırmalara indim, okudum ve o araştırmanın doğrudan liç ve doğrudan siyanürden ziyade oradaki yoğun siyanüre tabi olunmakla ilgili, tiroitle ilgili bulguya dair 1 araştırmaya denk geldim. Dolayısıyla, bu saptamalar işte "Şu oluyor, bu oluyor." Ben sizin ekspertizliğinize ve bu konuda elde etmiş olduğunuz bilirkişiliğinize buradan laf edecek değilim yani o manada haddime değil, onu yanlış anlamayın lütfen ama yani her bir söylediğinizin kanun, her bir söylediğinizin bir araştırmanın sonucu... Bu konuda farklı farklı kaynaklardan henüz işin başında olduğumuzu ve özellikle liç madenciliği noktasında siyanür ve sülfürik asitten ziyade, ağır metallere yoğunlaşmamız gerektiğini de burada daha önceki çalışmalarda da aslında saptamıştık; biz Komisyon olarak onun da ne gibi sonuçlar doğuracağını göreceğiz hep birlikte.
Son bir sorum, özellikle mühendislerle ve meslek odasıyla muhatap olan bir milletvekiliniz olarak şunu sormak istiyorum: Bilirkişiler aynı sizin de okuduğunuz okullardan mezun olan profesörler, muhtemelen birçoğu da hocanız yani işte bir şekilde okumuş olduğunuz insanlar. Hesapla ilgili, özellikle tasarımla ilgili, liçle ilgili, liç madenciliğiyle ilgili hesap sorduğumuzda aslında bunun bir mühendislik olduğunu, hesaplanabilir olduğunu; hesaplanabilir olan her şeyin de kontrol içerisinde olabileceğine dair bir kanaatleri var. Anladığım kadarıyla, öğrencileri olarak sizin öyle bir kanaatiniz yok yani bu manada, ya matematiğe ya da mühendisliğe güvenmiyorsunuz, doğrusu onu da merak ediyorum.
Teşekkür ediyorum.