KOMİSYON KONUŞMASI

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Sayın Başkan, Değerli Meclis Başkanım, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterim, Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanım ve Sayıştay Başkanım, sayın vekiller, değerli hazırun ve basın mensupları; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tabii, burada, bütün arkadaşlarımızın kurumların daha etkin çalışması ve denetlenmesi, ihtisas komisyonlarının çalıştırılması, yasama kalitesi ve sorulan sorulara tatminkâr cevap alabilmeleri noktasındaki haklı taleplerine katılmamak mümkün değil ve biz bu Komisyondaki bütün arkadaşlarımızın, büyüklerimizin, küçüklerimizin hepsinin tecrübelerinden de istifade ediyoruz. Burada hem siyaseti hem de devleti derinlemesine öğrenme imkânımız oluyor. Ancak bu değerlendirmeler yapılırken bazen işin şirazesinden çıkıp eleştiri dozajının hakarete varan şekilde olmasını da tasvip etmiyoruz ve burada konuşulan bazı konulara da katılmadığımı ifade etmek istiyorum.

Bunlardan bir tanesi Cumhurbaşkanlığı makamı konusundadır. Şimdi, siz Cumhurbaşkanımız için sabahtan akşama kadar "Sizi oradan alacağız. Sonunuz Adnan Menderes'ten daha beter olacak." ya da sabahtan akşama kadar Sayın Cumhurbaşkanımıza...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Kim demiş onu Sayın Konuşmacı? "Sonunuz Adnan Menderes'ten beter olacak." diyen kim?

SALİH CORA (Trabzon) - Bir dinleyin bakalım.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ben söylüyorum işte. Yani bunu kim üzerine alınırsa odur.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır, ama bakın, kötü hissediyoruz, sanki biz söylemişiz gibi.

MUSA ÇAM (İzmir) - İsmini koy, ismini koy.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Kim üzerine alınmışsa odur.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Muhalefet söylememiştir, belki bir gazeteci söylemiştir.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Üzerine alınanlara...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Burada öznesi belli olmayan, şu adam şunu söylemiş diye...

HAMZA DAĞ (İzmir) - Cümle bitmedi Aykut Bey.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hamza Bey, bu olmaz rica ediyorum ya.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çaturoğlu, isim söyle.

BAŞKAN - Sayın Çaturoğlu, özneli konuşun lütfen.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - O zaman şöyle düzeltelim, "Siz" demeyelim, şöyle yapalım: "Seni alaşağı edeceğiz. Sonun Adnan Menderes'ten daha beter olacak." denilirse diyelim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Evet, çok ayıptır ya!

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - ...ya da sabahtan akşama kadar Sayın Cumhurbaşkanına ve makamına küfre varan hakaretler yapılırsa Cumhurbaşkanı da elbette buna siyasi bir karşılık verecektir. Bundan daha normal, bundan daha değişik bir şey olamaz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Olur mu yani? Eleştirmeyecek miyiz yani? Ne yapacağız? Hazır olda mı duracağız Cumhurbaşkanı karşısında?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Hayır, ben hakarete varan, küfre varan değerlendirmelerden bahsediyorum. Elbette eleştirilir. Cumhurbaşkanımız...

MUSA ÇAM (İzmir) - Kaçak saray dedik, kaçak villa dedik; hakaret mi bu şimdi? Cumhurbaşkanı kaçak sarayda oturuyor, kaçak villada oturuyor. Yani bu hakaret mi şimdi?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Değerli arkadaşlar, biz sizi dinledik, ben kimsenin sözünü bölmedim. Lütfen, benim sözümü de bölmeyin. Eğer sataşma hisseden varsa benim konuşmam bittikten sonra oturur cevabını verir.

MUSA ÇAM (İzmir) - Tamam, peki.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Cumhurbaşkanımız kendini topluma adamış bir insandır. Bugüne kadar hangi makamda bulunduysa o makamları da dönüştürmeyi başarmış bir insandır. Bu açıdan çok başarılıdır. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın bu memleketin idarecilerinden olan sayın kaymakamları, sayın muhtarlarımızı ve diğer sivil toplum kuruluşlarını Külliye'de misafir edip onlarla fikirlerini, Türkiye üzerindeki görüşlerini paylaşması, onlardan fikir alması gayet doğal ve gayet normal bir hadisedir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Siz hep aynı şeyi yapıyorsunuz.

MUSA ÇAM (İzmir) - "Kanunları çiğneyin." diyebilir mi?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Sayın Cumhurbaşkanımız, kaymakamlara "Siz gerekirse mevzuatın üstüne çıkın." demiş olabilir, ifade ediliyor, ben bilmiyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Nasıl olabilir?

BAŞKAN - Efendim, "Mevzuatı vatandaş adına yorumlayın, vatandaşın işini zorlaştırmayın." dedi, ben takip ettim.

Buyurun.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Evet, işte, mevzuatı vatandaş için yorumlayın demiş. Bizim zaten uzun yıllardan beri şikâyet ettiğimiz konu bu değil mi? Yani biz...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Siz karışamazsınız. Tarafsız Başkan! Tarafsız Başkan!

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ya, arkadaşlar, lütfen...

Arkadaşlar, biz zaten kanunların katı şekilde uygulanmasından, vatandaşın lehine yorumlanmamasından şikâyetçi değil miyiz? Mesela bir örnek vereyim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yahu, kanunu biz yapıyoruz, kötüyse değiştirelim ya.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ya, Sayın Erdoğdu, bir dakika...

Yani şimdi, mesela bizim sosyal yardımlaşma vakıflarımız var. Ben bunu geçen sayın bakanımıza da söyledim. Burada teoride bir gelirden bahsediliyor, diyor ki: "Şu kadar gelir olursa bu vatandaşa, bu aileye yardım yapılmaz." Ama bakın, bu işin teori kısmı, bir de bu işin pratiği var. Adamın maaşı var, yeterli, o gelir sınırını da geçiyor ama ne yapmış? Bankaya borçlanmış, maaşının tamamını bankaya veriyor ya da icra gelmiş, maaşının tamamı icraya gidiyor, gelirinin tamamı. Yahu, hadi adam kalsın sokakta, aç da kalsın, efendime söyleyeyim, soğuktan da donsun ama evde...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Çaturoğlu, böyle bir durumda yasa değiştirilir, yasa takılmamazlık olmaz.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Bir dakika kardeşim ya... Bir saniye... Bu insanın çoluğu var, çocuğu var, ailesi var. Yani teoride böyle söylüyor diye bu insanlar aç mı kalsın, açık mı kalsın, sabaha kadar donsun mu? Kardeşim, orada tabii ki, kaymakam pratiği uygulayacak, diyecek ki: "Bunun geliri var ama bu insan borçlu, bu insanın icradan eline gelir geçmiyor, buna tabii ki kömür yardımı da gıda yardımı da diğer yardımlar da yapılacak."

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hukuka uygun değil ama yap gitsin.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - İşte, budur, söylenmek istenen şey budur. Yani kanunun milletin lehine uygulanmasıdır, başka bir şey değildir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır, burada yapılması gereken, yasa değişecek, o kaymakamın önü öyle açılır.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Buna başka bir mana yüklemeye gerek yoktur değerli arkadaşlarım.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Bunların ne alakası var?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Şimdi, Cumhurbaşkanını kaymakamları, muhtarları, sivil toplum kuruluşlarını Köşk'te ağırlıyor diye şikâyet edenler acaba 28 Şubat sürecinde neredelerdi?

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - O zaman biz buradaydık, sen neredeydin?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Genelkurmay Başkanı bütün savcıları, hâkimleri, yüksek yargı organlarını, Danıştayı, Sayıştayı hepsini bir salonda toplayıp onları Hükûmetin aleyhine kışkırttığı zaman, "Rejim elden gidiyor." teraneleriyle o insanları bağımlı davranmaya teşvik ettiği zaman hiç kimsenin gıkı çıkmadı.

MUSA ÇAM (İzmir) - Gıkımız çıktı; hem şeriata hem darbeye karşı çıktık.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Çıkmadı hiçbirinizin.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Hiç duymadık ya.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Biz duymadık ağabey, biz duymamışız ağabey.

MUSA ÇAM (İzmir) - Duymadınız mı? O zaman siz çelik çomak oynuyordunuz ya.

BAŞKAN - Yaşın ortaya çıkıyor Sayın Çam, yapma.

MUSA ÇAM (İzmir) - Doğru, yaşlıyım, doğru.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ayrıca değerli arkadaşlar, çelik çomak oynamadık biz, biz öteki mahalleden geliyoruz, biz de acılarla geldik.

MUSA ÇAM (İzmir) - O zaman bunu bilmen lazım.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Öteki mahallenin de ne olduğunu biliyoruz.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanımızın bir banka için söylediklerine şahsen ben de katılıyorum. Partinin bankası olmaz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Katılıyor musunuz?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Katılıyorum. Partinin bankası olmaz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yani İş Bankasına el mi koymalı?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ve o bankanın da ne şartlarda kurulduğunu, Kurtuluş Savaşı'nda dünyadaki mazlum ümmetin fertlerinin "Bunu savaşta kullanın." diye gönderdiği paralarla kurulduğunu herkes biliyor. Öyleyse, bu, bu milletin malıdır.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ne var? Ne var?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Partinin bankası olmaz değerli arkadaşlar.

Basın özgürlüğü, değerli arkadaşlar...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Konuşmacı, bilmem rüşvet hesabına para gelmemiş, para gelmiş... Banka kurmuşlar. Ayıptır, yazıktır ya bu insanlara! Sanki zimmetine geçirmiş. Banka kurmuş adamlar.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Banka kurduysa milletin adına kurmuştur.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz biliyoruz; 99 milyon lira para gelmiş TÜRGEV'e, öyle mi yapmış o? Bu, kuranlara saygısızlık.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Kardeşim, milletin adına kurulmuştur o banka, milletin olmalıdır, bir partinin olamaz, o zaman bütün partilere bölünmesi lazım.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ya, hangi parti? Ya, hangi parti, onu bir söyle Sayın Çaturoğlu, hangi parti?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Başka parti yoktu ki o zaman.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ya, ne var, ne ilgisi var, siz biliyor musunuz?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Vardır, yoktur, anlatırsın kardeşim. Cevap vermek mecburiyetinde değilim, anlatırsın.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Çaturoğlu, kendi zaviyesinden açıklıyor, müsaade edin lütfen, her şeye müdahale etmeyin.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ama doğru bilgi vermiyor Sayın Başkan; bizim bankamız değil ki, temsil ediyoruz yönetimini.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çaturoğlu.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Değerli arkadaşlar, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, hakaret ve küfür etme özgürlüğü değildir. Teröre, kana sebep olanlara hiçbir şey demeden bu ülkenin bir parçasını canı pahasına savunanlara hiç kimse katil diyemez ve şiddetle ve nefretle kınıyorum. Silahlı mücadele yürüten terör örgütlerini kutsamak, devleti, Hükûmeti ve AK PARTİ'yi katil olarak nitelendirmek fikir özgürlüğü değildir. Bunları da aydın olarak kabul etmiyorum değerli arkadaşlarım.

Sanki doğuda ve güneydoğuda bahar var, bayram var, her şey güllük gülistanlık, bizim orada emniyet kuvvetlerimiz de askerimiz de operasyon yapıyor. Böyle bir şey yok, böyle bir algı oluşturulmaya dikkat ve özen gösteriliyor ama hepimizin bildiği bir şey var; burada bir çözüm süreci vardı ve bu süreç de maalesef kötü kullanıldı. Orada PKK terör örgütü yol kesmek, haraç toplamak, sözde mahkemelerde oradaki insanları yargılamak, kendi fikrinden olmayanları imha etmek gibi Stalinist ve Pol Potçu bir zihniyetle oraları kan gölüne çevirdi. İşte, Türkiye ve emniyet güçlerimiz bu olaya müdahale ediyor. Oradakileri "eli silahlı birer çocuk" diye nitelendirmek de değerli arkadaşlar, ihanetle eş değerdir. Elinde silah kim olursa olsun masum olamaz, o silahı o insanların eline kim verdiyse onlardan da hesap sormak bu milletin borcudur değerli arkadaşlar.

Burada, bazı konuların dönüp dolaşıp, önünde sonunda bütün meselelerin de Ermeni sorununa ve 1915'e getirilmesinden de rahatsızım değerli arkadaşlar. 1915'te ne olduğunu herkes iyi biliyor. Hınçak ve... Diğerinin ismi aklıma gelmiyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Taşnak.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Taşnak çetelerinin bu millet yedi düvelle mücadele ederken toprak talebiyle nasıl Osmanlıyı arkadan vurduğunu ve yüz binlerce insanın katliamına sebep olduğunu herkes biliyor. O gün de toprak için ortaya çıkmışlardı, bugün de masum Kürt halkını kullanarak yine toprak talebiyle karşımızdalar. Aslında bu ülkede Kürt sorunu yoktur, bir Ermeni sorunu vardır, toprak talebinde bulunan Ermeni sorunu vardır.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yuh olsun! Yuh olsun sana be!

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu çok ayıp!

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Beyefendi, açıklarsınız.

MUSA ÇAM (İzmir) - Cumhurbaşkanı bile "Kürt sorunu vardır." diyor ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yazıklar olsun!

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Hakaret etmeyin kardeşim. Tarihsel gelişimi var. Bu ASALA neydi, ASALA? ASALA neydi?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu ülkenin her 5 kişisinden 1'isiydik, bugün bir avuç kaldık. Hâlâ biz suçluyuz!

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Yok, bir avuç değil, yüz binlerce var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir avuç kaldık.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Adı Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Hasan, yaşıyor mu bu memlekette? Evet, bir kısmı göçe tabi tutuldu ama sadece Osmanlı döneminde değil.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sen hangi memlekettensin?

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Haçlı Seferlerinde de Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur.

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz da bütçeye gelelim.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Evet, bütçeye gelelim Değerli Başkanım.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şu an Diyarbakır'da da aynı şey yapılıyor. 24 binlik Sur'da şu anda 2 bin vatandaş yaşıyor.

BAŞKAN - Sayın Tanal, ben de sesiniz niye çıkmıyor diye merak ediyordum. Hoş geldiniz.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Şimdi de orada en fazla zarar gören Müslüman, mütedeyyin, milletine, devletine sahip çıkan, bağlı olan Kürt kardeşlerimiz orada zarar görüyor, bütün milletimizin gördüğü gibi. Orada bir güç mücadelesi var. Orası sadece Cizre'yle, Şırnak'la, Hakkâri'yle sınırlı değil, orada yedi düvelle mücadele yürütüyor Türkiye Cumhuriyeti devleti ve buna da alet olan insanlar var ve en garibi de bu Mecliste onlara destek olanlar var. Yani HDP'yi anlıyoruz da bir de çakma HDP'liler var, onları anlayamıyoruz değerli arkadaşlar.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.