| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .07.2024 |
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.
Şimdi, arkadaşlarımız pek çok soruyu, ortak sorularımızı burada dile getirdi. Dolayısıyla benim işin daha farklı yanlarına yönelik ifade etmek istediklerim var.
Öncelikli olarak şu: Siz sunumunuzda da ifade ettiniz, Bakanlığa bağlı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından çeşitli derneklere destekler verildiği, iş birliği yapıldığına ilişkin ifadeler kullanıldı. Bu derneklerin kim olduğunu merak ediyoruz, kamuoyuyla da şeffaf paylaşılmasını rica ediyoruz ve bunlara ayrılan bütçelerin hangi proje içerikleriyle, neden verildiği ve nasıl kullanıldığına ilişkin de bir açıklığa ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bizim bugün sizden dinlediğimiz sunumda önemli veriler vardı, çalışmalara ilişkin değerlendirmeler vardı ancak biz özellikle kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda uzmanlaşmış ve yıllardır deneyim biriktirmiş kadın örgütlerinin deneyimleriyle, onların verileriyle, onların tespitleriyle sizin burada ortaya koyduğunuz çalışmanın içeriğinin birbiriyle uyumlu olmadığını gözlemliyoruz. Buna ilişkin yaklaşık 50 sorudan oluşan, bütün bu yaptığınız sunuma her bir farklılığı ortaya koyan ve bu farklılıklara ilişkin cevap bekleyen bir dosyayla geldik biz bugün. Bu dosyayı Kadının İnsan Hakları Derneği, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Ekmek ve Gül'le birlikte hazırladık. Ben isterdim ki burada belirli başlıkları birlikte tartışabilelim çünkü ortaya konulan tablonun olumlu gösterilen yanları ile o sahada, gerçek hayatta nasıl yaşanıyor arasında kadın örgütlerinin bizzat deneyim farklılıkları var. Bunu açıkça tartışmak durumundayız "Nereden kaynaklanıyor bu?" diye ama maalesef, süre yetersizliği dolayısıyla ben bu dosyayı size yazılı olarak sunmak istiyorum. Daha önce de KEFEK toplantımıza katılan bakanlara benzer biçimde yazılı olarak sunup aynı zamanda yazılı cevap verilmesini rica ettik; yine, Komisyonumuza da sunacağız.
Şimdi, kadın örgütlerinin deneyimleri, verileri, tespitleri ile resmî verilerin, deneyimlerin, tespitlerin arasındaki uçurumun bu kadar farklı olmasını biz kadınların hayatlarıyla maalesef ödediğimizi görüyoruz çünkü sizin izleme, önleme ve müdahaleden anladığınız ile bizim bir bütün olarak izleme, önleme, müdahaleden anladığımız arasında çok temel farklılıklar var. Dolayısıyla, burada sizin ortaya koyduğunuz perspektifte elbette ki kadına yönelik şiddeti hem izleme hem önleme bakımından teknik takip, birtakım adli önlemler, teknolojik birtakım yaptırımlar önemli ama hâlen bu yaptırımların, bütün o kolluk güçlerinin eğitimlerinin, bir bütün olarak toplam perspektifin cinsiyet eşitliğini temel alan bir yaklaşıma oturmamasının sonuçlarını yaşadığımızı düşünüyoruz. Aradaki farkın esas olarak buna dayandığına ilişkin bir değerlendirmemiz var, sorularımız da ortak sorularımız da esas olarak buna dayanıyor. O yüzden, bizim yani çözümün esas olarak... Sistematik eşitsizlikler var kadınların yaşadığı, LGBT'lerin yaşadığı ve "Bu sistematik eşitsizlikler özel bir güçlendirme politikasıyla çözülmeden bütün bu adli, idari ve kolluk güçleriyle yapılan önlemler bir sonuca varamıyor." cümlesini artık kurmaya ve 300 kadını kaybetmemiş bir seneye artık devam etmeye ihtiyacımız var. O yüzden, şunu özellikle sormak istiyorum size: Bütün bu bize aktardığınız, işte adli önlemler, teknolojik önlemler, idari önlemler dışında bu esası ele alarak yani "Sistematik eşitsizlikler var ve biz bu eşitsizlikleri gidermek üzere şöyle bir perspektifle hareket edeceğiz." noktasında kiminle birlikte çalışıyorsunuz? Bizim gördüğümüz, bu konuda İstanbul Sözleşmesi'nin bir dayanak olması gerektiğini söyleyen, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri perspektifiyle yaklaşılması gereken kadın örgütleriyle ortaklaşa çalışmalar yapılmadığı, bu yüzden o eğitimlerin -hadi kolaycılığa kaçarak söyleyeyim- maalesef etkin eğitimler hâline gelmediği, etkisinin olmadığı, dolayısıyla da aslına bakarsanız hem bir masraf kalemi hâline geldi hem de etkisiz sonuçlara vardı.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, toparlarsak çok memnun olurum.
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Peki, çok hızlıca toplayacağım.
Dediğim gibi, dosyayı vereceğimiz için bu noktada önemli bir şey var.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - 5 arkadaşımız daha bekliyor.
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Tamam, hemencik toparlıyorum.
Sadece diğer arkadaşlarımızın söylediğinden farklı olarak bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum ben. Özellikle mülteci kadınların ev içi, aile içi şiddete karşı nasıl korunduğuna ilişkin durumumuz nedir? Çünkü biz şöyle örneklerle karşı karşıya kaldık, bu konudaki hiçbir ortak soru önergemize yanıt verilmedi maalesef: Mülteci kadınların karakollarda şiddet failini şikâyet ettikten sonra dosya süreçlerinde GGM'lere gönderildiğini biliyoruz. Ben bizzat kendim böyle 7 örnek sayabilirim; eminim, buradaki başka arkadaşlar da benzer örnekler sayabilir. Şikâyetçi olunca sırf şikâyeti sebebiyle GGM'ye geri gönderilip sonra sınır dışı edilen 5 göçmen kadını biz basına yansıdığı için biliyoruz. Yani hukuk sisteminde böyle bir uygulama nasıl mümkün olabiliyor? Şiddet mağduru olan mülteci kadınların mağduriyetinin giderilmesi gerekirken ekstra bir mağduriyet yaratılmasını nasıl açıklayabiliriz? GGM'lerde mülteci kadınlara yönelik kolluk şiddeti ve tacizi konusunda biz çok fazla şikâyet alıyoruz.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, toparlayalım.
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Hemen toparlıyorum.
Mesela "Böyle olaylara ilişkin kaç vaka var?" sorusuna bir yanıt alamıyoruz. Bunlar önemli çünkü veriyi bilirsek nerede odaklanıyor, ne oluyor, bunu da bilebiliriz.
Onun dışında, pek çok ortak sorumuzu arkadaşlarımız dile getirdi. Dosyayı da size iletip yazılı cevap için en kısa zamanda umuyorum ki bize döneceksiniz.
Teşekkürler.