Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .07.2024 |
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi meslektaşlarım, sevgili Komisyon üyesi arkadaşlarım; şimdi, tarih, toprakları işgal altındayken iktidarının derdinde olan, halkı açlıkla sınanırken pasta buyuran, meleklerin cinsiyetiyle uğraşan nice hükümdarlarla dolu. AKP'nin "yargı paketi" kisvesi altında hâlâ kadınlarla uğraşması da maalesef bu tarihin tekrarı. Mahalle yanarken biz sayenizde burada soyadını tartışıyoruz.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Enflasyonun yüzde 186 olduğu, milletin yoksullukla sınandığı, hukuka güvenin kalmadığı bir ortamda yani gerçekten, tartışılacak bu kadar şey varken bir milletvekili olarak burada kadının soyadını tartışıyor olmaktan hicap duyuyorum.
Bununla birlikte, soyadı meselesine ilişkin bu çağ dışı önerinizin hukuka uygunluk, eşitlik, aile bütünlüğü ve kişisel özgürlük olmak üzere ciddi çelişkileri ve yanlışları var; bu yüzden de kabulü mümkün değildir ve kabul edilemez.
Hâlihazırdaki durum, 2001 yılından itibaren Medeni Kanun'da yapılan değişiklikler ve Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca zaten eşler erkeğin soyadını ortak soyadı olarak kullanabileceği gibi, kadın talebi doğrultusunda evlilik öncesi soyadını eşinin soyadıyla beraber ya da tek başına kullanabiliyor. Yani burada ne var? Bir özgürlük ve bir seçim hakkı söz konusu. Sizin önerinizde ne var? Sizin hâlihazırdaki bu önerinizin tek bir etkisi var, bu seçim hakkının kısıtlanması var, kadının tek başına evlilik öncesi soyadını kullanma hakkının yasaklanması var. Bir kere, hukuka uygun bir şekilde edinilmiş hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ya da yasaklanmasıyla değil ailenin, hiçbir şeyin bütünlüğünü koruyamazsınız sayın vekiller. Peki, sizin gerekçeniz ne? Samimiyetle yani tüm iyi niyetimle ben bakıyorum, gerekçeniz ne? Aile bütünlüğü.
Değerli arkadaşlar, aile ve aile bütünlüğü sizin için gerçekten bu kadar değerliyse yani ne demek bu aile ve aile bütünlüğü, bunu açık bir şekilde tartışalım. Çünkü sizin bütünlüğünü korumak istediğiniz aile, aile içi şiddetle, ensestle, cinsel saldırıyla, çocuk istismarıyla, çocuk yaşta evlilikle dağılmıyor da kadının soyadını kullanmasıyla dağılıyorsa yok olsun daha iyi, yok olsun, gerçekten. Oysa aile sevgiye, saygıya, özveriye, eşitliğe dayalı bir kurumdur.
Ayrıca, bugün yoksulluk ve ekonomik zorluklar aile içi geçimsizliklerin en büyük sebebi yani ailelerin derdi soyadı değil, geçim, sizin vazifeniz de bu geçimi kolaylaştırmaktır; ailelerin hür iradelerine, aile içi kararlarına karışmak sizin üzerinize vazife değildir. Yasamanın da yürütmenin de kimsenin aile içi kararları burnunu sokmaya hakkı yok ya! Siz aile bütünlüğü sağlansın istiyorsanız, üzerinize vazife olmayan işlerle uğraşmayı bırakın, lütfen, rica ediyorum; önce üzerinize vazife olan işleri halledin, ülke ekonomisini soktuğunuz çukurdan, milleti mecbur bıraktığınız bu yoksulluktan kurtarın.
Değerli arkadaşlar, eğer aile bütünlüğünü koruma isteğinizde samimiyseniz ki değilsiniz, ailelerin maddi durumlarını iyileştirin; eğer samimiyseniz ki değilsiniz, yıllardır eş durumundan tayin bekleyen insanları kapı önünde bekletmezsiniz; eğer samimiyseniz ki değilsiniz, vergi muafiyetini mazbut vakıf adı altında ne idiği belirsiz vakıflara değil, ailelere tanırsınız.
Diğer gerekçeniz ne? Çocuğun üstün yararı. Eyvahlar olsun gerçekten! Çocuk istismarının araştırılmasına bile "Hayır." diyenler, çocuk istismarı konusunda "Rızası tartışılır." diyenler ne zamandan beri çocuğun üstün yararını düşünür oldu ya! Üç kuruşluk tarikat oyları için "Bir kereden bir şey olmaz." diyenleri siz alkışlamadınız mı, kendi ellerinizle alkışlamadınız mı? Bu, yalnızca politik değil vicdani bir ikiyüzlülüktür aynı zamanda, bu ikiyüzlülüğün hesabını değil seçmene, kendinize bile veremezsiniz sayın vekiller; çok üzgünüm. Anlayacağınız dilden söyleyeyim: Biz çocuğun üstün yararını sizin gibi menfaati uğruna çocuk istismarına göz yumanlardan öğrenecek değiliz.
Gelelim çocuğun hangi soyadını kullanacağı meselesine. Şimdi, bir kere, uygulamada böyle bir karışıklık söz konusu değil sayın vekiller. "Evlilik birliği içinde çocuğun soyadı babasının soyadıdır." şeklinde bir düzenleme var. Ha, yok, daha eşitlikçi, daha net bir düzenleme yapılacaksa eğer bunun da başka yolları var. Avrupa'daki ya da Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gibi eşlerden her birine, birbirinin soyadını almak veya iki soyadını da beraber aile soyadı olarak seçme hakkı pekâlâ verilebilir; bunu yapabiliriz. Ayrıca, bugün evli bir kadın eşinin soyadını alabilecekken aynı özgürlük erkeğe tanınmıyor. İddia ediyorum, bana burada biriniz, bu soyadı alma zorunluluğunun neden erkeğe değil de kadına yüklenen bir külfet olduğunu mantıklı bir şekilde açıklayamaz; açıklayın. Nitekim gerekçenize bakıyorum, bomboş bir kâğıt parçasından ibaret. Kadınların özgürlüğünü kısıtlamak yerine erkeklere de aynı özgürlüğü versenize. Yetişkin insanların çocuklarına vasilik yapacağınıza, rahat bırakın; kendi çocuklarının soyadına kendileri karar versinler. Dünyada benzer uygulamalar sadece Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yok, İran'da, Suudi Arabistan'da bile varken aklınıza nedense sadece kadını kısıtlamak geliyor. Arkadaşlar, isteyen, istediği soyadını alır; kusura bakmayın da size ne ya, kime ne?
Diğer amacınız ne sizin? Kayıt ve soy bağı meselesi. Gerçekten, koskoca devlet, kadının evlilik öncesindeki soyadını kullanmasıyla kayıt tutmakta, soy bağını belirlemekte zorlanıyorsa hepimizin vay hâline! Bu ülkede binlerce, milyonlarca "Şahin, Yılmaz, Demir" gibi soyadlar var mesela, soy bağı belirleme konusunda bugüne kadar hiçbir sıkıntı olmadı da kadınlar kendi soyadlarını kullanınca mı zorluk yaşayacak devletimiz? Yönetmekten bu kadar mı acizsiniz gerçekten? Hayır ama sizin derdiniz başka, derdiniz İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma girişiminizle ince ince döşediğiniz çağ dışı ataerkillik, derdiniz hukuk, derdiniz Anayasa ve Anayasa'nın teminatı olan Anayasa Mahkemesi kararları, derdiniz oy, sırtınızı dayattığınız üç beş tarikattan alacağınız oy. Çok üzgünüm, gerçekten ya! Evliliğin ve ailenin her türlü külfetini yasama eliyle kadına yükleyerek siz, değil aileyi korumak, insanları aile kurma fikrinden bile soğutuyorsunuz. Böyle paketlerle, torbalarla hukuk garabetlerini "öneri" diye getiriyorsunuz. Yani burada bu öneriyi savunan hukukçu meslektaşlarımı gerçekten üzüntüyle izliyorum.
Değerli arkadaşlar, defalarca söylendi, bir kez de ben söyleyeyim: Bu öneri, eşitliğe, ifade özgürlüğüne, Anayasa'nın 10'uncu maddesine aykırı. Yine "Aile, eşler arasında eşitliğe dayanır." diyen Anayasa 41'e aykırı. Kararlarıyla bağlı bulunduğumuz Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararına aykırı, dolayısıyla Anayasa 153'e aykırı. İmzacısı olduğumuz CEDAW madde 16'ya aykırı, dolayısıyla Anayasa madde 90'a ayrıca aykırı. Yani neresinden baksak elimizde kalan bir hukuk garabeti, olsa olsa adı "aykırılıklar paketi" olabilecek bir hukuk garabeti. Yazıklar olsun ya!
Hesaba katmadığınız ya da katmak istemediğiniz şey şu: Hukuk bir gün, herkese lazım olduğu gibi size de lazım olacak sayın iktidar milletvekilleri. Kadınlar yıllardır verdiği hukuk mücadelesiyle bu özgürlüğe kavuştular. Kadınlara kendi soyadlarını kullanma hakkını siz vermediniz ki siz alasınız. Siz mi verdiniz de siz alıyorsunuz ya! Biz hakkımızı, Anayasa Mahkemesine yapılan binlerce başvuruyla tabiri caizse söke söke aldık, söke söke. O yüzden, bu adrese teslim şablon paketlerle de hakkımızdan vazgeçecek değiliz, mücadele etmeye de devam edeceğiz; bunu herkes çok iyi bilsin.
Burada, mesela, Sayın Emine Hanım "Yavuz" soyadını övünçle taşıdığını düşündüğüm Bursa Milletvekili, zannediyorum ki içten içe o da bizimle aynı fikirdedir. Seçim meydanlarında beraber yürüdüğünüz, çeşitli hukuki manevralarla eşine kendi soyadını veren Sayın Tansu Çiller. Acaba verdiği mücadeleye ihanet edecek midir? Ya da Avrupa Konseyi toplantılarımızda özgürlük naraları atan iktidar partisi milletvekilleri herhâlde benim gibi düşünüyorlardır. Yoksa bulunduğunuz coğrafi konuma göre fikirleriniz değişiyorsa tabii, onu bilemeyeceğim.
Ya, bir de ne var biliyor musunuz? Bu şekilde siz Anayasa'yı itibarsızlaştırıyorsunuz. Anayasa'yı itibarsızlaştırarak yeni anayasa falan da yapamazsınız sayın milletvekilleri. Hele hele, insanların hukuk mücadelesiyle elde ettiği kazanımları politik oyunlarla, zorbalıkla geri almaya kalkarsanız o iddia ettiğiniz özgürlükçü anayasayı hiç yapamazsınız. Diyelim ki bu öneriyi geçirdiniz, Anayasa Mahkemesi tekrar bunu iptal edecek, Anayasa Mahkemesi tekrar bu yasayı iptal ettiğinde yine yargıyı paketleyip buraya mı getireceksiniz?
Şunu unutmayın: Sizi iktidara getiren kadınlar sizi indirmesini de gayet iyi bilecekler. İktidarınızın son demlerinde bu ikiyüzlü önerilere oy verenleriniz, destekleyenleriniz, ses çıkarmayıp kabuğuna çekilenlerinizse sadece seçmene değil adalete de gelecek nesillere de ve varsa eğer kendi vicdanlarında da bunun hesabını verecek diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.