KOMİSYON KONUŞMASI

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Başkanım, ben de başta size ve Kıymetli Komisyon üyelerimize, milletvekillerimize, bürokratlarımıza teşekkür ediyorum, sabırla bu saate kadar getirdik. Güzel müzakere oldu, istişare oldu, gerçekten bizim de katıldığımız veya katılmaya yakın gördüğümüz düşünceler oldu ama en nihayetinde, içerisinde ciddi anlamda haksız olarak söylenen siyasi eleştiriler de oldu. Öncelikle, tabii, muhalefet, tek başına haksız siyasi eleştirileri yapan kurum değildir, doğru düşünceleri tespit ettikten sonra tabii ki kendi siyasi çerçevesinden bize eleştiri yapmasını biz her zaman iktidar partisi olarak şu ana kadar sabırla dinledik ve gereğini yerine getirdik. Bundan sonraki süreçte de bunu yapmayı tekrar buradan ifade ediyoruz.

Ama ben toplanan eleştirilerin hangi maddelerde olduğunu belirterek başlamak istiyorum. Birinci sırada, kadının soyadıyla ilgili tüm milletvekillerimizden bu yönde bir eleştiri yoğunlaşması oldu, çoklu baroyla ilgili oldu, kayyumla ve kamulaştırmayla ilgili oldu. Aslında temel eleştiriler buralara yoğunlaşmış oldu benim aldığım notlarda, başka eleştiriler de var ama yoğunlaştığı yer burası.

Kadının soyadıyla ilgili, tabii, madde geldiğinde de görüşeceğiz yani bu, hepimizi ilgilendiren, tüm toplumu, kadınımızı, erkeğimizi ilgilendiren bir meseledir. Yani baktığımızda 1934 yılında Soyadı Kanunu'yla başlayan ve bugünümüze gelmiş bir meseledir. Kadın soyadını almış, erkek soyadı almış, tabii, bunla ilgili tartışmaları toplumumuzun örf ve âdeti, geleneği çerçevesinde tartışabiliriz; tartışma bugün bitmeyebilir de, daha da uzayabilir ama önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.

Çoklu baroyla alakalı da ciddi eleştiriler geldi. Yani AK PARTİ'yi eleştirirken, Cumhurbaşkanımızı eleştirirken muhalefetimiz özellikle "tek adam, tek adam rejimi" üzerinden diye eleştirirler ama baroya gelince "tek baro, tek baro" diye slogan atarlar, ben bunu da anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Yani İstanbul Barosuna kayıtlı bir avukattım. İstanbul Barosu, aslında avukat sayısının çoğunluğuyla işlevini yitirmiş bir baro konumuna gelmiştir, avukatların talebini tam anlamıyla yerine getiremeyen bir baro konumuna da gelmiştir. Bununla ilgili çözüm bulunabilir; bu, çoklu baro olur, başka sistemler olur ama nihayetinde siyasi irade, çoklu baro olarak buna karar vermiş. Bunu hâlen kabul etmeyen arkadaşlarımız olabilir, buna da saygı duyarız ama kabul edildikten sonraki süreçte... Adaletten bahsediyoruz, adalet taksiminden bahsediyoruz -birçok baro örneğini Cahit Başkanımız da verdi- o zaman sayı çerçevesinde bir adaletli taksimin doğru olacağı kanaatindeyiz. Bu, 2 no.lu baroları korumak ve kollamak anlamına kesinlikle gelmez ama burada bir problem var, bu problemi hep birlikte çözmemiz gerektiğini ben ifade ediyorum.

Diğer taraftan, "aile" mefhumu üzerinden ciddi eleştiriler getirildi. "Aile" denince akla sanki şiddet, tecavüz, ensest geliyor gibi bir algı oluşturmaya çalışan vekillerimiz oldu maalesef. Bizim anlayışımızda böyle bir aile yok. Biz aile dediğimiz zaman aklımıza asla böyle kelimeleri, kavramları getirmiyoruz. Bu arkadaşımız kendisi getiriyorsa tabii o kendi düşüncesidir, ona da ben bir şey demiyorum. Aile mefhumunu korumamız gerektiği kanaatini ben ifade ediyorum. Aile mefhumunu korumak sadece kadın üzerinden değil; erkek, kadın, çocuk, hep beraber bunu koruyabiliriz diye ben belirtiyorum.

Diğer taraftan, Cahit Başkan ifade etti kadınlarla ilgili, ben şu cümleyi ifade edeyim: Kadınlar seçilme hakkına AK PARTİ döneminde kavuşmuşlardır; milletvekili seçilme hakkına, eğitim hakkına...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Allah Allah, yine mi ya, buzdolabının icadı mı?

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Özgür eğitim hakkına, özgürce seçme hakkına... Arkadaşlar, Meclisten başörtülü kadını kovan bir Meclisimiz var ya bizim.

CUMHUR UZUN (Muğla) - Niye bu tür polemiklere giriyoruz?

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Ya, polemiğe girmiyoruz da vakıadan bahsediyoruz arkadaşlar. Yani bu hakkı teslim etmemiz lazım.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - O zaman "bizim kadınlarımız" deyin.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinden başörtülü bir kadını yemin ettirmeme üzere çıkarmış bir tarihimiz var ya, bunu unutamayız.

Bugün 11 Temmuz, Srebrenitsa soykırımının 29'uncu yıl dönümü. Ne diyor Aliya İzzetbegoviç? "Soykırımı unutmayın, unutulan soykırım tekrarlanır."

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - "Adaletle yönetin." de diyor.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Haksızlığı ve adaletsizliği de unutmayın yoksa tekrarlanır yoksa başörtülü bir daha Meclise giremez. O yüzden burada hatırlatmamız gerekiyor, bunu bir daha hatırlatmamız lazım.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yok, yok, siz merak etmeyin, kendiniz hatırlayın da...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Dolayısıyla tabii, ara da vereceğiz, biliyoruz. Yani biz sabırla dinledik.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - İleriye dönük bir şey söyleyemiyorsunuz, yüz yıl geriden geliyorsunuz.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sizlerin de sabırla dinlemesini ben bekliyorum. Maddelerde de ayrı ayrı tabii ki konuşacağız, düşüncelerimizi ifade edeceğiz.

Son olarak, Başkanım, şunu ifade etmek istiyorum: Aynı zamanda, dün 10 Temmuzdu. 10 Temmuz 2020'de Ayasofya'nın yeniden cami olarak açılmasının 4'üncü yıl dönümüydü. Ben bu vesileyle, tekrar, Ayasofya'nın cami olarak açılmasına katkı sunan, başta Danıştay 10. Dairemizin 1934'teki Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi ve akabinde Cumhurbaşkanımızın Ayasofya'yı cami olarak tahsis etmesiyle ilgili...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Şeyle ne alakası var bunun?

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Süleyman Bey, herkes her şeyi konuştu. Burada alakasız bir sürü şey konuşuldu.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Şimdi oraya girersek alakasız çok şey konuşuldu. (Gürültüler)

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Sabahtan beri hiç kimse kanunla ilgili konuşmadı ki.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Ben Ayasofya'nın cami olmasına katkı sunan Danıştay 10. Dairemiz ve Cumhurbaşkanımıza tekrar teşekkür ediyorum, sabrınız için sizlere de teşekkür ediyorum. (Gürültüler)