KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Ben de öncelikle sabahın erken saatlerinden bu saate kadar özveriyle, istikrarla Komisyona katkı sağlayan tüm meslektaşlarıma, milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Cumhur Bey'le İliç Komisyonunda da birlikteyiz, kendisini çok değerli bulurum. O biraz girdi ama ben genel anlamda bugün her konuşmaya başlarken bunu söylemek zorunda kalıyorum üzüntüyle. Hem meslektaşız hem de en sıcak tabiriyle mesai arkadaşıyız, fikirlerimizi ortaya koyarken herkesin milletimiz için en faydalı olana ulaşma gayretinde olduğu ümidiyle, bu inançla burada bulunduğunda hemfikirim. Ancak karşımızdakini tahkir eden, taciz eden, hakaret eden üsluptan bir an evvel kurtulmamızı temenni ediyorum. Ben de buna dikkat ederek madde hakkındaki görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

Tabii, bu madde 2 no.lu baronun varlığının tartışıldığı bir madde değil aslında ama yapılmak istenen, 2 no.lu baroyu işlevsiz hâle getirmek, kaynağını kurutmaksa bu da doğru bir yöntem değil aslında. 2 no.lu baro veya 1 no.lu baro; belki ileride avukat sayısı artıp 2 bine ulaşan şehirlerin sayısı arttığında daha fazla 2 no.lu baro ya da 3 no.lu, 4 no.lu... Buranın tüm mensupları meslektaşlarımız, avukatlar. Kuruluşunda işlevsellik, şeffaflık, katılımcılık ilkelerini daha etkin ortaya koyma niyeti taşıyan, mesleği ve meslektaşı önceleyen bir anlayışla kurulmuş İstanbul 2 No.lu Baronun mensuplarından birisiyim. Ayrışmanın ve ötekileşmenin karşısında olmaktı şiarımız ve mesleki kazanımları artırmaya katkı sağlamaktı bir meslek teşekkülü olarak. Olaya bu çerçeveden bakıp "Adil bir paylaşım." denildi, onun sınırları bu maddede ya da Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde karşılanıyor mu; biraz onu yorumlamak isterim açıkçası. "Tartışma olmasın." diye. Gündüz gerçekten sınırı aşan cümleler ifade eden katılımcılar da oldu, o konuya girecektim ama vazgeçtim. Gerçekten, kadının tartışıldığı bir toplantıda, kadının haklarının savunulduğu iddiasında olan toplantıda cinsiyet hakareti içeren, cinsiyetçi bir dille ifade edilen tabirler kullanan kadın vekillerimiz de oldu; ben onu üzüntüyle dinledim. O konuya şimdi girmek istemiyorum ama ihtiyaç olursa onu da ifade ederim, duymak isteyen olursa.

Anayasa Mahkemesinin madde metnini iptal gerekçesini ben yerinde bulmuyorum, tartışılabilir olduğunu düşünüyorum tüm hukuk maddelerinde olduğu gibi. Mevcutta ödenek kriterleri içerisinde her 50 üye avukat için 1 puan verileceği yer almakta. Tek başına sadece ölçülülük, orantılılık diyemeyiz; birçok parametresi var. Kanunda zaten üye sayısı kriteri var bu anlamda. Mahkeme bu kriterleri hiç dikkate almamış oysa kanun maddesini bir bütün olarak ele alıp bu kriteri dikkate alsaydı zaten üye sayısı fazla olan baroya bu kriterler sayesinde fazla ödenek verildiği, dolayısıyla orantılılık ilkesinin zaten kanun içerisinde yer aldığı ve uygulamada uygulandığı da görülecekti.

Diğer bir husus: Yine mahkeme, nüfus kriterini de yanlış yorumlamış. Barolar, az önce de ifade ettiğim gibi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları. Dolayısıyla tüm barolar adli yardım hizmeti vermekle yükümlü. Bir ilde birden fazla baro olması, her birinin adli yardım hizmeti konusunda eşit yükümlülükte olduğunu da gösteriyor ayrıca. Sonuçta, mevcut nüfus sayısının tümüne iki baro da eşit yükümlülükle hizmet vermekte. Sadece atama sayısı veyahut da mensup üye avukat sayısı üzerinden bir değerlendirme yapmak bu anlamda eksik olacak. Dolayısıyla böyle bir şekilde nüfusun da iki baro arasında ayrılması ya da paylaştırılması söz konusu olmadığına göre hizmet verilen nüfus sayısı bakımından bir eksik fazla, az çok yok, bütün nüfusa hitap etmekteler. Dolayısıyla aynı oranda adli yardım talebiyle karşılaşmaktalar. Bunun yanı sına seminer vermekteler, eğitim faaliyetleri vermekteler ve aynı sayıda personel istihdam etmek zorundalar, 1 vatandaş için de aynısı, 10 vatandaş için de aynısı. Adli yardım hizmeti, baro üyesi olan avukatlara verilen bir hizmet değil, vatandaşlara verilen bir hizmettir, bütün vatandaşlar muhataptır. Bu anlamda, Anayasa Mahkemesinin "ölçülülük kriteri" adı altında vurguladığı baro üye sayısı kriteri madde metninde olup nüfus kriteri doğru değerlendirilmediği için doğru bir değerlendirme olmamıştır. Orantılılık alt ilkesini eksik yorumlayarak bir inceleme yapmıştır, sadece ölçülülük temel ilkesinden bir sonuca ulaşmak doğru değil. Mahkeme, ödenek kriterlerindeki sadece her baroya verilen 5 temel puan kriteri ve iptal ettiği hükümdeki nüfus kriteri varmış gibi de yorum yapmak suretiyle eksik yorum yapmıştır. Oysa, ödenek kriterleri içerisinde her 50 üye avukat için 1 puan verileceği de yer aldığından, üye sayısı kriteri de zaten karşılanmaktaydı, orantılılık ilkesine aykırı bir durum söz konusu değildi. Mahkeme bu kriteri hiçbir şekilde dikkate almamış, bütün olarak ele almayarak bu sonuca varmıştır.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Anayasa Mahkemesi mi?

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Evet, Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi de yanlış yorumlayabilir, mevcut kanunu da yanlış değerlendirmiş olabilir.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Anayasa 153.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ben kendi fikrimi ifade ediyorum, Burada "var olanı yok saymak" "olanı değiştirip başka şekilde ifade etmek" herkesin görüşüne saygı duyduk.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Üstadım, bölmek istemedim, Cumhur Vekilime sordum, siz oradan cevap verdiniz; sağ olun.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Eyvallah.

Diğer bir şekilde de aslında sormuş, Genel Müdürden de cevap almıştım. Barolar kamu hizmeti verip, bu yükümlülüğü taşıyıp, bu nedenle de personel istihdam edip bir maliyet karşılamak durumundayken Türkiye Barolar Birliği bir adli yardım hizmeti vermeksizin bir yüzde 10 ödeneği kendisine bırakılmakta. Ödenek kanunla düzenlenmesine rağmen böyle bir kanuni dayanak olmaksızın yönetmelikle Türkiye Barolar Birliği yüzde 10 kesintiyle vermekte. Eğer mevcut ödenek ayrışması 1 no.lu baroya yeterli gelmiyorsa Türkiye Barolar Birliği herhangi bir yasal değişiklik olmaksızın bu yüzde 10 kesintiyi 1 no.lu baroya ya da üye sayısı fazla olan baroya aktarmak suretiyle bu eksikliği giderebilir diyorum. Mevcut hâliyle verilen hizmetin devamı ve daha fonksiyonel yürütülmesi yine meslektaşların menfaati için devam etmesi gerekirken yüzde 30'a bile itiraz edilmesini ben de doğru bulmuyorum, yüzde 40 mevcut hâlinin devamının gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ederim.