| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Sayıştay Başkanlığı c) Cumhurbaşkanlığı ç) Kamu Denetçiliği Kurumu d) Başbakanlık e) Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı f) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği g) Diyanet İşleri Başkanlığı h) Türkiye İnsan Hakları Kurumu ı) Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü i) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 26 .01.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Değerli Başbakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, değerli milletvekilleri, basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tabii, arkadaşlarımız, herkes yorgunluktan bahsettiler. Tabii, Başbakan Yardımcımız Sayın Elvan Bey'e bu cümleyi hep söylerdik ama Anayasa'nın 18'inci maddesi uyarınca angarya yasaktır. Tamam, milletvekilleri çalışır ama dışarıda da bekleyen bürokrat arkadaşlar var. Gerçekten bu açıdan baktığımız zaman Anayasa'nın 18'inci maddesindeki angarya yasağıyla karşı karşıya kalıyoruz. Sayın Bakanlığın personelle ilgili bu hususu nazara almasını istirham ediyorum.
BAŞKAN - Yalnız özür diliyorum. Sayın Bakan tedbirini aldı, cezerye ikramı Sayın Bakandan herhâlde, değil mi efendim? Cezerye için teşekkür ediyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Cezeryeler angarya yasağını ortadan kaldırmıyor Değerli Başkan.
BAŞKAN - Ben kaldırıyor zannettim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii, burada baktığımız zaman biz Başbakanlığa bağlı 8 kurumun bütçesini görüşüyoruz fakat 8 kurumun bütçesinde, 8 tane, bakanlıkta çalışan, kadın arkadaşımız, toplam, burada yok. Yani çalışan kadın sayısının artmasının bütçeye ek bir getirisi mi var, ek bir yükü mü var acaba? Ben bunu da kavramış değilim.
Netice itibarıyla aynı kurumun içerisinde Türkiye İnsan Hakları Kurumu var. Türkiye İnsan Hakları Kurumunun bu konuyla ilgili bir çalışması var mı? Mademki nüfusun yarısı kadın yarısı erkek diyoruz. Biraz önce değerli milletvekili arkadaşımız Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik maddesini yerinde okudu gerçekten. Biraz daha ileriye gidelim. Anayasa'mızın 90'ıncı maddesinin beşinci fıkrası der ki: "Uluslararası sözleşmeler iç hukuk hükmündedir." Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14'üncü maddesi ayrımcılık yasağını getirir. Ama biz bu ayrımcılık yasağına rağmen, hâlen kamu kurumlarımızda yüzde 50 kadın yüzde 50 erkek olayını hazmetmiş değiliz. Öncelikle tüm bakanlıklardan benim istirhamım, bu cinsiyet ayrımcılığı düşüncesini reddetmek lazım, kaldırmak lazım. Yapılabilecek eylem planlarının başında önce bunu yapmak lazım işin doğrusu. Reform reform diyoruz. Bunu yapmak da yarar var değerli bakanım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu MİT'le ilgili... Şimdi, 1 Ocak 2014 tarihinde Hatay'da bir MİT tırı durduruldu. 19 Ocak 2014 tarihinde de Adana'da Ceyhan'da 3 tane MİT tırı durduruldu.
Şimdi, ben, MİT tırıyla ilgili buradaki rapora bakıyorum. Toplam 4 tane MİT tırları içeresindeki mühimmatlarla ilgili, bedelle ilgili ben bir şey burada görmedim. Bunların MİT'e ait olduğu söylendi. Suriye'deki Türkmenlere gönderildiği söylendi. Kimisi dedi ki bu yardım malzemesi... Ama buradaki bütçede ben göremiyorum bunu.
Netice itibarıyla, nereye gitti bu? Bu para başka bir yerden mi geldi? Madem biz burada bütçeyi görüşüyoruz, konuşuyoruz. Şu anda bu MİT tırlarıyla ilgili Hasdal Cezaevinde 32 tane, Adana, Hatay ve Ankara, Türk Silahlı Kuvvetleri istihbarat örgütleri cezaevinde şu anda. Bu insanlar gelen telefon ihbarı üzerine netice itibarıyla bu görevlerini ifa ettiler.
Nedir ihbar? Siz Başbakan Yardımcısı olarak MİT'in burada personeli, elemanı vardır. Herhangi bir ihbar geldiği zaman o gelen telefonun kurumun adına kayıtlı olması gerekmez mi? O MİT tırlarında o telefonlar kimin adına kayıtlıydı? Özel şahıslar adına kayıtlıydı.
Peki, bu telefonu dinleme kararını veren hâkim, dinleme kararını hâkimden alan savcı, bunları araştırdıkları zaman:
1) Faturası resmî kurum tarafından ödenmiyor.
2) Adresler resmî kurumun değil.
3) Telefon kayıtları resmî kurumun değil.
Yani MİT gelişigüzel her türlü telefonu bu şekilde kullanabiliyor mu? O zaman bu böyle olursa ileride MİT başı alınamaz bir kurum hâline gelemez mi? Devlet içerisinde bir başka yani paralel bir yapı şekline dönüşmeyecek mi? Paralel bir devlet olmayacak mı? Netice itibarıyla bunun yurt dışında örneklerini görebiliyor muyuz? Görebiliyoruz biz bunu.
Bir başka husus: Burada MİT tırları 1 Ocak ve 19 Ocak... MİT Kanunu'nda değişiklik ne zaman oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım Sayın Tanal.
Bir dakika daha ilave süre vereceğim.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben özür diliyorum Başkan. 8 tane bütçe dediniz. Beşer dakika da verseniz... Yani istirham ediyorum.
Sayın Başbakan Yardımcımız, 1 Ocak 2014 tarihinde 1 tane yakalandı diğeri de 19 Ocak. MİT Kanunu ne zaman değişti? 2014'ün Nisan ayında. 2014'ün Nisan ayından öncesine kadar MİT'in bir yerden bir başka yere mühimmat sevkiyatı, nakliyle ilgili bir görevi yok. Ne zaman değişti? Nisan ayında değişti. Yani nisan ayından sonra ancak sevkiyatla ilgili bir yetki verebildik.
Peki, öncesinden yapılan bu sevkiyat suç unsuru teşkil etmiyor mu? Bu devlet sırrıdır deniliyor. Biraz daha örneği açarsak yani hukukçu olmam nedeniyle. Biz o tırların içerisine insan cesetleri koymuş olsaydık, bunu MİT taşıyor, bu devlet sırrıdır diyebilecek miydik biz? MİT'in suç işleme özgürlüğü var mıdır? MİT bir yasaya bağlı ve netice itibarıyla bu yasa çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Ve burada bu MİT tırlarıyla ilgili normal koşullarda hiç bugüne kadar sevkiyat yapılmadı mı? Çok yapıldı. Neden bu sefer Ankara'dan çıkan MİT tırlarından Adana MİT Bölge Müdürünün haberi yok? Neden Ankara Valisinin haberi yok? Neden Adana Valisinin haberi yok? Neden Hatay Valisinin haberi yok? Bunların hiçbirinin haberi yok ve kayıt dışı olarak bu mühimmatların geçirilmesi talep ediliyor.
Değerli Bakanım, devletler hukukla yaşar. Eğer bir devlet hukuk dışına çıkmışsa, o devletin hukuk devletinden tüm bağlarını koparmış olur, o devletin adı zorba devlet olur.
Netice itibarıyla baktığımız zaman, bu süreç içerisindeki bunların hiçbirinin hukuk kalıpları içerisinde kalmadığı, Adalet Bakanı ve Adalet Bakanı Müsteşarı, Adana Cumhuriyet Başsavcısına...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanal, son sözlerinizi alayım lütfen, iki sefer uzattım çünkü.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, biraz daha ne olur... Özür diliyorum.
BAŞKAN - Bir dakika daha vereyim.
Buyurunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitirmeye çalışacağım.
Adana Cumhuriyet Başsavcısını arar, bu mühimmatların, bu tırların kayıt dışı geçirilmesini talep eder. Bunların hepsi resmî tutanaklarla. Ve netice itibarıyla bunlar devlet sırrıdır deniliyor. Ben de şu anda açıklıyorum.
Kayıt dışı geçirilsin deniliyor. Başsavcı diyor ki: "Benim savcıya talimat verme yetkim yok. Suç unsuruysa soruşturma yapılır." Savcı gayet rahat "Bu MİT'e aitse bana belgesini verin." der, Adana Valisinin kamera kayıtları açıktır. Onları celp ediniz. Adana Valisine, Cumhuriyet Savcısı, MİT Bölge Müdürü ve Vali birlikte binaya girer. MİT Bölge Müdürü, Adana Valisine hitaben yazı yazar "Bu MİT tırlarıyla taşınan mühimmatlar şehirler arası transfer amacıyla bize aittir." der. Valiye verir. Vali üst yazıyla Adana Cumhuriyet Savcısına verir. Adana Cumhuriyet Savcısı o MİT tırlarını serbest bırakır.
Netice itibarıyla, bugün bakıyoruz, o cumhuriyet savcıları şu anda cezaevinde. Burada Ankara Cezaevinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, bitirmek için... Özür dilerim.
Şu anda bu cumhuriyet savcıları cezaevinde. Burada bu cumhuriyet savcılarının tek bir görevi var, tek bir şey yaptılar: Hukukla, kanunla bağlı kaldılar.
Ben RTÜK'le ilgili de birkaç cümle söyleyip bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Süreniz doldu efendim ama.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, sizden istirham ediyorum. Kalacağım, inanın kaçta kapatacaksanız ben de kalacağım.
BAŞKAN - O zaman ben size iki dakika daha vereyim.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Başbakan Yardımcım, RTÜK'le Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında 1993 yılında Meclis Televizyonu yayınlanmasıyla ilgili bir protokol yapıldı. Bu protokol 93 yılında yapılır 2011 yılına kadar on sekiz yıl süre geçer. On sekiz yıl süre içerisinde, TRT 3, gayet rahat, Meclis açık olduğu müddetçe orada tüm Meclisin faaliyetleri yayınlanıyor. 2011'de RTÜK kendiliğinden "Ben bu protokolü devreye sokuyorum. Saat yedide televizyonu kapatıyorum."
Değerli üstadım, on sekiz yıl uygulanmayan bir protokol... Biz ne deriz? Taraflar bu sözleşmeyi zımnen feshetmişlerdir deriz. Zımnen askıya almışlardır deriz. İki tarafın iradesinde bu bundan kaynaklanıyor. Ama görebildiğimiz kadarıyla sayın iktidar âdeta sanki RTÜK'e "Kardeşim, sen bunu tek taraflı olarak uygula. Biz televizyonu yayınlamayalım. Halk da Parlamentoda neler oluyor, neler olmuyor bunu öğrenmesin."
Peki, burada yine İnsan Hakları Kurumu devreye giriyor. İdarenin şeffaflığı, idarenin açıklığı, vatandaşın öğrenme hakkı... Bunları ihlal etmiyor muyuz?
Son olarak... Keşke Sayın Numan Bey de burada olsaydı, onun alanına giriyor bu konular. Bazı televizyon kanalları uydu kanallarından çıkarıldı. Rekabet Kanunu dediğimiz bir kanunumuz var. Bazı hizmetler tekeldir. Bu bir tekel hizmettir. Yani orada biz istediğimiz televizyon kanallarını uydudan çıkarabilir miyiz? Çıkardığımız zaman ne olur? Bu Anayasa'nın 30'uncu maddesindeki basının sansür edilmesi anlamına gelmez mi?
Netice itibarıyla şuna gidiyoruz biz: Otoriter olan rejimlerde mümkün oluncaya kadar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanal, çok teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitirmeye çalışıyorum Başkanım. Gerçekten, sizin Başkan olarak deneyim ve tecrübeleriniz çok fazla. O konuda, çok istirham ediyorum...
BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Bizim hakkımıza giriyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Toparlıyorum, özür diliyorum.
Şimdi, bu televizyonlarla ilgili, yani siyasi iktidarlar eğer otoriter bir rejimse, biz mevcut olan basının rengine baktığımız zaman o sistemin rengini ortaya çıkarabiliriz; gerçekten demokratik bir rejim mi yoksa otoriter bir rejim mi. Baktığımız zaman, muhalif olan tüm kanallar -biraz önce diğer hatip arkadaşlarımız da söyledi- ya para cezasıyla susturulmaya çalışılıyor veyahut da yayından çıkarılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanal, ben size bir dakika daha süre vereyim ama gidin ondan sonra isterseniz, vazgeçtim ben.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, ben anlayışınıza teşekkür ederim ama gitmeyeceğim, kamu hizmeti ifa ediyorum. Çünkü devlet bana çok yüklü bir maaş veriyor, benim bu maaşı helal etmem lazım. Hatta Diyanet İşleri Başkanlığımızdan da onu istirham edeceğim ben. Bu, helal ile haram kavramıyla ilgili Türkiye'de büyük bir karışıklık var, büyük bir israf var. Bu konularla ilgili de kamuoyunu iyice doyuracak bir açıklama yapılması lazım. Çünkü 17-25 Aralık olayında devletin nasıl soyulduğu, hırsızlığın, yolsuzluğun nasıl olduğu, bununla ilgili hiçbir fetva vermediler. Bu konuda hakikaten 78 milyon insanımızın o anlamda ona ihtiyacı var.
Sayın Bakanım, bu şirketlere kayyum atanmasıyla ilgili, nedir bu? Şirketlere kayyum, Ceza Kanunu, 133. Çok iyi bir hukukçuyum ben, 133'üncü maddede kime, neye atıf yapıyor? Şuna atıf yapıyor, diyor ki: Eğer bir suç varsa siz kayyumu atarsınız. Kayyumun da görevi şu: Şirketleri batırmak değil, şirketlerin yayın yapamadığı yerler varsa ve değerini daha artırabilecek şekilde çalışma yapmanız lazım. Bizim Türkiye'de yani şu anda atanan kayyumların hepsi şirketleri batırabilecek bir konuma getiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum, son cümlelerim.
BAŞKAN - Sabrınıza teşekkür ediyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son cümleler, bitiriyorum.
Benim sizden istirhamım... Muhalif olan kesimleri susturmak için bu şekildeki yapılan baskılar hukuk güvenliğini ortadan kaldırır. Hukuk güvenliği ortadan kaldırıldığı zaman yabancı sermaye gelip ülkemize yatırım yapmaz, istihdam olmaz, adalet olmaz, düzen olmaz. Onun için, sizden istirhamım, bir, hukuk güvenliğinin sağlanması; iki, tüm kamu kurumlarında bu kadar erkek çalıştırılıyor, istihdam ediliyor; bir o kadar da kadın arkadaşımızın çalıştırılması hususunda -Sayın Başkanım hep eylem planı diyor- bu konuda eyleme geçmenizi istirham eder, ben hepinizin sabrına teşekkür ederim.
Saygılar.