Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .07.2024 |
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, değerli arkadaşlar; önce şuradan başlamak isterim: Sayın Başkan, şu anda Meclis Parkı'nın önünde protesto eden, düşüncelerini paylaşan arkadaşlarımız sürekli polis tarafından şiddete uğruyor. Bu konuda Ankara Valisini acilen göreve çağırıyoruz. Yani, bu ülkede fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, elbette temel insan haklarından olan yürüyüş ve gösteri haklarını kullanmalarına Vali ya da bir benzeri yapının müdahale etmesini doğru bulmuyoruz. İnsanlar ne zaman tepkilerini gösterecekler? Bu konuda sizden acil bir tutum bekliyoruz.
Anayasa'yla ilgili, ne yazık ki, çok üzgünüm ama Türkiye Anayasası'nda hayvan haklarını korumaya dair özel bir durum yok. Ancak 45'inci ve 56'ncı maddeler üzerinden "kamu yararı" ilkesinin kenar karşılığı olan ve bununla ilgili "tarım, arazi, hayvan varlıklarını koruma" diye bir metin var; bu, bizim gerçekten açmazımız. Yani, yüz yıldır biz bir Anayasa'ya, bir Anayasa metnine hayvan haklarıyla ya da hayvanları korumayla ilgili bunları koymamışsak hepimizin hem parlamenter olarak bu konuda, ciddi anlamda, dün, bugün bir eksikliği var.
Hayvan varlığı aslında -köpekler dâhil, bütün canlılar dâhil- bir ekosistemin parçasıdır, hiçbir canlı doğada gereksiz ve fazla değildir. Bütün canlılar doğal yapının bir parçasıdır, bir denge unsurudur; köpeklerin de kedilerin de diğer canlıların da doğada bir yetki ve sorumlulukları vardır ve biz farkında olmadan bunlar bu dünyanın dengesini korumaktadır. O yüzden, bir taraftan Tarım Kanunu, bir taraftan Çevre Kanunu, öbür taraftan bütünüyle doğal olarak var sayılmış olan hayvan varlığının tespiti ve var olanların durumuna dair bir kanun metni açığı var, açık bir şekilde. Anayasa da net bir şekilde ortaya koymuş ki doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesi görevi, anayasal düzeyde hak öznesi olup olmama olanaklarından bağımsız olarak, hayvanların korunması yükümlülüğünü beraberinde getirmektedir tabii ki. Kuşkusuz, hayvanların korunması onlarla aynı dünyayı ve çevreyi paylaşan insanlara, topluma ve onun örgütlü hâli olan devlete düşen önemli bir ödevdir. Hayvanların korunması bakımından devletin negatif yükümlülüğü kamu gücü kullanımlarının hayvanlara hukuka aykırı şekilde davranılmaktan kaçınmasını, pozitif yükümlülüğü ise bir yandan bu tür davranışları önlemek için gerekli tedbirleri almayı, diğer yandan da hayvanlara karşı suç işleyenleri etkili şekilde cezalandırmayı gerektirmektedir.
Çok net, Anayasa'mızda hayvanların korunmasına ilişkin doğrudan bir hüküm olmamasına karşın, dolaylı ve örtülü de olsa madde 45 ve 56 hayvanları koruduğu gibi haklarını da kapsamı altına almaktadır. Şöyle ki kamu yararı kenar başlığının devamı madde 45'te tarım, hayvancılık ve tarım arazilerinin korunması kamu yararından "değerler ve varlıklar" olarak söz etmektedir. 56'ncı madde ise "Herkesin sağlıklı, dengeli ve yaşanılabilir planlı bir çevrede yaşama hakkı vardır." hükmü gereği ekolojik dengeyi güvence altına almasıyla hayvanları da kapsadığı açıktır. Ayrıca, Anayasa'nın 63'üncü maddesiyle de devlete tabii varlıkların -ki hayvanlar da bunun içine giriyor- değerlerini koruma sorumluluğu ve yükümlülüğü yüklenmiştir. O hâlde, canlar arasında tür bazlı ayrım yapmaksızın hayvanların hukuki varlık olmasına, devlete hayvanların korunmasına ve refahının sağlanmasına yönelik yükümlülükler getirmektedir. Dolayısıyla, açıktan Anayasa aykırılığı vardır. Bu yasanın açık bir şekilde Anayasa'ya aykırı olduğu için geri çekilme zorunluluğu vardır.