KOMİSYON KONUŞMASI

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Evet arkadaşlar, Sayın Komisyon Başkanım, Sayın Bakan Yardımcım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Komisyon üyesi arkadaşlarım, çok kıymetli STK başkanlarımız, misafirlerimiz ve basınımızın değerli temsilcileri, hepinizi gecenin bu saatinde sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Bugün aslında ben başka bir kanun teklifiyle bir araya gelmek isterdim. Nasıl mı dersiniz? Siz torba kanunu yapıp getiriyorsunuz çıktıktan sonra -ondan sonra- Anayasa Mahkemesine bu kanunları biz götürüyoruz, oradan Anayasa Mahkemesi iptal ediyor onu beklerken... Ama siz geçtiğimiz yılda bizim çıkarmış olduğumuz, artı 2004'te çıkan kanunu şimdi tanımayıp yeni bir kanunla bizim karşımıza geldiniz.

Evet, değerli arkadaşlar, bu Veteriner Hekimler İcra Komisyonu Başkanımız Sayın Hocam karşımdan bana bakıyor. Hocam, sizin bir 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Meslek Kanunu'nuz vardı. Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun'un 41'inci maddesini Anayasa Mahkemesi 22/3/2023 tarihli ve Esas: 2023/18, K: 2023/57 sayılı Kararı'yla iptal etmiş. Bir yıldan veterinerlerin 41'inci maddesi havada. Bizim bunu buraya getirmemiz gerekirken biz gidip olmayacak işlerle uğraşıyoruz. İlgili madde ne diyor baktığınız zaman arkadaşlar? "Veteriner hekimlerin disiplin, yargılama süreçleri ve verilecek disiplin cezalarını belirlemekte Anayasa Mahkemesi kararı yürürlüğe girmiştir. Yeni düzenleme yapılmaması hâlinde hiçbir disiplin cezası verilememektedir." Zira kanuni dayanak ortadan kalkmış, toplum sağlığı konusunda denetim ve icra anlamında veteriner hekimlerin çok kritik noktalarda görev aldığını hepimiz biliyoruz. Hatta COVID-19'da biz veteriner hekimleri sahaya sürmedik ama Almanya'daki o aşı merkezinin başında bir veteriner hekim oturuyordu ve bu da herhâlde bize... O zaman da ifade ettik ama veteriner hekimlerimizi COVID döneminde hiçbir zaman hekim olarak kabul etmedik, onlardan faydalanmadık. Ama ne acıdır ki gene o Turkovac aşısını bulanlar yine veteriner hekimler ordusuydu. Ben buradan bütün veteriner hekim arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.

Şimdi, düzenleme gecikmiş, ortada yok, değerli milletvekili arkadaşlarımın bunu getirmesi gerekirdi. Burada tabii ki altını da çiziyorum aslında kanun milletvekili arkadaşlarımızın değil, sarayın. Evet, hepimiz de biliyoruz. Geçen hafta öğretmenlerin meslek kanunu vardı, orada da bunu tartıştık, dillendirdik. İmzalayan arkadaşların fazla bir bilgisi yok. Arkadaşlar, kimse birbirini aldatmasın. Buraya gelen kanun teklifleri bir mutfakta hazırlanıyor, imzaya sunuluyor, nasıl mı? Evet, Millî Eğitim Bakanı ne dedi? "Biz kanunu yazdık, gruba gönderdik." Hangi gruba? AK PARTİ Grubuna. Grup orada takip edecek, imzaları tamamlayacak ve Komisyona gelecek. Bu itirafı ben değil, Sayın Millî Eğitim Bakanı yaptı.

Şimdi, gene buradan baktığımız zaman önümüze 17 maddelik bir kanun teklifi geldi. Toplantının başında da ifade ettik. Burada Adalet, Çevre ve İçişleri Bakanlığını da ilgilendiren konular var ama ne yazıktır ki Komisyon Başkanları Komisyonu toplayamamak kadar bir acziyet içerisinde, evet acziyet içerisinde. Tali komisyonları toplayıp tartışarak bize bir rapor gönderilmesi gerekirdi ama maalesef "Biz bunu yapamıyoruz." diyorlar. Geldiğimiz noktaya bakın ve saraydan gelen ne varsa burada virgülüne noktasına dahi dokunulmuyor. Ben 2'nci dönem milletvekiliyim, bunu bizzat burada gördük.

Şimdi, gelelim yasaya, baktığımız zaman yasada neleri değiştiriyorsunuz arkadaşlar? Sahipsiz hayvanların insan, hayvan ve çevre sağlığı gerekçesiyle öldürülmesine, katline olanak sağlıyorsunuz. Evet, öldürülmesine, katline olanak sağlıyorsunuz. Sahipli ve sahipsiz hayvan tanımları yeniden yapılarak Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydettirilmemiş tüm evcil hayvanlar da sahipsiz hayvan olarak burada nitelendirilecek. Yine bakımevi dışında bir hayvanı bırakmak ancak onun yasal sorumluluğunu alarak yani Bakanlığın veri tabanına kaydettirilerek sahiplenilmesi hâlinde mümkün olabilecek.

Şimdi, ben burada yine sizlere soruyorum, Komisyon üyesi arkadaşlarıma ve ziraat mühendisi olan arkadaşlarıma soracağım, hatta Veteriner Hekim Odası Başkanıma da buradan atıfta bulunuyorum. Geçtiğimiz yıl tüm Türkiye'deki küçükbaş ve büyükbaş hayvanların sayımı yapıldı. Kaç günde? İki günde. İnanıyor musunuz iki günde bu kadar büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığının sayımının yapılabileceğine ve kulak küpelerin düşmediğini hepimiz biliyoruz. Şimdi kalkıyoruz, deniliyor ki: "Tarım ve Orman Bakanlığının veri tabanına kaydedilecek." Arkadaşlar, birbirimizi kandırmayalım. Hani çip takıyordunuz, hayvanlarımıza çip takıyorduk köpeklerimize, kedilerimize, hepsine. Ne oldu o proje? Havada kaldı.

Yine bakın, bu yasada diyor ki: "Yakala, kısırlaştır, sal yöntemini kaldırıp yerine yakala, ıslah et, ondan sonra da sahiplendir yöntemini getiriyoruz." Getirilmek istenen yöntem aslında yakala ve öldür şeklinde işleyecekti arkadaşlar, bunu hepimiz biliyoruz, birbirimizi de kandırmayalım.

Yine bakınız, insani ve vicdani olarak sahipsiz ve güçten düşmüş bir hayvana bakmak zorlaşıyor, bakımevi kurma zorunluluğu getiriliyor. Kimse hasta bir sokak hayvanına yardım etmez arkadaşlar, etmiyor da zaten. Ve şu ana kadar bakınız, barınaklar ortada. Barınaklarla ilgili konuyu açmıyorum. Bunu takibini yapanlar ve yasa çıkartan, 2004'ten beri çıkan yasayı uygulatmayan AK PARTİ'ye ve onun ortağı MHP'ye buradan sesleniyorum: Şu andaki tablonun müsebbibi sizlersiniz. AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin bu işi sorması gerekirken şimdi değişik bir yasayla gelip karşımıza çıkıyorsunuz. Arkadaşlar, yasa var biz yasayı uygulatmadık. Şimdi, size soruyorum: 2004'ten beri Cumhuriyet Halk Partisi veya diğer muhalefet partileri mi iktidarda? Ondan sonraki diğer maddelere de geleceğiz. Şimdi, belediyeleri burada müşkül hâle düşürmeye çalışıyorsunuz. Ya, kaç yıldan beri belediyeler sizdeydi şimdi mi aklınıza geldi bu? Neden sizdeyken belediyeler bunu sahiplenmediniz veya barınakları yapmadınız veya kısırlaştırılması yapılması gerekirken kısırlaştırmaya neden göz yummadınız?

Şimdi, geldiğimiz noktada yine kanuna aykırı davranarak uygulanan para cezası var. İşte, bu para cezalarını getiriyorsunuz ama asıl önemli olan bir de hapis cezası var, kime? Belediye başkanlarına ve meclis üyelerine. Arkadaşlar, siz sopayı hep kaybettiğiniz şeyler... Haklısınız kaçan balık büyük olur, elinizden yerel yönetimler kaçtı. Şu anda ülkeyi yöneten en büyük parti Cumhuriyet Halk Partisi, yerel yönetimlerin iktidardaki partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Yerelde, şu andaki muhalefet hâline gelmenizden dolayı aklınız başınıza geldi.

Yine, bakınız 2028 yılı sonuna kadar il belediye nüfusu 25 binin üzerindeki belediyelere bir önceki yıl kesinleşmiş belirsiz gelirlerin binde 5'i, büyükşehir belediyelerine binde 3'ü kadar da kaynağı barınağa ayıracaklar.

Değerli arkadaşlar, geçen sene, burada görev yapan bizim milletvekili arkadaşlarımız vardı Tarım Komisyonunda ve Meclis bir komisyonu kurdu, araştırma komisyonu kurdu. Araştırma komisyonunun raporu yayınlandı, O raporun sonuç bildirgesinde çok güzel bir şey vardı, mali analiz ve düzenlemeyle ilgili, belediyelere kaynak aktarma, bu barınaklara kaynak aktarma aktarmayla ilgili; şans oyunları ve birçok şeyden kesintiler yapılarak fon oluşturulacaktı, buraya, barınaklara ve belediyelere aktarılacaktı. Neden bunu yapmadık? O zaman, o çıkardığımız kanunlara neden biz uyumuyoruz veya yapılan araştırma komisyonunu raporlarına neden sahip çıkmıyoruz? O zaman burada bir çelişki var, milletvekilleri kendi çıkarmış olduğu kanunlara çelişiyor arkadaşlar.

Şimdi gelelim başka bir şey daha var. Toplanan hayvanların yeniden sokağa salınması uygulaması kaldırıldığı için yerel hayvan koruma görevlileri uygulamasına da son bulacak; bu yasanın getirdikleri bize. Şimdi, kısacası, Hayvanları Koruma Kanununda Değişik Yapılması Dair Kanun Teklifi'yle beraber AK PARTİ'nin hayvan hakları politikalarının artık iflas ettiğini sizler söylüyorsunuz. Nasıl söylüyorsunuz? İşte, bu getirmiş olduğunuz kanunla. 2004'te kanun çıkarmışsınız, şimdi o kanunu uygulamadan yeni bir kanun daha getiriyorsunuz yani sizin bu hayvan haklarıyla ilgili bütün iddialarınızın iflas ettiğinin bir göstergesi.

Yine, bakınız, kanunun gerekçe kısmı; şu ana kadar yürütülen politikaların hayvanların yaşamını ve güvenlikleri korumakta, hayvan popülasyonuyla mücadelede etkisiz kaldığının da bir itirafı oluyor. Yani siz havanda su dövmüşüz, o süre içerisinde hiçbir tedbir almamışsınız. Burada en büyük suçlu merkezi Hükûmet, iktidar partileri ve iktidar partisinin buradaki yaptığı kanunları uygulamayan ve çıkardığı yasaya sahip çıkmayan biz milletvekillerinin burada suçu var arkadaşlar. Kimse gocunmasın ama bu suç hepimizin. Burada yasa çıkarıyoruz ama yasa uygulanmıyorsa o zaman hiçbir anlamı yok.

Yine, bakınız, yürütülen politikaların yanlışlığı ve yetersizliği anlaşılmasına karşılık yeni hatalara ve yanlışlara gidiyorsunuz ve verilen teklifle beraber birçok konuda aslında siz de çelişiyorsunuz -hepinizin eli vicdanına gittiği zaman- bu kanuna benim milletvekili arkadaşlarımın çoğunun rıza göstermediğini biliyorum ama ne yazıktır ki işte sonunda hepimiz parmak kaldıracağız, bir kısım "hayır" diyecek, bir kısmı "evet" diyecek ama "evet" diyeceklerin bir kısmı istemeyerek diyecek çünkü eve gittiği zaman çocuğunun eşinin yüzüne bakamayacak bu kanuna "evet" veren arkadaşlarımız. Ben toplantımızın başında -Pınar Hanım'a da buradan tekrar geçmiş olsun diyorum, başsağlığı diliyorum- doğrudur, haklıdır ama Pınar Hanım'ın bir sosyal medya paylaşımında, kendi paylaşımımda da ifade ettim. Barınakları, bu hayvanların barınmasıyla ilgili yerleşimleri yapmayanların suçlu olması gerekirken bizi burada, hepimizi zan altında bıraktı. Burada asıl sorumlu kim? AK PARTİ ve MHP arkadaşlar. Evet, AK PARTİ ve MHP burada sorumlu bana göre. Kimse sorumluluğu karşıya atmasın ve oradaki insanlarımız eğer köpek ısırmasına maruz kalıyorsa sorumlusu o sokaklardaki köpekleri başı boş bırakan, kanunları uygulatmayan yetkililer. Ne diyor çıkaracağımız kanunun son maddesi? Bu kanunu kim yürütülmüş? "Cumhurbaşkanı yürütür." Tarım Bakanlığı da demiyor artık, "Cumhurbaşkanı yürütür." diyor son çıkan bu sistemle beraber. Yani burada 1'inci sorumlu Cumhurbaşkanı, çıkarılan kanunlara, yürütmeye sahip çıkmadığı için.

Yine bakın, sahipli ve sahipsiz hayvan tanımlarında yapılmak istenen değişikliklerle sahipsiz, sahibi olmayan, sahibi tarafından terk edilen tüm hayvanların yaşam ortamlarından kopartılarak bakım evlerine kapatılmasını kanun değişikliğiyle koşulları genişletilen durumların gerçekleşmesi durumunda ötanazi yoluyla, evet, öldürmesi hedeflenmektedir arkadaşlar. Toplumsal gerginliği azaltmak amacıyla getirilen bu değişiklikler uygulamaya girerse toplumsal barışın bozulmasına, huzursuzlukların artmasına sebep olacaktır. Kanun teklifiyle hayvanlar sahipli ve sahipsiz olarak kategorileştirilip sahibi olan hayvanları koruma ve refahını sağlama görevi hayvan sahiplerinden gerçek ve tüzel kişilere devredilirken, sahipsiz hayvanlar ise sahiplendirilinceye kadar sözde bakım evlerinde bekletilecekmiş. İnanıyor musunuz? İnanıyor musun arkadaşlar, soruyorum?

Şimdi, yine bakın, 5199 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesi gereğince yakalanıp kısırlaştırılıp aşılanıp ıslah edilerek alındıkları ortamlara bırakılmaları öngörülen sokak hayvanları kanun teklifinin 4'üncü maddesine göre sahiplenilmeyi beklediği sürece alındıkları ortamlara bırakılmayacak, bakım evlerinde kalacaklar. Yerel yönetimlere sokak hayvanlarını yakalayarak bakım evlerine taşıma yükümlülüğü verilmesi sebebiyle âdeta cadı avı yaşanacak, sahipsiz hayvanlar tecride maruz kalacaklar, ilerleyen süreçte hepsi öldürülecek, katledilecek yani ötanazi edilecek arkadaşlar, sizin tabirinizle ötanazi yapılacak. Yani siz öldürmeyi ötanazi olarak görüyorsunuz, böyle süslü kelimeleri kullanmayı da çok iyi beceriyorsunuz değerli arkadaşlar. Bu noktada "ötanazi uygulamasını gerektiren şartların genişletilmesi", "kamu güvenliğini tehlikeye düşürme" gibi muğlak ifadeler içeren koşulların düzenlenmesi zorunludur. Onu düzenlemeniz lazım arkadaşlar.

Yine, bakın, Türkiye'de hayvanlar hakkında ötanazi uygulaması yeni değil. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu "Hayvan Refahı" başlıklı 9'uncu maddesinin (3)'üncü fıkrasında hayvanlara ötanazi yapmak yasaklanarak hangi hâllerde yapılacağı da o kanunda çok açık olarak belirtilmiş. "Nedir bunlar?" derseniz; evet, 5996 sayılı yasada 9/3'te "a) Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında,

b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda,

c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarında" veteriner hekimlerin kontrolünde onlara ötanazi yapılabilir. Yani, burada etkin kişi veteriner hekimler, işte oradaki, İstanbul Üniversitesindeki öğretim veren hocamız, öğrencileri ve hizmet veren veteriner şu anda ötenizde karar verecek.

Yine, bakınız,

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Sayın Aygun, toparlayabilir miyiz?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Toparlayacağım da Başkanım, toparlanacak gibi değil.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Teşekkür ediyorum.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Nasıl toparlayayım Başkanım?

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Yok, yok; şöyle: On beş dakika oldu da onun için söylüyorum çünkü başka söz talepleri de var.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Başkanım, neyi toparlayacağım? Başkanım, zaten beş dakikası şeyle geçti.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Buyurun.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Değerli Başkanım, şimdi, yine baktığımız zaman 5199 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesinde "Bakımevine alınan hayvanlardan saldırgan olan, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen, hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanlara yerel yönetimlerce ötanazi yapılır." diyor. Sahipsiz hayvan popülasyonunu kamu güvenliği bakımından tehlike oluşturmasına veya hayvandan hayvana ya da hayvanlardan insana bulaşan hastalıkların görülmesine, su kaynaklarının, yaban kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğin zarara uğramasına sebep vermesi sebebiyet vermesi sebebiyle yerel yönetimler tarafından sahipsiz hayvanlara ötanazi yapılabilir." diyor. İşte, bu fıkranın eklenmesi teklif ediliyormuş sizler tarafından ama "Sahipsiz köpeklerin, hastalık, tedavi edilememezlik ve saldırganlık gibi durumlarının yanı sıra kamu güvenliği açısından tehlike oluşturması durumunda öldürülür." diyor. Kanun teklifinde muğlak, evet, en büyük sorun burada, muğlak bıraktığınız, her zaman yaptığınız şey bu, kanun teklifi çıkarırken ucu açık bırakıyorsunuz, net çizemiyorsunuz, çizgileri ortaya koymuyorsunuz. Yine burada da muğlak bir maddeyle beraber ötanazi "sahipsiz hayvan popülasyonuyla temel mücadele aracı" olarak ilan ediliyor arkadaşlar. Sahipsiz hayvanın hepsine kısa ve tek çözüm ötanazi, burada bunu ortaya koyuyorsunuz. Bu düzenleme, barınaklardaki sahipsiz hayvanların ötanaziyle öldürülmesini ana uygulama hâline getirecek, keyfî ve kötü niyetli uygulamaların önünü açacak durumdadır. "Kamu güvenliği bakımından tehlike barındırmak" gibi hukuki belirsizlik ve ölçülülük ilkelerini hiçe sayarak hayvanların yaşam haklarını ihlal edecektir. Diğer yandan, kanun teklifi gerekçelerinde kanun teklifinin Meclise sunulduğuna dair basın açıklamalarında bulaşıcı hastalıklara ve özellikle de kuduz hastalığı risklerine vurgu yapılmıştır. Ben o arkadaşlara, basın açıklaması yapan Grup Başkanına buradan bir atıfta bulunmak istiyorum. Baksın, Türkiye'deki kuduz vakasına baktığı zaman sadece 2 olduğunu göreceğiz arkadaşlar. Yani bu söyleminde, havada olduğunu, boş olduğunu buradan ifade ediyorum ve bu, ne kadar ciddiyetsiz bir şekilde, sorumsuz bir şekilde kanun getirdiğinizin de itirafıdır aslında. Siz, istatistiklere bakın ki görün neyin ne olduğunu. 2 tane kuduz vakası varken, kalkıyorsunuz "Kuduz vakaları artmış." diyorsunuz. Yazıklar olsun sizlere diyorum.

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Bir yılda değil mi?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Aynen bir yılda.

Şimdi geldiğimiz noktada Sayın Başkanım, insanlar yönünden ekokırım suçunu tanımayan, çevreye karşı suçlar yönünden etkin ..... AK PARTİ su kaynaklarına, yaban hayatına ve biyolojik çeşitliliğe zararına sebebiyet veren hayvanların ötanaziyle cezalandırılmasına ilgili kanunu getirmiş bulunuyor. Şimdi, ben, ziraat mühendisi olarak bir soru sormak istiyorum -belki içinizde ziraat mühendisi arkadaşlar varsa- süne ilaçlaması yapıldı uçakla, yılanlar öldü, her tarafı fare bastı. Yani, biz şu anda ekolojik dengeyi bozuyoruz. Bunun farkında mısınız? Doğa kendini bir şekilde döndürüyor, döngü var ama insanoğluyla olarak biz gidiyoruz doğayı, çevreyi katlediyoruz. Ondan sonra her tarafı fareler bastı dedik, bu sefer fareyle mücadeleye geçtik yani yaptığınız tamamen doğaya, çevreye katliam arkadaşlar.

Yine, bakın, AK PARTİ'nin sokak hayvanları popülasyonuyla aktif mücadele etmeyenlerle çözümü sahipsiz hayvanların yok edilmesinde bulmuş. "Uyutma", "ötanazi" gibi isimlerle yapılmak istenen eylemler toplum nezdinde yumuşatılmaya veya meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Yani siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz, birbirimizi kandırmayalım. Bu işin sonunda o canlıların hepsinin hayatına son verilecek. Yani siz şimdi sadece böyle süslü kelimeleri buluyorsunuz, süslü kelimelerle yapmış olduğunuz uygulamaya haklı çıkarmaya çalışıyorsunuz ama gerçek bu değil arkadaşlar. Gerçek, orada katliam olacak hepimiz biliyoruz.

Hukukta ötanazi hakkı hep tartışmalı bir hak olmuştur. Ötanazi uygulamasında iradenin mevcut olup olmadığı, mevcut olan iradenin bir bilince dayanıp dayanmadığı, ötanaziye gösterilen rızanın sakat olup olmayacağı, bilinçli bir iradeye dayansa dahi devletlerin hangi sebeplerle ötanazi izin verip vermediği gibi yöntemlerin irdelenmesi, ötanazi eyleminin yaşam hakkı ihlali olup olmadığı, suç teşkil edip etmediği tartışılmaktadır. Şimdi, kalkıyoruz, burada hayvanlara ötanazi yapıyoruz. Kime sordunuz? Neye göre sorguluyorsunuz ötanazi yapıyorsunuz? Cevap yok. Evet, aynı Hitler'in yaptığı uygulamayı yapacaksınız; hayvanları toplayacaksınız, hepsine katliam yapacaksınız, hepsinin kanları sizin elinizde olacak arkadaşlar, evet, hepsinin kanı sizin ellerinizde olacak.

Yine, bakınız, hekim kararına dayanan hekimlerin etik ve vicdani kodlarıyla devreye alarak...

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - İlhami Bey...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Rica ediyorum, yirmi dakika oldu çünkü diğer arkadaşlarımıza söz bekliyor.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Başkanım, bilgilendiriyoruz.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - O arkadaşlarımız da konuşacaklar.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Dinleyeceksiniz, dinleyeceksiniz; ben dinliyorum, siz de dinleyeceksiniz.

MUHARREM VARLI (Adana) - Tamam da sabahtan beri dinliyoruz, aynı şeyleri dönderip dönderip söylüyorsunuz ya!

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Arkadaşlar, arkadaşlar...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkan...

MUHARREM VARLI (Adana) - Yeter ya!

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Geneli konuşuyoruz zaten Başkanım.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Arkadaşlar, bakın, biz Komisyon olarak konuşmalara süre tahdidi getirebiliriz ama bunu yapmıyoruz. Bakın...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Yapın Başkanım, yapın.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Olur yapalım.

Arkadaşlar, teklifi verin.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Başkanım, toparlıyorum.

MUHARREM VARLI (Adana) - Bize saygın yoksa kendi arkadaşlarına saygın olsun ya! Burada bekliyorlar bak!

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Değerli arkadaşlar, kamu güvenliği gerekçelerle ötanazi uygulayan yerel yönetimlerin bakımevlerindeki hayvanlara yönelik kötü muameleler çoğu zaman hayvansever yurttaşlar tarafından açığa çıkarılmıştır. Değerli arkadaşlar, kanun teklifiyle yerel yönetimlerin burada elini sıkıştıracaksınız. Bütün işiniz yerel yönetimleri zayıflatmak üzerine kurulmuş ve sözlerime başlarken dediğim gibi kaçan balığın büyük olduğunu burada ifade ediyorum. Hasan kardeşim, salla; sen ancak onlara yaparsın ama işte geldiğimiz noktada hayvanların katline "evet" diyeceksin.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İlhami Bey, belli oluyor, bak, itiraf ediyorsun, tamam. Bu bizim için bir itiraftır.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Kaçan balık büyük olur, unutmayın bunu. Bu kanun teklifi sonrası gerçekleşecek uygulamanın şeffaflığı ve denetimini neye göre göreceğiz, merak ediyorum.

Yine, bakın, gönüllü koruma görevli mekanizması kaldırılıyor. Yerel yönetimlerin barınaklardaki yurttaş denetimi sonlandırılıyor. Sahipsiz hayvanların toplama ve sahiplendirilinceye kadar bakım evlerinde tutmak, ötanazi yapma yetkileri verilen yerel yönetimlerin barınaklardaki bakım hizmetleri, kalitesi, güvenilirliği, hayvan haklarına uygunluğu, ötanazi uygulamaları denetlemeyecek yani her şeyi kapatıyorsunuz, şeffaflığa son veriyorsunuz, Sayın Başkanım. Bir de son nokta olarak, son cümle olarak, ben bugün usul hakkındaki konuşmamda da ifade ettim.

(Gürültüler)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Değerli arkadaşlar, dinler misiniz? Bugün usul hakkındaki konuşmamda da ifade ettiğim üzere, sadece 5 tane STK'nin buraya çağırılması bu kanunun ne kadar sıkıntılı bir kanun olduğunu ortaya koyuyor. Aynı mal kaçırır gibi kanun çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bu neden acele merak ediyorum. Neden bütün STK'ları buraya çağırmadınız? Çünkü, karşı olanlar da gelsinler ama bunun öteki tarafında olan diğerleri de yerlerde gelsin. Burada hep beraber dinleyelim, onlar da burada sorunları anlasınlar, ortak noktada buluşalım. Neyi kaçırdığınızı ben merak ediyorum.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.