KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; saat 01.00'i geçti, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugün burada, 2004 yılında böylesi katliam yasasını konuşuyor olmaktan büyük utanç ve keder duyduğumu belirtmek isterim. Ben, aslında bugün daha teknik, yasama yapım aşamasında yasa yapım aşamasını da değerlendiren bir konuşma hazırlamıştım ama vazgeçtim. Bugün burada sabahtan beri kavga dövüş veriyoruz. Dışarıda itildik, kakıldık; uğramadığımız, maruz kalmadığımız şiddet kalmadı. Niye? Bu sorunun gerçek muhatapları da gelsin, bu Komisyonda görüş bildirebilsin diye ama özellikle de Sayın Başkanım sizin emrinizle de olduğu söylenerek önümüze set örüldü. Kimler tarafından? Emniyetten arkadaşlarımız tarafından ki o arkadaşlarımız bizler sabahlara kadar burada çalışırken her türlü bize destek olup çalışmalarımızda bize katkı sunmak isteyen arkadaşlarımız; şahidiz ama bizi karşı karşıya getirdiniz. Orada söylenen "Emri Komisyon Başkanı verdi." buraya geliyoruz, siz "Bizim böyle bir emrimiz yok." diyorsunuz. Peki, emrin kimin verdiğini geçelim. Ya, neyden bu kadar çekiniyoruz? Yani, burada gelse bir kurum, mesela hanginiz bir veterinerden veya hayvan haklarıyla ilgili yıllardır çalışan bir insandan daha fazla bu konuya hâkim olduğunuzu söyleyebilirsiniz? Bileni var, soralım yani neden farklı görüşlerden bu kadar korkuyoruz? Mesela, neden bu tasarıyı destekleyen kurumların temsilcileri Komisyonda yer alıp burada durabiliyor da desteklemeyen, karşı çıkan kurumlar burada duramıyorlar hatta sizin -yine söylüyorum- talimatınızla tekme tokat dışarıda tutuluyorlar? Yani neden bu kadar korkuyoruz farklı görüşlerden? Bugün burada yüreği yanan bir annemiz feryatta bulundu. Sabahtan beri sosyal medyada bu konu konuşuluyor, bu görüntüler konuşuluyor ya da sosyal medyada konuşturuluyor birileri tarafından ve sanki biz de o annemize tepki göstermişiz gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Ya, ayıptır! Yani burada ilk dakikada Grup Başkan Vekilimiz Murat Emir başkanımızın da dediği gibi o annemizin acısını paylaşıyoruz, hatta anlamamız mümkün bile değil, evlat acısı yaşamayan o acıyı anlamaz bana sorarsanız. Çocuklarımız hepimizin gözünün nuru, benim başıma gelse ben de bu dünya yansın isterim. Evet ama bu acıyla yasa yapılmaz. Bizim buradaki görevimiz de bu değil midir zaten? Herkes kendi acısıyla yasa yapmaya kalkarsa sonucu ne olur? Ülke yönetilemez bir hâle gelir. Bizim burada aklıselimle yasa yapmamız lazım. Yasalar aklıselimle yapılır; üzerine konuşarak, araştırarak, muhataplarını dinleyerek yapılır. Kaldı ki bu, 2019 yılında yapılmış, Meclisimiz komisyon kurmuş, rapor da sunulmuş. Raporda sunulan hangi talep yerine getirilmiş? Gerçekten çözmek istiyordunuz madem, mesela, daha yedi sekiz ay önce Bütçede 2024 yılı Tarım Bakanlığı Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde ekstra bir bütçe ödeneği ayrılıp hayvan haklarına uygun bir şekilde barınaklara ödenek sağlaması, yerel yönetimlere bu konuda destek verilmesi için ödenek ayırılması önergesi bizzat sizlerin oylarıyla reddedildi. Madem bu kadar niyetliydiniz -aradan geçti yedi sekiz ay- niye o gün reddettiniz veya neden bir canı yaşatmak için ödenek ayırmak yerine öldürmek için ödenek ayırmayı tercih ediyorsunuz?

Burada vekillerimiz saldırıya uğrayan evlatlarımızın fotoğraflarını koydular, sıraların üstünde duruyor hâlâ. Yahu, bu ülkeyi yirmi iki yıldır siz yönetiyorsunuz, yirmi iki yıldır sizin yönettiğiniz bir ülkede evlatlarımız bu hâle geldiyse bunu teşhir etmek yerine biraz utanmanız gerekir.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Çevirip kendilerine döndürsünler.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Peki, diyelim ki iyi niyetlisiniz, neden bu komisyonların getirdiklerinin yanı sıra bugün konuştuğumuz yasa teklifinde kaçak üretimle ilgili, hayvanların satışıyla ilgili, hayvanların dövüştürülmesiyle ilgili tek bir düzenleme yapmıyorsunuz? Bu nasıl bir iyi niyet? Nasıl sizin iyi niyetinizi sorgulamayalım?

Başka bir şey daha söyleyeceğim: Neden bu kadar rijitsiniz? Bu kadar insan dışarıda toplanmış, milyonlar bu konuyu konuşuyor, bizler burada anlatıyoruz, bir sürü komisyonda bir sürü kanun teklifi görüşülüyor; hiçbirinde bu kadar olay olmuyor. Neden bu kadar rijitsiniz? Mesela yarın -olmadık şey değil- Cumhurbaşkanı çıksa "Milletimizi dinledik, ötanazi de olacak şey değil, bunu kaldırıyoruz." dese bu Komisyon tutanaklarından yarın utanmayacak mısınız? Burada savunduğunuz şeyi o gün "Evet, Cumhurbaşkanımız doğrusunu yaptı." diye tekrar tersini savunmayacak mısınız, yaşamadık mı bunları daha önce? Gerçekten, daha önce hiçbir iktidar ya da daha önce hiçbir iktidarın vekilleri can almak için, canların öldürülmesi için bu kadar direnmemişti, hiç bu açıdan baktınız mı bilmiyorum. Yüz yıllık tarihimizde can almak için bu kadar direnen iktidar vekili yok. Bakın, 1910'da yaşadığımız mevzuyu, yüzyıl geçmiş, bugün hâlâ konuşuyoruz. Bu tarz kararlar unutulmaz, bu kararlara imza atanlar da unutulmaz. Hepinizle birçok konuda ayrı düşüyor olabiliriz, uzun tartışmalar, kavgalar, dövüşler veriyor olabiliriz ancak ben gerçekten konuştuğum bütün vekillerin de sizlerin de burada oturup dinleyenlerin de vicdan sahibi insanlar olduğunu düşünüyorum ve buna da inanmak istiyorum.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Gökçek, toparlayalım lütfen.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Peki, Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Çok teşekkür ediyorum.

Buyurun.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Gelin, bu yasayı geri çekin. Hem sizleri de rahatsız eden vicdanınız rahat etsin hem de torunlarınıza, hatta yüzyıl sonra torunlarınızın torunlarının bile utanacağı bu yasaya imza atmayın.

Hepinize teşekkür ediyorum.