| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan'ın, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 26 .01.2016 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; öncelikli olarak görüş, öneri ve eleştirileriniz için çok teşekkür etmek istiyorum. Sizlerin görüş, eleştirileri bizler için yol gösterici olacaktır, onu samimiyetle de ifade etmek istiyorum.
Sayın Temizel'in sorularıyla başlamak istiyorum. Özellikle, örtülü ödenekle ilgili bir sorusu oldu. Arkadaşlarımın bana verdiği bilgi doğrultusunda yine ifade ediyorum. Aslında, AK PARTİ hükûmetleri öncesi dönemlerde de yani Sayın Temizel'in yine bakan olduğu dönemlerde de Başbakanlık örtülü ödeneği için hep iz bedeli bir miktar konuluyormuş. Bugün de aynı sistem devam ediyor yani iz bedeli bir milyon liralık bir bedel konuluyor ve yıl içerisindeki gelişmelere göre, hem yurt içi hem de yurt dışındaki gelişmelere göre buraya ilave bir ödenek aktarılması söz konusu oluyor. Yıllardan beri devam eden bir uygulama. Dolayısıyla, Başbakanlık bütçesindeki artışın temel nedeni de örtülü ödenek harcamaları. Yani sadece bir iz bedeli olarak belirli bir miktar konması ve bunun yıl içerisinde ilave ödenekle yurt içindeki ve yurt dışındaki birtakım istihbarata yönelik, ulusal güvenliğe yönelik işlemlerin yapılması doğrultusunda harcama yapılması ve ödenek aktarılmasından kaynaklanıyor. Yoksa, spesifik olarak belirli bir ödenek veya tahmini bir ödenek konulması söz konusu değil.
Yatırım Ajansına yönelik olarak "Kuruşu kuruşuna bir harcama söz konusu oluyor." şeklinde bir ifadesi oldu. Aslında Yatırım Ajansının harcayamadığı para bir sonraki yıla devredilebiliyor. Dolayısıyla, o harcanamayan para bir sonraki yıla devredildiği için sanki tamamı harcanılmış gibi belki anlaşılmış olabilir. Böyle bir uygulama Yatırım Ajansı için söz konusu. Biliyorsunuz bir transfer kalemi olarak Yatırım Ajansı ödeneği konuluyor ve harcama miktarı nispetinde de bir gerçekleşme oluyor ve kalan kısımlar da bir sonraki yıla transfer ediliyor.
Sayın Yıldırım'ın torba yasayla ilgili bir eleştirisi oldu. Aslında bu torba yasa sadece Sayın Yıldırım'ın değil birçok milletvekili arkadaşımızın gündeme getirdiği bir husustu. Bununla ilgili olarak çok genel bir açıklama yapmak istiyorum müsaade ederseniz. Bugüne kadar iki torba paketimiz geldi Plan ve Bütçe Komisyonumuza.
AHMET YILDIRIM (Muş) - 4 tane.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - 4?
BAŞKAN - Mahiyet itibarıyla 4 tane. 4 tane torba geçirdik burada efendim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şimdi, o ikisi dışında hangileri var? Daha önce gelenler hangileriydi?
BAŞKAN - Efendim sürelerle ilgili vardı, biliyorsunuz, süre uzatımı. Onun içerisinde de farklı maddelerimiz vardı. Toplam 4 torba.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Çok affedersiniz, doğru.
Şöyle söyleyeyim: Genel olarak, biz tabii yasaların torba yasa şeklinde çıkarılmasını tasvip etmiyoruz, onu çok açık ve net olarak ifade etmek istiyorum. Ancak, birden fazla kurumu ilgilendiren maddeler olabiliyor. Örneğin, işte en son geçirdiğimiz, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen son iki torba yasa tasarısına baktığımızda en az 8-10 tane bakanlığı ilgilendiren düzenleme var. Örneğin, sadece bir bakanlığı ilgilendiren düzenlemeler var. Bunların her birinin ayrı bir yasa tasarısı olarak Meclise sevk edilmesi, takdir edersiniz ki hem zaman açısından hem Meclisin, özellikle komisyonların ve Genel Kurulun daha etkin kullanılması açısından...
Dolayısıyla, tabii bu tür hadiseler söz konusu olduğunda, örneğin bu, yılda birkaç kez olabilir, bakanlıkların gerçekten sorun taşıyan hususları söz konusu olabilir, bir madde, iki maddelik birtakım talepleri söz konusu olabilir ki zaman zaman bunları yaşıyoruz. Gerçekten ciddi bir darboğaza girebiliyoruz bakanlıklar olarak. Dolayısıyla, bu tür hadiseler söz konusu olduğunda, bunların, işte 8-10 bakanlığın bu tür sorunlarının birer ikişer maddeler hâlinde bir tasarı hâline getirilmesi ve -Sayın Günal'a katılıyorum- bir tasarı olarak gönderilmesi makul diye düşünüyorum. Bu sadece bizim dönemimizde olan bir hadise de değil, bizden önceki hükûmetler döneminde de olmuş bir hadise. Ama elbette işte AR-GE'ye yönelik bir yasa tasarımız geldi. Sadece araştırma ve geliştirmeye yönelik bir tasarımızdı. Eğer bu tür düzenlemelerimiz olursa elbette bunun içerisine başka bir şey ilave etmek istemeyiz, karıştırmak istemeyiz ama birer ikişer maddelik bir değişiklik söz konusu olursa bunları bir bütün hâlde, bir tasarı olarak göndermek gerçekten zaman tasarrufu açısından...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 4 tane değil...
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Evet, ona katılıyorum ama bu da bir zaruret arz ediyor yani bunu da ifade etmek istiyorum.
Yine, Sayın Yıldırım'ın, özellikle demokrasinin olduğu ülkelerde görülmeyecek bir tablo, gençler ölüyor, vesaire... Sayın Paylan da ifade etti. Burada sadece şunu ifade etmek istiyorum, çok fazla gecenin bu saatinde buna girmek istemiyorum ama biz şunu arz ediyoruz: Gerçekten, milletin temsilcileri olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan siyasi partilerin temsilcileri olarak bölgede terör örgütünün neler yaptığını sizler biliyorsunuz. Belki bire bir görüşmelerimizde, ikili görüşmelerimizde bu bölgede yapılanları sizler de kabul ediyorsunuz. Orada her türlü silah, mühimmat, bunların belirli evlere, dairelere yerleştirilmesi, oradaki insanların evlerinden çıkarılması, çukurlar, barikatlar; bunların hepsini biliyorsunuz ve görüyorsunuz. Biz şunu arzu ediyoruz, çok samimi olarak söylüyorum: HDP'li milletvekillerimiz, ne olur çıkıp "Ya biz bu terör örgütünün yaptıklarını tasvip etmiyoruz. Sorun çözülecekse sorunun çözüleceği yer Türkiye Büyük Millet Meclisi." demeleridir. Biz bunu bekliyoruz ve bu konuda da açıkçası biz hep vesayetten bahsettik. Geçmişte, işte birtakım vesayet altında bölgede faili meçhul cinayetler olduğunu söyledik, ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledik ama biz de HDP olarak sizin o vesayetten kurtulmanızı istiyoruz. Özgürce düşüncelerinizi ifade etmenizi istiyoruz. Eğer siz samimi olarak, özgür bir şekilde, gerçekten bu terör örgütünün yaptıklarını tasvip etmezseniz burada tüm dört siyasi parti olarak birlikte oturur konuşursak bu meseleleri çözeriz. Ama bir taraftan "Demokrasi, barış" deyip diğer taraftan terör örgütünün yaptıklarına göz yumarsanız bu doğru olmaz, samimi olalım bu konuda.
Dolayısıyla, bizim sizden beklentimiz, açıkçası bir siyasi parti olarak bu terör örgütünün yaptıklarına karşı dik duruşu sergilemeniz. Bu yapıldığı takdirde inanın çok şey değişecektir, ben buna inanıyorum. Biz oturup konuştuğumuz zaman, bakın burada biz açık bir şekilde her birimiz, milletvekillerimiz, görüşlerimizi, düşüncelerimizi aktarabiliyoruz, tartışabiliyoruz. Neden biz bunları tartışmayalım? Neden biz burada bunları konuşmayalım? Ama siz bir taraftan, işte "Emniyet güçleri, silahlı kuvvetler şunu şunu yapıyor." deyip terör örgütünün o bölgede yaptıklarını görmezden gelirseniz bu olmaz.
Çok fazla detaya girmek istemiyorum ama bir başka husus, yine Sayın Yıldırım'ın dile getirdiği bu Fransa'da öldürülen 3 kişiyle ilgili olarak Ömer Güney'in MİT'le ilişkisi olduğu, MİT mensubu olduğu şeklinde... Bu arkadaşların bana verdiği bilgi, böyle bir şeyin söz konusu olmadığı yönünde.
Diğer taraftan, Sayın Usta'nın bazı soru ve eleştirileri vardı. Şöyle söyleyeyim: Reformlardan sorumlu bir Başbakan Yardımcılığının...
BAŞKAN - Sayın Başbakan Yardımcım, önceliği burada bulunan arkadaşlara verirsek zaman kalırsa diğerlerini cevaplayalım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, niye müdahale ediyorsunuz, bir cümle söylesin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Reformlardan sorumlu Başbakan Yardımcılığının çok doğru olmadığını ifade etti ama biz güçlü bir yapı oluşturduk. Yani reformlardan sorumlu bir Başbakan Yardımcısı ve bu Başbakan Yardımcısıyla birlikte 8 Bakanımızın bulunduğu bir Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu oluşturduk. Dolayısıyla, tüm yasa tasarılarımız bu kurula geliyor, bu kurulda bunlar tartışılıyor ve burada bir netice elde edildikten sonra, değerlendirildikten sonra Bakanlar Kuruluna sunuluyor. Gayet de etkili bir yapıda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Yine, etki analizi konusu gündeme getirildi. Etki analiziyle ilgili bir çalışma başlattık Başbakanlıkta ve mevcut yönetmeliği gerçekten etki analizinin gerçek anlamda yapılabileceği bir formata, bir yapıya büründüreceğiz. Şu anda tüm kuruluşların görüşlerini, düşüncelerini alıyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Format hiç yapılmadı Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şimdi, bununla ilgili bazı sıkıntılar var yani bunu da samimi olarak paylaşmak...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Formatta sıkıntı yok.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Hayır, o formatta da sıkıntılar var yani onda da sıkıntılar var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Eksik de olsa kapatabiliriz diyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Çünkü, eğer gerçekten bu etki analizi konusunda bir ilerleme sağlayamıyorsak demek ki bir sorun var demektir. O sorunu çözmemiz lazım. Bununla ilgili olarak ben Başbakanlıkta bir müsteşar yardımcımızı görevlendirdim. Şu anda onlar tüm bakanlıklarla bir araya gelip çalışıyorlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Görüş dahi alınmıyor kurumlardan. Siz etki analizinden bahsediyorsunuz. Ondan diyoruz Bakanlar Kurulunda görüşün diye. Yani, tasarıda görüş dahi yok ekinde Sayın Bakan.
BAŞKAN - Sayın Günal...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Zor bir şey değil yani "Bundan sonra yapacağız." deyin, bu ayrı bir şey. Böyle daha yapıcı olsun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Peki efendim.
Sayın Durmaz'ın imam ve hatip olup da diğer birimlere geçenlere yönelik bir sorusu vardı. Evet, bunlar var, şöyle: Aslında geçmişten beri Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurum ve kuruluşlarına geçiş söz konusu. Bunlar yıllar itibarıyla değişiklik gösterebiliyor. Bazı yıllar çok düşüyor, bazı yıllar artıyor. Ortalama 100, 150, 200, 300, 800'lere çıktığı dönemler de olmuş ama ağırlıklı olarak üniversiteler ve Millî Eğitim Bakanlığına bir geçiş söz konusu.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Rakam dediniz Sayın Bakan, son on yıllık...
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şöyle ifade edeyim: Örneğin, 2014 yılında Millî Eğitim Bakanlığına 664 kişi geçmiş, üniversitelere 132 kişi geçmiş. Diğer birimlere baktığımızda oldukça düşük yani birer ikişer kişi, bakanlıklara çok fazla bir geçiş söz konusu değil ama ağırlıklı geçiş üniversiteler ve Millî Eğitim Bakanlığı.
Bu Alevilerle ilgili olarak "Alevi kardeşlerimize, vatandaşlarımıza yönelik olarak somut adım atılmadı." şeklinde bir ifade kullanıldı. Şimdi, burada şunu ifade etmek istiyorum: AK PARTİ hükûmetleri döneminde gerçek anlamda Alevi meselesi tartışılmaya başlandı. Daha önceki dönemlerde bunlar konuşulamıyordu. Bunları da kabul etmemiz gerekir. Evet, çalıştayı belki küçümseyebilirsiniz ama gerçekten birkaç çalıştay yapıldı ve sorunun ne olduğunu, nasıl ve ne şekilde bir adım atılması gerektiği konusunda dokümanlar oluşturuldu. Ve şu anda elimizde bir yol haritası var. Ama, Alevi kardeşlerimizin kendi içinde de sıkıntıları var yani farklı görüş arz eden kesimlerimiz de var. Önemli olan şey şudur: Bunları tek bir orta noktada birleştirmektir bu kardeşlerimizi. Bizim reform programımızda cemevlerine hukuki statü tanınacağı vaatlerimiz arasında yer alıyor, üç aylık vaatlerimiz arasında yer alıyor. Bahsettiğiniz doğrudur, biz bu görevi Adalet Bakanlığına verdik. Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu Başbakanlık sorumluluğundaydı. Adalet Bakanlığımıza bu sorumluluğu verdik. Adalet Bakanlığımızda bu çalışmalar başladı, Diyanet İşleri Başkanlığımız da bu çalışmaya destek veriyor. Umuyor ve diliyorum ki, en kısa sürede bununla ilgili bir netice elde ederiz. Bizim de arzumuz, bizim de temennimiz, bununla ilgili sorunu artık tamamıyla ortada kaldırıp gerçekten hem ülkemizin hem de Alevi kardeşlerimizin önünün açılmasını sağlamak.
Burada, tabii, özellikle Diyanet İşleri Başkanlığımıza yönelik bazı eleştiriler gündeme geldi. Ancak, tabii, Diyanet İşleri Başkanlığımızın da hakkını yemememiz gerekiyor. İlk kez Türkiye'de Alevi Bektaşi klasiklerini Diyanet İşleri Başkanlığımız, Görmez Hoca'mız ve ekibi yayınladılar, kapsamlı bir çalışma yaptılar. Din derslerine Aleviliğin dâhil edilmesi, yine, Alevi vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelerdeki özellikle imamlarımızın eğitime tabi tutulması gibi düzenlemeler, birtakım çalışmalar yapıldı. Elbette bunları tatmin edici bulamayabilirsiniz ama şunu da kabul edelim, cemevlerinin AK PARTİ hükûmetleri öncesindeki dönemdeki sayısı ile şimdiki sayısını kıyasladığımızda, belki cemevlerinin yüzde 80-90'ı AK PARTİ hükûmetleri döneminde yapıldı ve birçok belediye başkanımız da bu cemevlerine destek veriyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, sanki kendiniz yapmış gibi konuşuyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Elbette vatandaşlarımız yapıyor ama bu sayının artışı da önemli diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, Sayın Özkan'ın bu fetvalara yönelik bazı ifadeleri oldu. Şunu çok açıklıkla ifade etmek istiyorum: Sokakta aklını, ahlakını yitirmiş hiçbir insanın dahi kullanamayacağı ifadeler onlar. Hicap duyarız bunları konuşmaktan. Böyle bir fetva söz konusu değil. Ne Alevi kardeşlerimize yönelik olarak ne de işte çocuğuyla birtakım ilişki vesaire bununla ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığımızın kesinlikle böyle bir ne görüşü ne de fetvası söz konusu. Ama, maalesef iletişim ve sosyal medyada sağlanan birtakım gelişmeler, iletişim teknolojilerinin çok daha iyi noktaya gitmesi vesilesi bu gibi araçları da kullanarak maniple ederek Diyanet İşleri Başkanlığımızı da kötüleyen birtakım girişimler olmuş. Bunu da ifade edeyim. Bununla ilgili bir soruşturma başlatıldı ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı açığa alındı. Soruşturma hâlen devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve Diyanet İşleri Başkanlığımızda çalışan arkadaşlarımıza böyle bir iftiranın gerçekten aktarılması veya böyle bir iftiranın atılması son derece üzücü bir hadise. Böyle bir husus söz konusu değil. Tamamıyla uydurma ve iftiradan ibaret. Bunu açıklıkla ifade etmek istiyorum.
Bir diğer konu, yine Diyanet İşleri Başkanımızın özellikle Aleviliğe yönelik açıklamaları. Bu yine tamamıyla çarpıtılmıştır. Hatta bu konuyla ilgili özellikle Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımızdan çok sayıda soru önergesi Diyanet İşleri Başkanlığımıza gönderilmiştir. Bunun üzerine, Sayın Başkan Sayın Kılıçdaroğlu'yla bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu da "Benim kabul etmediğim hiçbir kelime yok." şeklinde bir ifade kullanmıştır Sayın Başkana ve "Vekillerimizle birlikte sizi ziyaret edeceğim." şeklinde bir ifadesi olmuştur, Diyanet İşleri Başkanımızın bana aktardığı kadarıyla söylüyorum. Yine, 5 milletvekilimiz Diyanet İşleri Başkanımızı ziyaret etmişler ve o ziyaretlerinde de Diyanet İşleri Başkanımızın özellikle Alevi kardeşlerimize ve cemevlerine yönelik açıklamasından sonra Sayın Başkana "Biz başlığa takıldık." şeklinde bir ifade kullandığını bana Sayın Başkan ifade etti. Bu ziyaret; Sayın Orhan Sarıbal, Mehmet Tüm, Ali Akyıldız, Didem Engin. Daha doğrusu, 5 milletvekilimiz Diyanet İşleri Başkanlığımıza gitmişler ve Başkanımız da çay içmeye davet etmiş kendilerini ve orada Diyanet İşleri Başkanımız bu açıklamaları kendilerine yapmış.
Şimdi, bunun dışında yine sorulara cevap vermeye çalışıyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, son elli saniye.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Efendim, ama çok soru var, hızla...
BAŞKAN - Yazılı alacağız efendim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - "Bu bölgede cenazeler var, bunlar kaldırılmıyor, defin hakkı var." şeklinde bir ifade kullanıldı. Burada cenazelerin alınması için süre on beş gündü, bu üç güne düşürüldü. Ve ailelerin cenazeleri almaları istendi üç güne rağmen. Maalesef, cenazeler alındıktan sonra o cenazeleri defnetme yerine mezbahaya götürdüler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sokakta kalan cenazeler için...
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Ve mezbahada o cenazeler tutuluyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Nimetullah Bey yok da, "Sokakta kalan cenazeler var." dedi ya...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Siz morgdaki cenazeleri söylüyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Morg değil efendim, morg değil orası. Yani, onları defnetmediler, özellikle toplu olarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir beş dakika ilave süre vereyim, lütfen toparlayalım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Daha sonra birlikte konuşabiliriz yani o konuya daha da açıklık getirebilirim ama bu konuda maalesef suistimal söz konusu.
Torbayı cevaplandırdım.
Bu eylem planıyla ilgili olarak... Eylem planımızda yer alan reformların her birini teker teker hayata geçireceğiz, elbette sizlerin desteğini bekliyoruz, acil olanları çıkaralım.
Evet, yeni bir AR-GE, özellikle kapasitemizin artırılmasına yönelik tasarımız Mecliste. Önümüzdeki günlerde üretimin teşvikine yönelik bir paketimiz yine Meclisimize sevk edilecek.
Yine, cami mimarisine yönelik bazı hususlar oldu. Onlara katılıyorum yani yeni mimari, cami mimarisinde değişiklik elbette olabilir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, bir de ek bir şey söyleyeyim. Şu camilerin altındaki market görüntüsü de çok rahatsız ediyor. Diyanet İşleri yetkilileri de duysunlar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Bilirkişilik müessesesine yönelik bir öneriniz varsa -yine sayın vekilimizin bir görüşü oldu- almaya hazırız, onu özellikle ifade edeyim ve bunları da değerlendirmeye hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
Almanya örneğinden yola çıkıldığı ifade edildi. Burada şunu ifade edeyim: Özellikle biz reformlara yönelik, yapmış olduğumuz yasal düzenlemelerde, yasa tasarısı çalışmalarında şöyle bir yöntem izliyoruz: Bu Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı'nda da aynı yaklaşımı benimsedik, 5 ülke belirledik. Birincisi: Avrupa Birliği direktiflerine bakıyoruz. İki: Avrupa Birliğindeki 5 ülke... Bunlar hangileridir? İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ve İsveç. Her birinin farklı özellikleri var. Dolayısıyla, Kıta Avrupası, işte İngiltere, Kuzey Avrupa'dan bir ülke, bir de bunların karışımı olan Hollanda'yı tercih ettik ve bu ülkelerde bu alandaki düzenlemelere bakıyoruz. Daha reformları, kanun tasarımızı konuşmadan evvel Avrupa Birliği Bakanlığımız öncelikle bunların bir sunuşunu yapıyor ve daha sonra kanun tasarısı üzerinde çalışmamızı yapıyoruz, böyle bir yaklaşımı benimsedik. Dolayısıyla, bu uygulamalara dikkat ediyoruz.
Beni üzen bir şey, Sayın Özkan burada değil ama muhafazakârlaşmayı veya muhafazakâr olmayı gerici bir toplum olarak yani o yönde bir ifadesi oldu. Muhafazakâr olmak, muhafazakârlık hiçbir zaman gericilik değildir ancak bağnaz, statükocu bir yapı içerisinde olabilirseniz belki o zaman gerici olarak o kesimi addedebilirsiniz ama muhafazakârlık ile gericilik arasında bir ilişki söz konusu değildir.
Sayın Erdoğdu "Diyaneti korumamız gerekir." dediniz, katılıyorum. Elektronik kitap, kesinlikle katılıyorum, mutlaka yapmalıyız.
Ve Alevi kardeşlerimize, gerçekten, rahatsız edici bir ifade kullanılmasının da son derece yanlış olduğunu düşünüyorum.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Haksız görevden almayı inceletecek misiniz Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şimdi, özellikle ayrımcılıkla mücadele...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Bu yıl içerisinde 2 tane devletten takdirname almış.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şunu ifade edeyim: İnsan hakları ve eşitlik kurumu adında yeni bir kurum oluşturuyoruz yani İnsan Hakları Kurumunu dönüştürüyoruz. İnsan Hakları Kurumunun -biliyorsunuz- şu andaki görevi, insan haklarına yönelik genel anlamda resen veya bireysel başvuruları incelemek, ikincisi ise Birleşmiş Milletler Ek İhtiyari Protokolü gereği işkenceye karşı mücadele konusunda yine resen inceleme...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, bir idari işlem söz konusu burada. Siz Başbakan Yardımcısısınız, bir talimat verebilirsiniz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Hangi konuya efendim?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani, bu çok başarılı bir Alevi daire müdürü.
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Bakalım efendim, ona bakalım, memnuniyetle. Ya, o spesifik bir şey, elbette ben genel bir hususu söylüyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani, idari bir işlem, böyle bir haksızlık varsa...
BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Ama ayrımcılıkla mücadele çerçevesinde oluşturacağımız İnsan Hakları Kurumuna yeni bir görev vereceğiz, ismini de değiştiriyoruz, insan hakları ve eşitlik kurumu adı altında, özellikle ayrımcılıkla mücadele konusunda bu kamu personeli ve özel...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başbakan Yardımcım, teşekkür ediyorum.