KOMİSYON KONUŞMASI

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Evet, Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Ben bir defa bu açıklamanızdan kişisel olarak çok yararlandım, gerçekten söylüyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ben size itiraz ediyorum, itiraz hakkımı sonra kullanacağım.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Yok, yok, tabii.

BAŞKAN DERYA YANIK - O terminolojinin doğru olmadığı kanaatimi...

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - İtiraz hakkınız sonuna kadar Sayın Başkanım.

BAŞKAN DERYA YANIK - Eyvallah.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - İtiraz hakkınız sonuna kadar ama ben çok yararlandım söylediğinizden. En azından hepimizin farklı farklı partilerde olduğumuzun, hayata aynı pencereden bakmadığımızın dolayısıyla bakmadığımız şeyi değerlendirirken de farklı terminolojiler kullanma şansımız, ihtimalimiz, hakkımız olduğunun bir kez daha altını çizdiniz. Tabii ki farklı bir şey düşünebilirsiniz Sayın Başkanım.

Şimdi, ben sadece 2 soru değerli arkadaşlarıma yöneltmek istiyorum. Biraz önce söylediğim, sorduğum "Gerçekten hükümlü ve tutuklu kaç arkadaş, kaç insan vardır cezaevinde?" sorusuna ilave olarak bir de -gelen mektuplardan çıkardığım sonuçlar bunlar, yoksa özel bilgiye falan tabi olan şeyler değil- özellikle tutuklu hastaların hastaneye sevk edilseler dahi tedavilerinin biraz önce değerli arkadaşlarımızın bizimle, hazırunla paylaştığı söz konusu protokollere çok uygun yapılmadığı yönünde şiddetle şikâyetler var, bir bunu öğrenmek istiyorum. Bu protokoller gerçekten tarafınızdan takip ediliyor, denetleniyor ve inceleniyor mu her sevk yapıldıktan sonra? Üçüncüsü: İl sağlık kurullarında oluşturulan raporların süreçlerinin uzadığı ve o rapordan yararlanmak isteyen hastaların, hükümlülerin gerçekten artık yararlanamayacak pozisyona gelmelerine yol açtığı yönünde de ciddi itirazlar var, problemler var.

Şimdi, ben bu sorduğum soruyla bağlantılı olarak onlarca örnek verebilirim ama vaktinizi almamak için sadece bir tane örnek vermek istiyorum. Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu Hastanesinde kanser tedavisi görürken 6 Şubatta İstanbul'da gözaltına alınan, 9 Şubatta tutuklanarak Marmara Kapalı Cezaevine götürülen, sonra da İzmir Buca Yüksek Güvenlikli Cezaevine giden, yüzde 80 engelli, Wernicke-Korsakoff hastası ve prostat kanseri Mehmet Güner'in birçok kurumdan "Hastanede kalamaz." raporu olduğu hâlde -bu biraz önce üçüncü soru olarak sizlere yöneltmeye çalıştığım, anlatmaya çalıştığım- il sağlık kurullarından benzer raporun gelmemesi sebebiyle 80 yaşındaki hasta...

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - "Cezaevinde kalamaz."

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - "Cezaevinde kalamaz."

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - "Hastanede kalamaz." dediniz.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Yok, yok, pardon, tabii. "Cezaevinde kalamaz." raporuna rağmen, il sağlık kurulunda düzenlenmemiş olmasından ve bunun gecikmesinden dolayı maalesef sonuç alınamıyor.

Şimdi, bu son verdiğim örneğe bağlı olarak değerli arkadaşlarımın çok hiddetlenerek sordukları soruya, benim kişisel görüşümün ne olduğu konusuna açıklık getirmek istiyorum. Mesela, Mehmet Güner Beyefendi 78 yaşında, prostat kanseri, kanser tedavisi görürken bir hastanede gözaltına alınmış ve şu anda yüksek güvenlikli bir cezaevinde, tedaviden çok uzakta bir yerde, tedaviye çok uzak ve erişemez bir noktada yaşıyor. Ben, bunun durumunu tutsak olarak değerlendiriyorum, öyle görüyorum; bu, benim kişisel görüşümdür çünkü Anayasa'mız her şeyi... İnsanların pozisyonları ne olursa olsun, ister hükümlü ister ceza almış isterse normal, dışardaki herhangi bir vatandaş ya da şu masanın etrafında bulunan bizler gibi bir parça ayrıcalıklı insanlar olsalar bile, tedaviye ulaşma, sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda herkesin eşit olduğunu ben kişisel olarak düşünüyorum, bu eşitliği bozan her şeye de itiraz ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Çok teşekkür ediyorum.