KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Evet, Komisyon toplantısı başladığından beri bu Komisyonunun âdeta OHAL koşullarında gerçekleştiriliyor olmasını eleştiren bütün arkadaşlarımızın sözlerine katılıyorum. Ayrıca, Komisyonda0, daha baştan "Şuna söz veririz, buna söz vermeyiz." gibi asla demokratik olmayan bir yöntemle tartışmayı bastırmaya çalışmanın da gerçekten hakkaniyetli olmadığını düşünüyorum. Kibarca söylemeye çalışıyorum arkadaşlar çünkü bu, hakkaniyetin ötesinde aslında bir despotizm, bunu ifade etmek isterim.

Şimdi, bu alınan, adı "güvenlik önlemi" olan ama gerçeği, olağanüstü hâl uygulaması olan bu önlemler açıkça kanun yapma süreçlerinin aleniyet ilkesine de aykırı. "Neyi, kimden kaçırıyorsunuz?" sorusuna biz buradan bir cevap istiyoruz. Gerçekten. Şimdi, biz bu kanunu hangi şartlarda konuşuyoruz, bu oldukça önemli. Biz bu kanunu, ülke tarihindeki en derin yoksullaşmanın yaşandığı süreçte, ülke halkının çok büyük bir kısmı temmuzda asgari ücrete bir zam beklentisi içindeyken ve bunu talep ederken ve Şimşek programının da yıkımı iyice ortaya çıkmışken konuşuyoruz, tartışmak zorunda bıraktınız. Bütün bu süreçte halkı kutuplaştırarak, aynı zamanda halkı bölüp birbirine düşürerek bu türden gerçeklerin üstünü örtmeye çalışan bir yöntem de izliyorsunuz. Öfkeyi bölmeye çalışıyorsunuz ama bölemeyeceğinizi buradan ifade etmek istiyorum.

Bir taşla birkaç kuş vurma tasarısı bu aynı zamanda, işin bir yanını biraz önce söyledim. Bir diğer yanı, aslında siz bu tasarıyla, özellikle bu maddeyle, sivil toplum kuruluşlarını, demokratik kitle örgütlerini, emek meslek örgütlerini de itibarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz.

Şimdi, bir önceki toplantının hemen sonrasında bizzat Fahrettin Altun, kumpasıyla hedef gösterilen milletvekilleri oldu, hafta sonu boyunca linçe uğratılan milletvekilleri oldu ve biz burada her şey ortadayken sizin Komisyonda bir dakika bile emek vermemiş milletvekillerinizin bir linçe sanki buradaymış gibi katıldığına şahit olduk. Bu kanunun tek bir maddesinde de, bu kanun teklifinin tartışılma usulünde de, biçiminde de, içeriğinde de tek bir doğru, gerçek, nesnel, hakka hukuka uygun bir şey yok. Bu kanunun tek bir maddesinde bile gerekçe olarak ifade ettiğiniz şeyler, veriler doğru değil.

Şimdi, size bilim insanlarını, emek meslek örgütü temsilcilerini buraya davet edelim dememizin en temel sebeplerinden bir tanesi de bu zaten. Mişle,mışla, sosyal medya trollerinin ortaya koyduğu fotoğraflarla, paylaşımlarla, dezenformatif birtakım bilgiymiş gibi yapılan şeylerle hareket edilmesin diye size bir öneride bulunuyoruz, diyoruz ki: Dışarıda hekimler var, baro yöneticileri var, dünya örneklerini takip eden uzmanlar var, ellerinde dosyalar var. Siz bir tane nesnel, bilimsel veri sunamıyorsunuz ama onların elinde var; çağıralım, dinleyelim onları, tartışalım, gerçekleri konuşalım diyoruz ama siz ona engel oluyorsunuz. Bakın, bu 4'üncü maddenin kendisi bunun açık bir örneği.

Şimdi, 4'üncü maddeye gerekçe olarak ne yazılmış: "Artan saldırılar, kuduz ve benzeri zoonoz hastalıklar, vesaire, vesaire..." ve teklifin gerekçesinde de bir takım veriler söyleniyor. Soruyoruz, diyoruz ki: Bu verilerin kaynağı nedir? Büyük bir sessizlik, mışlar mişler. "Kim bu verileri ortaya koyuyor? Kuduzun arttığı gibi bir veriyi hangi resmî veriye dayandırıyorsunuz?" diye soruyoruz, bununla ilgili de hiçbir şey yok. Bu teklifin gerekçesinde, bu maddede özellikle veriler açık bir muğlaklık taşıyor, açık bir eksiklik taşıyor ve suni bir korku pompalamaktan, buradan halkı bölmekten başka hiçbir işe yaramayan bu muğlaklıkla bir de bizi, bu Komisyonu, bu Komisyonu izleyen halkı ikna etmeye çalışıyorsunuz.

Şimdi, kamu sağlığını kuduzdan daha fazla, çok daha fazla üstelik resmî verilerle tehdit ettiği ortaya çıkmış olan hastalıklar var. Sağlık Bakanlığı verileriyle söyleyeceğim size: Brusella, şarbon, tularemi, Kırım-Kongo kanamalı ateşi; bakın, bunlar, resmî verilere göre sizin iddia ettiğiniz kuduz oranlarından çok daha fazla.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI MUHARREM VARLI - Teşekkür ediyorum.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Son iki dakika rica ediyorum, sözümü bitireyim.

OTURUM BAŞKANI MUHARREM VARLI - Lütfen toparlayalım.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Evet, çok daha fazla kamu sağlığını tehdit ediyor. Bununla ilgili Sağlık Bakanlığının attığı hiçbir adım yok ama kuduz oranları artıyor diye bugün siz ölüm barınaklarını bize dayatıyorsunuz.

Bu maddenin bir diğer gerekçesi açık bir itiraf. Bir mutabakatla geçirilen yasayı uygulamadık diye, hesap vermemek için barınaklardan bahsediyorsunuz. Şimdi, bir de buna mama lobisi, barınak lobisi diye birtakım laflar çıkartmışsınız. Şimdi, "Hayır, buralar ölüm kampları." diyenlere, "mama lobisi", "barınak lobisi" diyorsunuz; biz de size "barınak rantı lobisi" mi diyelim yani. Bu noktadan itibaren açıkça aşılama, kısırlaştırma maliyet hesaplarıyla karşımıza resmî veriler, açık veriler çıkartanların karşısına siz ne ortaya koyuyorsunuz bu barınaklarla? Bu da "tasarruf paketi" deyip, sermayenin vergilerini bir kalemde silip, Türk Hava Yollarına, yandaş derneklere beleş bilet dağıttırıp kamu kreşlerini kapatmanız gibi bir barınak, bir çözüm noktası mı olacak? Biz, daha bilimsel, daha etik, daha hak odaklı, daha az maliyetli olan kısırlaştırır, aşılat, yerinde yaşat uygulaması yerine; daha maliyetli, üstelik asla çözüm olmayan, korkunç koşullara sahip barınak, ölüm kamplarındaki ısrarınızın gerekçesi ne? Bunun bir rant meselesi olmadığını burada kamuoyuna açık bir biçimde ortaya koymanızı bekliyoruz. Yoksa böyle mama lobisi, barınak lobisi diye küçümsediğiniz, aşağıladınız, itibarsızlaştırdığınız demokratik kitle örgütlerinin sizin karşınıza çıkardığı verilere cevap vermeden söyleyeceğiniz her şeyin yalan olduğu şimdiden bizim nezdimizde de halkın nezdinde de açık olacaktır. Ölüm kampı lobisi olmadığınızı burada, bu Komisyonda verilerle ispat etmenizi bekliyoruz.