KOMİSYON KONUŞMASI

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, öncelikle, isim verilerek atıfta bulunulduğu için... Buraya gelirken bir karar almıştım, cuma günü çok anlattım, bildiğim her şeyi anlattım, madde madde anlattım ve karar verdim, dedim ki: Yok, bunlar yaptıkları her şeyin çok iyi farkındalar, niye yaptıklarını da biliyorlar, bunu bu kadar teknik detaylara boğmaya gerek yok ama bugün şimdi 2 tane önerge verdiniz. Bu verdiğiniz önergelerden bir tanesi 4'üncü maddeye ilişkin. Kedileri ayırdınız barınaklarda müebbet hapse girmekten, kediler çıktı 4'üncü maddeyle. 5'inci maddede de hepimizi bir haftadır uykusuz bırakan "ötenazi" kelimesi çıkmış durumda. Bunların değerlendirmesine girmeden önce Sayın Komisyon ve teklife imza veren sayın vekiller; şunu söylemek zorundayım: Demek ki hata yapılmış, demek ki bu teklif kaleme alınırken gerekçelerinde, maddelerinde hatalar yapılmış, bu hatalara rağmen 72 milletvekili bunun altına imza atmış ve bakın, sayın vekiller, biz burada yalnızca bir gecelik bir çalışmayla bile, bir gece sabahlayarak bile en önemli 2 maddede -sizin için de belli ki vahim- 2 hata tespit ettik. Bu çerçevede ben şu anda şunu söylemek mecburiyetindeyim, hepinize söylemek mecburiyetindeyim: Bu kaliteli bir yasama faaliyeti değil. Sayın Çilez az önce söz aldığında şöyle bir şey söyledi: "Ne güzel bütün muhalefet ayetlerden örnek veriyor, seviniyoruz." diye. Bugün ne mutlu ki bir AKP milletvekilinin ağzından hayvanların can olduğunu da duyduk. O yüzden buradaki Komisyondan ziyade bizi dışarıda dinleyenlere bir uyarı ve hatırlatma yapmayı üstüme bir vazife olarak görüyorum: Hayvanlara eziyet etmek, sokaktaki hayvanları toplamak, onları öldürmek suçtur. Şu anki mevcut yasalarımıza göre de suçtur, AKP'nin Grup Sözcüsünün ifade ettiği üzere de bunlar candır, bu vasıfları devam etmektedir. O yüzden bütün yurttaşlara buradan bir çağrı yapalım, bu kanunun aksine kanunu ayaklar altına alarak kendi kendine sokaklarda hayvanlara eziyet etmeye kalkan olursa önce etkisiz hâle getirin daha sonra da en yakın kolluk güçlerine teslim edin çünkü o, kanuna aykırı hareket ediyordur. Bu çerçevede tekrar söylüyorum, arkadaşlar, bir gecede 2 tane çok vahim madde bulduk değil mi? Eğer o konuşmaları yapmasaydınız -teşekkür ettiniz sağ olun- ben o konuşmayı demek ki yapmasaydım bu kanunu geçirdiğiniz anda milyonlarca kedi de ölecekti değil mi mesela? Ne kadar vahim bir hata, ne kadar büyük bir vebal.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hiç ilgisi yok.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Kedi köpek ayrımı mı vardı?

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - "Yarın hakkın makamına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca." diyor değil m? Diyor. Şimdi kedileri çıkardık; devam edelim, bu 2 tane maddeyi buradan çıkardık. Şimdiki hâliyle geçerse -çünkü internette de görüyorum, çok sevinenler oluyor- bu kadar sevinecek bir şey yok. Bu 2 maddede 4'üncü ve 5'inci maddede verdiğiniz önergelere baktığımda şu şekilde ifade edeyim...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Önergeyi vermemiz bu kadar mı zorunuza gitti?

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Bakın, cuma günü faydalandınız Hasan Beyciğim, bugün de faydalanın istirham ederim. Gayet kibar ve sakin konuşuyorum, size de hiç bağırmadım, bu şekilde devam etmek isterim.

Şu anki hâliyle geçerse ne olacak değil mi? Bakın, bunu şimdi Komisyonda görüşüyoruz. Birincisi -bunda bir itirazınız olacağını sanmıyorum- mevcut tüm sokak köpeklerinin barınaklara alınması ve sizin tabirinizle sahiplenilinceye kadar orada tutulması esas olacak yani artık Türkiye'de köpek olarak sokakta herhangi bir hayvan kalmaması amaçlanıyor. İkinci maddeye geliyorum, "Ötenazi kalktı." maddesi; buna gerek yok. Bakın, bunun burada olmasının normalde ilk gözle okuduğunuzda hiçbir gereği yok değil mi çünkü şu anda yaptığınız önergeyle verdiğiniz değişiklikle zaten iki şey yapıyorsunuz; bir, mevcut bir kanunun bir maddesine atıfta bulunuyorsunuz değil mi? Zaten mevcut olan Veteriner Hizmetleri Kanunu. 2'nci maddesini de çıkartıp yerine zaten Türkiye'nin taraf olduğu ve Anayasa madde 90 uyarınca kanunların hükümlerini uygulayabileceğimiz bir sözleşmeye atıfta bulunuyorsunuz yani normalde yasama tekniği açısından anlattığınız gibi olduğunu kabul ettiğimde artık bir 5'nci maddenin gereği yok; bunu olduğu gibi çekmek gerekir buradan. Peki çekilmemesinin nedeni nedir diye detaylarına indiğimde şunu görüyorum, tek bir farklılık var 5996'yla arasında: "Saldırgan" kelimesi çıkmış, yerine "insan ve hayvan hayatı ve sağlığı için tehlike arz eden..." diye devam ediyor.

Sürem çok azaldı, birkaç dakikada toparlamak istiyorum izniniz olursa arkadaşlar. Diğer maddelerdeki hakkımdan kesebilirsiniz buradaki konuşmamı ama bu kısmı gerçekten önemli.

Şimdi, arkadaşlar, bu şekilde geçerse böyle olacak dedik. Geldiğimiz noktada yani seviniyorlar ya insanlar, barınakların durumuna bakalım. Ben Genel Kurulda -lütfen tutanakları talep edin, bakın- geçtiğimiz ay bir konuşma yaptım. O konuşmada dedim ki "Bakın..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Başkanım, diğer hakkımdan bir dakika bir dakika kesin, iki dakika daha konuşayım.

OTURUM BAŞKANI MUHARREM VARLI - Lütfen toparlayalım.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Tabii ki.

Bir konuşma yaptım arkadaşlar, açın, bakın, yalan değil. Genel Kurulda dedim ki bu hayvan hakları tasarısı tartışılırken "Şimdi ötenazi diye geliyorlar, ondan sonra 'Toplumsal tepki oluştu.' diyecekler. 'Hayır, hayır, öldürmeyeceğiz, merak etmeyin, barınaklara koyacağız." diyecekler ve bu şekilde barınaklarda hayvanların alt alta, üst üste süreç içerisinde ölmesini seyredeceğiz." dedim. Bugün geldiğimiz noktada Genel Kurulda yaptığım konuşmanın bire bir aynısı burada. Ötenazi şeklinde, öldürme şeklinde kanun teklifi Meclise sunuldu, çok büyük bir toplumsal infial uyandı, bugün verdiğiniz önergeyle diyorsunuz ki: "Tamam, 'ötenazi' ibaresini kaldırdık." Dinleyeceğinizi düşünerek bütün samimiyetimle söylüyorum: Bunun kaldırılmış olması sokaktaki köpeklerin canını korumayacak. Bizim şu anda -sizin gerekçenizde yazıyor değil mi açık açık- 300 tane barınağımız var, 1.300 tane belediyede 300 barınağımız var, 105 bin köpeklik yerimiz var. Ne deniliyor? Tamamen iyi niyetle yaklaşan teklif sahiplerinin açıklamalarından alıyorum bunu "Biz mevcut köpekleri alıp hepsini koyacak barınak yapıncaya kadar kimseye bir şey yapmayacağız." Hepsi dediğiniz kaç tane arkadaşlar? Sizin kanununuzun gerekçesinde 4 milyon köpek. 4 milyon köpeği barınaklara koyabilmek için... Teklifin ilk imzacısı Sayın Mertoğlu bir açıklama yaptı bugün, dedi ki: "Bu barınakların kamuya maliyetinin toplam 13,3 milyar TL olacağını düşünüyoruz." ve Sayın Çilez, az önce söz aldığınızda veteriner hekimlerle görüştüğünüzü söylediniz ve dediniz ki: "2 bin TL'ye bu iş çözülüyor." Bu ülkede 10 bine yakın veterinerlik ofisi var, 2 milyon tane köpek olsa, 2 bin liradan 4 milyar TL eder. Şimdi, teklif sahibinin önermesiyle alacağımız önlemle, öldürülmeseler bile, barınaklar şirinler köyü olsa bile, sizin tabirinizle beş yıldızlı yer olsa bile, bu devlet, kasasından 13,3 milyar TL harcayacak. Bizim dediğimiz kısırlaştırma seferberliği yapılırsa bu devlet kasasından 4 milyar lira harcayacağı gibi barınaklarda da o canların eziyet görmesinin önüne geçeceğiz.

OTURUM BAŞKANI MUHARREM VARLI - Teşekkür ediyoruz.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Tek bir dakika daha istiyorum, vallahi diğer maddeden kesin, söz veriyorum.

OTURUM BAŞKANI MUHARREM VARLI - İki dakikayı geçtiniz.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Vallahi son bir dakika Başkanım...

OTURUM BAŞKANI MUHARREM VARLI - Peki, buyurun, devam edin.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Çünkü hakikaten şunu söylemek istiyorum: Barınaklarda çok çalışmayan arkadaşlarımız var, bakın, 300 tane barınağı bile denetleyemedik; CHP de denetleyemedi, siz de denetleyemediniz, bakanlık zaten denetleyemedi. 300 barınakta hayvanların başına gelenlerin biz peşine düşebildik mi arkadaşlar? Hatırlıyor musunuz Konya barınağında köpekleri yan yana dizip kafalarına kürekle vurduklarını? Bakın, burada Beykoz barınağı var, Sayın Cumhurbaşkanının da sık sık ziyaret ettiği bir barınak ve özellikle iktidara yakın kanallarda "Beş yıldızlı barınak" diye sunulan yerlerden biri ki Cumhurbaşkanı gittiğine göre herhâlde bir ortalık toparlanmıştır diye düşünüyorsunuz. Orada geçen bir davanın tutanaklarından size üç cümle okuyacağım ve sonra susacağım: Bir veteriner hekim söylüyor "Yaşanılan, tanık olduğum ihlaller içler acısıydı, on gün içinde hayvanların hayatını kaybettiğini görüyorduk. Kayıtlardan görüleceği üzere bakımevinde binlerce köpek toplanmasına rağmen bulunan köpekler belli bir sayının üstüne çıkamıyordu. Öldürdüklerinden hepimiz şüpheleniyorduk." Sunduğum görüntüde kedi kafesinden çıkan kurtlar açıkça görülmektedir. Akşam bırakmışlar hayvanı, açlıktan susuzluktan kurtlanmış on gün sonra. Kedilerin bulunduğu eksi 40 derece soğukta kaldıkları için öldüklerini gördüm. Başka bir veteriner hekim anlatıyor: "Küçük köpekleri de beslemek için uğraşıyorduk ama mümkün olmuyordu, kavga ettikleri zaman taş, sopalarla ayırıyorduk, birileri varken 'Yapmayın.' diyorlardı." Bakın, Cumhurbaşkanının ziyaret ettiği barınağın hâli bu. Bu ifadeleri isteyen herkesle paylaşabilirim, hakikaten paylaşabilirim ve şu anda siz diyorsunuz ki: "Merak etmeyin, biz gerekli düzeltmeleri de yaptık, sokakta -bizim tabirimizle- 4 milyon köpeği barınaklara toplayacağız ve 300 barınağı denetleyemeyen, 105 bin köpeği denetleyemeyen bizler 4 milyon köpeğin kılına bile zarar gelmemesini sağlayacağız." Ben de diyorum ki bunun akla, mantığa, hukuka yakın hiçbir yeri yoktur ve en başta söylediğimi tekrar söyleyeceğim, bakın, herkes diyor ki: "Hepimizi mutlu edecek bir çözüm yapalım." Yaptık, beş ay çalıştık, komisyon kurduk, 200 sayfa rapor yazdık. Arkadaşlar, bu kadar inatlaşmaya gerek yok, ne bizlerle ne toplumla ne tir tir titreyen, "Köpeğim ölür mü?" diyen kapıdaki çocuklarla inatlaşmaya gerek yok. Meclis tatilde, çekin bu teklifi, ekimde hep birlikte oturalım, araştırma komisyonu raporunun üzerinden, hepinizin söylediği gibi, hepimizi mutlu edecek bir çözüm bulalım, milyonlarca köpeğin canına da lütfen kıymayalım.