| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .01.2016 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, kıymetli milletvekilleri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki tekrara girmek istemiyorum, komisyon toplantılarından dolayı geç katıldık Plan ve Bütçe Komisyonunun toplantısına. Tekrara girmeden, yoğun mesainizi bildiğimiz için konuşmamı kısa tutmayı düşünüyorum.
Ben de şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabır dileyerek sözlerime başlıyorum. Bugün kamuoyuna yansıyan, Silivri'de tutsak edilen Erdem Gül ve Can Dündar'ın -yansıdığı kadarıyla- iki kez müebbetle, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanmasına dair iddianamenin hazırlandığını duyduk ve gördük. Ya, üzülerek izliyoruz yani Türkiye'deki basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün, haber alma özgürlüğünün geldiği nokta gerçekten hepimiz için endişe verici.
Tekrara girmeyeceğim dedim. Hakkı teslim etmekten bahsedildi. Hakkı teslim ettiğimizi düşünüyorum. 24'üncü Dönemde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu olsun, İstanbul Sözleşmesi olsun oy birliğiyle, bütün partilerin desteğiyle çıkarılmıştır. Dönemin Bakanı Sayın Fatma Şahin gerçekten bu konuda çaba göstermiştir, hepimizin takdirini almıştır ve bu konudaki desteğimizi de almıştır, bu konuda hiç şüphemiz yok. Ama bu hakların yani bu hukuki haklarımızın toplumsal yaşama bu sürede yansımasında, özellikle kadın-erkek eşitsizliğinin siyasal, sosyal, ekonomik anlamda giderilmesinde maalesef yol alınamamıştır. Yani, buradaki herkesin, hepimizin de bu konu malumudur.
İşte, bu konuda özellikle son dönemde ortaya çıkan -bütün sunumlarda- aile vurgusunun artması, işte, komisyonlarda, özellikle araştırma komisyonlarında ailenin güçlendirilmesi, aileyi güçlendirici paketlerin, yasaların hazırlanması, ailedeki eşitsiz konumda olan, mağdur olan kadını görmeden aile ve boşanma komisyonlarının kurulması -biz de o komisyondayız, çalışmalara devam ediyoruz- gerçekten bizler için endişe verici. Çünkü bir yandan Anayasa'nın 41'inci maddesi kutsal aileye vurgu yaparken, bir yandan Anayasa'nın 10'uncu maddesiyle kadın-erkek eşitsizliğini giderme konusunda devletin yükümlülüğüne atıfta bulunurken maalesef gerek yöneticiler tarafından gerek de uygulayıcılar tarafından bu benimsenmemiştir. İşte, bizim endişemiz, kaygılarımız, ifadelerimiz bu yönde.
Yani, buradaki hiç kimsenin aileyle ilgili bir sorunu, sıkıntısı yok ama görüyoruz ki mevcut yöneticilerin ve maalesef bazı iktidar sözcülerinin, kurum yöneticilerinin kadınlarla ilgili söylemleri var. Yani "Evdeki işler size yetmiyor mu?" diyen, işte "Hamile kadınlar sokağa çıkmasın." diyen, en son Diyanetteki fetvalarda gördüğümüz, buradan ifade bile etmek istemediğim, gerçekten hepimizi dehşete düşüren ifadeleri edenler bizler değiliz. Dolayısıyla, hiçbirimizin aileyle ilgili bir sıkıntısı yok ama maalesef iktidarın temsilcilerinin, yöneticilerinin kadınlarla ilgili sıkıntıları var. İşte, bizim uyarılarımız bu noktada. Biz diyoruz ki bu eşitsiz ilişkiyi kadınların güçlendirilmesi yoluyla geçebiliriz, ailelerimizi böyle güçlendirebiliriz.
Bakın, bizler kadınları güçlendirmeden, eşitsiz durumdaki o aile ilişkisi içinde çoğu zaman can derdine düşen kadınları güçlendirmeden ailelerimizi güçlendiremeyiz. İşte, devlet burada kararını verecek ve ailenin güçlendirilmesi konusundaki kararlarına kadının güçlendirilmesi yönündeki politikalarıyla devam edecek.
Benim birkaç sorum olacak Sayın Bakana: Yalnızca sarayın araç filosunun bir yıllık yakıt masrafının 3,4 milyon lira, ısınma masrafının 10 milyon lira olduğu koşulda Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bütçesinin 9,5 milyon lira olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İkinci sorum: Eylül 2015'te TÜİK verilerine göre, kadınlar açısından resmî olarak yüzde 13,3 düzeyinde gerçekleşen işsizlik oranı tarım dışında yüzde 18,3. Kadınların istihdamının ne derece, ne kadar önemli olduğunu düşünürsek bu oranları nasıl değerlendiriyorsunuz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ortaklığında hangi projeler yürütülüyor, alınan sonuçlar nelerdir?
Ve son sorum: 64'üncü Hükûmet Eylem Planı'nda diyorsunuz ki altı ay içinde belediyelerin kreş açma zorunluluğuna yönelik uygulama etkin hâle getirilecek. Bunun sorumluluğu da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına verilmekte. Kadın sığınmaevlerinden Belediyeler Kanunu'nda yazılı olduğu hâlde alınan sonuçlar hepimizin malumu. Peki, belediyelerin kreş açma zorunluluğuna ilişkin düzenlemelerin de başına aynı durumun gelmesini engellemek adına yapılan herhangi bir çalışma mevcut mudur, öngörülen süreyi gerçekçi buluyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız? Son sorunuzu alayım.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Özellikle, biliyorsunuz, 24'üncü Dönemin sonunda "aile paketi" adı altında bazı düzenlemelere gidildi. Şimdi, son torbaya da bunların bir kısmı ki orada bizim de takdir ettiğimiz, kreşlerin desteklenmesi, özellikle belediyelerin bu konuda teşvik edilmesi, özel kreşlerin beş yıl boyunca vergi muafiyetinde tutulması gibi konular çıkarılarak sadece kadına doğum başına yardım yaparak ya da kadını sadece esnek, güvencesiz bir şekilde çalışmaya iterek âdeta kadınları eve gönderme paketi bu yani çalışmada, istihdamda kadınları güçlendirme paketi değil. Onu güçlendirmek için Avrupa'nın da bunu yaptığı gibi kadın ve erkeği eşit bireyler kabul edip özellikle kreş desteğiyle yapmak gerekirken bunları çıkarıp sadece bunları götürerek yani özellikle altı ayda bunu çözeceğiz diyorsunuz, ben çok merak ediyorum, gerçekten bu sorunun cevabını.
Çok teşekkür ediyorum.