Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 22 .07.2024 |
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben de söz istiyorum Sayın Başkanım.
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Madde gerekçesinde...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yer olmadığı için buraya oturdum, söz istiyorum.
BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Söz talebiniz burada yansımadığı için...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Deniz Bey, sonradan geldiniz, konuyu bilmiyorsunuz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, sizin arkadaşlar hiç konuşmuyor, sizin dışındakiler çıksın o zaman.
BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Hatibi dinleyelim arkadaşlar.
Süreyi tekrar başlatıyorum, buyurun.
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Madde gerekçesinde atıf yapılan Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'ne baktığımızda daha 3'üncü cümlesinde insanın yaşayan tüm canlılara ahlaki bir yükümlülüğünün olduğu hatırlatmasında bulunuyor. Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'ni 18 Kasım 1999 tarihinde imzalamışız, 28 Kasım 2003 tarihinde de onaylanmış. Yani iktidarınızın ilk yılında onaylamışsınız bu sözleşmeyi. Aradan yirmi bir yıl geçmiş, diyorsunuz ki "Sözleşme öldürmeye izin veriyor." E, peki, o zaman sormak istiyorum, sözleşmenin 12'nci maddesinde yer alan "Taraflar kedi ve köpeklerin plansız üremelerini azaltmak için bu hayvanların kısırlaştırılmasını teşvik etmeyi taahhüt eder." hükmüne bunca yıldır neden uymadınız? Yani siz yirmi bir yıl boyunca sözleşmeyle taahhüt altına aldığınız kısırlaştırma görevini layıkıyla yerine getirmeye gerek görmeyeceksiniz, bunun için bütçe ayırmaya gerek görmeyeceksiniz, şimdi önümüze ne aklın ne de vicdanın kabul edeceği bir öldürme seçeneğiyle çıkıp tüm toplumun da bu toplu katliam karşısında hiç ses çıkarmamasını bekliyorsunuz. Ve bu katliamı yaparken de merkezî hükûmet olarak kenara çekilip yerel yönetimlerin ellerini kana bulamasını istiyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, serbest yaşayan hayvanların popülasyon kontrolü için yürürlükteki mevzuata uygun ve insancıl olan, vicdana uygun olan seçeneğin kısırlaştırma olduğu konunun uzmanları tarafından günlerdir, haftalardır dile getiriliyor. Geçtiğimiz yasama yılında da bütün partilerin ortaklaşa çalışmasıyla ortaya çıkan Komisyon raporunda da bu yönde görüş bildirildi. Bakın, sizlere hep atıfta bulunduğumuz Komisyon raporundan bir bölümü aktarmak istiyorum: "Mahalle, semt düzeyinde her bölgenin serbest hayvan popülasyonu açısından bir taşıma kapasitesi bulunmakta ve bölgede mevcut kaynaklar bu duruma ilişkin dinamikleri belirlemektedir. Bu kaynaklar çöplükte bulunan gıda atıkları, belediyelerin o yöndeki uygulamaları, alışkanlıklar, suya erişim vesaire. Bölgenin taşıma kapasitesine ilişkin radikal bir değişiklik şekillenmediği sürece bir bölgede yaşayan sürünün tamamı oradan uzaklaştırılsa dahi sonrasında o bölge farklı hayvanlar tarafından işgal edilmektedir. Bu duruma 'vakum etkisi' adı verilmektedir. Bu nedenle popülasyon kontrolü için en ideal yöntem bölgede yaşayan hayvanları kısırlaştırarak yerinde bırakmak ve üreme becerisi olmayan hayvanlarla o bölgenin kapasitesini dolu tutmaktır." Şimdi, bizzat elimizde milletvekillerince titizlikle hazırlanmış bu çalışma varken, bu çalışma hiç yapılmamış gibi ki sizin milletvekillerinizin de altında imzası varken, kısırlaştırma seferberliği seçeneğini bir yana itip doğrudan öldürme hevesiyle yola çıkıp yasa yapmaya çalışıyoruz. Bu yasanın, yasamanın ruhuna da aykırı bir durum. Sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrol altına alınmasında en etkili ve tek yöntem üremenin engellenmesi yani kısırlaştırmak. Hem bilimin hem vicdanın ortaklaştığı tek çözüm yolu bu. Ancak siz bilimi, vicdanı bir kenara bırakıp katliama yasal bir zemin hazırlamak istiyorsunuz. Getirmek istediğiniz bu düzenlemeler çok tehlikeli sonuçlara sebebiyet verebilecek nitelikte. Maddedeki öldürme sebepleri tamamen keyfî uygulamaya açık hâlde. Kamu güvenliği bakımından hayvanın tehlike oluşturup oluşturmadığı, bahsi geçen hastalıkların hayvandan hayvana veya hayvandan insana bulaşıp bulaşmadığı, su kaynaklarının hayvanlar tarafından kirletilip kirletilmediği, biyolojik çeşitliliğin hayvan tarafından zarar gördüğü nasıl tespit edilecek, buna kim karar verecek? Bu soruların cevabını sizlerden bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.