KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN MUSTAFA VARANK (Bursa) - Evet, teşekkür ediyorum.

Şunu çok açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum: Maalesef Meclisimizde de siyaset söz konusu olduğunda biz öyle çok vicdanlı falan hareket etmiyoruz, bütün partiler için bunu söylüyorum, herkes siyaseten işine geleni kullanmakta bir beis görmüyor, dolayısıyla "Bunu düzeltelim, gerçekten burada bir yanlış var." diye yola çıksak, yarın öbür gün başka söylemlerin olmayacağının hiçbir garantisi yok; bu konu özelinde söylemiyorum, sadece ifade ettiğiniz için söylüyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, yerlilik ve millîlik meselesi elbette çok önemli ama burada, dünyanın geldiği noktada yerlilik ve millîlik anlayışını ortaya koyarken piyasa şartlarının farkında olmamız gerekiyor. Şimdi x firmasıyla ilgili bir tartışma yapıyoruz burada, bu x firması ilk hayata geldiğinde ortaklarının tamamı, yüzde 100'ü Türk müteşebbislerinden oluşan bir firmaydı, bugün hisselerini başka bir ülkenin şirketi satın aldığı için başka bir firma olarak görülüyor. Peki, ben açıkça şunu ifade etmek istiyorum: Diyelim ki biz burada yüzde 20 sınırını zaten koyduk, burada yeni oyuncuların çıkmasını sağladık, bu yeni oyuncular çıktı, pazar paylarını artırdı, daha sonra firmalarını y ülkesine sattığında o zaman bizim ona alacak bir tedbirimiz var mı? Yok. O zaman ne yapmış olacağız, biz y şirketinin önüne bir ürün mü sunmuş olacağız, böyle mi değerlendireceğiz meseleyi? Bizim aslında yapmamız gereken bir kere şu global dünyada bir yatırımcı, bir müteşebbis ülkemize geliyorsa bunların hepsine aynı, eşit şartlarda davranmamız gerekir yani yatırım ortamını bütün ülkeler ve bütün firmalar için aynı şartlarda tutmamız gerekir. Elbette stratejik olarak sahip olduğumuz değerleri, assetleri başka ülkelere satarken bununla ilgili tedbirlerimizi almamız gerekir, ülkemizdeki özellikle millî güvenliği alakadar eden hususlarda şirket devirleriyle ilgili tedbirler almamız gerekir ama ben şunu da açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum, biz, Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığında bununla ilgili bir karar çıkardığımızda muhalefetin çok ciddi bir tepkisiyle karşılaştık. "Siz burada şirket satışlarına kendiniz mi karar vereceksiniz?" "Burada piyasayı bozucu işler yapıyorsunuz." diye çok eleştirilere muhatap kaldık. Onun için, yapmamız gereken, burada eşit şartlarda herkesin yarışabileceği bir ortamı sağlayabilmemiz.

Tabii, burada Sayın Özlale'nin söylediği hususlarda ben de bir iki kelam etmek isterim. Gerçekten burada vergi almak, yatırımı teşvik etmek, üretimi teşvik etmek, ticareti teşvik etmek arasında Türkiye'de hâlihazırda zaten bir bağ var. Biz milyarlarca liralık vergiden sonuçta vazgeçiyoruz. Neden? Yatırım karşılığında, istihdam karşılığında, üretim karşılığında bu yapmadığımız hadiseler değil. Şu anda yatırım teşvikleri zaten çalışan bir uygulama, ihracat teşvikleri çalışan bir uygulama, istihdam teşvikleri çalışan bir uygulama. Dolayısıyla biz burada eğer meselelere "Devlet zaten şuradan şu parayı alacaktı, sen bundan vazgeçiyorsun, devletin kasasına girecek paradan vazgeçiyorsun, sen bu devleti zarara sokuyorsun." diye baktığınızda aslında resmin öbür tarafını kaçırmış olabiliriz. Bunu eğer teşvik amacıyla yapıyorsak daha fazla getiri sağlayacağına inanıyorsak bu işleri yapıyorsak buna da böyle bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Burada şu kanunun bütününün -tabii, bu madde üzerinden tartışılmasını da siyaseten önemli bir konu olduğu için arkadaşlarımızın tercihidir- ama bu kanunun tamamında farklı maddelerde farklı uygulamalar var. Bugün doğrudan satışların önemsiz olduğunu asla söyleyemeyiz, doğrudan satıştan ne kadar Türkiye'de şu anda arkadaşlar?

TİCARET BAKAN YARDIMCISI MAHMUT GÜRCAN - 10 milyar lira civarında efendim.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - BAŞKAN MUSTAFA VARANK - 10 milyar civarında ve belki milyon insanı ilgilendiren bir husus, doğru mu?

TİCARET BAKAN YARDIMCISI MAHMUT GÜRCAN - 2 milyon doğrudan satıcı var.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - 2 milyon doğrudan satıcı ve 10 milyardan bahsediyoruz. Dolayısıyla burada kanunun geneli hususunda bir görüşme yapıyoruz, elbette bu maddeye geldiğimizde de tartışacaklarımız olur ama dediğim gibi burada en doğruyu bulmaya çalışıyoruz. Burada Ticaret Bakanlığımızın bir teşvik getirmesi, ihracata yöneltmeye çalışması, ihracata yöneltirken küçük ve mikro işletmelerin de ihracata yöneliyor olması pozitif olarak değerlendirilebilir.

Ben Ümit Bey'e sözü veriyorum tekrar.