KOMİSYON KONUŞMASI

VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi 56 sayfalık bir sunum Sayın Bakan. Sunumu yapan da planlamacı kökenli olunca bir hayli böyle... Anadolu'da bir laf var: "Dal budak yerinde ama dene var mı?" Onda endişelerimiz var.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Anadolu'nun neresinden bu laf?

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bizim yöreden.

Şimdi, on gündür burada bütçeyi müzakere ediyoruz. Tabii, Sayın Akçay'ın söylediği gibi önümüzde birçok plan var, eylem planları var, hedefler var. Dolayısıyla hangisine inanacağımızı şaşırdık. Yani bir tarafta tutmayan hedefler, revize edilen planlar diğer tarafta -kes-kopyala-yapıştır- işte Onuncu Beş Yıllık Plan ve onun bir âdeta benzeri, kopyası olan Dönüşüm Eylem Planı. Başbakanın ortaya koyduğu Eylem Planı, burada önümde.

Niçin böyle bir süreç içerisinde yani seçime çok kısa bir süre kalmışken bu kadar iddialı eylem planları ortaya konuyor? Bugün de yine bir iş güvenliğiyle ilgili bazı değerlendirmeler yaptı Sayın Başbakan. Sanıyorum önümüzdeki günlerde de bu konuya ilişkin birtakım düzenlemeler Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek.

Acaba gündemi değiştirmek mi, yoksa 2015 öncesi yeni bir umut topluma vermek mi? Belki de siyasi bir strateji, bir taktik açıkçası. Tabii ki umut ediyoruz. Yani Türkiye için kalkınmanın önemli olduğunu biliyoruz. Kim iş başında olursa olsun, hangi siyasi kurum, hükûmet olursa olsun netice itibarıyla bu ülke bizim ve öncelikli olarak bu ülkeyi kalkındırmak, refah düzeyini yükseltmek, asıl işimiz burada bizim bu. Muhalefet de olsak gecenin bu saatinde çalışma sebebimiz bu.

Ancak, tabii, süreçte hem bölgede hem ülkede hem de dünyada böyle çok homojen, istikrarlı bir yapı yok. Siyasi anlamda da, ekonomik anlamda da çok istikrardan bahsedemeyiz. Zaten yine, Sayın Başbakanın geçen hafta bu Dönüşüm Eylem Planı içerisinde ortaya koyduğu ana başlıklardan bir tanesi de siyasal istikrar. Doğrudur, haklıdır. Yani bunu öncelemek ekonomik anlamda çok doğru bir tespit ama bunun varlığını da tartışmak lazım. Hem ülke içinde sosyal barışın sıkıntılar içerisinde olduğu, işte -tırnak içerisinde- bir çözüm süreci konusunun inişlerinin ve çıkışlarının olduğu, istikrarın olmadığı bir dönemi yaşıyoruz diğer taraftan Orta Doğu'daki gelişmeleri de hep beraber yaşıyoruz ve akabinde de bir seçim yılına giriyoruz. Bu çok önemli. Yani sizin bu ortaya koyduğunuz planların, projeksiyonların gerçekleşmesi açısından çok önemli.

Bu normal bir seçim değil. Yani demokrasisi, sistemi oturmuş bir ülkede işte dört yılda, beş yılda Anayasa neye hükmediyorsa, öyle bir mutat bir seçim değil. Çünkü iktidar partisinin kafasında, öncelikli olarak birinci parti çıkıp, tek başına iktidar olmak var olduğu gibi, bugün Türkiye'de defakto olarak, fiilî olarak aslında yaşadığımız başkanlık sisteminin bir hukuk zeminini oluşturma çabası var. Bunun için de, tabii ki, Anayasa'yı değiştirecek çoğunlukla çıkma çabanız var. Bunun için de, tabii ki, bedeller ödemeye hazırsınız. Yani ben mali disiplinden, bugün sıkı sıkıya sarıldığınız o mali disiplinden de belirli bir süre sonra vazgeçebileceğinizi düşünüyorum.

Şimdi, bütün bu değerlendirmeler içerisinde Bakanlığınıza ilişkin bazı konulara değinmek istiyorum. Özellikle ilgimi çeken 11 Ekim 2014 tarihinde bir genelgeniz, ek genelgeniz yayınlandı. O elime geçti. Oradan bazı alıntılar yaptım, bazı değerlendirmeler yaptım.

2015-2017 dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi. Orada misal "Ceza infaz kurumlarında gerekli kapasite artışı yatırımlarına öncelik verilecektir." Türkiye'de demek ki kriminal vakalar, suç oranları artıyor. İşte tutuklu, hükümlü sayıları artıyor. Nasıl bir toplumda böyle bir suçlu ya da suç oranında artış olur? Herhâlde ekonomik sorunların yaşandığı, sosyal sorunların yaşandığı toplumlarda olsa gerek. Yani bir gün terör olayları artıyorsa demek ki siz sosyal barışı sağlamamışsınız, bu anlamda suç ve suçlu oranı artıyorsa. Ya da hırsızlık oranı artıyorsa, bu tip vakalar artıyorsa ya da yolsuzluklar artıyorsa, bu tip olayların artmasının temel sebebi sistemde bozuk. Yani sistemde bir sıkıntı var, sistem iyi çalışmıyor. Bu aklıma geliyor.

Şimdi, tabii, öncelikli olarak makroekonomik verilere değinirken de sadece siz değil, diğer ekonomiyle ilişkili sayın bakanlar da özellikle Türkiye'de tasarruf konusunda önemli sıkıntıların yaşandığını söyledi. Bir anlamda vatandaşı tasarrufa sevk ediyoruz, tasarruf yapın diyoruz. Olmayan bir şeyi istiyoruz aslında. Ama burada, kâğıt üzerinde, örneğin bu programda siz tasarruf tedbirlerine yönelik bazı ilkesel tedbirler alınması gerektiğini vurguluyorsunuz.

Örneğin, diyorsunuz ki: "2015 yılında zorunlu hâller dışında kaynağı ne olursa olsun ambulans, itfaiye aracı gibi -yani zaruri birtakım araçlar- savunma ve güvenlik açısından özel nitelikli taşıtlar dışında taşıt alımı yapılmayacaktır." Bir tablo var elimde taşıt sayılarını gösteren. Bu arada 2013 yılında da 212 milyon TL araç kira bedeli ödemiş Hükûmetiniz. 2008'de 82.918 olan taşıt sayısı 2013'de 91.286'ya çıkmış, bir artış var.

Lojmanlarla ilgili yine bir tasarruf tedbirine burada vurgu yapıyorsunuz; diyorsunuz ki: "Başbakanlık genelgesi kapsamında Başbakanlıktan izin alınmış olması hâli dışında lojman, memurevi, kamp, kreş, misafirhane ve benzeri yeni sosyal tesis yatırımı başlatılmayacaktır."

Şimdi, Sayın Bakan, ona da bakıyorum, yine 2008'le 2013'ü mukayese ettiğim zaman. 2008'de 222.402 olan lojman ve tesis sayısı 2013'de 248.956'ya yükseliyor.

Şimdi, burada, geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesi görüşülürken ilgili Bakanlığın ikameti olan Bakanlık binasının kirasını sorduk Sayın Bakan. 765 bin TL. Sayın Bakana o binanın sahibi soruldu. Bir arkadaşım sordu. Sayın Bakan "Binanın sahibini bilmiyorum." dedi.

Şimdi dürüstçe konuşun. Kabinede de muteber bir insansınız. Bakan olarak gerçekten dürüstlüğünüzle, duruşunuzla takdirimizi kazanmış bir insansınız. Aynı soruyu size yöneltsek... Sizin şu anda Kalkınma Bakanlığı binası kira mı?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Hayır.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Peki, kira olsaydı bir Bakan olarak onun sahibini biliyor olmayacak mıydınız? Hiç merak etmez miydiniz? Ben o Bakana, bayan olduğu için, kadın olduğu için biraz pozitif ayrımcılık yaptım, bu konuda bir tepki ortaya koymadım ve o binanın sahibini bilmediğini söyledi. Sayın Arınç da diyor ki: "Bazı kamu kurumlarının ödediği aylık veya yıllık kira ücretlerini duydukça ben Hükûmetin içerisindeki bir Bakan olmama rağmen, üzülüyorum, daha acısı utanıyorum." Şimdi, tasarruftan bahsediyoruz. Hükûmetinizin içinde bulunduğu, affedin ama, rezalete bakın.

Yine Bakanlığınızın bir raporunu değerlendirdim tarımla ilgili...

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Şimdi, saray yaptırdılar.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Evet, sayın hocam hatırlattı, 1,370 milyon liralık sarayı da tabii ki bu tasarruf tedbirleri içerisinde nereye koyacağımı bilemiyorum.

Şimdi, bir rapor var sizin Bakanlığınızın hazırladığı gıda ürünleri güvenilirliği konusuna ilişkin. Burada tabii gelecek on yıl içerisinde tarım ürünlerine, fiyatlarına ilişkin önemli bir dramatik fiyat artışlarından söz ediyor. İşte, birkaçını söyleyeyim. Büyükbaş hayvan eti fiyatlarında dünya genelinde yüzde 20 artış bekleniyor. Ham ve beyaz şeker fiyatları yüzde 30, buğday, mısır ve yağsız süt tozu fiyatları yüzde 40, yüzde 60 gibi gidiyor.

Şimdi, bu projeksiyona göre... Tabii, bunun sebepleri var. Neden? İşte, tarım dünyanın neresine giderseniz gidin eğer maliyetler konusunda devletin eli temas etmezse, destek, sübvansiyon, alan desteği, ürün desteği, prim desteği, adını ne koyarsanız koyun o üretimi yapma şansına sahip değilsiniz çünkü harcadığınız enerjinin, harcadığınız tohumun, harcadığınız gübrenin uluslararası fiyatını alın, dünya piyasalarındaki fiyatını alın, üreteceğiniz her bir birim tarım ürününden mutlaka bedel olarak çok daha fazladır mukayese ettiğiniz zaman.

Şimdi, bunlar bir tarafta dururken bizim daha fazla üretmemiz gerekiyor. Bu anlaşılıyor. Fiyatlar alacak başını gidecek ve şu anda Türkiye dünya fiyatlarına göre -buğdayı alın, mısırı alın, diğer tarım ürünlerini alın- her zaman yüksektir çünkü buradaki üretim maliyetleri, buradaki devletin destekleme politikaları farklıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Mersin) - Diğer ülkelerdeki tarımda özellikle dünya ticaretine konu olan ürünlerde iddialı ülkelerde farklı bir tarım politikası uygulanmaktadır.

Şimdi, buradan bir noktaya bağlayacağım: Böyle önemli günler tarım sektörünü ya da tarımsal ürünleri beklerken, bu sizin raporunuza dayalı bakıyorum, son 2003-2013 arasında Türkiye ekonomisinde yaklaşık olarak yüzde 5 bir büyüme söz konusu, biraz da aşağısında. Tarım sektörüne bakıyorum 2,3 ortalaması, aşağı yukarı yarı yarıya bir orana sahip ve 2014 birinci çeyrekte Türkiye ekonomisi 4,7 büyüyor, tarım sektörü 3,6, ikinci çeyrekte de eksi 1,8'de tarım. Üçüncü çeyrekte, dördüncü çeyrekte bunu telafi edebilir.

Şimdi, böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Hurşit Hocam da söyledi. Bu dönüşüm programında var, diyor ki: "Tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi." Gayet güzel. Mevcut sulanabilir alanımız şu anda 5 milyon hektara ulaştı, geçti de. Burada daha rasyonel sulama yapacağız. Eski sistemleri alacağız, revize edeceğiz, reorganizasyona gireceğiz, yeni sistemler oluşturacağız ama önümüzde devasa bir proje var, GAP projesi, 1,8 milyon hektar alan. 411 bin hektarı da sulamaya açtık. Bunun yaklaşık olarak sizin devri iktidarınızda olan miktarının yanlış hatırlamıyorsam 217 bin hektar olması lazım. Ben bir hesap yaptım, evet, 217.412 hektar. 2002-2013 yılları arasını aldım burada. Şimdi, kalan yaklaşık olarak, eski sulamaya açılan alanları da kattığımız zaman 411, 1,822 de mevcut sulanabilir alanımızdan düştüğümüz zaman...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seçer, 3'üncü kez uzatıyorum, lütfen toparlayınız.

VAHAP SEÇER (Mersin) - ...yetmiş yıl -bu hızla devam ederseniz yani yıllık ortalama 20 bin hektara tekabül ediyor- gibi bir süre içerisinde buraları suyla kavuşturuyorsunuz.

Şimdi, böyle bir öngörü, böyle bir rapor ortada yani tarım ürünleri gerçekten daha stratejik hâle gelecek, daha önemli hâle gelecek; belki de ek faktörler, iklim faktörleri, kuraklık, bunları daha da tetikleyecek, farklı faktörler ortaya girecek, petrol ürünlerinin fiyatları artabilecek, maliyetler artacak. Yani nereden bakarsanız bakın, tehlikeli günler bekliyor dünyayı nüfus artışını buna katarsanız.

Peki, burada GAP'taki sulanabilir ancak sulamaya henüz açılmamış alanlarının tesisleşme hızını neye bağlıyorsunuz, nereye koyuyorsunuz? Bu değerlendirmeyi sizden bekliyorum.

BAŞKAN - Lütfen toparlayınız, on beş dakika bitti.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Bakan, tabii ki her şeye rağmen, önemli bir bakanlığı meşgul ediyorsunuz. Bütçeye ilişkin yüzde 74'lük bir artış var, arkadaşlarım sordu. Bunu da bölgesel projelere aktaracağınızı söylediniz. O da benim sorularım içerisindeydi.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.