KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Genel Kurulda sataşmadan sizden bir dakika alacağım var, tutanaklara geçmişti hazırlarsanız.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Başkanım, toplantının gündemi olan dijital gündemde yaşanan son gelişmelere bakınca, tabii, gönül istiyor ki burada gerçekten dijital dünyada teknolojik gelişmeleri oturalım, değerlendirelim, biz neresindeyiz? Hızlı ve ucuz interneti konuşalım, 5G'yi konuşalım; burada fiber altyapıda hangi noktadayız veya yapay zekâda neler oluyor ve biz bunun neresindeyiz gibi sorulara cevap arayalım ancak bugün geldiğimiz noktada biz "Bitireceğiz." dediğimiz yasakları Komisyon gündemiyle de hâliyle dijital yasakları konuşuyoruz. Bir yandan da Genel Kurulda bugün işte Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Anayasa'ya aykırı bir şekilde cezaevinde tutulmasıyla ilgili bir gündem var. Yani bugün Meclisimizin gündemi aslında yasaklar ve kural tanımamazlık diyebiliriz.

Burada, mesela, buna da tam değinmişken Dilruba'nın meselesi... Herkes konuştu da kimisi "eleştiri" der kimisi "hakaret" der, ayrı bir olay ama diyelim ki sizin söyleminizle hakaret, hakaret suçu tutuklu yargılamayı gerektirir mi konusunu en azından bizim burada milletvekilleri olarak tartışıyor olmamız lazım.

Şimdi, geçmişte de YouTube, Ekşi Sözlük, Wikipedia, Twitter ve birçok sayıda da gazetenin bant daraltılması yapıldığını veya yasaklandığını biliyoruz. Bunların en can alıcısı, en çok bizi üzeni 6 Şubat depremiydi. Herkes değindi, uzatmayacağım ancak 6 Şubat depreminde o kararı veren BTK yetkililerinden herhangi birisi yargılandı mı, sorgulandı mı hâlâ ben o konuya da vâkıf değilim. Şimdi de Wattpad, Instagram, Roblox gibi yasakları burada değerlendiriyoruz. Son olarak da görüyorum ki gerçekten TikTok'u da yasaklamak istiyoruz. Şimdi, Atatürk'ün -konuyla çok alakalı değil ama söylediniz diye diyorum- bir kadınla dans ettiği video, beğenmeyebiliriz ancak "Bu suç mudur?" kısmını değerlendiriyor olmamız lazım. Benim tercih edeceğim bir görüntü olmaz ancak bunun suç olup olmadığını değerlendirip ona göre ilerliyor olmamız lazım. Çünkü Instagram, mesela, sadece bir sosyal medya, fotoğrafların paylaşıldığı bir platform değil. Bu sekiz günlük kapatmanın 500 bin küçük işletmeye yaklaşık 15 milyar liraya sebep olduğu söyleniliyor, konuşuluyor. 15 milyar kısmı hesaplanamadığı için, burada da herhangi bir BTK yetkilisi olmadığı için tam olarak veriye ulaşamıyoruz ancak şunu söyleyebiliriz: Ben Ticaret Odası Meclis üyesiydim, yiyecek içecek grubunda meclis üyesiydim; bizim oradan birçok arkadaşımızdan telefon aldım "Instagram yasağından ötürü rezervasyon alamıyoruz, rezervasyonlarımız düştü." dediler. Özellikle tatil bölgelerindeki işletmeler "Biz burada tam iş yapacağımız zamanda nasıl bu yasaklanır? Rezervasyon alamıyoruz." dediler. Bu yasakları savunmak için toplumu koruma savını ortaya atıyoruz, tamam ancak mesela, 85 milyon kişinin MERNİS bilgileri durmadan, defalarca, bir iki ay aralıkla internette satılıyor ve böyle -tırnak içerisinde söylüyorum- çok cüzi fiyatlara satılıyor, buna herhangi bir insan erişebiliyor ama biz bununla ilgili bir yasak uygulayamıyoruz, bunu engelleyemiyoruz. Yani çok alakasız ama notumu aldığım için söyleyeyim: Instagram'ın kullanım oranında diğer ülkelerden daha fazlayız. Şu gerçeği kavrayalım: Sosyal medyada gezmek bu ülkede yapılabilecek en ucuz şey. İnsanlar çıkıp dışarıda beraber... Gençler mesela -hep diyoruz ya "gençler"- gençler dışarıda gidip vakit geçiremiyor ki, sinemaya gidemiyor. 1 sinema biletine, belki yarısına adam bir ay boyunca internette gezebiliyor yani şu an yapılabilecek en ucuz şey olduğu için bu gençler bu kadar fazla bunu kullanmak zorunda. Kendisi kalkıp -atıyorum- Muğla'nın bilmem ne ilçesine tatile gidemediği için, tatile giden adamları izlediği için bu kadar kullanımı artıyor aslında, özenmede bundan ötürü. Gerçekten, bunu değerlendirirken ekonomik gerekçeleri de değerlendiriyor olmamız lazım.

BTK'nin internet sitelerini resen -kamuoyuna hiçbir açıklama yapmaya tenezzül etmeksizin- engellenmesini bir konuşalım Başkanım. Şimdi, öyle bol keseden bir yetki vermişiz ki aslında vermemişiz, verildiğini zannediyor BTK. 5651 sayılı Kanun'un 8'inci maddesi bunu düzenliyor, 1'inci fıkrasında da şunları söylüyor: "İntihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini..." diye de devam ediyor. Maddeler uzun, hepsini okumak istemiyorum ancak, mesela, çocukların cinsel istismarı... Bir yurtta çocuklar cinsel istismara uğradı diye bütün yurtları kapatıyor muyuz? Ki kapatmamamız lazım, orayla ilgili işlemi yapıyor olmamız lazım veya bir limanda uyuşturucu kaçakçılığı yapılıyor diye o limanı kapatıp oradan ticaret yapan herkesi cezalandırıyor muyuz? Hayır zaten bunu yapmıyor olmamız lazım. Burada da olaya bu şekilde bakmamız lazım çünkü bunu ifade özgürlüğü olarak değerlendirmemiz lazım. Burada, biz, sadece fotoğraf paylaşılan, gençlerin ahlaksız işler yaptığı alanlarmış gibi bahsediyoruz; konu böyle değil. Burada insanlar para kazanıyor, iş yapıyor...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, toparlamanızı rica edeyim Ali Bey.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Hemen toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Vekilim, senin iyi polemikçi olduğunu biliyorum da fakat kimse öyle bir şey söylemedi. Kayıtlara geçmesi bakımından...

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Yok, kimseyi şey yaparak da söylemiyorum bunu.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Hiçbir Komisyon üyesi söylemedi, bu toplantının tutanaklarında da yok. Biz gençlere güveniyoruz, gençleri asla sizin söylediğiniz bağlamda bir tehdit unsuru ya da başka bir şey olarak görmüyoruz.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Ben de tehdit unsuru görmedim Başkanım, ben de onu o zaman tutanaklara geçirmiş olayım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun, toparlayın.

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Gençlere verdiğiniz değeri de gerçekten biliyoruz, teşekkür ediyoruz.

Şimdi, şunu yapalım: BTK Başkanı bundan sonra da mesela hoşuna gitmeyen bir şeyi yasaklayabilecek mi? Bu yetkisizliği veya yetkili yetkisizliğe, yetkisiz yetkililiğe; adına ne diyorsak sizden ricam, bir sonraki toplantımızda -ben burada olmasını isterdim- bu temsilciler buraya gelsinler, bakanımız gelsin, BTK temsilcimiz gelsin, kimi siz uygun görüyorsanız Komisyon olarak çağıralım ancak en azından bire bir cevapları alalım çünkü burada biz "Herkes sosyal medyada, internette istediğini yapsın." demiyoruz. Sadece şunu söyleyebilirim: Aslolan hukukun üstünlüğüdür -sizlerin de dediğiniz gibi- kuralları, kanunları koyarken ve uygularken bu ilkeden uzaklaşmayalım diyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.