| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .08.2024 |
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Olabildiğince hızlı ve kısa konuşmaya çalışacağım.
Sayın Başkan, şimdi, dinlerken sizi "ama"larla biten cümleler oldu mu bir defa mesele bitiyor. "Yasaklara, sansüre karşıyız ama..." dediğimizde sıkıntı, "İfade özgürlüğünden yanayız ama..." dediğimizde sıkıntı. Yani bu yaşadığımız bir gerçek.
Öncelikle bir şeyi sadece kayıtlara geçmesi için ifade edeceğim: Burcugül Vekilimiz ifade etti, "Halay çektiği için tutuklanan gençler..." dedi. Sayın Başkan, siz, halay çektikleri için tutuklanmadıklarını söylediniz. Evet, doğru, tutuklama müzekkerelerinde halay çektiği için tutuklandı yazmıyor. Türk Ceza Kanunu'nda halay çekme suçu yok; evet, oraya bir suç yazılıyor, işte "örgüt propagandası" deniyor; tıpkı Instagram'ın kapatılmasındaki o katalog suç meselesi.
Şimdi, o "katalog suçlar" dediğimiz şeye kim karar veriyor biliyor musunuz? Sadece bir kişi karar veriyor, bir savcı karar veriyor, bazen de polis. Sizin fiiliniz katalog suç mu değil mi bir kişi karar veriyor. Eğer eyleminizin, fiilinizin katalog bir suç olduğunu iddia ederse kurtuluşunuz yok, tıpkı Tuncay Bey'e söylendiği gibi, iddia olunan suç katalog suç.
Instagram'ın kapatılması ve daha sonradan açılması meselesinde evet, tedbirlere bir itirazımız yok, alınması gereken önlemlere herhangi bir itirazımız yok ama ben meselenin bu olmadığı kanaatindeyim. Bugüne kadar çok fazla gündeme de gelmedi, bugün de tartışılmadı ama bu ülkede Anayasa Mahkemesinin aldığı bir kararı dilediği şekilde dilediği gün açıklama özgürlüğü yok. Instagram'ın kapatıldığı gün Anayasa Mahkemesi bir karar açıkladı. Şimdi, Anayasa Mahkemesi bu karara dair internet sitesinde bir duyuru yayınladı, sonrasında önce duyuru kaldırıldı, sonra Anayasa Mahkemesinin internet sitesine erişim engeli konuldu. Anayasa Mahkemesi daha sonra açıklama yaptı, dedi ki: "Kararımız, Resmî Gazete'de yayımlandı, erişime açık, internet trafiğinden kaynaklı internet sitemize ulaşılamıyor." Ya, hayırdır, tesadüf mü yani bütün resmî kurumlara ulaşılabiliyor ama o gün, Instagram'ın kapatıldığı gün Anayasa Mahkemesinin internet sayfasına erişilemedi. Şunu biliyoruz uygulamada: Anayasa Mahkemesi o kararı o gün vermedi, önceden bu karar müzakere edildi, konuşuldu -ama tesadüf mü, bilerek mi onu da bilmiyoruz Başkan, eğer bilginiz varsa bizi aydınlatırsanız seviniriz- Instagram'ın kapatıldığı gün, 66 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle İletişim Başkanlığına verilen bazı yetkilerin iptaline dair bir karar yayınladı. Şimdi, bir yandan konuşmalarımızın tamamında "özgürlükler, hukuk, hukuk devleti" deyip Anayasa Mahkemesi bir karar yayınlandığında kararın içeriğini beğenmediğimizde eğer Anayasa Mahkemesinin internet sitesi erişime kapatılıyorsa burada bence mesele, ifade özgürlüğü; mesele, sansüre karşı olma; mesele, yasaklamalara karşı olma meselesi değil. Ki Sayın Başkan, siz hep söylüyorsunuz, "Saygı duyuyorum ama katılmıyorum." diyorsunuz. Ben yani o dönem bir...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Efendim, biliyorsunuz, bu, Voltaire'in sözüdür, benim kendi sözüm değil yani.
ALİ BOZAN (Mersin) - Yok, hani siz ifade ettiğiniz için Sayın Başkan.
Toparlayacağım Başkan.
Şöyle söyleyeyim Sayın Başkan: Mesela, Instagram kapatıldı, Anayasa Mahkemesinin internet sitesine ulaşılamadı bir süre, sonrasında sizin bir açıklamanız oldu TikTok'la ilgili -saygı duyuyorum, katılmıyorum- bu dahi bence bir tesadüf değil. Bu ülke özellikle... Yani mevcut Hükûmet, iki gün önce 23'üncü yılını kutladı, ilk kurulduğu aşamada değil Sayın Başkan. Yasaklara karşı kurulan bir partiydi ama geldiğimiz aşamada maalesef öyle değil, keşke öyle olsaydı. Yani TikTok'la ilgili sizin yaptığınız açıklamanın da ben bu ülkede yasakların daha fazla derinleştirilmesi, artırılması için bir hazırlık olduğunu düşünüyorum. Umarım ve dilerim bu konuda yanılırım çünkü gerçekten...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Anlamak için bir soru sorabilir miyim Ali Bey, polemik olsun diye değil.
ALİ BOZAN (Mersin) - Tabii.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Siz eğitimcisiniz, öyle biliyorum ben.
ALİ BOZAN (Mersin) - Yok, hukukçuyum.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Pardon.
Şimdi, gerçekten anlamak için soruyorum: Yaşı ilerlemiş bir hanımefendiye, değerli bir kadına TikTok'ta canlı yayın açıp ondan sonra para bağışlanması ve sonra bunun yaygınlaştırılması buna karşı ne yapılmalı sizce?
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, bakın, buna benzer birçok örnek verebilirsiniz, örnekler konusunda burada bulunan arkadaşlarımızın tamamı hak verir size.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Çürümenin kaynağı TikTok mudur?
ALİ BOZAN (Mersin) - Bakın, mesele, şey değil; mesele, yasaklamakla olmuyor. Bizim sıkıntımız burada, yoksa şuna söyleyecek sözümüz gerçekten yok.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir araya gireyim, zaten cuma saati de geçti, Kurulun açılmasına bir şey yok.
Şöyle, bir adım daha ileri geçerek hani böyle yaratıcı bir katkıda bulunmak isterim. Mesele şu: Hadi video çekildi, biz TikTok'çularla çok konuştuk -bu, aile içi toplantı, toplantının sonuna geldik; kayıtlara giriyor ama yine de söyleyeyim, çok tehlikeli sular buralar- diyoruz ki: "Siz algoritmanızı düzenleyin. Bir kadın ya da erkek bir teşhirde bulunduğunda..." Siz Mersin Vekilimizsiniz, ondan sonra, Mersin'de Pozcu meydanında ya da Liman'da bir kadın soyunsa ve erkekler etrafına toplanıp para bağışlasa bu ayıplanır ve normal değildir, aynısının dijital dünyada olması da normal değildir. Sizin algoritmanız bunu canlı yayın açıldığında engellemiyor olabilir fakat şunu rica ediyoruz, diyoruz ki: "Siz bunu sonra, bir dakika sonra, iki dakika sonra, beş dakika sonra, bu yayını alın, çıkarın ve o kişi hakkında muhakkak bir ceza verin. O hesabı engelleyin, kaldırın, başka bir şey yapın ve bu bir emsal olsun." Aksi takdirde, memleketimizin yaşadığı tartışmalar ortada; memleketin en ücra noktasındaki bir kadın da bir erkek de bu gerçeklikten kopuk tavır karşısında bunu bir örnek davranış olarak görüyor yani TikTok meselesi şu: Burada masum olmayan bir içerik paylaşım tavrı var. Çok uyarılmasına rağmen gerçekten -yani sizler beni tanıyorsunuz, burada çok değerli dostlarım var, ben her türlü sansüre, yasaklamaya karşıyım- fakat diğer taraftan da kamu düzenini bozan ve gençlerin eğitimi meselesi... Yani, tabii, dediğim gibi yani bunları asla normal olarak görmüyorum, benim normal olarak görmemem yeni bir normal olmadığı anlamına gelmiyor; bu katkı da bulunmak istemiştim.
Sözünüzü kestim, kusura bakmayın.
Buyurun.
ALİ BOZAN (Mersin) - Yok, estağfurullah Başkanım, ben de bitireceğim.
Ya, sorun şu: Bakın, Instagram kapatıldı, sekiz gün görüşmeler yapıldı. Ya, bu görüşmeler Instagram kapatılmadan da yapılabilirdi, mesele bu zaten.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yapılıyor Ali Vekilim. Ya, biz Komisyonumuza, bir dakika, yine sözünüzü kestim ama kayıtlara girsin.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Başkanım ama siz uzatıyorsunuz bu durumda. Her şeyden sonra bir söz söylüyorsunuz, bir şerh koyuyorsunuz; bu da doğru değil.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Hayır ama şöyle: Ya, şerh koyma meselesi değil.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Ama şerh koyuyorsunuz.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ali Bey iyi niyetle diyor ki: "Bir müzakere yürütülsün." Biz o müzakereyi yürütüyoruz zaten. O müzakereyi yürüttüğümüzde bir sonuç alamıyorsunuz. Yani Meta geldi buraya, Tuncay Özkan en baba soruları sordu, diğer vekillerimiz de. Yüksel Bey de geldi, dedi ki: "Türkiye'de ne kadar vergi topluyorsunuz? Türkiye'de kaç kişi çalışıyor?" Asla cevap vermiyorlar.
Yani bunu söylemiştim, kusura bakmayın tekrar.
ALİ BOZAN (Mersin) - Yok, estağfurullah.
Benim insicamım dağıldı, ben bitireceğim.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Taktik herhâlde Başkan.
ALİ BOZAN (Mersin) - Yok, sıkıntı değil.
Başkan, ben meramımı anladığınızı düşünüyorum.
Dedim ya, bazen "düşünce, ifade özgürlüğü" dediğimizde "hukuk" dediğimizde "kanun" dediğimizde bir de maalesef şöyle bir gerçekliğimiz var: On sene önceki kanun aynı, Anayasa aynı. On sene önce suç olmayan, soruşturma konusu olmayan bir şey bugün suç oluyorsa, soruşturma konusu oluyorsa oturup tartışmamız, konuşmamız gerekiyor. Sıklıkla düşünce, ifade özgürlüğünden bahsettik. Sayın Başkan, sizin özellikle akil insanlar heyetinde bulunduğunuz dönemde yapılan tartışmaları şu anda biz ülkemizde rahatlıkla yapabiliyor muyuz? İşte, esas mesele bu. Şeyi söylüyoruz ya, hukukun tek olması, döneme göre gerçekten değişmemesi gerekiyor. O günden bugüne Türk Ceza Kanunu'nda düşünce, ifade özgürlüğü anlamında, bakın, yapısal anlamda olumlu değişiklikler yapıldı ama uygulamaya baktığımızda maalesef olumsuz noktaya gidiyor. Yani bir sokak röportajında düşünceleri nedeniyle -düşüncelerine katılamayabilirsiniz, düşüncelerini benimseyebilirsiniz, sert ifadeler olabilir- genç bir kadın arkadaşın tutuklanması meselesi var. Ben şunu da söylüyorum: Yargının verdiği her karar doğru değil arkadaşlar; yargının verdiği her tutuklama kararını savunmayın, yanlış olabilir. Evet, yargılama konusu yapılabilir ama tutuklanması mı gerekiyor? Aynı şekilde -bitiriyorum Sayın Başkan- halay çeken gençlerle ilgili gözaltı kararı veren, tutuklamaya sevk eden, tutuklama kararı veren hâkim biliyor, bir ay sonra tahliye olacaklar; biliyor ki büyük bir çoğunluğu beraat edecek. Bunu bilmesine rağmen bu yapılıyor. Bugün bakın, Siirt'teki genç kadınların 4'ü bugün tahliye edildi. Tutuklama kararı verilirken bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı ama bu şekilde tutuklama kararları verilerek ve özellikle de basına servis edilerek bir korku imparatorluğu yaratılıyor.
Ben sizin şahsi anlamda Sayın Başkan, şu anda yaşanan birçok şeyi olumlamadığınızı düşünüyorum. Bu şekilde bir Komisyon Başkanının olmasını da ben bu Meclis için aynı zamanda bir şans olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.