Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Tarım ve Orman Bakanlığı b) Orman Genel Müdürlüğü c) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Su Enstitüsü d) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 06 .11.2024 |
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Et ve Süt Kurumunun ithal etlerinde büyük vurgun yaşanıyor Sayın Bakanım. "Vatandaş ucuz et yiyecek." propagandasıyla düğmesine basılan et ithalatı et fiyatlarını düşürmediği gibi et baronlarının da kasasını dolduruyor. Et ve Süt Kurumunun kilosunu 4 dolara ithal ettiği canlı hayvanlar soframıza en ucuz hâliyle 550 TL'ye geliyor. Kurulan vurgun çarkıyla aradaki yüzde 300'lük kâr et baronlarının cebine inerken vatandaş yine kasabın, marketin önünden geçemiyor. Karkas et simsarları Et ve Süt Kurumundan kilosu ortalama 250 TL'den topladıkları onlarca tır eti vatandaşa ucuz fiyatla satmak yerine el altından et tüccarlarına dağıtıyor. İşini dürüstçe yapan firmalar durumdan hem şikâyetçi hem mağdur. Et ve Süt Kurumu ithal hayvan ve etleri hangi büyük firmalara verdiğini sır gibi saklarken Rekabet Kurumu da mercek altındaki 11 firmayı henüz açıklamadı. İthal etleri paylaşan firmaların AKP'li bazı siyasetçi ve eski bakanlarla ilişkileri konuşuluyor piyasada. Araştırmalarımız sonucunda et lobisinin vurgun sistemi şöyle işliyor: Et ve canlı hayvan ithalatında yetkiyi devlet kurumu Et ve Süt Kurumu Uruguay ve Brezilya'dan canlı büyükbaş hayvan ithal ediyor, Avrupa ve Balkanlar'dan karkas et getiriyor. Büyükbaş hayvanlar devasa gemilere yüklendiği anda aslında Türkiye'deki alıcıları belirlenmiş oluyor. Gelen ithal etin ve canlı hayvanların ancak yüzde 5 ya da yüzde 10'luk kısmı küçük üreticiye satılırken aslan payını 11 büyük şirket alıyor. Şirketlere satışta şöyle bir şart: var: Şirketler ancak çiftliğinin canlı hayvan kapasitesine göre Et ve Süt Kurumundan alım yapabiliyor. Örneğin, bin hayvanlık bir çiftliği olan şirket ancak bunun yüzde 20'si oranında ithal besilik hayvan alabiliyor yani toplam 200 adet. Kalan yüzde 80'inin yerli hayvan olması gerekiyor ancak düzen böyle işlemiyor çünkü büyük alıcılar farklı isimlerle yeni şirketler kuruyor ve tek alıcı bu farklı şirketler üzerinden ayrı ayrı hayvanı alıyor. Yani asıl alıcı 4 farklı şirket daha kurulmuş oluyor. Böylece bunlar üzerinden yüzde 20x5 oranında yani tamamını yüzde 100 oranında canlı hayvan alıyor. Gerçekte bin hayvanlık çiftliği olan şirketin 200 hayvan alabilmesi gerekirken bu yöntemle bin hayvan alıyor. Özetle, şirketlerin çiftliklerinde yüzde 20 ithal, yüzde 80 yerli hayvan bulunması gerekirken bu yöntemle oranlar tam tersine dönüyor. Maliye denetçilerinin bu durumu tespit edebilmesi çok kolay ancak bir şekilde nedense bu denetim süreci işletilmiyor ya da işlemiyor. Sadece bu değil başka küçük çiftlik sahipleriyle de anlaşan bu büyük şirketler belli kâr payı vererek onlar üzerinden de ithal hayvan alımı yapıyorlar. Kullanılmayan, boş bırakılan çiftlikleri de çalışıyor gibi göstererek alım talebinde bulunuyorlar. Böylelikle, ithal canlı hayvanlar sahte belgelerle belli şirketlerin çiftliklerinde depolanıyor. Bazı siyasetçilerle ilişkili olduğu belirtilen bu şirketler kendi aralarında ortak hareket ediyor, örneğin bir WhatsApp hattı kurmuşlar, bu WhatsApp hattı üzerinden piyasaya göre fiyatları ayarlıyorlar ya da dağıtımı sınırlı tutarak fiyat hareketlerini sağlıyorlar. Bugün "ette piyasa koşulları" denilen şey aslında et lobisinin kişisel çalışmalarından ibaret kalıyor. Et ve Süt Kurumunun ithal ettiği canlı hayvanları çiftliklerinde depolayan bu şirketler yeterli kâr oranına ulaştığında hem canlı olarak hem et olarak piyasaya sürüyorlar. Bu sürecin sonunda kilosu 190 TL'ye aldıkları bu hayvanların fiyatını 350 TL'ye çıkarıp satıyorlar yani yüzde 100 kâr şimdiden cepte. Hiçbir şey yapmadan sığır başına yaklaşık 100 bin TL kazanmış oluyorlar. Hayvanlar piyasaya sunulduktan sonra kesimci, dağıtımcı ve market kârdayken kuşbaşı et en ucuz hâliyle 550-600 TL'den soframıza geliyor. Karkas ette durum daha vahim. Et ve Süt Kurumu ithal ettiği etin çok büyük bir kısmını PERDER üyesi yani Türkiye Perakendeciler Federasyonu üyesi bazı büyük zincir marketlere satıyorlar. Sektör içinde öyle oyunlar anlatılıyor ki şaşmamak elde değil. Örneğin, Et ve Süt Kurumundan 20 tır et alan bir perakendecinin her tırında ortalama 25 ton et taşıdığını göz önüne alırsak bunların sadece 2 tırını reyonlarında sattığı, diğer kısmını ise el altından et tüccarlarına sattığı iddia ediliyor. Yani Et ve Süt Kurumundan ortalama 250 TL'ye aldığı karkas eti reyonlarında satmak yerine hiç elini değdirmeden, oturduğu yerden 450 TL'ye toptancı firmalara satıyor. Bu toptancılar da üzerlerine kârlarını koyarak küçük işletmelere dağıtıyorlar. Sözde devletin vatandaş ucuz et alsın diye ithal ettiği etten ellerini değdirmeden kiloda 150 TL para kazanıyorlar. Bakın, burada kimlere bunlar dağıtılmış, süremiz çok az kaldı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Öztürkmen, teşekkür ediyorum.