KOMİSYON KONUŞMASI

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, kıymetli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; ben de hepinize hoş geldiniz diyorum.

2025 yılı Sanayi Bakanlığı bütçesinin de hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Öncelikle belirtmek istiyorum ki takip edilen yerli ve millî Sanayi ve Teknoloji Stratejisi gerçekten çok doğru ve kıymetlidir, güçlü ve bağımsız Türkiye'nin de olmazsa olmazıdır. Zaten Türkiye Cumhuriyeti devleti de bu temel üzerine kurulmuştur.

Bundan birkaç gün sonra vefatının 86'ncı yılını idrak edeceğimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü burada tekrar rahmetle anıyorum ve cumhuriyeti ilan etmeden önce topladığı 1923 İzmir İktisat Kongresi, bize cumhuriyetin de “Ekonomik bağımsızlık, siyasi bağımsızlığın temelini oluşturur.” bilinciyle kurulduğunu göstermektedir. Türkiye'nin bağımsızlık için atması gereken ilk adımın kendi sanayi tesislerini kurarak dışa bağımlılıktan kurtulması olduğu vizyonuyla yola çıkan cumhuriyet, hepimizin bugünleri görmesine ve anlatılan bu işlerin yapılmasına sebep olmuştur. Yapılan her güzel şey için çok teşekkür ediyoruz.

Özellikle savunma sanayisi gelişmeleriyle gurur duyuyoruz ama şu da bir gerçektir ki dünyaya baktığımızda hâlâ çok gerilerdeyiz. Burada biraz Güney Kore’den bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere, İkinci Dünya Savaşı sonrası Güney Kore’nin ekonomisi çok zayıflamış, sanayi yok denecek kadar az, kişi başına düşen gelir çok düşüktü. 1960lar'dan itibaren “Kore mucizesi” olarak bilinen hızlı bir ekonomik kalkınma süreciyle 2024'te geldiği durum ortadadır. Şu anda hepimizin evinde, elinde olan, kullandığı dünya markaları arasına girmiş LG, Samsung ve Hyundai gibi firmaları yaratmış, vatandaşlarına yüksek hayat standartları sunan bir ülke durumundadır. Türkiye'den birçok genç de bu ülkeye okumaya ve çalışmaya gitmektedir. Ayrıca diğer vekil arkadaşlarımın belirttiği gibi, Güney Korelilerin de sadece kendi markalarını kullanma ve kendi markalarını herkese pazarlama gibi özel bir hassasiyetleri mevcuttur; bu da benim tarafından her zaman takdir edilmiş bir özellikleridir. Türkiye de bu seviyelere çıkmalıdır yani herkesin elinde, evinde kullandığı Türk markaları olmadığı sürece biz kendimizi tam kalkınmış ülke sınıfına girmiş sayamayız.

Görüyoruz ve farkındayız, siz de bu doğrultuda stratejiler çiziyorsunuz ama hedefe gidecek yollar hem çok net değil benim açımdan hem de çok güçlü olarak görmüyorum. Başta eğitim sistemimiz maalesef çok yetersiz. Özellikle üniversitelerin sanayiyle iç içe olması gerektiğini düşünüyorum. Öyle ki oradan çıkan inovasyonlar hemen sanayi tarafından değerlendirilip hem üniversitelerin hem akademisyenlerin hem de yenilikçi fikirlerin sahiplerinin ortak kazanacağı bir ekosistem oluşturulmalıdır. Hâlihazırda tabii ki üniversitelerde teknokentler var, AR-GE merkezleri var; bunların farkındayız, biliyoruz; bire bir bunlarla da çalışıp bu sektörün içinde de yer almış bir insan olarak söylüyorum ama dünyada başta bu klasmanda başı çeken Amerika'ya baktığımızda tek başarısı gerçekten üniversiteler ile sanayinin bire bir entegre olması; çok farklı bir sistemleri vardır. O sistem doğrultusunda adım atmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Gerçekten de ekonomik açıdan hem de kalkınma açısından kısa zamanda ciddi fark yaratmak için üzerinde durulması gereken diğer önemli konunun da girişim sermayesi yaratmak ve çekmek olduğunu düşünmekteyim. Bilindiği üzere, girişim sermayeleri, yatırımcıların genellikle hisse karşılığında yüksek büyüme potansiyeline sahip yeni girişimlere veya küçük şirketlere sermaye sağlayan bir finansman türüdür. Bu yatırımlar, yüksek risk içermesine rağmen başarılı olunduğu takdirde büyük getiriler sağlarlar. Girişim sermayesi; özellikle teknoloji, sağlık, FinTech ve yeşil enerji gibi alanlardaki yenilikçi fikirleri destekleyerek ekonomiyi dönüştürebilecek büyük bir potansiyele sahip. Türkiye'de de 2024 itibarıyla girişim sermayesi ekosisteminde olumlu gelişmeler olsa da küresel ölçekte hâlâ geride olduğumuzu görüyoruz. KPMG’nin raporlarına göre 2024'te Türkiye'de girişim sermayesi yatırımları 558 milyon dolarlık işlem hacmine ulaşarak bir büyüme kaydetmiştir. Özellikle finansal teknoloji sektörü yabancı yatırımcıların ilgisini çekerek büyük ölçekli yatırımlar almıştır. Bu da Türkiye'deki genç nüfusun dijital alışkanlıklarına ve FinTech çözümlerine olan talebe işaret etmektedir. Ayrıca, sağlık teknolojileri ve oyun sektörleri de yatırım çeken diğer alanlar arasında bulunmaktadır. Sağlık teknolojilerindeki yatırımlar pandemi sonrası dönemde hızla artarken oyun sektörü ise küresel çapta önemli bir yer edinmeye devam etmekte.

Türkiye'de girişim sermayesi gelişme gösterse de bu alandaki destekler hâlâ sınırlı. En büyük sorunlardan biri sermaye eksikliği ve yatırımların daha çok erken aşama girişimlerle sınırlı kalmasıdır. Yüksek potansiyele sahip olan girişimler büyüme aşamasında yeterli destek bulamıyor ve bu da gelişimlerinin ya yavaşlamasına ya da yurt dışına taşınmalarına neden oluyor. Türkiye'deki girişim sermayesi yatırım fonlarının büyüme aşamasındaki girişimlere yönelik daha fazla destek sunması gerekmekte. Yatırım fonlarının büyüklüğünün artması ve uzun vadeli yatırımlar için altyapının güçlendirilmesi, girişim sermayesinin sürdürülebilir hâle gelmesi açısından da kritik öneme sahiptir.

Girişim sermayesini güçlendirmek için birkaç çözüm önerisi de sunmak istiyorum: Risk sermayesinin artırılması önemli. İnovatif projelere yönelik risk sermayelerinin artırılması girişimcilerin finansmana daha kolay erişebilmesini sağlar. Girişim sermayesi fonlarının büyüklüğünü arttırmak ve daha fazla yatırımcıyı ekosisteme dâhil etmek için yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Sermaye Piyasası Kurulunun 2024 yılında yürürlüğe koyduğu düzenlemelerle girişim sermayesi yatırım fonlarına yönelik esneklik sağlanmış, bu da özellikle yabancı yatırımcıların ilgisini arttırmıştır ancak bu teşviklerin daha fazla girişimciliği destekleyecek şekilde geliştirilmesi gerekmektedir. Devlet desteklerinin artırılması ve kuluçka merkezlerinin güçlendirilmesi de önemlidir. Özellikle kuluçka merkezleri ve teknoloji transfer ofisleri gibi yapılar yenilikçi projelerinin gelişmesi için büyük önem taşımaktadır. Türkiye'de de bu tür merkezlerin sayısı tabii ki artmaktadır. Finansal desteklerinin artırılması ve işlevselliklerinin genişletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Girişimcilere sunulan devlet teşviklerinin daha kapsamlı hâle getirilmesi ve genç girişimcilerin daha kolay erişim sağlayabileceği bir destek mekanizmasının kurulması, uzun vadeli büyütme hedeflerimiz açısından da oldukça değerlidir diye düşünüyorum.

Sürdürülebilir ve yeşil yatırımların desteklenmesi için de çevresel sürdürülebilirlik konusunda küresel eğilimleri dikkate alarak yeşil enerji ve çevre dostu teknolojilere yönelik girişim sermayesinin teşvik edilmesi gerekmektedir. Türkiye'nin sürdürülebilir enerji hedefleri doğrultusunda yeşil enerji odaklı olan girişimlerin desteklenmesi hem çevreyi koruyacak hem de ekonomimize katkı sağlayacaktır. Bu alanda yapılacak teşvikler, Türkiye'nin karbon ayak izini azaltmaya yönelik çabalarını da destekleyecektir.

Bölgesel kalkınma ve teknoloji alanlarının desteklenmesinin de -girişim sermayesinde de dengeli dağılım önemlidir- bölgesel kalkınma açısından büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Türkiye'de girişimlerin yoğun olarak İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde toplandığını görüyoruz. TEKNOFEST’i Adana'da yaptınız, teşekkür ediyoruz ama biz, sanayinin Adana'ya da aktığı… Özellikle bu 80'den önce, 80’li yıllarda çok yoğun olan sanayi Adana'dan uzaklaştı, Adanalı bundan şikâyetçi. Geri gelmesi için, hem bu deprem riskini dağıtmak için hem Adana'yı kalkındırmak için orada sanayi yatırımlarının teşvik edilmesini ve önünün açılmasını da ben bir Adana Vekili olarak talep ediyorum. Kuluçka merkezleri, teknoloji merkezleri de hem Adana'da hem de Anadolu'nun dört bir yanında geliştirilmelidir diyorum.

Aynı zamanda, başta Amerika olmak üzere yurt dışında yaşayan ve girişim sermayesiyle büyüyen çok başarılı Türklerin olduğunu biliyorum; eminim, siz de biliyorsunuzdur. Bunların ürettiği teknolojiden, ürünlerden ve hatta yarattığı gelirden Türk devletinin yararlanmasına yarayacak bir sistemin kurulmasını da ben önemli buluyorum çünkü mesela Amerika, kendi vatandaşlarını kendi ülkesinde üretmese, çalışmasa bile bir şekilde en azından vergi ödemeye dâhil ediyor. Bunun da önemli olduğunu, o vatandaşın ülkeye bağımlılığının devam etmesi için de önemli ve kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Tekrar, bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

T

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim Sayın Türkeş Taş.