| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı c) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ç) Türk Standardları Enstitüsü d) Türk Patent ve Marka Kurumu e) Türkiye Bilimler Akademisi f) Türkiye Uzay Ajansı g) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ğ) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı h) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ı) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı i) Kalkınma Ajansları (Ankara, Bursa Eskişehir Bilecik, İstanbul) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2024 |
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.
Ben buraya bir öneriyle geldim Sayın Bakanımıza, Bakanlığın adının değiştirilmesi önerisiyle geldim. Bu Bakanlığın adının açık bir biçimde "sanayiye teşvik bakanlığı" olması gerektiğini düşünüyoruz, öneriyoruz. Gerekçelerimizi de sunacağım size.
Şimdi, bakın, 2024'ün ocak ve eylül döneminde patronlara verdiğiniz teşvik katlanmış, katlanmış ama bu süreçte asgari ücrete verilen zam yüzde sıfır. Ama patronlara Bakanlık bütçesinden verilen teşvik tutarındaki artış yüzde 252 olmuş yani 3,5 kat artmış. Sadece verilen parasal teşvik 13 milyar liranın üzerinde, bu hızla giderse yıl sonuna kadar da 18 milyar lirayı görecek. Patronlara bu kadarı da yetmiyor tabii ki. Bakanlığınızın 2024'te 13.850 olan teşvik belgesi sayısı 2025'te 15.250'ye çıkacakmış. Bu, sanayi patronlarının yatırımlarının büyük kısmının devlet kasasından karşılanması anlamına geliyor. Bu "teşvik belgesi" dediğimiz şey de âdeta bir matruşka gerçekten. Tek bir belgede tek bir teşvik yok; var da var, teşvikler yağdırılıyor sürekli, say say da bitmiyor. Bakın, faiz desteği sıfır, gümrük vergisi, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi, sigorta primi, işveren hissesi desteği, nitelikli personel desteği... Yani peki, sonuçta ne oluyor? Devlet kasasından beslenen, servet transferiyle de fabrika kuran, fabrika büyüten, vergisi sıfırlanmış, binlerce patron; canına okunmuş binlerce, milyonlarca işçi. Gerekçe olarak bize sürekli olarak istihdam, kaynak, büyüme." falan diyorsunuz ama maalesef, ne zaman böyle laflar edilse bu ülkede, işçi ve emekçilerin emeğinin daha çok ucuzlayacağına ilişkin korkusu artıyor, ücretlerin baskılanacağına ilişkin kaygısı büyüyor, herkes daha da yoksullaşacağını gayet iyi biliyor.
Şimdi, bu teşvik belgelerini denetleyenin, soruşturanın da olmadığı gayet açık. Bakın, kim teşvik almış, kim teşvik aldıktan sonra kaç kişiyi işe almış, kaç işçiyi işten atmış; bunun bir kaydı yok. Üstüne üstlük "İstihdam yaratmayacağım." diyen projelere dahi teşvik verildiğini görüyoruz. Üretimde bağımlılık mı azalıyor peki? Hayır, teşvikler artıyor mu ama? Artıyor.
Bakın "2025 yılında 7 milyon asgari ücretliden işçi başı 37 bin lira gelir vergisi almayacağız." diye övündü bu iktidar. Peki, bir avuç patrona "teşvik ve istisna" adıyla ne kadar kaynak aktarılıyor? En az 2,5 trilyon lira. Nasıl oluyor bu peki? "Ücret artmasın, maliyetler artıyor." diyen patronun imdadına Bakanlığınızın sigorta prim desteği koşuyor. Ne kadar ayrılıyor? Yaklaşık 1 trilyon lira. Bunun için en az 6.700 teşvik belgesi düzenlenecek. İyimser bir rakamla 670 bin işçi için patronların sigorta ödemesi yapmayacağını görüyoruz. Bu yıl asgari ücret alan bir işçi SGK'ye yılda 33.604 lira prim ödedi yani on iki ay çalışan bir işçi iki ayını SGK'ye çalışmış oldu böylelikle. Sizin "teşvik" diye para almadığınız patronun SGK yükünü de böylelikle işçi ödemiş oldu. Kim bu patronlar? Bu milyonluk kâğıtlar nasıl peynir, ekmek gibi dağıtılıyor, kimin sırtı sıvazlanıyor? Bir bakalım. Cengiz Holdingin patronu Mehmet Cengiz deprem yardımı yaptığı günün ertesinde fazlasını Sanayi Bakanlığından alırken "Bu, prosedür; isteyen alabilir." diyordu. Doğru. Kimler alıyor peki? Bakanlık açıklamıyor. Bakın, artık açıklamıyorsunuz. Peynir, ekmek gibi dağıtılan teşvikler artık sansürlü ama Bakanlığınızın bütçesinden anlaşılıyor ki 2025'te verilen teşvikin en az üçte 1'i ulusal ve uluslararası büyük sermaye gruplarına gidecek. Koç'a, Sabancı'ya, ŞİŞECAM'a, Cengiz'e, Kolin'e gidecek. Ve Koç fabrikasında daha fazla otobüs üretsin diye 9 milyon liralık yatırımın yarısını halk kaynaklarından karşılıyorsunuz. İşçilerin çalışırken fıtık olduğu TOFAŞ'ın 70 milyon liralık yatırımının 31 milyon lirasını devlet karşılıyor, üstüne şirketten vergi bile alınmıyor üstelik. "İsteyen sanayici teşvik alabilir." diyen Cengiz'e tek bir belgeyle 100 vergi indirimi, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası ve daha bir sürü şey verildi. Maşallah, ne istedilerse vermişsiniz gerçekten de. Bu sömürü teşvikçiliği sayesinde şirketlerin ödediği verginin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 12'lere kadar düşmüş. Devletin kasasını işçiler dolduruyor, sermaye boşaltıyor. Gecikmeden bu Bakanlığın "sanayiye teşvik, işçiye kazık bakanlığı" adını alması gerekiyor. Bu, açık olarak gerekçelerle ortaya, rakamlarla da bütçe rakamlarıyla da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.