KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ŞAHİN (Kahramanmaraş) - Değerli Başkanım, Komisyon üyelerim ve devletimizin önemli kurumlarının değerli temsilcileri; ben de gelen teklifle ilgili birkaç görüşümü belirtmek istiyorum. Hem teklife detaylı bir şekilde bakmaya çalıştım hem de değerli vekillerimizin bazı konuşmaları üzerine fikirlerimi beyan etmek istiyorum.

Şimdi, ilk bu kaymakam adaylarıyla ilgili biraz eleştiri geldi hemen hemen Komisyonun çok değerli vekillerimizden, Komisyon üyesi olmayan vekillerimizden gelen. Ben bunun doğru olduğunu düşünüyorum, onu söyleyeyim. Şöyle: Biliyorsunuz, iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu olanlar, doğrudan hukuk fakülteleri de bunlara katılıyor idi, bunun dışında bazı bölümler, özellikle felsefe, psikoloji, tarih, ilk maddede sayıldığı gibi halkla ilişkiler, sosyoloji bölümlerinden ve mühendislik bölümlerinden mezun olanlar tezli yüksek lisansını yaptıklarında kaymakamlık sınavlarına katılma hakkı elde edecekler. Tezli yüksek lisansını farklı bölümden gelip farklı fakültede çalışanların şöyle bir özelliği oluyor, onu söylemekte fayda var: Eğer yüksek lisansa başladığınızda, tezli olarak yaptığınızda oranın fark derslerini veriyorsunuz, fark derslerini verdiğiniz zaman bir anlamda oranın mezunu gibi kabul ediliyorsunuz. Ben de onlardan bir tanesiyim Sayın Vekilim. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü mezunuyum, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunuyum. O bölüme geçtiğimde farklı bölümler olduğu için oranın temel dersleri oluyor, mesela Türk dış politikası gibi, uluslararası ilişkiler teorileri gibi, uluslararası siyaset gibi, uluslararası hukuk gibi belli temel dersleri var, o dersleri verdiğiniz zaman o bölümün mezunu gibi kabul ediliyorsunuz. Onun için tezli yüksek lisansın böyle bir özelliği var ve buradaki teklifi de doğru buluyorum.

Ateşli silahlar konusunda çok tartışma var. Biliyorsunuz zaman zaman kamuoyuna da yansıyan ciddi haberler var ruhsatsız silahlarla ilgili ve "kurusıkı" diye tanımlanıyor ama Hiç de kurusıkı olmayıp ciddi cinayetlerin işlendiği durumlarla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz. Bunlarla ilgili madde getirilmesinin bence bir ihtiyaçtan doğduğunu düşünüyorum. Hakeza, ateşli silahlar ve bunlara ait parçaların parça şeklinde taşınması ve sonra bir yerlerde birleştirilmesi sorun oluyordu, bununla ilgili yine geliyor.

Herkesin çok hassas olduğu, kamuoyunda da tartışılan çakarlı araçlar mevzusunu biliyorsunuz. Bunu büyük şehirlerde daha çok görebiliyoruz, özellikle İstanbul ve Ankara gibi yerlerde, belki Ankara'da bunu görebiliriz ama İstanbul gibi yerlerde daha çok karşılaşıyoruz, kamuoyunda da çok ciddi tepkiler var. Bu konuda da çalışmanın, bir teklifin gelmesi oldukça faydalı olur diye düşünüyorum.

Düzensiz göçmenlerin gönderilmesiyle ilgili bazı aksaklıklar vardı, bunlar gündeme getiriliyor. Özellikle siz göndermek istediğinizde mahkeme sürecine yansımışsa işte, mahkemenin bitmesi biliyorsunuz, uzayabiliyor bu. Bu sürenin kısaltılması konusunda bir teklif olduğunu gördüm, bunun da doğru olduğunu düşünüyorum.

Diğer bir konu, mülki idare amirlerinin İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlarda yani mülki idare amirlerinin başka kuruluşlarda hem İçişleri Bakanlığında hem de devletin diğer kuruluşlarında çalışıp tekrar döndüklerinde hak kaybına uğramaması için bir teklifin geldiğini görüyorum. Bunu bazı vekillerimiz bir siyasallaşma olarak yorumladılar. Hiç ilgisi yok çünkü mülki idare amiri olarak İçişleri Bakanlığında çalışırken tekrar gidip bir siyasi partide çalışmıyorlar, Türkiye Cumhuriyeti devletine bağlı diğer kurumlarda çalışıyorlar. Geldikleri zaman bunların hak kaybına uğramaması da önemli. Bazen çünkü belli kurumlarda çalışanlar... Ben bunu İçişleri Bakanlığında görebiliyorum çünkü ben de Polis Akademisinde çalıştığım dönemde bunu gördüm hem de yakinen izlediğim için, bazen Dışişleri Bakanlığından da ihtiyaç duyulduğunu gördüm, o şu anda kanun teklifinde yok ama. Tamam, mülki idare amiri olan biri başka kuruma gittiğinde geri döndüğü zaman kendi arkadaşlarıyla arasında ciddi bir farkın açılmasının o kişilerin hak kaybına uğramasına neden olur. Bunun ortadan kaldırılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Onun için bu bir siyasallaşma falan değil çünkü bir siyasi partiye gitmiyor. Bu hak kaybına uğramamaları önemlidir diye düşünüyorum.

Diğer bir konu, değerli bir vekilimizin, yanılmıyorsam Burhanettin Bey'in, Sayın Kocamaz'ın bir şeyi vardı konuşmasında "Niye Savunma Bakanlığını ilgilendiren bazı konular var? Niye İçişleri Bakanlığında görüşülüyor?" diye. Orada benim aklıma şöyle geldi: Sanırım Jandarma ve Sahil Güvenlikle ilgili çalışmalar var. Jandarma ve Sahil Güvenlik doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlı çünkü biliyorsunuz statüde bir değişiklik de oldu, özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra da bazı değişiklikler oldu. O açıdan şunu açıkça belirtmekte fayda var: Güvenlikle de ilgili ama Jandarma ve Sahil Güvenlik doğrudan İçişleri Bakanlığının konusu. Onun için bu teklifin içinde yer aldığını söyleyebilirim.

Bir de şöyle bir eleştiri geldi, bunu sadece burada değil, kamuoyunda da çok duyuyorum: İşte, özellikle güvenlikçi politikalar, güvenlikçi politikalar... Güvenlikçi politikalar İçişleri Bakanlığının, İçişleri Bakanlığında da herhâlde biz, nasıl söyleyeyim, kültürle ilgili Kültür Bakanlığını ilgilendiren, arkeolojiyi ilgilendiren konuları konuşacak değiliz. İçişleri Bakanlığında bizim konuşmamız gereken güvenlik politikaları, güvenlikçi politikalar da değil. Güvenlikçi politikaları burada suçlamak için kullandıklarını görüyorum yani siz demokrasiden uzaklaşıyorsunuz güvenlikçi politikaları takip ediyorsunuz. Hayır, bu böyle değil. Güvenlikle ilgili tedbirlerin alındığını görüyoruz. Bunun güvenlikçi politikalar tanımlamasının içine sokulmasının çok büyük bir yanlış olduğunu düşünüyorum.

İnşallah yasalaşır desteğinizle diyor, saygılarımı sunuyorum.