KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.

İsmail Güneş'e anlatacağım bu hikâyeyi özellikle. Bir emekçi ailesinin bir restorana gidip sınırlı bir bütçeyle yemeğe oturduğunu düşünelim. En ucuz yemekleri seçiyorlar, sipariş veriyorlar; arkada da locada bir grup, en pahalı yemekleri aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyor. Masadakileri iştahla silip süpürdükten sonra lokanta sahibi bunlara bir de tatlı ikram ediyor, onları da mideye indirip kalkıp gidiyorlar. Üstüne lokanta sahibi aynı masada bir de ıstakoz yiyip fotoğraf paylaşıyor. Biraz sonra emekçi ailenin hesabı geliyor, bir bakıyorlar bol sıfırlı bir hesap, diyorlar ki: "Ya, bu hesap bizim değil, bir yanlışlık olması lazım. Biz en ucuzunu seçtik, sadece şunları şunları yedik." İtiraz ediyor ama nafile, restoran sahibi geliyor, diyor ki "Yok kardeşim, hesapta yanlışlık manlışlık yok. Bakın, size rakamları göstereyim. Az önce kalkan masanın hesabını da sizin hesaba ekledik, tamamını siz ödeyeceksiniz ıstakoz dâhil."

Şimdi, sizin masa da aslına bakarsanız böyle bir masa, bu bütçenin özeti de böyle bir bütçe; sizin rakamlarınız bu bütçeyi değiştirmiyor, bu gerçeği değiştirmiyor.

Şimdi, bakın, bu bütçe, bu iktidarın orta vadeli programla, 12'nci Kalkınma Planı'yla ilan ettiği, halka yıkım getiren, sermayedarları semirten ekonomi programının apaçık bir devamı; siz de bunu hiç gizlemiyorsunuz zaten. Ben şunu hatırlatmak istiyorum: Kiminle güncelledi bu Hükûmet orta vadeli programı, kalkınma planını kimin için yaptı, bu bütçeyi kimlerle hazırladı?

Şimdi, Cevdet Yılmaz bize burada sunum yapıyor, bizi bütçenin bir parçası kılmaya çalışıyor ama ağustos ayı boyunca TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'yla, TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol'la, rekortmen Bayraktarlarla, Başkanı olduğu Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kuruluyla, ABD Ticaret Odasıyla, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasıyla buluştunuz, önce onların onayına sundunuz bütçeyi; şimdi "85 milyonun bütçesi" diye önümüze getirip aslına bakarsanız sermayenin bütçesini onaylatmaya çalışıyorsunuz. Onlar size ne söylediler? Sizin cümleleriniz bunlar; "Halka daha fazla kemer sıktırın." "Biz yine vergiden muaf olalım." "Faizler şu kadar olsun." "Asgari ücrete yüzde 25'in üstünde aman ha zam yapmayın." Vallahi resmen emirler yağdırmışlar. Gördük ki talimatlar yerini bulmuş, orta vadeli program ve 2025 bütçesi de sarayda sonuçlanmış, IMF Türkiye Masası'ndan da "Aferin!" kapılmış, karşımıza yerli ve millî IMF programı olarak bir 2025 bütçesi çıkarılmış, programın mottosu da çok açık: Halka sefalet, patrona da servet.

Şimdi. burada AKP'li bir vekil sordu, dedi ki "Şu servet aktarımını bir anlatın da öğrenelim." Vallahi açık açık söyleyelim: Bu Hükûmetin vergi politikasından âlâ servet aktarımı yok. Mesela, örnek vermek istiyorum: Bakın, işçi başına sadece bir yılda kârı 2 milyon 186 bin 193 lira olan Ford şirketi 2023 yılında binde 4 oranında vergi ödemiş sadece, İsmail Güneş burada "Şu kadar vergileri artırdık." diye övünüp dursun; yüzde 4 değil binde 4, bakın. 2023'te işçi başı 207 bin lira kâr eden Arçelik şirketi yüzde 1,6 vergi ödemiş; OTOKAR yüzde 2,7; TÜPRAŞ yüzde 12,2 vergi ödemiş. Milyon dolarlar kazanan şirketler bir işçinin üç ayda ödediğinden daha az vergi veriyor bu ülkede. Metal İşçilerinin ücretleri her ay vergi kesintisiyle un ufak oluyor. Bütçenin kaynağı vergiler, toplanacak vergide şirketlerin, bankaların vergisinin toplamının vergi gelirleri içindeki payı yüzde 12,78; işçiler, emekçiler şirketlerden kat kat fazla vergi ödüyor ama halkın ihtiyaçlarına gelince kaynak yok.

Bir servet aktarımını da faiz ödemeleriyle yaptığınızı biliyoruz. Son on yılda bütçede faiz ödemelerinin payı yüzde 9'dan 13'e yükselmiş, asgari ücrete de yüzde 17 zam planı gösteriyorsunuz. Sermaye çevreleri size "Yüzde 25'i aşmayın." diyor. Plan, halka; bütçe, sermayeye.

Şimdi, bakın, bütçede vergi harcamaları, faizler, personel giderleri, her şey milyarlarca artmış; artmayan ve ilk defa azalan tek kalem, kamu hizmetlerindeki yatırım harcamaları; geçen senenin bile altında kalmış. Genel kamu hizmetlerinde 2006 yılında bütçeden ayrılan pay yüzde 22,8'e kadar düşmüş. Bunun tek bir sonucu var: Eğitime, sağlığa, kamu hizmetlerine hiçbir yatırım olmayacak. Bu, yeni kamu hastanesi, okul yurt yapılmayacağının da açık bir ilanı.

Şimdi, bakın, kamu hizmetlerinin payını düşürmek istiyorsunuz ya, hizmetler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Demir, ek süre veriyorum bir dakika.

Buyurun.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sermaye gelsin, para kazansın; özel okullar, hastaneler semirsin; emeklilik şirketlerinin, özel sağlık sigortalılarının muhtaç müşterisi hâline gelelim; okullarda çocuklar açlıktan, pislikten hasta olmuş, hastanelerde bebekler çetelerin elinde kalmış sizin için hiç önemli değil.

Bakın, bu ülkede, 78 yaşındaki insanlar inşaat işçiliği yaparken ölüyor ve çocuklarına bakamadığı için yurda vermek isteyen aile sayısında son on yılın en yüksek rakamlarına ulaşılmış durumda. Günde neredeyse 3 kadının katledildiği ülkede, kadınların güçlendirilmesi için bu bütçede kadın yurttaş başına sadece 38 kuruş ayrılmış durumda. Halk perişan, intiharlar arttı. Geçen yüzyılda kalmış olan kızamık ve menenjit yeniden baş gösterdi ama siz diyorsunuz ki "Bu bütçe istikrar, icraat ve kalkınma bütçemiz."

Ben buradan en başa döneceğim ve halka sesleneceğim: Yıllardır bu halka sermayedarların, uluslararası tekellerin yediklerinin hesabını ödetiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Bu ülkenin yoksul halkı artık sizin hesabınızı ödemeyi kabul etmemeli.