| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Kamu Denetçiliği Kurumu c) Sayıştay Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 31 .10.2024 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. 2023 yılında 5,7 milyarken 2024 yılında 9,5 milyar olarak bütçelenen ve 2025 için de 17,8 milyar olarak belirlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi üzerine konuşacağım.
Yıllar geçtikçe -maalesef bunu söylemek durumunda kalıyorum- her anlamda etkinliği düşen ama bütçesi -ki diğer bakanlıklarla kıyasladığınızda- 2 katına çıkmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesiyle karşı karşıyayız. Her ne kadar, rakam olarak diğer bakanlıklarla kıyaslanamayacak kadar küçük olsa da ortalama yüzde 33 artışın olduğu bir yerde Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi, 2025 yılı için planlanan bütçe yüzde 87 oranında artış gösteriyor.
Tabii, öncesinde, cumhuriyetimizin 100’üncü yılının ilk yılını tamamlıyoruz, 101'inci yılı… Az önce Başkan da söyledi, herkes kendi düşüncelerini elbette ifade edecek, bizler de sabırla dinleyeceğiz. Ne kadar tahammül sınırımızı zorlasa da, ne kadar bizi acıtsa da, ne kadar bizi üzse de dinliyoruz ama bir şeyi de hatırlatmak mecburiyetinde hissediyoruz: Bakın, haftalardır son derece tehlikeli bulduğumuz, Anayasa’da yapılmış “millet” tanımını idrak edememiş anlayışların yapmış olduğu, vermiş olduğu beyanlar var. Israrla “Türk” lafzını ve “Türk” kelimesini bir etnik kimlikmiş gibi dayatmaya ve lanse etmeye kalkışan bir zihniyet var. Bu, bizim bir asırdır uzakta kalmayı becerdiğimiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyet sayesinde o Orta Doğu bataklığına girmememizin en büyük sebebidir. Bu kavramlarla oynamayın. Üzerine yemin ettiğiniz Anayasa’da bu tanım var, bir millet tanımı var. “Bu ülkedeki her vatandaş, bu devlete bağlı her vatandaş Türk vatandaşıdır.” diye bu Anayasa’nın üstüne yemin ettiniz. Bu, ırkçılık falan da değildir. Biz hayvanların ırkını tartışırız, insanların ırkı üzerine bir tartışma olmaz. Bir millet tanımı yapılmıştır, bu milletin adı konulmuştur, bu da Türk milletidir. Bundan rahatsız olacak, bunu bir ırkçılık olarak algılayacak bir zihniyet Türkiye'yi içinden çıkılmaz bir bataklığa sokar. Dolayısıyla sabırla dinliyoruz ama sizler de bizi sabırla dinleyeceksiniz, üstüne yemin ettiğiniz Anayasa'yı da idrak edeceksiniz arkadaşlar. 29 Ekim, cumhuriyet bir erdemdir, cumhuriyet bir şeffaflıktır. Cumhuriyet, devletin millet tarafından denetlenebilmesidir, kurumları yaşatabilmesidir, bir fazilettir. Cumhuriyet bir kişiliktir, cumhuriyet bir karakterdir, bir ilimdir, irfandır. Bugünlere hiç kolay gelmedik, geleceği de öyle kolayca kaybetmeyeceğiz, herkes bundan emin olsun. Bütün dünyanın ateşle, acıyla, kanla sınandığı bugünlerde bir üniter devlet olarak varlığımızı, birliğimizi sürdürüyorsak bu doğrudan cumhuriyetimiz sayesindedir. Burada oturan bütün siyasi parti temsilcileri kendilerinin ve partilerinin varlığını kurulmuş olan cumhuriyete ve bu cumhuriyetin kurucularına borçludurlar. Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, aziz vatanımızın yılmaz savunucularını -ki onlar gerçek birer dava adamlarıydı- kendilerini saygı ve minnetle anıyorum.
Bu arada bizim de 7’nci yılımızdı, İYİ Parti olarak pazar günü 7’nci yılımızı kutladık. Tabii, bu dönemde bir parti kurmak, hele de bu sistemde bir parti kurmak, bir mücadelenin içerisine girmek çok çok zor. Bu zorluğun her türlüsünü yaşıyoruz, 7’nci yılda da yaşıyoruz, bugün de yaşıyoruz.
Bu vesileyle, bir konuyu daha gündeme getirmek istiyorum ben. Tabii, kural olarak doğrudur, Mecliste bir yer değişikliği yapıldı; bunu Divan oturur, konuşur, yapar ama şu nezaketi biz beklerdik Sayın Başkanım, buradayken de ifade edeyim. Meclis Grup Başkan Vekillerini çağırırsınız, bunun nedenini, gerekçelerini anlatırsınız, belki biz diğer parti gruplarıyla da otururuz... Hani dediniz ya "Meclisin en büyük önceliği milletvekillerinin işini kolaylaştırmak." diye, bu da o kapsamında değerlendirilebilirdi. Bizimle konuşulsaydı biz bundan çok daha memnun olurduk fakat hiçbir şekilde bir bilgi olmadan, bir gün sabah girdik ki Mecliste bizim daha önce oturduğumuz yerler değişmiş. Mesela, Saadet Partisi Grubu 20 kişi ama 18 kişinin oturabileceği bir sırada oturuyorlar; biz 30 kişiyiz, bizim olduğumuz sıra 14 kişilik. Yarın tamamımız geldiğimizde diğer 16 kişi nasıl dağılacak, nereye oturacak; bununla ilgili bir adresleme de yapılmamış. Yer, koltuk meraklısı hiçbir zaman olmadık ama usul açısından nezaketen de olsa bir şekilde davet edilip açıklanmasını beklerdik, bunu da burada belirtmiş olayım.
Burada grubu bulunan partiler uzun yılların birikimi ve mirasıyla buradalar. Bugün bile hâlâ bir yerlerde yeni partiler kuruluyor, duyuyorsunuz. Mevcut hükûmet -sisteme- "siyasi parti" denildiğinde akla gelen o ciddiyeti ve o resmiyeti de maalesef yerle bir etmiş durumda. Partiler maalesef birer pazarlık aracı olarak algılanmaya başlandı. Buna rağmen, büyük baskılara karşı kurulan ve mücadelesini sürdüren partimizin 7'nci yılını da buradan bir kez daha hepinizin huzurunda kutlamak istiyorum.
Meclis bütçesini görüşeceğiz. Tekrarlıyorum, bakın, oran olarak en yüksek bütçe artışının yaşandığı kurumun bütçesini konuşacağız. Uzun bir maratona başlıyoruz. Öncesinde şunu ifade etmek istiyorum: Geçen dönem Meclisteki bütçe görüşmelerini hatırlarsınız, bir mangal partisi damga vurmuştu. Hayat pahalılığının, yüksek kiraların, geçim derdinin zirve yaptığı bu dönemde evine et alamayan vatandaşlarımıza nazire yaparcasına bu Meclis çatısı altında bir mangal partisi yapılmıştı ve elbette bu da millet vicdanını rahatsız etmişti. Ben bunu Sayın Meclis Başkanımıza sordum. Az önce kendileri rakamlar verdiler, verilmiş olan soru önergelerinin sadece yüzde 1'ini iade ettiklerini belirttiler. Bir de tabii bunun -belki sizin uhdenizde değil, Meclis olarak siz bunları bakanlıklara iletiyorsunuz ama- verilmiş olan soru önergelerinin ne kadarının cevaplandığı oranına da bir bakmak lazım Meclisin ne kadar etkin çalıştığını görmek açısından. Bu mangal partisiyle ilgili ben bir soru önergesi vermiştim, bu soru önergesini, sağ olsun, Meclis Başkanlığı, Sayın Başkan Vekili Bekir Bozdağ cevaplandırdı, onun için de teşekkür ediyorum. Çok nadirdir vermiş olduğumuz soru önergelerine bizim cevap almamız. Bakın, ne kadar önemli, bir örnek vereceğim size: Turhan Çömez, mevkidaşım, Sağlık Bakanlığına soru önergesi vermişti -bakın, işin hassasiyetini, canları kurtarabilmemizin imkânını nasıl elde ettiğimizi bilmeniz açısından söylüyorum- ve vermiş olduğu bu soru önergesinde hastanenin ismini vererek, İstanbul'daki hastanenin adını vererek yenidoğan çetesinden bahsetti bundan yedi ay önce. Bu da bir soru önergesiydi. Ne oldu? Yüzlercesi, binlercesi cevaplanmadığı gibi buna da herhangi bir cevap verilmedi. Dikkate alınsaydı, o gün, altı ay önce dikkate alınmış olsaydı, belki, bugün, biz bu skandalları, bu kaybolan hayatları, bu kaybolan canları konuşmuyor olacaktık. Soru önergeleri çok çok önemlidir. Bir bakanlığa kritik bir soru soruyorsunuz, cevaplayan da sırf cevaplamış olmak için cevaplıyor; keşke yanıma örneklerini alsaydım, sorduğumuz soruyla verilen cevabın hiçbir alakası yok. Ha, milletvekillerinin de soru önergelerini verirken sadece soru sormak için değil, ciddiyetle sorması ama bu işin çok kıymetli, çok önemli olduğunun da anlaşılması gerekiyor. Ben bu vesileyle de Başkan Vekilimizin nezaketine vermiş olduğu cevaptan ötürü teşekkür ediyorum ve kendisi de bu görüntülerin yani mangal partisi benzeri görüntülerin bir daha bu yüce Meclis çatısı altında tekrarlanmayacağını da bizlere iletti.
İktidar partisi, bu sistemde, vekillerin hükûmeti denetlemesine set koymuş olabilir ancak milletin denetiminden, arkadaşlar, gördüğünüz gibi kaçamıyorsunuz. İktidar partisinin yapmış olduğu bütçe Sayıştay tarafından denetlenmesine rağmen, yine bizzat Sayıştay Başkanlığı sürecinde Cumhurbaşkanının nasıl müdahil olduğunu da gördük. Ya, kendimizi denetleyecek bir kurum... Burada hiçbir şekilde en ufak bir imada, en ufak bir hissiyatta bile bulunmamanız lazım çünkü bu kurum sizi denetleyecek yani sizi denetleyecek bir kurumdaki seçimlere etki edebilme imkân ve ihtimaliniz olmamalı. Aksi takdirde -işte, kuvvetler ayrılığından bahsedildi, denge denetlemeden bahsedildi- herhangi bir denge denetlemeden bahsedemezsiniz, "Dostlar alışverişte görsün." denge denetleme durumu yapar.
Bütçe geldi, bütçeyi konuşuyoruz -tabii, bütçenin geneli üzerine söylüyorum bunları- bu bütçeyi bizim reddetme ya da kabul etme gibi aslında bir durumumuz yok yani revize etme gibi bir durumumuz yok, ya kabul edeceğiz ya reddedeceğiz. Ne olacak sonra? İşte, Cumhurbaşkanı, bütçe reddedilirse ya 2023'teki rakamları esas alacak, ona göre bir bütçe düzenleyecek -ki ülkeyi iktidarın getirmiş olduğu bu ekonomik durumda 2024 rakamlarıyla 2025'i yönetebilmeniz mümkün değil- ya da geçici bir bütçe -yani mevzuat onu söylüyor- yapılacak. Bu nasıl olacak, bunu bilmiyoruz. Yarın bir gün Meclis aritmetiği farklı çıktığı zaman ne olacak, muhalefet partileri sayı olarak yüksek olduğu zaman? Bu bütçe onaylanmayacak. Nasıl çıkılacak bunun içinden? Yüzde 60 enflasyonun olduğu bir yerde geçmiş senenin rakamlarını mı alacaksınız? Cumhurbaşkanı ya bütçeyi revize ediyor ya da -dediğim gibi- önceki döneme bakıyor. Yani burada sistemdeki abuklukların görünmesi açısından bunları söylüyorum.
Tabii, elle tutulur bir kural var. Bu anayasa tartışmaları yapılırken ona da çok değinildi. Elle tutulur bir kural var, o da nedir? Cumhurbaşkanı kendisi eğer seçimleri iptal ederse, seçimleri yenilerse tekrar aday olamıyor ama Meclis tekrarlayacak olursa tekrar aday olabilme imkân ve ihtimali var. Umarım, bütün bu kopan fırtına, bütün bu konuşmalar, bütün bu Anayasa değişikliği, bu konudaki tekrar aday olabilme ihtimalinin tereddütlerini kaldırmak için yapılan girişimler, çabalar değildir. Buna zaten bizim asla müsaade etmeyeceğimizi, tekrar bunun önünü açacak bir uygulamaya da İYİ Parti olarak "evet" demeyeceğimizi defalarca söyledik, bir kez daha burada tekrarlamış olayım.
Bütçesini görüşeceğimiz Büyük Millet Meclisi 1920'de kurulan ve evveliyatlarıyla birlikte yüz yıldan fazla bir birikime sahip. Şimdi, bakın, burayı etkin olarak kullanıyor muyuz? İhtisas komisyonlarımız var. Bu hafta dokuzuncu yargı paketi geldi. Dokuzuncu yargı paketinin içerisinde 2-3 tane madde var. Bunların tamamı, bu maddelerin içeriği kamu kaynakları ve kamu kaynaklarının kullanılmasıyla alakalı. Nereye gitmeli sizce bu? Buraya gelmemeli mi, Plan ve Bütçeye? Plan ve Bütçeye gelecek çünkü kamu kaynağı kullanılacak, tali komisyonlara gelmiyor. Örnek olsun diye söyledim. Birçok kanun maddesinde biz tali komisyonların hiçbir şekilde çalıştırılmadığını görüyoruz, sonra da Meclisin gücünden, etkinliğinden, itibarından bahsediyoruz. Tali komisyonların çalıştırılması çok çok önemli. Sivil katılım, istişare mekanizması, müzakere, İç Tüzük'e uygunluk, bunlar da Meclisin görünür değil ama niteliksel kalitesini artıracak ve memlekete, millete daha fazla hizmet edebilme, daha etkin, faydalı olabilme imkânını verecek ana unsurlar.
Erhan Usta Milletvekilimiz de Komisyon üyemiz de belirtti. Bakın, benim önümde kamera var; bu haz ettiğim bir durum değil. Bakanlar konuştuğunda evet yayınlanıyor fakat bizler burada yaptığımız konuşmayı, sesimizi duyurabilmek için kayda alıyoruz, sonra arkadaşlar değerlendiriyor. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; bu kadar insanın içinde saklanacak, gizlenecek ya da duyulmasından imtina edeceğimiz bir söz sarf etmeyiz, milleti temsil ediyoruz. Dolayısıyla, ben de bir kez daha bu konunun gözden geçirilmesiyle ilgili talebimi yinelemiş olayım.
Anayasa’nın 88'inci maddesi var. 88'inci madde çok net, yürütmenin kanun çıkarmasını engelliyor. 88'inci madde diyor ki: "Yasama yapar." Şimdi, ben hepinize soruyorum: Mesela, son gelen yargı paketi ya da bundan önce gelen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun... Allah aşkına, birisi çıksın da desin ki: "Evet, bunu Parlamentodaki milletvekilleri hazırladı." Hepimiz biliyoruz ya bakanlıktan ya da Cumhur... Ya, birçoğu milletvekillerinin önüne geliyor ama arka mutfağı farklı şekilde. Dolayısıyla, Anayasa’nın arkasından dolanma gibi bir durum var. Tam olarak ne söyleniyorsa o şekilde uygulanması, bunların göstermelik olmaması doğrudur, doğru olan odur.
Soru önergeleriyle ilgili konuya değindim. Tabii, ben de bir rakam vereyim: Verilen araştırma önergelerinin sadece yüzde 1,8'i gündeme alınmış Türkiye Büyük Millet Meclisinde ama bunların çoğu da birleştirilen araştırma önergeleri. Başkanımızın vermiş olduğu rakam farklıydı, ben araştırma önergelerinden bahsediyorum yani sizin söylediğiniz rakama karşılık olsun diye verdiğim bir rakam değil. Bu araştırma önergelerinin, her bir partinin vermiş olduğu araştırma önergelerinin sadece yüzde 1,8’i gündeme alınmış, o da ancak ortaklaşılanlar yani bir arada oturup, konuşup biz bunu çıkaralım diyebildiklerimiz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bunların hepsi kabul edilirse Meclis...
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Tabii, hepsi kabul edilsin demiyoruz. Bak, burada bir çarpıklığı gündeme getiriyorum. 100 tane verilmiş, 1,8'i; bunların tamamı da mutabakatla... Ya, muhalefetin verdiği bir araştırma önergesi... Şimdi, öyle araştırma önergeleri söylerim ki niye itiraz ettiğinizi anlatmakta zorlanırsınız. Yani bunların hiçbiri kabul edilmemiş. Etkin olmasını istiyorsak bu oranı gelin yüzde 5’e çıkaralım, yüzde 10'a çıkaralım. Muhalefetin verdiği bazı araştırma önergelerine iktidar öz güven göstersin, “Buyurun getirin, araştıralım.” desin, onu kastediyorum yoksa hiç yapılmıyor demiyoruz.
Şimdi, daha önce değindiğimiz bir başka konu, etkin ve kapsamlı bir çalışma sürecini yaşamıyor Meclis dedik. Tabii, maalesef, ilk 4 maddeyle ilgili Meclis Başkanımızın beyanları oldu; bunu, tabii, daha önce de düzeltti. Bugün de bir kez daha dedik ki Anayasa’nın ilk 4 maddesi konuşulmadan, tartışılmadan Anayasa’yla ilgili değişiklikler, müzakereler üzerinde durulabilir. Başka bir nokta, hemen bunun üstüne, Gazi Mecliste teröristbaşının ismiyle yan yana anmak durumunda kalıyoruz. Bugün, milletimize, bize, kendilerine ait olan bu Meclisi, mangal partilileriyle, bu tür isimlerle bunları yan yana alarak milletten kopuk olayları yaşayan bir Meclis olarak bir görüntü veriyoruz. Meclisi, hakkı ve iradesi gasbedilen tutuklu bir milletvekiliyle andırıyoruz, Can Atalay konusundan bahsediyorum. Bu Meclisi mahalle kavgalarıyla, yumruklaşmalarla andırıyoruz millet nezdinde. Ufacık bir olaydır ama milletin aklında bunlar kalıyor. Bu ülkenin aziz şehitlerine, kurucu kadrosuna büyük bir zulümdür bu, üzerimizde milletin ve tarihin sorumluluğu var.
Şimdi, bütçeyle ilgili de birkaç konuya değinmek istiyorum. En önemli konu, tabii, bu artışın detaylarına ben baktığım zaman, bütçesinde diğer bakanlıklarla kıyasla çok büyük bir artış var. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan personelimizin de çok ciddi sorunları var ve bu sorunlar da maalesef, elbette ki Meclisin işleyişini ve kalitesini, onların motivasyonunu, onların enerjisini bir şekilde etkiliyor. Meclis personelimiz gerçekten de çok önemli ve fedakârca işler yapıyor. Zaman zaman burada sabah saat üçlere kadar kalıyoruz, çalışıyoruz, işin mutfağı burası ancak Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar maalesef hepimizi, bütün milletimizi, vatandaşlarımızı etkilediği gibi bu arkadaşlarımız da etkiliyor. İş yükü, çalışma temposu, iş ve sosyal yaşam dengesi maalesef korunmakta zorlanıyor. Ben konuştuğum birçok arkadaştan bu şikâyetleri duyuyorum. Bu sorunlar sadece çalışanları değil aslında herkesi, hepimizi etkileyen konular yani aslında topyekûn bir verimlilik sorunu var. Bu sebeple, Meclisimizde personelimizin sorunlarının çözümü noktasındaki her konuyu konuşmaya her zaman açık olduğumuzu da İYİ Parti olarak buradan ifade etmek isterim. Personelimizin motivasyonunu artırmak ve mesleki gelişimlerine katkıda bulunacak her türlü eğitim faaliyetinin de Türkiye Büyük Millet Meclisinin gelecek nesillere taşınabilmesi, sürdürülebilir olması açısından da çok kıymetli, çok önemli olduğunu... Buralarda hani “İtibardan tasarruf edilmez.” deniyor ya, evet “Eğitimden tasarruf edilmez.” cümlesini burada kullanabiliriz.
Şurası çok önemli ve dikkat çekici: Son dönemde tüm kamu kuruluşlarındaki bütçelerde artış oranı -onu söyledim- yüzde 33, yüzde 80. Detayına indiğimiz zaman, arkadaşlar, ana artışın personel ve personel primleriyle yani SGK primleriyle ilgili olduğunu görüyoruz. Şimdi, burada benim merak ettiğim bir konu var: Personel mi artacak? Yüzde 80’lik bir artış oluyorsa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi içerisinde en büyük payı alan yüzde 60 küsurla personel gideri ise ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesi yüzde 80 artarken personel gideri ve personele bağlı olarak ödenen vergilerin oranı neredeyse 2 katına çıkıyorsa burada açıklanması gereken, izaha muhtaç bir durum var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Tamamlayacağım Başkanım.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ek süre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Şimdi, geçmiş dönem enflasyon oranını alarak personele maaş zammı yapacaksanız bu oranın yüzde 50’de kalması lazım, öngörülen enflasyona göre zam yapacaksınız yüzde 25'lerde kalması lazım. Yüzde 144'lere çıkan bu artışın sebebi nedir? Kaç eleman alınacak? Kaç kişi alınacak? Nereye alınacak? Çünkü eleman sayısını da 2’ye katlanıyor olması lazım. Bu benim baktığım evraklarda, dokümanlarda… Meclis Başkanlığının İnsan Kaynaklarına da sordum bunu, “Kaç kişi çalışıyor Mecliste? Kaç tane eleman alınacak? Bununla ilgili bize bir cevap verir misiniz.” diye. Daire Başkanı galiba burada, herhangi bir cevap vermedi ya da vermek istemedi ya da veremedi, bilmiyorum; bunun açık olarak, net olarak ortaya konulması gerekiyor. Şeffaflık şart. Bütçe dediğiniz şeffaftır, denetlenebilir, açık olmalıdır; hele de milletin, memleketin parasıyla ilgili bir adım atıyorsak bu şeffaflığı, bu açıklığı, bu netliği de çok net olarak göstermek zorundayız diyorum. Bu vesileyle 2025 yılı bütçesinin memlekete, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.