| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Ticaret Bakanlığı b) Helal Akreditasyon Kurumu c) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .11.2024 |
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri ve bürokratlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2025 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını diliyorum.
Konuşmama başlamadan önce İzmir'de yanan 5 evladımız için duyduğum üzüntüyü ben de ifade etmek istiyorum. Özellikle 2 küçük çocuğu olan bir anne olarak, bir annenin küçük çocuklarını tek başına bırakıp çalışmaya gitmesinin o annenin yaşadığı çaresizliği gösterdiğini düşünüyorum. Ben kendi adıma, işe giderken çocuğumu evde tek başına bırakmayı bırakın, bırakacağım kişiyi bile ince eleyip sık dokurken bir annenin bu duruma gelmesinin benim içimi parçaladığını ve gerçekten çok üzüldüğümü bir daha belirtmek istiyorum.
Aynı zamanda, hafta sonu seçim bölgem olan Adana'da, Yüreğir ilçesinde tarım işçilerini ziyarete gittik, orada da yaşadığım bir anekdotu anlatmak istiyorum. İşçilere "Bizden ne talep edersiniz?" diye sorduğumuzda, çadırların yanındaki sulama kanallarının kenarına dikenli tel çekilmesini istediklerini söylediler. Niye bunu istediklerini sorduğumuzda 2 küçük çocuğun oraya düşüp boğulduğunu dile getirdiler. Daha bunu atlatamamışken üzerine İzmir'de yaşanan bu olayı da duyunca gerçekten tüm bu olaylarda Türk devletinin maalesef insana verdiği önemi de görmüş oluyoruz. Bunlar çok önemli anekdotlar, inşallah devletimiz bir daha böyle olayların yaşanmasının önüne geçecek önlemleri bir an evvel alır diyorum.
Buna ek olarak, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 41'inci kuruluş yıl dönümünü de kutlamak istiyorum. Bu vesileyle, başta Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere bu Cumhuriyetin kurulmasında emeği geçen şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle anmak istiyorum. Yine, bu vesileyle, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Kıbrıs Türkü olan babam Başbuğ Alpaslan Türkeş'i de rahmetle anıyorum.
Öncelikle, bu bütçenin ülkemizin ekonomik geleceği için ne kadar kritik olduğunu vurgulamak istiyorum ben de. Ancak bütçenin, içeriğine baktığımızda, ülkemizin uzun vadeli kalkınma hedefleri ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için yeterli bir altyapıyı sunduğuna dair ben de ciddi kaygılar duyuyorum. İlk olarak, Ticaret Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin ihracatı teşvik ve destek anlamında yeterli olmadığını görüyoruz. Türkiye'nin dış ticaret açığını azaltmak ve dünya pazarlarında rekabet gücünü artırmak istiyorsak ihracat konusunda ciddi desteklerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Ayrıca, yine Ticaret Bakanlığının yurt dışı pazarlara açılma ve yerli üreticiyi koruma konusunda da atması gereken önemli adımlar var ancak bu bütçenin bu konuda da gerekli desteği sağlamadığını, yerli üreticinin küresel rekabet karşısında yalnız bırakıldığını görüyoruz. Özellikle KOBİ'lerimiz bu bütçeyle hayatta kalmakta zorlanacak ve büyük oyuncuların baskısı altında ezilmeye devam edecek gibi gözüküyor.
Bunun yanı sıra, e-ticaretin yükselişine karşı Ticaret Bakanlığının dijitalleşme yatırımlarına yeterli bütçe ayırmadığına da tanık oluyoruz. Dijital ticaretin küresel ekonomideki önemi gün geçtikçe artıyor. Türkiye'nin bu alanda daha güçlü adımlar atması gerekiyor. Tabii, Trendyol meselesi de gerçekten ilginç, o konuda da ince eleyip sık dokumak gerekiyor.
Ben aynı zamanda, bu başlık altında bütçeyi değerlendirirken bu uyuyan kapasiteyi ekonomiye katma gerekliliğiyle ilgili de biraz konuşmak istiyorum. Gerçi Türkiye bu Uber, Airbnb gibi konulara biraz mesafeli gözüküyor ama bundan hiçbir şekilde kaçamayacağımızı ben görüyorum. Uyuyan kapasite ve bu kapasitenin paylaşım ekonomisi aracılığıyla etkin hâle getirilmesinin önemine dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizde maalesef üretimden tüketime, ulaşım araçlarından konaklama tesislerine kadar birçok alanda mevcut kapasitenin yeterince kullanılmadığını görüyoruz. Paylaşım ekonomisi bu uyuyan kapasitenin ekonomiye kazandırılması için önemli bir çözüm yolu sunmaktadır. Paylaşım ekonomisi bireylerin veya kurumların sahip oldukları kaynakları diğerleriyle paylaşmasıyla verimliliği artırmayı amaçlar. Bu model uyuyan kapasiteyi açığa çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda kaynak kullanımını optimize ederek maliyetleri düşürür ve çevresel etkileri azaltır. Örneğin, boş kalan iş makineleri, tarım araçları, taşıma araçları gibi birçok varlık paylaşım ekonomisiyle çok daha etkin bir şekilde kullanılabilir. Aynı şekilde, büyük şehirlerde boş duran ofis alanları, konutlar veya depo alanları da bu ekonomi modeliyle etkin bir şekilde değerlendirilebilir. Ticaret Bakanlığının 2025 bütçesi içinde paylaşım ekonomisini destekleyici mekanizmaların veya teşviklerin yer almasını ben şahsen isterdim ya da gelecek yıllarda bunların dikkate alınmasını istiyorum ancak bu alanda ne yazık ki yeterli bir bütçeyi de göremiyoruz, öyle bir zihniyeti de ben pek sezemedim. Paylaşım ekonomisinin yaygınlaşması küçük ve orta ölçekli işletmelere yeni fırsatlar sunarak ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir. Özellikle yerli platformların gelişimini teşvik etmek Türkiye'nin dijital ve paylaşım ekonomisinin güçlü bir konum edinmesine yardımcı olacaktır. Bizler, uyuyan kapasitenin harekete geçirilmesi ve paylaşım ekonomisinin ülkemizde yaygınlaştırılması için Ticaret Bakanlığının bu konu üzerinde çalışmalarını talep ediyoruz. Bu adımlar ekonomimizin rekabet gücünü arttıracak, sürdürülebilir bir ekonomik büyümeye zemin hazırlayacaktır. Ticaret Bakanlığının bütçesinde de bu vizyonun yer almasını talep ediyoruz. Şöyle bir örnek vermek istiyorum ben: Yüz yıllık BMW'nin piyasa değeri 43,4 milyar euro iken hâlihazırda on beş yıllık Uber'in piyasa değeri 151 milyar dolar; bu, paylaşım ekonomisinin ülkeye çok çabuk nasıl fayda sağlayacağının bir göstergesi.
Ticaret Bakanlığının bütçesini değerlendirirken seçim bölgem Adana'dan da bazı konulara parmak basmak istiyorum. Çok önemli gördüğüm bir konuyu burada tekrar gündeme getirmek istiyorum. Daha önce soru önergelerimize tarafınızdan verilen cevaplarda Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak 2023 yılında kurulduğu ifade edilen Ceyhan Gümrük Müdürlüğünün faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmaların hızla sürdüğü ifade edilmişti. Bölgenin stratejik konumunu, Ceyhan ilçemizin Türkiye ekonomisindeki potansiyel katkılarını göz önüne aldığımızda bu sürecin derhâl sonuçlandırılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ceyhan Gümrük Müdürlüğünün işlevsel kılınması yalnızca Adana'mızın değil, tüm Akdeniz havzasının ticaretini hızlandırarak dış ticarette önemli avantajlar sağlayacaktır. Liman altyapısı, sanayi yatırımları ve lojistik merkezi olma vasfıyla Ceyhan, potansiyel cazip bir ticaret merkezi olarak öne çıkacaktır. Bölgedeki işletmelerimiz ve yatırımcılarımız gümrük işlemleri için Mersin veya İskenderun'a gitmek zorunda kalmaksızın hizmet alabilecek, hem zamandan tasarruf sağlayacak hem de lojistik maliyetlerin azaltılması açısından da büyük önem taşıyacaktır; bu sayede ticaret hacmimizin artırılması mümkün olacak, aynı zamanda bölgenin ekonomik kalkınmasına güçlü bir katkı sağlayacaktır.
Ayrıca, yine, Adana ticaret odalarından gelen bazı taleplerden de bahsetmek istiyorum. MERSİS kayıtlarının bankalar tarafından görülmesi bazı şahısların esnaf kefalet kredisi kullanmak istemesi durumunda sorun yaratabilmektedir. Bankalar, başvuru yapan kişinin MERSİS'te bir şirket ortaklığı kaydı gördüğünde kredi risk değerlendirmesi gereği bu kaydın silinmesini talep edebilmektedir. Bu durum özellikle hem şirket ortağı olan hem de esnaf statüsündeki bireysel işletme sahibi olan kişiler için zorluklar yaratmaktadır. Bu sorunun çözümü için önerilen yaklaşım da MERSİS'te şahıs kayıtları ve şirket ortaklıklarının ayrı ayrı kategorize edilmesidir. Böylece bir kişinin şahıs işletmesi kayıtları ve şirket ortaklığı bilgileri net bir şekilde ayrılabilir ve bu sayede esnaf kefalet kredisi başvurularında şirket ortaklığı bilgisi bir engel oluşturmaz. Ticaretin zor günler yaşadığı bu dönemlerde nakde ihtiyacı olan şahıs firmaları uygun faizli esnaf kefalet kredisi için ticaret odası kayıtlarını sildirmeye başlamış ve esnaf odalarına kayda yönelmişler. Tacir vasfındaki firmalar kayıtlarını sildirip işte, "Eğer sizden kredi bulamıyorsak gidip buralardan kendi çaremize bakmak zorundayız." gibi sebeplerle ticaret odalarının üye sayılarını da düşürmektelermiş. Bundan da rahatsız olduklarını belirttiler.
Aynı zamanda, yine, yapraklı narenciyenin ihracatının yasaklandığını, "Irak'tan talep olmasına rağmen yapraklı ürün gümrükten geri gönderilmektedir." diyorlar. Yaprakları kesilen narenciyenin yapraklarının temizlenmesi ve tekrar kasalanması ve benzeri işlemler ek maliyet oluşturuyor. Zaten yeteri kadar sıkıntıdalar. Dolayısıyla "Yasaklandı ama bunlar bir şekilde yasak yollardan da ihraç ediliyor. Bu konuda tekrar bize bir yol açılsın." diyorlar.
Tekrar beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Teşekkürler.