KOMİSYON KONUŞMASI

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün burada Ticaret Bakanlığının ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe teklifini görüşmek üzere toplanmış bulunmaktayız. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ticaret Bakanlığı için öngörülen bütçe 56 milyar 233 milyon 383 bin lira, Rekabet Kurumu için 1 milyon 278 milyon 253 bin lira ve Helal Akreditasyon Kurumu için ise 73 milyon 591 bin lira bütçe ayrılması planlanıyor.

Bu bütçeler çok büyük rakamlar ifade etmekte ancak asıl önemli olan, bu devasa bütçelerin ülkemize, vatandaşlarımıza ne tür katkılar sağladığıdır. Maalesef ekonomik olarak doğru bir yolda değiliz. Hükûmetin izlediği politikaların sorunlara çözüm üretemediği, aksine sorunların daha da büyümesine neden olduğu açıktır. Ekonomik anlamda yaşanan bu çöküş, ülkemizi hem ulusal hem de uluslararası arenada ciddi bir şekilde zorlamaktadır. 2024'ün ilk dokuz ayında 2023'ün ilk dokuz ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 13,3; kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 23,8; kurulan kooperatif sayısı yüzde 13,5 azalmıştır. Bu veriler, ticari girişimlerin giderek zorlaştığını ve şirket kurmanın cesaret gerektiren bir adım hâline geldiğini net bir şekilde göstermektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, yüksek enflasyon, artan maliyetler ve finansman kaynaklarına erişimde yaşanan zorluklar nedeniyle şirketler faaliyetlerini sürdürmekte ciddi güçlüklerle karşı karşıyadır. Ekonominin bel kemiği olan KOBİ'ler ve küçük işletmeler yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ayakta kalmakta zorlanmaktadır. Bu işletmelerin karşılaştığı zorluklar yalnızca onların değil, aynı zamanda ülkemizin de geleceğini tehlikeye atmaktadır. Bu işletmeler üretim yapamaz hâle geldiğinde işsizlik artmakta, toplumda gelir dağılımı bozulmakta ve sosyal huzursuzluklar ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin ekonomik olarak zayıflaması, vatandaşlarımızın alım gücünün düşmesi ve yaşam standartlarının gerilemesiyle sonuçlanmaktadır. 2024'ün ilk dokuz ayında 2023'ün ilk dokuz ayına göre kapanan şirket sayısı yüzde 23,1 artmıştır. Bu durum, ülkemizdeki ticaretin ne kadar kırılgan olduğunu ve ekonomimizin içinden geçtiği zorlu süreci açıkça gözler önüne sermektedir. Ticaretin sürdürülebilir olmadığı bir ortamda işsizlik artmakta ve yeni yatırımların yapılması zorlaşmaktadır. Girişimciler, finansman bulmakta ve işletmelerini döndürecek geliri elde etmekte zorluk çekmektedirler. Bu gidişat, ülkemizin ticari altyapısının sarsıldığını ve ekonomimizin temelden zayıfladığını ortaya koymaktadır. Enflasyon, yüksek faiz oranları ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar ülkemizdeki ekonomik istikrarı bozmakta ve işletmelerin önünü görmesini imkânsız hâle getirmektedir. Ekonomik güvenin olmadığı bir ortamda yatırımcılar risk almaktan kaçınmakta ve sermaye başka ülkelere kaymaktadır. Türkiye'nin güçlü ve bağımsız bir ekonomik yapıya sahip olması gerekirken Hükûmetin hatalı politikaları ülkemizi dışa bağımlı bir yapıya sürüklemektedir. Bu sorunların çözümü için acil ve somut adımlar atılmalıdır. Uluslararası ticarette güçlü ve söz sahibi bir ülke olmak için gerekli tüm önlemler alınmalı, planlı bir şekilde hareket edilmelidir. Ülkemizdeki girişimcilerin desteklenmesi, finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması ve vergi yüklerinin azaltılması gerekmektedir. KOBİ'ler ve küçük işletmeler devletin sağladığı desteklerle güçlendirilmeli, özellikle ihracat yapan firmaların rekabet gücü artırılmalıdır. Ülkemizin dünya pazarlarında söz sahibi olabilmesi için yerli üretim teşvik edilmeli ve dışa bağımlılıktan kurtulacak bir yapı oluşturulmalıdır.

Sayın Bakanım, ülkemizin ekonomik sorunları yalnızca ticaret sektörü olarak sınırlı değildir. Tarım, sanayi, hizmetler ve teknoloji alanlarında da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye tarımda kendine yeterli bir ülke olmaktan çıkmış, gıda ithalatına bağımlı hâle gelmiştir. Bu durum, hem ekonomimizi ve hem de gıda güvenliğimizi tehdit etmektedir. Yüksek maliyetler ve yanlış tarım politikaları çiftçimizi borç batağına sürüklemiş, köylerden şehirlere göç artmıştır. Bu gidişat, kırsal kalkınmayı ve ülkemizin tarımsal üretim kapasitesini tehlikeye atmaktadır. Sanayi sektöründe ise yüksek maliyetler nedeniyle üretim yapmak zorlaşmış, birçok fabrika kapanmış veya faaliyetlerini azaltmak durumunda kalmıştır. Özellikle enerji maliyetlerinin yükselmesi sanayi üretimini büyük ölçüde etkilemektedir. Üretim maliyetinin artması yerli sanayiciyi zora sokmakta ve ithalatın daha cazip hâle gelmesine neden olmaktadır. Bu durum, ülkemizin sanayi altyapısının zayıflatmakta ve dış ticaret açığını artırmaktadır.

Sonuç olarak Hükûmetin tüm bu sorunlara kalıcı ve etkili çözümler üretmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)