KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.

CHP grup sözcüsünün konuşmasında atıf yaptığı bir şeyle başlamak istiyorum. "Sayın Cumhurbaşkanının bir sözünü tekrar hatırlatalım." dedi, "Biz verdiği sözü göreve gelince unutanlardan, sandık ufukta görününce vaat bohçasını açıp seçim sonrası üzerine yatanlardan değiliz. Biz sözüne, kavline sadık, vaatlerinin arkasında duran bir parti, bir ittifakız." dedi. Evet, gerçekten öyleyiz.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Mülakatla, evet.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunu alaycı bir şey olsun diye söyledi ama yirmi yıllık icraatlarımızın, sadece eğitim alanında değil hayatın hangi alanına bakarsanız bakın, devletin hangi kurumları eliyle üretilen hizmete bakarsanız bakın, AK PARTİ bütün seçim beyannamelerinde, bütün parti programlarında bütün vaatlerinin hepsini, Allah'a sonsuz şükürler olsun, yerine getirmeyi başarmış, birçoğunda verdiği vaatlerin de önüne geçmiş, konut edindirme yardımlarını vadetmediği hâlde ödemesi gibi birçok konuda da devletin vatandaşına borcu olmaz diyerek onları dahi hiçbir programında olmamasına rağmen ödemiş bir iktidardır, bir siyaset anlayışıdır.

Şimdi, bize "Rakamlara dans ettiriyorlar." diye bir eleştiri oldu. Bakıyoruz, aslında onlar rakamlarla dans ediyorlar. Şunu söyleyeyim size: Bunlara rakamlarla dans demek aslında biraz ayıp oluyor. Bakın, arkadaşlar, ben de öğrenciydim. 2000'li yıllara girerken mezun oldum liseden, üniversiteye başladım. Ben ilkokuldayken benim okul numaram 1.041'di, 8 derslikli bir okulda okuyordum, öğrenci numaram 1.041 idi ve o kadar çok derste, sınıfta güzel sesli arkadaşların çıkıp şarkı söylettirildiğini hatırlarım ki o boş geçen derslerde, öğretmenlerin olmadığı derslerde çocuklar başka başka işler yapmasın diye bize başka sınıflardan öğretmenlerimiz gelir, güzel sesli arkadaşları kürsüye çıkartır, onlara şarkılar söylettirirdi. Öğrendiğim birçok eski şarkının hepsi o günlere aittir. Bize kalkıp burada lütfen, "Rakamları dans ettiriyorsunuz." demeyiniz. Biz, okullarımızda sınıflarımızı bitirdiğimiz dönemlerde annelerimiz, ablalarımız, ağabeylerimiz bir üst sınıfı bitiren ağabeylerin, ablaların kitaplarını almak üzere birbirleriyle okul bitmeden bir ay öncesinden konuşmaya başlardı. Siz neden bahsediyorsunuz ya? "AK PARTİ Türkiye'yi nereden aldı, nereye getirdi?" biz bunları anlatıyoruz; yok, rakamlara dans ettiriyormuşuz.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Bütçeyle ilgili, bütçeyle ilgili Sayın Yegin; dinlememişsiniz, dinleyin sonra cevap verin.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, biri çıkıp "Siz öğretmen atamamış bir iktidarsınız." diyor, cevap veriyoruz, diyoruz ki: "Bugünkü öğretmenlerin yüzde 80'i bizim dönemlerimizde alınmış." Derslik sayısını veriyoruz "Şuradan şuraya getirmişiz derslik sayısını." diyoruz "Eğitim rakamla mı oluyor?" diye bize cevap veriliyor. "Öğretmen başına düşen öğrenci sayıları düştü." diyoruz "Eğitimi otoriterleştirdiniz." diyorlar bize. "Yirmi yıldır kitapları ücretsiz veriyoruz." diyoruz "Yirmi yılda ülkeyi gittikçe daha da fakirleştirdiniz, insanlar kitap alamaz hâle geldi." diye yorumluyorlar. "Katsayı ayrımcılığını kaldırdık." diyoruz "Eğitimi dincilerin kucağına itiyorsunuz." diye bize cümleler kuruyorlar. "Maarif Modeli" diyoruz "İnsanları denekleştirdiniz." diye karşımıza çıkıyorlar. "Nerede medeniyet?" diyorlar. "Kılık kıyafeti eğitimin önünde bir engel olmaktan kaldırdık, çıkardık." diyoruz, din istismarcısı olmakla bizi suçluyorlar. "Okul öncesi eğitimde okullaşma oranını yüzde 12'lerden almışız, yüzde 85'lere taşımışız." diyoruz "Sabi çocukları Orta Doğu, Orta Çağ karanlığına götürmenize izin vermeyeceğiz." diye bu cümlelerle karşımıza çıkıyorlar. Siz, arkadaşlar kötü söz ederek yapılanları gölgelemeye çalışsanız da biz, bu yıl uluslararası olimpiyatlarda en fazla altın madalya aldığımız bir yılı yaşadık. 17'si altın madalya, toplam 73 madalyayla uluslararası yarışmalarda o başarısız gördüğünüz sistem öğrencilerimizle bizim göğsümüzü kabarttı.

Arkadaşlar, sadece bu yıl TEKNOFEST Adana'ya 50 üst, onun altında 127 alt kategoride gerçekleştirilen yarışmalarda 1 milyon 650 bin yarışmacı katıldı. Bunlar, işte, sizin o beğenmediğiniz sistemin yetiştirdiği ortaokullarda, liselerde -o "Sayılarını çoğalttınız da ne oldu, kalite mi arttı sanki?" dediğiniz- üniversitelerde yetişen, hocalarıyla beraber programlar, projeler yapan öğrencilerin katıldığı yarışmalar. 1 milyon 650 bin yarışmacı arkadaşlar. Sadece TÜBİTAK projeleriyle bu sene, TÜBİTAK proje yarışmalarına o beğenmediğiniz sistemin ortaokullarından, liselerinden 7.550 okuldan öğrenci katıldı arkadaşlar, siz neden bahsediyorsunuz Allah aşkına ya? Artık okullarımız ve üniversitelerimiz, üretim ve sanayiyle iş birliği içerisinde. Yapay zekâdan doğal dil işlemeye, yarı iletkenlerden tutun siber güvenliğe, nanofotonikten tutun hedefli tedavi teknolojilerine, nükleer sanayiden sağlık, otonom araç, havacılık ve ileri malzeme teknolojilerine, uçuş simülatörlerinden geleceğin teknolojilerine, her alanda gençlerine mesafe aldıran bir eğitim sistemimiz var; daha da iyileştireceğiz, daha da büyük mesafeler alacağız, göreceksiniz inşallah.

Biz "Bölgeler arası farklılıkları azaltacağız." dedik "Her şehirde bir üniversitemiz olsun." dedik "Ne oldu, kalite mi arttı?" diyorsunuz. Arkadaşlar, son yirmi iki yılda 5 misline çıkan uluslararası nitelikli bilimsel yayın sayısıyla ülkemiz 22'nci sıradan 14'üncü sıraya yükselmiştir o "Kalite yok." dediğiniz üniversitelerle. Neden öyle olmuştur? Çünkü artık cübbelerini giyip Tandoğan Meydanı'nda orduyu darbeye çağıran utanmaz akademi defolmuş, yerine "Eksiklerimizi tamamlayarak nasıl ülkemizi daha ileriye taşıyabiliriz?" diyen bir akademi gelmiş, Allah razı olsun. Eksikleri var, onları da tamamlayacaklar, daha da geliştirecekler hem kendilerini hem öğrencilerini hem bu ülkenin teknolojisini, bilimini, sanayisini, fennini.

Şimdi, konuşmalarda enteresan ifadeler oldu. Bakın, bunu çok kullanıyorsunuz artık, buradan ne demek istiyorsunuz? Çok can sıkıcı bir yere gitmeye başladı. "Dindar ve kindar nesil" ifadesini birlikte anıyorsunuz.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Biz mi anıyoruz?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bakın, hatibiniz diyor ki: "Dindar ve kindar nesil yetiştirmek için 'seçmeli' adı altında zorunlu din dersini müfredata dâhil ettiniz." Arkadaşlar, kin ile dini birlikte anıyorsunuz. "AK PARTİ'nin politikalarını eleştireceğim." diye bir cümle kurarken siz aslında "İnsan dinine yönelik bir şey öğrenirse kini artar, kin sahibi olur." gibi bir imajlama yapmaya çalışıyorsunuz, bunlar hoş şeyler değil. Gerçekten burada "dindar olan, kindar olan" manipülasyonu yapmaya çalışıyorsunuz; sonra da çağdaş, seküler eğitim, çağdaş, seküler, seküler, seküler, seküler...

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Ağzına da yakışıyor ağabey!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bölgede eğitim sorunlarından bahsetti, bölgede eğitim farklarından bahsetti. Bölgede eğitim sayılarından, derslik sayılarından, eğitime erişimle ilgili sorunlardan bahsediyorlar, sonra da kalkıp kaos akademisyenlerine burada methiyeler düzüyorlar. Bölgede niye eğitim sorunları var? Niye erişimde sorun var? O sokaklar kazıldığı zaman, o hendekler yapıldığı zaman, insanların evlerine girip hanelerine tecavüz edildiği zaman "T.C. buraya gelemez, T.C.'nin öğretmeni gelip burada eğitim veremez, T.C.'nin hastanesinde doktor gelemez." denildiği zaman, bütün heryer terörize edildiği zaman, kaos getirildiği zaman ses çıkartmayanlar bugün gelmişler "Sayın Bakan, bölgede okullarımızda şu sorunlar var." Okulları, camileri her yeri yakıp yıkanlara ses etmeyenler, o yakılan okullar bugün yenilenirken yepyeni hâle getirilirken "E, Sayın Bakan, okul..." E, eksik olacak tabii, tamamlamaya çalışıyorlar işte, o günkü kaosu ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bir de "barış akademisyenleri"ymiş; kaos akademisyenleri, savaş akademisyenleri...

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Ne alakası var ya? Ne alakası var?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şu cümleleri kullanan insanları...

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - İnsanların ekmeğiyle oynadınız ya!

PERİHAN KOCA (Mersin) - "Kaos akademisyenleri" ne demek ya?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sükûneti tesis edelim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Koçyiğit, Sayın Koçyiğit...

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Ben Koçyiğit değilim, "Sayyiğit" soyadım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayyiğit, affedersiniz. Sayın Sayyiğit, şu ifadeleri kullanan insanlara kimse "barış akademisyenleri" diyemez.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - İhraçlarla ilgili konuşurken cümlelerinize dikkat edin lütfen!

PERİHAN KOCA (Mersin) - Ama siz bu şekilde hüküm veremezsiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bakın, barış akademisyenleri bildirisinde ne var biliyor musunuz?

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Ne var?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Cümleleri okuyorum: "Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarını sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak yaşam hakkı, özgürlük, güvenlik hakkı, işkence, kötü muamele yasağı başta olmak üzere Anayasa ve taraf olduğu hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir. Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhâl vazgeçmesini, maddi ve manevi zararların tespiti için kurulacak ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilere yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini, müzakere koşullarının hazırlanmasını, Hükûmetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyoruz." diyenleri bize "barış akademisyeni" diye yutturamazsınız. Bunlar kaos akademisyenleri, bunlar savaş akademisyenleri, tamam mı?

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Kaosun karşısında barışı savunan akademisyenler olarak...

PERİHAN KOCA (Mersin) - Yapılan katliamı kaos olarak görmek...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kendi devletine katliam diyen, savaşta kullanılan bombaları halkına kullanan diyen...

PERİHAN KOCA (Mersin) - Katliam yapılıyorsa "katliam" denir.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...bölgedeki bütün halklara katliam yapan diyen akademisyenler bizim için akademisyen hükmünde değildir.

PERİHAN KOCA (Mersin) - O dönemde ne olduğunu hatırlıyor musunuz, ne olduğunu hatırlıyor musunuz? Öyle hüküm veremezsiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Sayın Bakan, burada Maarif Modeli'nden bahsediyor.

PERİHAN KOCA (Mersin) - Bu kadar hakaretamiz konuşulamaz yani.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri, lütfen...

Teşekkür ediyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Türkiye Yüzyılı'na geçmişiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, toparlayın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - "Türkiye Yüzyılı'nda Maarif Modeli" diyor. Burada "Maarif Modeli" dedi diye...

PERİHAN KOCA (Mersin) - Bilime karşı mesafelisiniz, anladık.

ORHAN YEGİN (Ankara) - "Bir partinin adını koyduğunuz eğitim modeli." diyor. Ya, bir şeyin ismini biz andık, biz koyduk diye iyi bir şey yaptığımız zaman, bu halkın menfaatine bir şey yaptığımız zaman...

PERİHAN KOCA (Mersin) - Hangi iyi şeyler mesela?

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...sırf biz yapıyoruz diye her şeye kayıtsız şartsız muhalefet yapmak doğru bir şey mi arkadaşlar?

Sürem bitti, sadece şunu söylemek istiyorum: AK PARTİ dönemlerinde rakamlar verildi, verilecek bundan sonra da...

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Yaptığınız herşey sermayeye çalışıyor, ticarete çalışıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir defa eğitim özgürleşmiştir kardeşim, öğrenci özgürleşmiştir...

PERİHAN KOCA (Mersin) - Öğrencilerin bundan haberi var mı ya gerçekten?

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...öğretmen özgürleşmiştir, okul özgürleşmiştir, hepsi özgürleşmiştir.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Hepsi liyakatsiz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bozdağ, Sayın Milletvekili...

ORHAN YEGİN (Ankara) - İdeolojilik, ayrımcılık, insanları giydiği kıyafete göre ayrıma tabi tutan, okuduğu okula göre başarısını katsayıyla ayrıştıran o yaklaşım bitmiştir. Utanmaz akademi defolup gitmiştir, üniversite, akademi ve bilim özgürleşmiştir, muhbirlik bitmiştir, artık herkes eğitimle ilgilenmeye başlamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

PERİHAN KOCA (Mersin) - Muhbire ne gerek var siz varsınız, siz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Eğitimde herkesin imkân bulduğu, isteyenin, çalışanın, gayret edenin ödüllendirildiği ve önünün açıldığı bir eğitim sistemi gelmiştir. Sonsuz şükürler olsun ki bunda bizim de katkımız vardır.