KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKALIN (Edirne) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli hazırun; Millî Eğitim Bakanlığı 2025 yılı merkezî bütçe görüşmelerinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Şimdi, burada bir eğitimci olarak nereden başlayayım, bilemiyorum. Millî Eğitim Bakanlığının eğitim anlayışı ve bütçesiyle ilgili doğru bir şeyler arıyorum, maalesef bunu bulmak çok zor. Çok söylenecek şey var ancak ben Hükûmetinizin Millî Eğitim anlayışıyla bütçesini çok basit 7 başlıkta değerlendirmek istiyorum.

Birincisi, eğitime verdiğiniz önemle başlamak istiyorum. Bunu anlamak için Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin merkezî bütçedeki oranına bakmak lazım. Bakın, bu 2016'dan beri son sekiz yılda düzenli olarak azalmış, genel bütçedeki oranı şu anda 9,86; uluslararası standartlara göre bu oran yüzde 12. Muhakkak ki bir izahınız vardır Sayın Bakan.

İkincisi: Eğitim kalitesine verdiğiniz önem açısından değerlendirmek istiyorum. Toplam bütçede eğitim yatırımlarına ayrılan paya baktığımızda, merkezî bütçeye oranı 1,75'tir, gelişmiş ülkelere baktığımızda bu oran 2-3 katıdır; bunun da sebebini tabii ki size sormak isterim.

Üçüncüsü: Peki, eğitimde fırsat eşitliği açısından değerlendirdiğimizde, bunu nasıl anlayacağız? Bakın, son on bir yıl içinde özel okulların sayısındaki artış yüzde 143; özel okul sayısı 14 bine, öğrenci sayısı 1 milyon 600 bine ulaşmış. Sorum şu: Bu şartlar altında eğitimde fırsat eşitliğini nasıl sağlayacaksınız?

Dördüncüsü: Öğrenci başına harcamalarda OECD ülkeleri arasında neredeyse sonuncuyuz. "Neredeyse" diyorum çünkü Romanya ve Meksika'dan sonra sondan 3'üncüyüz. Bakın, ilköğretimde 4.038 dolar ve 35'inci sıradayız, OECD ortalaması 11.902 dolar, üçte 1'i; ortaöğretimde 4.305 dolar, 34'üncü sıradayız, OECD ortalaması 13.324 dolar, üçte 1'i; yükseköğretimde 10.657 dolar, OECD ortalaması 20.499 dolar yani yarısı. Bu sonuçlara bakıldığında, bütçeden ayrılan payın azlığına ve eğitime verdiğiniz önem hakkında başka kelam etmeye gerek yoktur.

Birkaç konuya daha değinmek istiyorum. Bunların başında köy okulları var, köy okulları da kanayan başka bir yaramız. Kapatılan köy okullarının kırsala, tarım üretimimize ve ekonomimize olan etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? Bunun yanında, yine, taşımalı eğitimde problemler de cabası. Bunun sonucunda köylerimiz maalesef, boşalıyor. Bu da tarım, hayvancılık üretimimizi ve ekonomimizi olumsuz etkiliyor. Sorum şu: Atama bekleyen öğretmenlerimizi de göz önüne aldığımızda kapanan köy okullarını açacak mısınız?

Bir de kısaca, atanamayan öğretmenler ve mülakat meselesine de değinmek istiyorum. Birçok değerli milletvekili bundan bahsetti ama valilik kaynaklarına göre 100 bin öğretmen açığı var, size göre 50 bin öğretmen açığı var. Atama bekleyen öğretmenlerimizin sayısı 360 bin civarı. Peki, atamak için neyi bekliyorsunuz? Bir de -muhakkak herkes yine sordu- söz verdiğiniz hâlde mülakat meselesinden neden vazgeçmiyorsunuz?

Son olarak, "Meslek lisesi, memleket meselesi." sözüne katılıyor musunuz? Evet, teknik eğitim fakülteleri kapatıldı, meslek lisesi öğretmenlerini ve usta öğreticileri nasıl yetiştiriyorsunuz? Sizce yüksek gerilimde ders verecek öğretmenin alacağı formasyon ile tarih dersi verecek öğretmenin formasyonu bir midir?

Teşekkür ederim.