YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, Muhterem Meclis Başkanımız, Sayıştay Başkanımız, Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımız, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sabahtan beri yapılan konuşmaları da hayretle takip ediyorum. Türkçesi; memleketin çivisi çıkmış, Cumhur İttifakı’nın temsilcileri, vatandaşın inim inim inlediği bir zeminde bu sistemi büyük bir hayranlıkla savunur durumdalar. Yahu, bu ucube sisteminizin, memleketi yirmi iki yılda neredeyse bütçe bile yapamaz hâle getirdiğinin farkında değil misiniz? Denk bütçeden vazgeçtik, sayenizde şöyle dört başı mamur, adam gibi bir bütçe dahi yapamayan ülke olduk. Yaptığınız bütçedeki sapmalar buradan Fizan'a yol olur. Hâlâ kalkmış, Hazinenin artıda olduğu algısını oluşturmak için akla karayı seçiyorsunuz ama vatandaşın fena hâlde ekside olduğunu bir türlü söylemiyorsunuz. Bu ülkenin tarihinde sefalette eşitlik yaratan tek iktidar da siz oldunuz.

Bakın, sadece 28'inci Dönem için konuşayım. Son bir buçuk yılda torbalara tam 71 tane kanun tıkıştırıp ortağınızla birlikte çıkardınız. Bunların hangi biri, Allah aşkına, vatandaşın derdine derman oldu? Bunca kanundan hangisi yüzde 70 ile 80'i yoksulluk sınırının, yüzde 50'si açlık sınırının altında yaşamaya çalışan milletin yarasına derman oldu? En son ÖMK'yi çıkardınız, öğretmenlerin tüm itirazlarına rağmen öğretmenliği ve mesleği itibarsızlaştıran bir kanuna imza attınız. Tüketiciyi Koruma Kanunu çıkardınız, tüketiciyi tükettiniz. Vergi kanunu çıkardınız -52 madde- vatandaşı haraca bağladınız. Hayvanları Koruma Kanunu çıkardınız, hayvanları telef ettiniz. Ticaret Kanunu çıkardınız, esnafı batırdınız. Sağlık kanunu çıkardınız, sistem çöktü ve iflas etti. İşte, şimdi, yargı paketi getirdiniz; biliyoruz ki adaletin de tamamen ruhuna Fatiha okunacak.

Efendim, bir yılı aşkın süredir, 31 Temmuz Covid yasasıyla alakalı bu haktan faydalanamayan ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine alenen aykırı olduğu hâlde, bu torba kanunda ve bu yargı paketinde neden yok Allah aşkına? Konut kanunu çıkardınız, ev sahipleri ile kiracıları birbirine düşman ettiniz. Yahu, siz, pandemide mağdur olanlar için bile bir kanun yapamadınız. Çalışanlara 8 bin lira seyyanen zam kararı çıkardık geçen sene, bu zammı sürüm sürüm sürünen emekliye bile çok gördünüz. Muhalefetin halkın yararı için talep ettiği araştırma önergelerinin neredeyse tamamını reddettiniz. Sadece İYİ Parti olarak biz, sıkıntıdaki bu dönemde milletin derdine derman olmak üzere 78 adet araştırma önergesi verdik ve bunların hepsi reddedildi. Kalplerinizde millet sevgisi olduğunu iddia etseniz de kumandası sarayda olan ve otomatiğe bağlanmış elleriniz hep ama hep millet aleyhine kalktı ve hâlen de kalkıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Böyle bir şey olabilir mi ya?

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Daha dün bir araştırma önergesi verdik. 2024 yılında emekli olacaklar ile 2025 yılında emekli olacaklar arasında akla ziyan bir şekilde yüzde 30 gelir kaybı yaşanacak ve hayatları boyunca sürecek. Böylesi absürt bir konuyu bile Mecliste düzeltemiyorsak millet nezdinde Meclisin hangi itibarından bahsedeceksiniz? O nedenledir ki siz ne derseniz deyin, bu sistem ucube bir sistemdir.

Diğer taraftan, ben, ömrühayatı hak arayarak geçmiş eski bir eğitimci ve sendikacıyım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Efendim, hemen tamamlayacağım, başka konuşmacımız yok.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkoğlu, toparlayın lütfen.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Rica ediyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın sözlerinizi, buyurun.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Dünyada en yüce değer de emektir. Toplumun sorunlarını çözmeye çalışan bu Meclis, bu Meclisin kendi çalışanlarıyla ilgili bu ağır hukuksuzluğu, haksızlığı çözemezse biz milletin yüzüne nasıl bakacağız? Nedir bu? Türkiye Büyük Millet Meclisinde yıllarca emek verdiği hâlde âdeta pamuk ipliğine bağlı olarak çalışan, buna karşılık sadece bir kuru maaşın dışında bir güvencesi olmayan, yoğun biçimde mesailerine tanık olduğumuz danışman arkadaşlarımızın bir nevi kanayan yara hâline gelen sahipsizliklerini biz çözmeyeceksek kim çözecek? Danışmanlık görevi milletvekilleri tarafından verilen bir lütufmuş gibi görülmüş, bu bakış açısı bu konuda yaşanan mağduriyetlerin ve haksızlığın nedeni olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Hemen tamamlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkoğlu...

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Ama efendim, bakın, başka konuşmacımız yok. Bana iki dakika daha verin, bitireyim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkoğlu...

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Lütfen...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir müsaade eder misiniz?

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bir dakika.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın, DEM Grubunun da yok, Saadet Partisinin de kimsesi yok. Böyle bir şey yok ki. Tek başına Sayın Temurci, normalde o zaman o da "Ekle." diyebilir.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Efendim...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hepinize aynı...

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Tamam, hemen tamamlayayım o zaman.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkoğlu, herkese aynı uygulamayı yapıyorum.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Tamam.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam mı?

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Şöyle o zaman, belki kayıtlara girmesi için şu cümleyi sarf edebilir miyim?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun ama teşekkür edin, kapatın.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Tamam, teşekkür edeceğim.

Efendim, Anayasa'ya aykırıdır ya, tazminat hakları yok. Yirmi yıl çalışıp, iş akdi fesholup da tazminat alamayan Türkiye'deki tek çalışan Türkiye Büyük Millet Meclisindeki danışmanlardır ya! Bu haksızlığa niye müsaade ediyorsunuz Sayın Başkanım?