Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Kamu Denetçiliği Kurumu c) Sayıştay Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 31 .10.2024 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün millet iradesinin temsil edildiği bu kutsal çatının bütçesini görüşüyoruz. Meclisin 2025 yılı bütçesi 17 milyar 817 milyon 190 bin lira olarak öngörülüyor. Ancak gerçek şu ki bu Meclis devasa bir bütçeye sahip olmasına rağmen sorunların içinden çıkamadığı gibi, sorunları çözme noktasında da son derece yetersiz bir durumda. Ülkemizin yönetim merkezi olması gereken Meclis âdeta bir sorunlar yumağı hâline gelmiş durumda. Bakın, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burası Gazi Meclis; bu çatı altında milletimizin temsilcileri olarak görev yapıyoruz ama ne yazık ki bu kutsal çatı iktidarın denetimindeki bir yapıya dönüştürülmüş durumda. Meclis Başkanımız, geçmişi, akademik kariyeri iktisat üzerine olan birisi ama bir Türk dil kuramcı gibi yaklaşımla Türkçe yazım kuralları dersi verir gibi Anayasa'mızın ilk 4 maddesini tartışmaya açması Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkelerine açıkça bir hakarettir. Daha öncesinde burada, bu Mecliste görev yapmış dil bilimci Ahmet Cevat Emre, 4’üncü, 5’inci dönem milletvekili, hatta Türk Dil Kurumunun yapılanmasında da çok önemli roller oynayan Agop Dilaçar, hatta şu anda mevcut milletvekillerimizden MHP Grup Başkan Vekili edebiyat profesörü Sayın Filiz Kılıç'ın bile aklına gelmeyen Türkçe yazım kuralları iktisatçı birinin aklına gelmiş, hatta aklına gelip de söylemeye cesaret edemeyen kişilerin yerine bu konuyu tartışmaya açmıştır. Millî birliğin teminatı olan Anayasa'mızın değiştirilemez maddelerini tartışmaya açmak Türkiye'nin varlığına ve bütünlüğüne kastetmekle eş değerdir. Biz İYİ Parti olarak asla buna müsaade etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz, bu ülkenin birliğini ve bütünlüğünü, cumhuriyetin temel ilkelerini sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Meclisin işleyişine baktığımızda karşımıza çıkan manzara içler acısı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim işlevi artık kâğıt üzerinde bir formaliteden öteye gitmiyor. Bilgi eksikliği, şeffaflık sorunu ve yanıtsız kalan önergelerle karşı karşıyayız. Biz milletvekilleri milletimiz adına sorular sorar, konuların aydınlatılmasını talep ederiz ama iktidar bu sorulara yanıt vermekten kaçınıyor. Cevaplanamayan önergelerle milletin talepleri yok sayılıyor. 20 bine yakın soru önergesi, Sayın Meclis Başkanımız da ilgili bakanlıklara yazı yazsa bile sonuç, netice aynı; yani bakanlar, bakanlık bürokratları size de -affedersiniz ama amiyane tabirle- maval okumakta. Orhan Bey biraz önce bahsetti, bütün 20 bin soru önergesinin hepsi mi sizin baktığınız tarzda? İllaki doğruları vardır, en azından o doğrulara doğru şekilde cevap verilebilmesi, zamanında cevap verilebilmesi bence önemli. Bu Meclisin asli görevi olan denetim mekanizması iktidarın kontrolü altında işlevsiz hâle getirilmiştir. Denetim fonksiyonu bağımsız bir Meclis için hayati öneme sahiptir ama burada ne yazık ki bağımsız bir denetimden söz etmek neredeyse mümkün değil. Toplumsal sorunlar, vatandaşlarımızın sıkıntıları Meclisin gündemine taşınmak istense de iktidar tarafından sürekli engelleniyor. Milletin temsilcisi olan milletvekillerinin önergeleri, araştırma talepleri bir bir reddediliyor. İktidar toplumsal sorunları göz ardı ederken muhalefetin çözüm önerilerini engellemek içinse her türlü yolu kullanıyor. Vatandaşların taleplerini dile getirmek isteyen milletvekillerinin yasama süreçlerinde etkin bir rol alması gerekiyor. Ancak iktidar tarafından dışlanıyoruz, yasama sürecinden dışlanmak bir yana, denetim faaliyetlerinde bilgi eksikliği ve şeffaflık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Komisyonlar iktidarın istediği gündemle çalışıyor ve muhalefetin sesini duymak istemiyor. İhtisas komisyonları ise etkisiz ve verimsiz çalışıyor. İktidar, komisyonları kendi kontrolü altına almış durumda. Bu komisyonlar vatandaşların gerçek sorunlarını konuşmak yerine, iktidarın ajandasını uygulamaya devam ediyor.
Ayrıca, biraz önce, milletvekillerimiz de bu danışmanlarla ilgili konudan bahsetti ama ben daha farklı bir yaklaşımda bulunmak istiyorum. Sonuçta, buradaki ilgili arkadaşlara seslenmektense Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bir ihbarda bulunmak istiyorum: Büyük bir kuruluş var ki çalışanlarına kıdem tazminatını ödememek için her yıl çalışanlarını sene sonunda bir gün işten çıkarıyor ve bunu her yıl tekrar tekrar yapıyor. Bunu da "Çalışanların bilgisi var, aramızda sözleşme var." diye savunuyor. Sizleri merak içinde bırakmadan söyleyeyim, çalışanlara bunu yapan ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisi. Çalışanlarının haklarının güvencesi olması gereken, bu haklara uymayanlar hakkında cezai müeyyideleri koyan ve tüm bunları ilmek ilmek kanunlara işleyen Türkiye Büyük Millet Meclisi. Herhangi bir firma bu sebeple şikâyet edildiğinde tespit edebildiğim kadarıyla büyük cezalar yiyor. Grup danışmanlarıyla beraber yaklaşık 2 bin çalışan var, ufak bir cezasından bahsedeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın sözlerinizi, buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, toparlıyorum.
Yaklaşık 20 yevmiyeden 2 bin çalışanın yıllık cezası mahkemelerde ceza verilmiş olsa 100 milyonu buluyor. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu şekilde çalıştırılan personel dava açsa bile davayı kazanamıyor çünkü siz bir sözleşmenin arkasına sığınıp kanunun arkasından dolanıyorsunuz. Peki, özel sektörde faaliyet gösteren bir işletme çalışanına böyle bir sözleşme imzalatıp, her yıl girdi-çıktı yapıp kıdem tazminatlarının üstüne yatsa "Yapacak bir şey yok. Çalışan ile işveren arasında sözleşme var." diyebiliyor musunuz? Kanunlar size ayrı, özel sektöre farklı mı işliyor? El insaf! Bu insanlar yıllarca emek veriyor, güvencesiz, esnek çalışma koşullarında kıdem tazminatları olmadan görev yapıyor. Bu durum kabul edilemez. Meclisin bütçesine bu kadar büyük rakamlar ayrılırken personelin temel hakları neden görmezden geliniyor?
Değerli milletvekilleri, buradan iktidara sormak istiyorum: Meclisin asli görevi ne? Bu Meclisin işleyişi milletin temsilcilerini susturmak, milletin taleplerini görmezden gelmek midir? Meclisin bütçesi, milletin bütçesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkanım, gerçekten teşekkür için bir konuşma yapacağım ayrıca.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Konuşmanın her tarafı teşekkürdü Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sonu teşekkür.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sonu selamet inşallah.
Buyurun, tamamlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Eyvallah.
Yapılan iyi işler de var, bunu da göz ardı etmemek için, hem de geçmişi eleştirmek için söyleyeyim. Bağlı kadrolar var, biliyorsunuz, müşavir kadroları; Başkanın sunumunda gördüm, yaklaşık 93 tane falan. Ama Sayın Başkan -son bir senedir- bu konuyla ilgili, idari teşkilattaki başkan yardımcıları için bu şahsa bağlı müşavir kadrosunu artık ortadan kaldırdı. Bu anlamda da Meclisteki bu tasarrufu yaptığı için de kendisine de ayrıca teşekkür ederim. Teamül hâline gelen bu kadrolaşmayı da umarım bundan sonra kimse yapmaz diye sözlerimi bitireyim o zaman, kalanına inşallah Genel Kurulda devam ederiz.