Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 20 .11.2024 |
UĞUR POYRAZ (Antalya) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri ve İçişleri Bakanlığımızın değerli bürokratlarını saygıyla selamlıyorum.
1 Ekim 2023 tarihinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü binamıza ve bir yıl sonra, âdeta seneidevriyesinde, 23/10/2024 tarihinde TUSAŞ'a yapılan terör eylemlerinde, terör saldırısını gerçekleştiren terörist sayısı, kullanılan silah ve mühimmat araç gaspı ve gasp edilen araç sahiplerinin katli; her iki eylemin de başkent Ankara'da gerçekleşmesi; Kayseri'de gasbedilen aracın hiçbir EDS ve MOBESE'ye takılmadan, plaka bile değiştirme ihtiyacı duymadan başkente ulaşabilmesi; hafif ticari araç olmasına rağmen Emniyet Genel Müdürlüğümüzün bulunduğu ve hafif ticari araçların girişinin yasak olduğu noktaya kadar ulaşabilmesi; saldırının yapıldığı tarih olan 1 Ekimde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı, siz de dâhil sayın bakanlar, parti genel başkanları ve tüm milletvekillerinin üç buçuk saat sonra saldırının gerçekleştiği yerden tam 280 metre mesafede toplanacak olmaları; bunların hepsi birer güvenlik zafiyeti değil midir? Bu güvenlik zafiyetini oluşturmaması gereken Ankara İl Emniyet Müdürlüğü değil midir?
Ankara İl Emniyet Müdürü -iki yılda 2 patlamanın olduğu şehrin Emniyet Müdürü- koçlar gibi yerinde oturuyor. Ankara İl Emniyet Müdürünün getirdiği İl Emniyet Müdürü Yardımcısı, Ankara Emniyet Müdürünün getirdiği Organize Müdürü, Organize Müdür Yardımcıları bir sürü şaibeyle anılıyor, haklarında işlem yapılıyor, soruşturma yapılıyor, soruşturmayla birlikte tutuklanıyorlar, belli bir süre tutuklu kalıyorlar; hâlâ Ankara İl Emniyet Müdürü yerinde oturuyor.
Ankara İl Emniyet Müdürüne gelince -hani, bunu bir liyakat olarak değerlendirdiğimizde- 3 Mayıs 2013 İstihbarat Daire Başkanı olarak atanıyor. 3 Mayıs 2013'ün özelliğine ne? On beş-yirmi gün sonra Gezi eylemleri başladı. Değerli hazırun, Gezi eylemleri yapılırken şu anki Ankara İl Emniyet Müdürü, İstihbarat Daire Başkanı. 1/5/2013 tarihinde Reyhanlı bombalı saldırı, 53 kişi öldü, 146 kişi yaralandı; İstihbarat Daire Başkanı kim? Şu anki Ankara Emniyet Müdürümüz. Gezi eylemleri, 17-25 Aralık, 5 Haziran 2015 Diyarbakır patlaması, 7 Haziran-1 Kasım arasındaki patlamalar, terör saldırıları, Suruç patlaması, 10 Ekim gar patlaması, İstanbul Sultanahmet intihar saldırısı, Diyarbakır Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü bombalı saldırı, Ankara'da Genelkurmay önünde askerî servis araçlarına bombalı saldırı, Güvenpark bombalı saldırı, 19 Mart 2016 bombalı saldırı; bunların hepsinde şu anki Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat Daire Başkanı. Bu mudur sizin başkente bir emniyet müdürü atarken ki liyakat anlayışınız?
Devam ediyorum: Kendisinin Ankara Emniyet Müdürü olduğu dönemde de seneidevriyesinde 2 tane terör saldırısı gerçekleşiyor; başkentte, Ankara'da; Cumhurbaşkanının, Meclisin, bakanların olduğu yerde. Adamlar Kazan'a sırt çantalarında keleşlerle giriyorlar. Yapılan bu hain terör saldırılarında -Emniyet Genel Müdürlüğüne yapılan terör saldırısından da dolayı çünkü iki terör saldırısı sayı anlamında, kullanılan araç ve mühimmat anlamda benzerlik taşıyor- hangi örnek olay analizi yapıldı? Orada bir örnek olay analizi yapıldıktan sonra bu ikinci saldırı gerçekleşebilir miydi?
TUSAŞ'a gittiğimizde, TUSAŞ'ın girişinde bir yazı var: "Kahramankazan Kaymakamlığı Jandarma Asayiş Noktası" mavi üzerine beyaz, TUSAŞ'ın girişinde. Hepiniz oradaydınız, ertesi gün gördünüz. İçiniz yanarak gittiniz, üzülerek gittiniz ama hepiniz gördünüz; jandarma asayiş noktasında jandarma yok ya! Bundan üç beş ay önce Genelkurmay tarafından etkisiz hâle getirilen, paramotorla Türkiye'ye girerken etkisiz hâle getirilen teröristlerin üzerinden TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN ve benzer savunma sanayisi şirketlerine ilişkin bilgiler çıktı mı, çıkmadı mı? Bu bilgiler ışığında, saldırıdan iki hafta önce İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından bilgi verildi mi, verilmedi mi? Bilgi verildiyse iki hafta içerisinde TUSAŞ'ın jandarma asayiş noktasında niye 7/24 nöbetçi bırakılmadı? Bu vatan için canını vermeye hazır 2 aslan parçası, bu gelenlerin 2'sini de orada etkisiz hâle getirmez miydi? İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünde 2 aslan parçası bunun gereğini yapmadılar mı? Bu bir istihbarat zafiyeti midir, vurdumduymazlık mıdır? İki hafta önce TUSAŞ'la ilgili verilen istihbarata rağmen, TUSAŞ'ın etrafında, çevresinde hangi güvenlik önlemleri alındı, hangi kontrol noktaları ve hangi uygulamalar yapıldı? Ben söyleyeyim, hiçbiri.
Bir yılı aşkın süredir İstihbarat Daire Başkanlığına vekâleten bakılıyor. Büyük Türkiye Cumhuriyeti devletinin 179'uncu yılını kutlayan Türk Polis Teşkilatı, bünyesinde İstihbarat Daire Başkanlığı gibi, terörle mücadelenin de aktif olduğu bir dönemde ve bir ülkede İstihbarat Daire Başkanlığına on bir aydır, on iki aydır atayacak nitelikli bir emniyet müdürü mü bulamadı? 1 kişi yok mu kadronuzda ya? Hadi, FETÖ'cüleri gönderdiniz; FETÖ'cü olmadığı netleşmiş, bütün tahkikattan geçmişleri de teker teker emekli ederek gönderiyorsunuz; ya, o zaman, elinizdeki kaynaklardan 1'ini alır koyarsınız; on bir aydır, on iki aydır vekâleten İstihbarat Daire Başkanlığına bakılıyor ya! Burada Emniyet Müdürlüğünden gelen değerli milletvekilleri de var; bu sorum onlara da, onların vicdanlarına da. Ben, bir teşkilatın mesleğe olan aşkının, mesleğe olan tutkusunun, bu millet için belindeki silahıyla, cebindeki rozetiyle canını vermeye hazır olması gerçekliğinin ellerinden alınmaması için bunları soruyorum.
Tabii, burada olayı popülist bir alana da çekmek istemiyorum, sürem de kısalıyor. Terör örgütünü kuran, terör örgütünü yöneten, İmralı'da, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış, İmralı canisi Öcalan'ın, örgütün lağvedilmesiyle ilgili çağrı yapması bir gereklilik midir? Siz, kahraman Emniyet mensuplarımızın, kahraman jandarmamızın, terörle mücadele kahramanlarımızın da Bakanısınız; bu önermeden bir bilginiz ya da bu önermeye bir dahliniz söz konusu mu ya da buna ilişkin görüşleriniz nelerdir? Bu, hepimiz için önem arz ediyor.
Şimdi bir örnek vereceğim, bu, kamuya açık kaynak; bugün de Mecliste görüşülmeye başlanan Dahiliye Memurları Kanunu'nda da maddesi geçiyor. Bu, POLSAN'ın internet sitesinden bir çıktı, bunu hepiniz gördünüz; Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcıları, Sayın Emniyet Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcıları; hepinize sağdan soldan, WhatsApp'tan geldi, bize de geldi, zaten bu memlekette artık hiçbir şey gizli değil yani o yüzden böyle, bir sır niteliğinde de konuşmayalım, o yüzden ben aleni konuşmaya çalışıyorum. Burada ne yazıyor biliyor musunuz? "POLSAN'ın A tipi standart üyelerine sağlanan finansman desteği ve emeklilik yardımı gibi hak ve imkânlardan B tipi katılımcı üyelerin de aynı şekilde yararlanabilmelerine yönelik 24 Ekim 2024 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla, ilgili husustaki Diyanet İşleri Başkanlığından alınan fetva kapsamında sandık tarafından uygulamaya alınan ve hükme bağlanan düzenleme, esaslar aşağıda belirtilmektedir." Bakın, bu POLSAN'ın Yönetim Kurulu kim biliyor musunuz? Emniyet Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcıları, İçişleri Bakanlığının seçkin ve yetkin bürokratları. Bu seçkin ve yetkin bürokratlar bir araya gelip, toplanıp A tipi üyeler ile B tipi üyelere dair yapılacak yardımlarla ilgili bunun hukuka uygun mu, değil mi; bunun doğru mu yanlış mı olduğunu değil; haram mı, helal mi olduğu üzerinden tartışıyorlar ve bunun üzerine Diyanet işleri Başkanlığından fetva alıyorlar. Şimdi, polis teşkilatı yeni bir bölünme alanı; "Biz burada faizsiz B'ye mi geçelim, faizli A'da mı kalalım?" Hadi buyur buradan yakalım. Burası neresi ya? POLSAN burası, POLSAN; İçişleri Bakanlığındaki en yetkin, en etkin isimlerin yönetiminde bulunduğu yer. Diyanet İşleri Başkanlığından fetva alarak karar alıyor Yönetim Kurulu. Ya, siz bunun haram mı, helal mi olduğunu analiz edemiyorsanız; siz bunun hukuki mi, değil mi olduğunu analiz edemiyorsanız ne işiniz var POLSAN'da, ne işiniz var o makamlarda?
Sayın Başkan, son olarak da süremi aşmayacağım, diğer konuşmacıların da sürelerine müdahil olmamak için. Bir de Sayın Bakan, bütün konuşmacıları dikkatle not aldığınızı görüyorum, şu soruyu da not alırsanız sevinirim: Ergün Yolcu, aynı zamanda POLSAN'da da bir danışmanlık durumu söz konusu olduğu... Kamuya açık bir kaynaktan alamadım, sadece...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Poyraz, bir dakika ekliyorum.
UĞUR POYRAZ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Nitelikli bir Vali ve... Elinizden geldiğince hassas bir Bakanlık süreci yönettiğinizi biliyorum; o yüzden, bunun bilginiz dâhilinde ise izahatı, bilginiz dâhilinde değilse müdahalesini bekliyorum. Ergün Yolcu'ya POLSAN'da bir danışmanlık verildi mi? POLSAN'dan bu kişi ne kadar ücret almaktadır? Bununla ilgili de POLSAN, Diyanetten fetva almış mıdır, yoksa bir makamdan talimat mı almıştır? Yine, Özgü Yolcu'nun yine İçişleri Bakanlığına bağlı Göç Başkanlığında herhangi bir görevi var mı? Makam aracı ve şoförü var mı? Bunlar da aynı zamanda bir tür nepotizm midir, değil midir? Bu konuda cevaplarınızı bekliyorum.
Sabrınız için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.