KOMİSYON KONUŞMASI

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri ve bürokratlar, sayın basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütçenizin hayırlı, uğurlu ve bereketli olmasını diliyorum.

Ben de konuşmama başlamadan önce, terörde hayatını kaybetmiş olan tüm şehitlerimize rahmet diliyorum, gazilerimizi saygıyla anıyorum ve bu uğurda mücadele eden tüm kolluk kuvvetlerine, askerlere, sizlere başarılar diliyorum. Ayağınıza, ayaklarına taş değmesin diyorum.

Bugün çok önemli bir Bakanlığın bütçesini konuşuyoruz. Bizim için Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetleri çok önemli ve değerlidir çünkü güçlü devletlerin huzurlu ve güvende yaşayan vatandaşları olduğu yadsınamaz bir gerçektir ve sizin Bakanlığınız da bu konudaki başaktördür. Gücü ve önemi de buradan gelmektedir. Bakanlığınızın bir başka önemli sorumluluğu da bu huzurlu ve güvenli ortamı sağlarken adil olmak ve adil davranmaktır ki vatandaşların Bakanlığınıza, ekibinize güveni tam olsun, hem kurallara, kanunlara uysun hem de işlediği fiiller sonucu aldığı cezaların kabulü mümkün olsun. Kesinlikle bağımsız, tarafsız çalışması gereken bir Bakanlıksınız. Başarılı olmanız kararlı, uzun vadeli ve müdahalesiz çalışma imkânına sahip olmanıza bağlı. Şahsınız Bakan olduğunuzdan beri bu konuda ciddi adımlar attınız, atmaya devam ediyorsunuz ancak sizin teröre karşı, illegal yapı ve paraya karşı vermiş olduğunuz mücadelenin yanında belli periyodik aralıklarla mafya liderleriyle sırayla kol kola resim veren, terörist başını Mecliste konuşmaya davet eden siyasi figürlerin olduğu ortamda işiniz gerçekten zor diyorum.

Türkiye kanun devletidir, hukuk devletidir ama maalesef koyduğu kanunları uygulamada ve uygulatmada çok başarılı değildir. Özellikle, iç ve dış güvenlikle ilgili konulan kanun ve kuralların esnememesi, suç teşkil edecek fiil ortaya çıktığında her kim ve her ne olursa olsun aynı prosedürün uygulanması gerekirken bizim ülkemizde bu dengenin çok doğru işlediği söylenemez. Bu da toplumda adalete ve güvenlik kuvvetlerine güveni zayıflatıyor. Bunun sonucunda da herkes kişisel adaletini ve kişisel güvenliğini sağlama yoluna gidiyor ki işte kırmızı alarm çalmaya başlıyor. Her gün duyduğumuz kadına şiddet, cinayet, çocuk istismarı, katliamı, birbirini vuran iş arkadaşı, komşu haberleri gerçekten "Biz nerede yaşıyoruz? "Metaverse"te bir polisiye filminin içinde mi geziniyoruz?" dememize sebep olmaktadır. Vicdanlarımızda ayrıca kapanmaz bir yara açan ve hâlâ çözülemeyen Narin cinayeti, dava sonuçlanmasına rağmen her aşaması hâlâ bir soru işareti olan Sinan Ateş cinayeti gibi durumların varlığı ve üzerinde duran karabulutlar da kabul edilebilir durumlar değildir ve güveni gerçekten zedeleyen ve toplumda huzuru sağlamada engel teşkil edecek olaylardır.

Bunun yanında, Dilan Polatlar, bahis çeteleri, yenidoğan çeteleri gerçekten akla zarardır. Daha birkaç gün önce Bilkent Center'da bir kafede gündüz vakti adamın biri elini kolunu sallaya sallaya geldi, belinden silahı çıkardı ve herkesin içinde hiç çekinmeden başka birini vurdu. Bu, gerçekten her birimizin, her gün ne gibi şeyler yaşayacağımızın belirsiz olduğu bir ortamın işareti. TUSAŞ saldırısı ayrı dehşet verici bir durum. Yani gelinen noktada sokakta keyifle gezinip yürümek cesurların işi demekten kendimi alıkoyamıyorum.

Bunun yanında, uyuşturucu problemi de çok ciddi boyutlara ulaştı. Uyuşturucu kullanım yaşı ilkokul çağına düşmüş. Buna ek olarak, çok çok ucuz fiyatlara uyuşturucu elde etmek mümkün. Her gün yapılan uyuşturucu operasyonlarına ve yakalanan uyuşturucuya rağmen hâlen daha bir o kadar uyuşturucuya kolay ulaşımın ve bu kadar ucuz fiyatların olmasının Türkiye'de uyuşturucu arz miktarının çok olduğunun bir ispatı olarak uzmanlar tarafından yorumlanmaktadır. Benim seçim bölgem olan Adana da maalesef uyuşturucu konusunda dezavantajlı bölgelerden biridir.

Göçmenler, ayrı bir başlık. Seçim bölgem olan Adana yine, maalesef, bu konuda da mağdur olan şehirlerimizin başındadır. Göç konusunda bir sürü şey söylendi, bir sürü şey konuşuldu; ben bir konuya, bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: 1934 yılında Atatürk döneminde çıkan İskan Kanunu'na göre bir belde, bölge, ilçe, mahalledeki yabancı varlığın yüzde 10'u geçmesi yasaklanmıştır ancak bu madde 2006 yılında kaldırılmıştır. Bu madde yürürlükten kaldırılmamış olsaydı bugün İstanbul, Kilis, Hatay, Adana, Gaziantep bu durumda olmayacaktı diye düşünüyorum. Bu yüzde 10 kotasının yine gelmesi gerekmektedir. Bir memlekette sığınmacı nüfusu hiçbir şartta yüzde 10'unu geçmemelidir, en azından, ivedilikle büyük şehirlerde geri dönüş ikmal edilinceye kadar yüzde 10 kotasını uygulamak önemlidir diyorum.

Bir başka önemli bulduğum başlık da e-devlet. E-devlet, gerçekten teknoloji olarak gayet gelişmiş ve gayet güzel, hepimizin hayatını kolaylaştıran ve kolaylıkla kullandığımız bir uygulamadır; hepimize ait her türlü detay bilgi bu sistemin içinde kayıtlıdır ama bu ne kadar güvenli, korunabiliyor ve ne kadar güvende? Bu konuda kafamızda soru işaretleri vardır. E-nabız ve e-devletin kozmik oda gibi düşünülmesi ve öyle korunması gerektiğini düşünüyorum. Bir sürü kez bu bilgilerin çalındığı, hatta Google'ın Cloud'unda saklandığı, onu almak için Google'ın arandığı gibi haberler çıktı. Bilmiyorum, bunlar tabii ne kadar doğru ya da bu konuda neler yapılıyor. Bize bu konuda detaylı bilgi verirseniz memnun oluruz çünkü bunlar millî güvenlik problemi yaratacak konulardır.

Ben son olarak da bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. 5393 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde belediye başkanlığının görev ve yetkileri açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu görevlerin tek bir kişi tarafından da yürütülmesi esastır ancak bazı belediyelerde "eş başkanlık" adı altında yasal dayanağı olmayan bir paralel yönetim sistemi fiilen uygulanmaktadır. Bu durum, belediyelerde açık bir yetki paylaşımı, hatta bazılarında pratik olarak yetki devridir. Bölücü örgütün sözleşmesinde yer alan bu defakto hukuksuzluğu biz kesinlikle reddediyoruz, kabul etmiyoruz ve bunun neden hâlâ uygulandığını, bu kadar rahatlıkla kullanıldığını ben gerçekten merak ediyorum.

Tekrar size başarılar diliyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sağ olun.