KOMİSYON KONUŞMASI

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Hepinizi selamlıyorum.

İktidar olmadan önce mevcut devlet düzenine sövenler, ona karşı büyük büyük demokrasi nutukları atanlar şimdi durmadan devletin kutsallığı ve değişmezliği üzerine söylevler veriyorlar. "Bizi millet getirdi." diyor ve sık sık yerli ve millî iradeden bahsediyorlar ama bakın, Sayın Bakan, siz beş yılda bir, beş dakika süren oy kullanma hakkı üzerine kurulmuş bir tek adam düzeninin atadığı bir bürokratsınız. Siz seçimle gelmediniz ama ne yapıyorsunuz? Halkın büyük çoğunluğunun iradesiyle seçilmiş temsilcileri görevden alıyorsunuz, tutukluyorsunuz, kayyum atıyorsunuz. Yani halkın iradesi işinize gelince var oluyor, işinize gelince yok oluyor.

Sunumunuzda Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan alıntı yapıp Türkiye'nin kapılarını sevinçlere, zenginliklere, umutlara sonuna kadar açacağınızı söylüyorsunuz, bunun için tek engelin terör olduğunu vurguluyorsunuz ama hem verdiğiniz rakamlar hem de hayatın gerçekleri böyle olmadığını söylüyor. Sizin verdiğiniz rakamlara göre, bu yıl içerisinde hapis araması olan 168.998 kişi yakalanmış, bunların yüzde 99'u hırsızlıktan, dolandırıcılıktan, kasten öldürmekten aranan kişiler. "Terör suçlusu" dediklerinizin oranı toplam sayının sadece yüzde 1,5'u. Demek ki neymiş? Halkın hayatını büyük oranda zehir eden gerçekler yolsuzlukmuş, dolandırıcılıkmış, hırsızlıkmış, mafyatik ya da doğrudan mafya cinayetleriymiş.

Gelelim bütçe sunumunuzda yazmaya ve üzerine konuşmaya yanaşmadığınız, hayatın gerçeklerinin hiç görmediğiniz kısmına yani son bir yılda yaşanan işçi direnişleri, grevleri, hak mücadeleleri karşısındaki huzur icraatlarınıza. Şimdi, size bunların birkaçını hatırlatmak istiyorum. Antep'te bulunan Akcanlar Tekstil Fabrikası işçileri ağır sömürü koşullarına karşı iş bırakarak üretimi durdurdular ve direnişleri boyunca defalarca darbedilip gözaltına alındılar. Esenyurt'ta Carrefour depo işçileri birçok kez biber gazıyla, ters kelepçe takılarak gözaltına alındılar. Polis yetkilileri gözaltı esnasında işçilere ne dediler biliyor musunuz? "Size Sabancı'nın selamını getirdik." dediler. İzmir'de Lezita işçileri defalarca darbedilerek gözaltına alındılar. AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'nun sahibi olduğu FERNAS maden işçileri defalarca gözaltına alındı. Özak Tekstilde hakları için fiilî grev yapan işçiler jandarma saldırısına uğradılar, yaralandılar ve birçok kez gözaltına alındılar. Kadın işçiler hakaret edilerek yerlerde sürüklendi. Biz de orada işçilerle birlikte gaz yedik, tazyikli suya maruz kaldık, suç duyurusunda bulunduk, işçiler de müdahale emri veren Vali Hasan Şıldak ve Jandarma Komutanı hakkında suç duyurusunda bulundular. Sonuç ne oldu? Kocaman bir hiç. Agrobayda 22 işçi haklarını alamadıkları için defalarca direnişte gözaltına alındılar. Trendyol işçileri birçok kez darbedilerek gözaltına alındı, bir önergeyle size bunu sorduk. "Bakanlığınız sömürücü fabrika sahibinin talimatıyla hareket eden Jandarma komutanları hakkında bir işlem yapacak mı?" diye sorduk, işçiler de CİMER üzerinden Bakanlığınız hakkında şikâyette bulundular ama ne oldu? Tabii ki hiçbir şey. AS Plastikte grevin 28'inci gününde Jandarma Komutanının emriyle grev kırıcıları korumak için işçilere müdahale edildi. Polonezde işçiler haksız, hukuksuz işten atıldılar, Çatalca Emniyet Müdürü önce işçilerin karşısına çıkıp "Sizi gözaltına alırım, çocuğunuz zeki olsa bile iş bulamaz." dedi, sonra da işçileri tartakladı, polislere "Saldırın." talimatı verdi, Polenez işçilerinin şikâyetlerini ve suç duyurusunu da dikkate almadınız ama birkaç gün önce çıktınız, "Bizim davamız fakirin fukaranın, öğrencinin, işçinin hülasa imtiyazılılara karşı, elitlere karşı garip gurebanın davası." dediniz ama haklarını isteyen işçilerin, emekçilerin karşısında ilk önce sivil ve silahlı bürokratlarınız, mülki amirleriniz, jandarma ve kolluk komutanlarınız çıkıyor Sayın Bakan. Yani bu ülkede bir terörden söz edilecekse bunun gerçek adı sermayenin, sömürücülerin estirdiği terördür, onların çıkarlarını korumak için yapılan baskılardır. Siz iç güvenlik stratejinizi Anayasa ve yasalarda kırıntı hâlinde olan hakları bile ortadan kaldırmak için kullanıyorsunuz Sayın Bakan. Ekonomik, sosyal, sendikal, siyasal, demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntısı bile yok sizin iç güvenlik anlayışınızda. Bu ülkenin huzuru ve halkın güvenliği için ilk yapılması gereken iş bu iç güvenlik anlayışının yıkılmasıdır Sayın Bakan.

Teşekkür ediyorum.