| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .11.2024 |
HASAN ÖZTÜRK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan ve değerli bürokratlarını saygıyla selamlıyorum.
Dış politika; süreklilik, güvenilirlik ve önce bölgeden, en yakından başlayan ortak köklü geçmiş ve ortak insan bağları üzerinden ortak gelecek üzerine inşa edilir. Dış politika, aynı zamanda, ülkemizin gücünün ve savunmasının ortaklaşılan müttefiklerle güçlendirilmesidir; savunma ve güçlenme önce komşularımızla başlamalı. Öyle bir dış politika uyguluyorsunuz ki komşularımızın neredeyse tamamıyla ilişkilerimiz gerilemiş durumda. Bölgemizde meydana gelen birçok iç ve dış çatışmanın oluşmasında yanlış politikalarınızın önemli bir payı var. Örneğin "Arap Baharı" diye başlayan süreçte kan akmayan neredeyse Arap ülkesi kalmadı; bahar, kan ve gözyaşına dönüştü ve büyüyerek bugünlere kadar geldi.
Sayın Bakan, ben de kitapçığı olabildiğince detaylı inceledim. Bakın, bu hazırladığınız kitapçıkta Bulgaristan yok, bu kitapçıkta Gürcistan yok; demek ki bu ülkeler bu kitapçıkta yer alamayacak kadar önemli değil sizin dış politikanız açısından. Ortak insan bağımızın en yoğun olduğu komşumuz bu ülkelerden biraz bahsedelim.
Ben Bulgaristan'dan bahsetmek istiyorum. Az önce iktidar vekilleri de muhalefet vekillerimiz de o ülkeleri, Balkan ülkelerini ziyaret ettiklerinde ne hissettiklerine değindi. Balkanlar ve Bulgaristan üzerine konuşacağım Kırcaali'de doğan, 1 yaşında ana vatana gelen bir milletvekili olarak ancak bu duygu, tüm yurt dışı Türkler ve akraba topluluklarımız ve oradan gelen muhacirler için de geçerlidir.
Osmanlı, ağırlıklı olarak bir Balkan imparatorluğu idi ve vatan Balkanlardan kaybedilmeye başlandı ve bu vatan savunması iki yüz yıl sürdü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 19 Mayıs 1919'da başlayan son kurtuluş mücadelesi ve kazanılan zaferle Misak-ı Millî sınırlarımız içerisinde toparlandık ama önemli bir kısmımız bu sınırlar dışında kaldı ve Balkanlar da Türk ve Müslüman olmanın bedelini ödedi ve ödemeye devam ediyor.
Bu iki yüz yıllık vatan savunması içinde bazı savaşlar var ki tarihsel anlamda çok ağır bedeller, soykırım ve sürgünlerin yaşandığı; bunların başında 77-78 Osmanlı-Rus Savaşı, 93 Harbi var. Bu savaşta yaklaşık 800 bin insan savaşta, yollarda ve evlerinde katledildi, 1 milyona yakın insan Anadolu'ya ve ülkenin her yerine dağıldı. Bu savaş sonucu Ayastefanos'la Kafkaslardan da Türk milletine ait yüz binlerce insan Anadolu'ya sürüldü. Balkan Savaşlarında ise 275 bin asker savaş meydanlarında, yarım milyon insansa vahşice katledildi. Balkanlar bu kadar önemliyken Bulgaristan da bu kadar önemliyken Gürcistan da, Kafkaslar da bu kadar önemliyken bu dış politika içerisinde göremedim bu ülkeleri.
1903 yılında Bulgaristan kurulduğunda yüzde 55'i Türk ve Müslümandı. 1912, 1924, 1928, 1937, 1951, 1968, 1978 ve 1989 yıllarında yaşanan düzenli asimilasyon ve göç politikalarıyla milyonlarca insan Bulgaristan'dan Türkiye'ye geldi. Bu insanlar, 2 valize 1 arabaya ne sığdırabiliyorlarsa tüm mal varlıklarını ve beş yüz yıllık geçmişlerini, sadece kimlikleri ve değerleri için bırakarak geldiler; ana vatanda toprağı öperek hayata başladılar. Tabii, bunu ancak yaşayanlar anlayabilir. Dolayısıyla Balkan Türkleri, vatan kaybetmenin ne olduğunu, dolayısıyla vatanın kıymetini ve vatan için de her şeyden vazgeçmeyi bilen insanlardır; yüzleri her zaman ana vatana dönüktür. Kaybedilmiş vatanın bu aziz insanları geçmişte nasıl vatan savunmasının bir parçası olmuşlarsa yine Türkiye safında yer alacaklarından da kimsenin şüphesi olmamalıdır. O yüzden, ana vatandan Balkanlara gelen herkes büyük bir sevgiyle karşılanır. Onlar için ana vatan gidilecek son vatan, korunması gereken kutsal topraklardır. Balkanlarda yaşayanlar da ana vatandan aynı şekilde kimseyi ötekileştirmeden, ümmet siyaseti değil, "küçük kardeş" değil, "gönül coğrafyası" değil, ortak geçmiş ve ortak gelecek ışığı altında dış politika beklerler. Ancak yıllardır Balkanlarda yaşayan vatandaşlarımız üzerinde de bir iç siyaset politikası güdüldüğünü, ötekileştirmeyi ve yapılanları da yakından hepimiz biliyoruz; herkes de görüyor. Şimdi ise Dışişleri Bakanlığımızın kitapçığına baktığımızda onların yerini maalesef göremiyoruz Bakanım.
Bugün Bursa'da, Bulgaristan doğumlu olan, doğum yeri "Bulgaristan" yazan 400 bin vatandaş var. Bugün Bulgaristan vatandaşlığına sahip 300 bin Türk ve Bulgaristan vatandaşı var. Dolayısıyla, dış politikada odağımızı, ilgimizi, önce ülkemizle doğrudan insan bağı olan komşularımız ve diğer ülkelere çevirmeliyiz diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)