| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Vakıflar Genel Müdürlüğü d) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu e) Atatürk Araştırma Merkezi f) Atatürk Kültür Merkezi g) Türk Dil Kurumu ğ) Türk Tarih Kurumu h) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ı) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü i) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı j) Kapadokya Alan Başkanlığı k) Uludağ Alan Başkanlığı l) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu m) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .11.2024 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlarımız ve saygıdeğer milletvekillerimizi selamlıyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. Şöyle bir bakınca bunun içinde yaklaşık olarak 16 tane kurumun bütçesi var Sayın Bakan. Şimdi, siz 16 tane kurumun bütçesini böyle bir saatlik görüşmelere, iki saatlik görüşmelere sığdıralım ve bitirelim istiyorsunuz ama bu bir defa mümkün değil yani bütçe teklifi ve kesin hesaplar bu kadar kısa sürede, size bağlı olan 16 kurumun hepsinin birlikte görüşülmesi çok zor; sadece prosedürü yerine getirmiş oluyoruz burada işin açıkçası.
Şimdi mademki Kültür ve Turizm Bakanlığı, biraz da kültürel meseleye gelelim. Bu kültürel meselede Sayın Cumhurbaşkanı 2017 yılında bir cümle kullandı "Siyasi iktidarız ama maalesef sosyal ve kültürel olarak iktidar olamadık." dedi. Bu doğru, olamadınız, olamayacaksınız da. AK PARTİ iktidarı bir sosyal ve kültürel iktidarı asla beceremeyecek çünkü yani AKP iktidarının sanata ve kültüre bakışı farklı; her şey, sanatta da bilimde de kültürde de bir rant alanı oluşturmaya dayalı, köşe dönücülüğe dayalı her yerde yani bu alanda servetler elde eden partilileriniz var açıkçası. Her şeyi satın alabileceğini düşünüyorlar ama işin doğrusu öyle olmuyor, parayla kültür de medeniyet de satın alınamıyor. Yani pop kültürünün içinden birkaç kişiyle elbette beslenebilirsiniz, saraylarda ağırlayabilirsiniz, onlar size konserler de verebilir -hani bizim belediyelerimize de söylüyorsunuz ya yolsuzluk vesaire diye, oradan sıkıştırmaya çalıştırdığınız gibi- ama Anadolu'nun çıkardığı bir Neşet Ertaş'ı, bir Yaşar Kemal'i sizin bu siyasi ikliminizde yeniden elde edebilmek çok zor; üzücü olan budur. Ülkenin iktidar destekçisi olmayan insanlarını "terörist" "gayrimillî" vesaire ilan eden tek tipçi bir Cumhurbaşkanı ve onun etrafındakiler medeniyet falan inşa edemezler açıkçası.
Gelelim benim Doğu Karadeniz'ime. Doğu Karadeniz Bölgesi'nin kent merkezlerinin hiçbir değeri kalmadı. Yine iktidarınıza bağlı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve şimdiye kadar birlikte sorumluluk aldığı belediyelerinizin çarpık yapılaşmayı engellemesinde herhangi bir rolü ve inisiyatifi olamadı. Hâl böyle olunca şehrin kent merkezlerinde geçinemeyen insanlar zaten var olan tarım alanlarında aslında biraz para kazanmak istediler ama tarım alanlarında da ilgili politikalarınız Karadeniz Bölgesi'nde geçim elde edilen çayın, fındığın üretiminin önünde engel oluşturunca insanlar "Kendimize yeni bir yol bulalım, iyi bir coğrafyamız var, bu coğrafyada turizm yapalım." dediler; doğru da bir tespitti. Burada altını çizmek istediğim şey şudur: Turizme yönelmenin temel nedeni oradaki tarım ürünlerinden geçimini sağlayamayacağını düşünüp geçinmekten vazgeçen vatandaşlarımızın kararıydı, o yüzden turizme geçtiler birçoğu ama orada da ne oldu? Geçen yıl da ben size söylemiştim Sayın Bakan, orada da daha henüz Rize'de turizm yapılan Fırtına Vadisi gibi, İkizdere Vadisi gibi veya başka vadiler gibi bölgelerde hâlâ bir master plan yok, hâlâ bir turizm master planı yok. Geçen yıl da biz bunu burada konuşurken yine yoktu, yine olmayacak. Yani toplumu içine katıp halkın da razı olduğu bir turizm master planı yapılmadıkça işte geçen yıldan bu yıla sadece 3 bin ilave edilen ve toplamda 7 binin üstünde kaçak bungalova sahip olan bir ilde turizm modellemesi olmuş olur. Ne olur? Çevre Şehircilik Bakanlığının ya da ilgili kurumların o bölgede sıkça yaşanan heyelan, sel ve deprem tehlikelerine karşı herhangi bir önlem almayarak sizin de Bakanlığınızın kurumunda bunlarla ilgili bir inisiyatif almadan, uyarı yapmadan bu turizmin devam etmesine göz yummanız sizi de sorunlu kıldı. Yani oradaki hikâye şu: Bir, o kaçak bungalovlar yapılırken rehberlik etmeliydiniz. O insanlar projeleriyle birlikte bu imalatları yapmalıydı. Şimdi, gelinen noktada günübirlik turizm yasasından etkilenip artık ticareti de etkilenen ve yapamayan yani sizin ceza kesme yetkinizin ve sorumluluğunuzun içinde kalıp insafınıza bırakılmış olan bir kanunla, korkuyla kimisi yapamıyor, cesaretle birileri yapıyor, bazen de cezalar yazdırıyorsunuz, cezalarla devam ettiriyorlar ama böyle turizm olmaz. Olması gereken, sizin görevleriniz nedir? Sizin görevleriniz, oradaki yapılanmaları tamamlamak. Ayrıca, turistin ağırlanması ve güvenliği sadece İçişleri Bakanlığının, Emniyetin ya da Jandarmanın sorumluluğu değildir; sizin de orada sorumluluk almanız lazım. Bakın, şimdi, bugün buradan tekrar söylüyorum: Yaşanan deprem nedeniyle toprağın zemine tutunma gücü eksildiği, yağışlar nedeniyle de toprak yumuşadığı için heyelanların sayısı artacak ve heyelanların olduğu bölgelerde olan bungalovlarda can kaybı yaşanacaktır; inşallah olmaz. Bunun için siz de ilgili birimleriniz de üzerinize düşen sorumluluğu ve payı lütfen alınız.
Yine, geçen yıl konuşuyorduk, Kapadokya'da Alan Başkanlığı var. Fırtına Vadisi'ne benzer müthiş bir yerimiz Kapadokya. Sayıştay, imara aykırı bir yapılanma olduğunu tespit edince bunlar için yıkım süreçlerinin işletilmediğini yazıyor, belirtiyor, tespit ediyor. Haziranda denetleme yapıyor, raporunu hazırlıyor. Alan Başkanı da temmuz ayında bir demeç veriyor; Kapadokya'nın tarihî, kültürel ve doğal değerlerinin korunarak gelecek nesillere aktarılmasını hedeflediklerini ve bu hedef doğrultusunda bölgede yıl sonuna kadar 600'e yakın kaçak ve uygunsuz yapının kaldırılmasının planlandığını söylüyor. E, ne oldu? Bu 600 tane yapı yapılırken Kapadokya'daki Alan Başkanlığı ne iş yapıyordu yani o yapıların yapılmasına niye göz yummuştu? Bunlar siyasi eleştiriler tabii.
Şimdi, gelelim size bağlı olan RTÜK yani Radyo ve Televizyon Üst Kurulu meselesine. Ya, şöyle bir bakıyorum şu Radyo ve Televizyon Üst Kurumuna, son on yılda 400 milyar TL'nin üzerinde ceza kesmiş -işi ceza kesmek- ama ceza kestiği kanallara bir baktığımız zaman da ne var diye, burası da çok ilginç; yani son üç yılını size şurada da ben göstereyim, siz tabii oradan göremiyorsunuz ama 2020 yılında 400 bin, 2021'de sıfır, 2022'de 1 milyon 674 bin ceza kesmiş. Son üç yılda da şöyle bir hâl var: Özellikle "muhalif kanallar" diye adlandırdığımız toplamda dört beş tane olan kanala kesilen ceza miktarı -dikkat edin- 20 milyon 649 bin lira ama havuz kanallar, iktidara yakın olan kanallar için kesilen ceza 324.526 lira. Aradaki farkı gördünüz mü? Birine 20 milyon 649 bin, diğerine yani size yakın olanlara 324.526 lira; bu kadar adaletsizlik olmaz. Bu ceza yollarıyla, en azından kendine özgürlük alanı ifade eden, belediyelerin sorunlarını, kayyum meselelerini anlatabilen, doğru anlatabilen, vatandaşların sorunlarını, gerçekten pazardaki pahalılığı vesaireyi anlatabilen kanallara sadece bu nedenle yani size gerçekleri gösterdikleri için büyük cezalar yazıyorsunuz; bu da kabul edilebilir bir şey değildir.
Sayıştay incelemesinde "Atatürk Kültür Merkezi'nde kitap satışlarına uygulanan iskonto oranlarının yürütme kurulu yerine kurum başkanlığınca tespit edilmesi" diye bir bulguya yer verilmiş. Siz hepiniz ayrı ayrı küçük krallıklar mı kurdunuz, ne oldu yani bu? Kitap satışında kime, ne kadar iskonto olacağına da uygulanacağına da kurumun başına koyduğunuz kişi kafasına göre karar verebiliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Keyfî yönetimi, en kılcal damarlara kadar ulaştırdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ocaklı, bir dakika ekliyorum, toparlayınız lütfen.
Buyurun.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Bakan, sözlerimi şöyle tamamlıyorum: Bütçenin içeriğindeki rakamlara değil, aslında Bakanlığınızın eylemlerine bakıyoruz ve eylem olarak da size bağlı, turizmden geçinen bu coğrafyada çokça insan var ama bölgesel ayrımcılık yapmadan, özellikle Doğu Karadeniz'de tarımdan vazgeçen insanlara turizmde yapılacak desteğin sağlanması için sorumluluk ve inisiyatif alın.
Bütçenin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi araya gideceğiz ama bugün cuma olduğu için arzu eden milletvekillerimiz için hemen yemek ikramı olacaktır; yemek ikramımız F Blokta, Tören Salonu'nda. Sayın Bakanımızı, milletvekillerimizi, Bakan Yardımcılarımızı, kamu kurumlarımızın başkanları ve genel müdürlerimizi...
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkanım, biz yemek arasında Sayın 7'nci Genel Başkanımızın uydurulmuş mahkemesinde bulunmak üzere beş on dakika geç geleceğiz.
Bilgilerinize arz ederim.