KOMİSYON KONUŞMASI

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; ben de hepinize hoşgeldiniz diyorum.

2025 yılı bütçenizin hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını diliyorum.

Sözlerime başlamadan önce, birkaç gün sonra doğumunun 107'nci yılını idrak edeceğimiz Başbuğ Alparslan Türkeş'i buradan rahmetle anıyorum ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki doğduğu evi restore edip, müze hâline getiren TİKA'ya ve dolayısıyla Bakanlığınıza teşekkür ediyorum. Hayatı boyunca Türk dünyası için hizmet etmiş ve bugün hem Türkiye'de hem de Türk dünyasında gördüğümüz tüm çalışmaların, kurulan kurumların fikir babası, ilk adımını atan Türkeş'in doğduğu evin böyle bir kurum tarafından restore edilmiş olması ayrıca bizim tarafımızdan memnuniyet verici bir durum. Yalnız son zamanlarda TİKA'nın faaliyetlerini askıya alınmış gibi görüyoruz Sayın Bakanım. Acaba orada bizim gözden kaçırdığımız bir durum mu var? Biz, TİKA'yı daha aktif ve daha çok yapması gereken işi yaptığını düşündüğümüz için daha çok sahada görmek istiyoruz.

TİKA'yla ilgili dikkatimi çeken bir durum da var. Bütçelerinin büyük bir kısmının Arap coğrafyasında harcandığı, Müslüman olmayan Türklerin biraz ihmal edildiği benim gözüme çarpıyor. Sanki onlar Türk değilmiş gibi görünüyor ama Türk olmayan Müslüman topluluklarda bu kurumların bütçeleri daha fazla harcanıyor. Bu konuda da bir denge kurulması gerektiğini düşünüyorum ben çünkü bunların hepsi bizim kültürümüz, bize ait diyorum.

Bu arada, yine, burada itiraz ettiğim bir konuyu söylemek istiyorum antrparantez olarak: Hocası Ahmet Yesevi olan Hacı Bektaş Veli Türklüğün Anadolu'da yayılmasına öncülük etmiş erenlerdendir ki Türk milliyetçilerinin ve ülkücülerin baş tacı, hatta fikir babasıdır. Alevi-Bektaşi kültürü de başımızın tacıdır. Demin bir kişinin adı geçti; onu tanımıyorum, bilmiyorum ya da o kurumu da çok bilmiyorum, kefil olamam ama Hacı Bektaş Veli ve "ehlibeyit" kavramlarının, kültürünün bu topraklar var oldukça burada yaşamasının önemine kefil olabilirim demek istiyorum.

Sayın Bakanım, gerçekten Bakanlığınız şanslı bir Bakanlık çünkü turizm açısından ve kültür açısından çok zengin bir coğrafyada faaliyet gösteriyorsunuz. Aynı zamanda, şahsınız gibi yıllardır bu sektörde profesyonel olarak faaliyet göstermiş bir Bakanı var. Bünyenizde Tamer Karadağlı, Tan Sağtürk gibi alanında duayen isimleri de barındırıyorsunuz. O yüzden, sizden beklentimiz biraz büyük. Ne yapsanız daha fazlasını beklediğimizi de buradan belirtmek istiyorum çünkü bu konuda tecrübeleriniz çok fazla ve profesyonel bir gözle baktığınızı düşünüyoruz.

Turizm kısmına çok girmeyeceğim. Sadece müşteri olarak Türkiye'de tatil yapmanın artık hem iç hem de dış ziyaretçi için pahalı olduğunu belirtmek istiyorum. Otelcilerin maliyetleri çok arttı, biliyoruz ama özellikle Avrupa ve Amerika'dan turistler buraya gelmeyi artık daha az tercih ediyor, hem daha ucuz çok alternatif var hem de Sayın Cumhurbaşkanımızın, Dışişleri Bakanımızın ve hatta son günlerde Millî Savunma Bakanımızın Türkiye'nin devamlı İsrail tehdidi altında olduğu açıklamaları da ülkemize ilgiyi negatif etkilediğini düşünüyoruz. Siz gayet iddialı hedefler ortaya koyuyorsunuz. Ben merak ediyorum, bu koyduğunuz hedeflerde acaba bu açıklamaların etkisini de konsolide ediyor musunuz, etkisini içine katarak mı bu hedefleri bize söylüyorsunuz?

Dünyayı tehdit eden bir iklim krizi de var. Türk turizminin de bundan etkileneceği uzun vadede kaçınılmaz bir gerçek. Bununla ilgili ne gibi planlar yaptığınızı da merak ediyorum, mümkünse bunu da sizden dinlemek isterim. Benim asıl önemsediğim, biraz önce birkaç milletvekili arkadaşımın da ısrarla üstünde durduğu konu RTÜK. Siz de sunumunuzda belirtmişsiniz, RTÜK Başkanının verdiği kitapçıkta belirtilmiş, günümüzdeki teknolojik gelişmelerle yayıncılık alanı artık çok geniş kabiliyetlere erişti ve yeni teknolojilerle etkileşimli bir niteliğe ulaşılan yayınlar gerçekten çok büyük kitlelere ulaşıyor ve çok hızlı ulaşıyor. O yüzden bu güçlü alanı iyi, doğru, kaliteli kullandırmak ve adil, tarafsız, güvenilir bir ortam yaratmak da çok önemli. Bunlara önem verdiğiniz dezenformasyon ve manipülatif yayınlar konusunda son derece hassas olduğunuzu vurguluyorsunuz ama biz dışarıdan seyirciler olarak ya da vatandaşlar olarak pek bununla paralel bir yayıncılık anlayışı görmüyoruz. Bu konuda ben de sizi hassasiyete davet ediyorum çünkü toplum üzerindeki bire bir etkisi çok hissediliyor. "Kırmızı çizgilerimiz Türk aile yapısını korumak, millî güvenlikten taviz vermemek, toplumsal, kültürel değerlerimizi korumak." demişsiniz ama yayın akışına baktığımızda bunları görmek pek mümkün değil. Çok televizyon ve yayın takipçisi olmamama rağmen, haberlerde ve işte, gazetelerde bile yer aldığı için hepimiz bir şekilde takip ediyoruz ama özellikle halkımızın -hatta yurt dışında da- çok rağbet ettiği dizilerin ve gündüz kuşağı yayınlarının içerikleri akla zarar demek istiyorum. İsim vermek ne kadar doğru bilmiyorum ama benim aklıma gelen bir şey, mesela "Yalı Çapkını" diye bir dizi vardı. Maşallah, o yalının içinde kimin eli kimin cebinde belli değildi. Ben bunun hangi Türk aile yapısını yansıttığını anlayamıyorum. Ya da yine "Kurtlar Vadisi" "Çukur" vesaire gibi dizilerin milletimizi getirdiği durum da ortadadır. Hatta öyle ki bazı siyasiler Kurtlar Vadisi, Çukur dizisini çekiyor gibi klipler, yayınlar vesaire yayınlıyor. Herkes kendine kahramanlık hikâyeleri yazma şeyinde, imajlar veriliyor. Benim seçim bölgem olan Adana da bu konuda biraz sabıkalı, o yüzden bu konulara dikkat edilmesinin önemini vurguluyorum ve hani biz eski "Bizimkiler" "Perihan Abla" "Çocuklar Duymasın"ları gerçekten özlüyoruz diyorum. "Bir Kelime Bir İşlem" gibi yarışmaları, TRT'nin duayen olduğu ve duayen yetiştirdiği yılları ya da kültür, tarih, bilim, çeşitli canlı gruplarını anlatan belgesellerinin olduğu yayınları gerçekten çok özlüyoruz. Biliyorum, farkındayım, yayıncılık tarzı ve metodu da değişti artık. "Netflix" "YouTube" vesaire gibi internet üzerinden isteğe bağlı yayıncılık, kısaca "seç-izle" olarak adlandırılan platformların hayatımıza girmesiyle yayıncılık protokolü yeniden yazılıyor. Ama asıl bu ortamda size çok büyük iş düşüyor demek istiyorum.

Ayrıca, yine sunum kitapçığınızda "Medya demokrasilerin vazgeçilmezidir." diyorsunuz. Yine, sunumunuzda çok doğru söylüyorsunuz, buna kesinlikle katılıyorum ama Türkiye'de, uygulamada bunu göremiyoruz. Hatta medyanın ortadan ikiye kesilmiş gibi bir hâli var. Konuşmalarımızda bile "A, sen şu kanalın seyircisi misin, yoksa bu kanalın seyircisi misin?" diye millet bunu bile artık fark eder duruma gelmiş. Tabii ki medya çalışanlarının sorumluluğu, oradaki yorumcuların, haber yapıcıların sorumluluğu da çok önemli ama takip ve denetimi siz yapacaksınız ve bu konuda gerçekten adil, tarafsız ve güvenilir olduğunuzu hissettirmeniz çok önemli. Hani bugün çıkan bir haber mesela İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı için halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçundan soruşturma açılırken ben anlayamıyorum mesela Bengü Türk TV'nin aynı muameleyi niye görmediğini. Yıldıray Çiçek'in çarşaf çarşaf, devamlı iftira ve hakaret dolu köşe yazılarını saatlerce televizyonda yayınlıyor ama hiçbir yaptırım almıyor; bu da benim ilgimi çeken bir durum.

Son olarak da kendi seçim bölgem Adana'ya değinmek istiyorum. Adana ilimiz tarih, kültür ve turizm açısından oldukça zengin ancak hak ettiği bu zenginlikleri bir türlü yaşayamayan bir ilimiz maalesef. Kültür ve Turizm Bakanlığımız çoğu zaman Adana'nın tarihî, kültürel ve turizm değerlerini görmezden geldiği hissini veriyor bize. Turizm kenti olmak için her türlü değere sahip olan Adana'mız ilgisizlikten dolayı değerlerini günden güne kaybediyormuş paniğine kapıldık Adanalılar olarak. Adana'nın bütün tarihî, kültürel ve turizm değerlerini bu kısa sürede anlatma imkânım pek yok. Ancak ben size kuzey Adana'da bulunan ve her zaman ihmal edilen 3 ilçemizden bahsetmek istiyorum. Bu ilçelerimiz Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli. Feke ilçemiz bir doğa harikası. Ormanları, baraj gölü, lavanta bahçeleri, tarihî kalesi, kök boya yünleriyle yapılmış el dokuması kilimleri, el yapımı bıçakları, yok olmaya yüz tutmuş el sanatlarıyla bir turizm kenti olmaya gerçekten hazır. Karacaoğlan'ın memleketi, halk ozanları, türküleri, ağıtlarıyla fark edilmeyi beklemekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bitti, ekliyorum bir dakika.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Saimbeyli başlı başına bir tarih, Millî Mücadele'nin önemli yerlerinden biri. Tufanbeyli ilçemizde Şar önemli bir inanç merkezi. Dünyanın ilk yerleşim yerlerinden biri olan Şar tarihin gizli bir hazinesi gibi. Maalesef, o güzelim Şar kendi kaderine terk edilmiş. Tufanbeyli'de ayrıca Hanyeri kaya kabartması doğa ve tarih tutkunlarının arayıp da bulamadığı bir değer. Kürebeli mevkisinde beş yüz yıllık söğüt ağaçları ayrı bir değer. Kısacası, gerçekten Adana ili ve bu bölgeler sizden bir el atmanızı ve dikkatinizi oraya vermenizi istiyor.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Tekrar bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Sağ olun.