KOMİSYON KONUŞMASI

FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Aslında bu madde kurumun etkinliği ve gücü açısından çok önemli olduğu için ben söz alma ihtiyacı hissettim. Kurum kararlarının bağlayıcı olması, örneğin suç unsuru olan dosyalarda suç duyurusunda bulunması ya da verdiği kararların mahkemeler nezdinde bilirkişi raporu gibi değerlendirilebilecek olması o kurumun etkinliğini artırır.

Burada sanırım kafa karışıklığına sebebiyet veren şey, bir önceki fıkradaki uzlaşmayla ilgili maddelerin farklı... Oradaki uzlaşma hükümlerini ara buluculuk gibi düşünmemiz gerekiyor. Tarafların, iki tarafın da anlaşması hâlinde, biliyorsunuz, ara buluculukta da gizlilik esastır ve taraflar anlaşmazlarsa ara buluculukta yapılan bütün konuşmalar, verilen deliller, ifadeler, yazılar mahkemede delil olarak sunulmaz ki insanlar müracaat etsinler ve olabildiğince sonuca varabilmek için kendilerinden ödün versinler.

Şimdi, ilk aşamada uzlaşmanın gerçekleşmesi hâlinde kişiler burada kullandıklarının aleyhine delil olmayacağını kabul edecekler. O yüzden, örneğin, bir işçi kendisine ayrımcılık yapıldığı ifadesiyle işverene müracaat ettiğinde işveren verebileceğinin en fazlasını verecek. Yani bu bizim ayrımcılık vakalarında elimizi kuvvetlendiren bir ifade.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Ama zaten dava konusu olmayacak mı?

FATMA BENLİ (İstanbul) - Yok, yok.

Uzlaşma...

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Uzlaşma varsa dava konusu yok.

FATMA BENLİ (İstanbul) - Şimdi, bu yasa gereği, müracaatlarda dava açma süresi duruyor. Dolayısıyla istiyorsa kişi dava açmadan bizim kuruma müracaat etmek suretiyle sorunu çözebiliyor. Uzlaşma olursa hiçbir sıkıntı yok, uzlaşma olmazsa, kurum karar verirse o dosyada kurumun verdiği kararın mahkeme nezdinde kabul edilmesi kurumun etkinliğini artırır. Zaten kamu denetçiliği için de böyle bir husus var. Kamu denetçileri de istenirse eder. Daha doğrusu mahkemeye takdir yetkisi veriyorsunuz.

Sonuçta, Türkiye insan hakları ve eşitlik kurumu özel bir kurum, kamu denetçiliği gibi insan hakları konusunda çatı anlamında özel bir kurum. Kaldı ki son yasalarda zaten mahkemelerde uzman görüşünün alınabileceğine dair ifadeler var. Mahkeme bilirkişi raporu gibi kabul edebilir, hâkimin takdirindedir çünkü biz ona telkin ve talimatta bulunamayız ama arzu ediyorsa mahkeme başka bir bilirkişiye göndermek suretiyle nihai kararını verir.

Bu hükmün yer alması ayrımcılık için müracaat eden kişilerin elini kuvvetlendirecektir ve kurumun yetkinliğini artıracaktır. O yüzden, ben, kalması gerektiği kanaatimi sunuyorum.

Teşekkür ederim.