KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, çok kısa konuşacağım. Taşkın Vekilimizin, Başkanımızın söyledikleri üzerinden... Bundan sonra bu Komisyonun Başkanlığını yaparken alınacak kararlarda -Plan ve Bütçede Sağlık Bakanlığı bütçesi konuşulurken ki yaptığınız konuşma çok belirleyici olacaktır dolayısıyla ya bugünden net bir irade gösterip bundan sonrasında az önce Sayın Vekilimizin de söylediği gibi- çalışma planı ve içeriği, nelere dikkat edileceği ve uygulamanın, yürütmenin nasıl devam edeceği konusunda bir karine ortaya koymalısınız ya da Taşkın Vekilimizin söylediği gibi, bir tercihte bulunmalısınız.

"Hukukun yaptığı araştırmanın daha ötesinde bir araştırma yapmalıyız." ifadesinde bulunuldu hukukçu vekilimiz üzerinden. Bu, şunu gerektiriyor bu Komisyon için: Her halükârda çok derin, herkesi dinleyen, her yere giden, her yeri araştıran bir çalışmanın parçası olmak durumundayız. Aksi takdirde, bu Komisyon usulden bir komisyon görevini üstlenmiş olacak ve toplumun şu anda beklentilerine dönük hiçbir cevabı karşılayamayacak. O nedenle, bizim yazılı olarak verdiğimiz, diğer grupların yazılı olarak verdiği davet edilmesi gereken her ismin istisnasız bir şekilde buraya gelmesinde fayda var.

Bir başka konu... Şunu anlıyoruz: İşte, Teftiş Heyeti Kurulu Başkanı değişmiş Bakanlar değiştikten sonra falan. Belli ki -az önce Sayın Vekilimizin de dediği gibi- İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bir inceleme yapmış; bu, Sağlık Bakanlığından dönmüş. Peki, bugün, bu araştırma, bu soruşturma buraya gelmişken o dönem "Burada bir kusur yoktur." diye rapor tutan heyetle ilgili herhangi bir şey yapılmış mı idari olarak? Mesela, bu Komisyonun böyle de bir görevi olmalı yani Bakanlığın sizin de koyduğunuz tavırla... "Görevini etkisiz, kusursuz..." dememişsiniz ama "ciddi ve nitelikli" demişsiniz, o zaman onu anlamamız lazım. Mahkeme buraya kadar gelmiş, hepimiz idarecilik yaptık, siz de Bakanlığın hem yöneticisi olarak çalışmışsınız hem memuru olarak çalışmışsınız. İdari soruşturma adli soruşturmayı beklemez ki. Ortada mevcut bir durum var. Sekiz yıldan beri de bu iş için -varlığı, en azından kokusu bugün ortaya çıkmış- peki ne yapılmış? Mahkeme devam ediyorken -idari anlamda- mevcut Bakan, ondan önceki Bakan, daha önceki sistemi kuran Bakan, bu konuda hangi önlemi almak, hangi kontrol noktası oluşturma konusunda bize ya da topluma bir cevap vermiş? Bunu bir kere net bir şekilde bu Komisyon ortaya koymalı yani şunu anlamalı bu Komisyon ve bu Komisyon marifetiyle toplum: Bir önceki Bakan döneminde bu tür şeyler için bir kovuşturmaya gerek olmadığı hükmüne varılmış, kanaatine varılmış ama bu Bakan gelmiş, o raftan dosyayı çekmiş, "Bunu böyle böyle yapın." demiş ya da işte mahkeme buraya getirmiş. Peki, nerede? Hani biz, şimdi, idari anlamda, Sağlık Bakanlığının bir bürokratının bu konuda kusuruyla ilgili bir karine görebiliyor muyuz? Komisyon bunları bize göstermeli ya da topluma bu konuda güvence verebilmeli. Bu nedenle, tekrar başa dönerek sonlandırayım. Sizin ve Başkanlık heyetinin, Komisyonun -bundan sonra takınacağınız tutumla ilgili yani göstereceğiniz inisiyatifi- bize bir şekilde inandırıcı olmanız açısından, topluma bu güvenin verilebilmesi açısından bir duruş ortaya koyması lazım. Aksi takdirde, işte Sayın Vekilimiz, Bakanın yaptığı Komisyon konuşmasını burada bize... Bu, kanıt olabilir mi yani? "Ben her şeyi yaptım..." O zaman hadi dağılalım, gidelim. Böyle bir şey olmaz. Bu Komisyon bir kere bir yerden başlamalı; "Bütün talepleri alıyoruz, bunun da gereğini yerine getiriyoruz. Herkes burada dinlenecek..." Bu garantinin, bu karinenin net bir şekilde bugün buradan çıkıldığında topluma verilebilmesi lazım. Aksi takdirde -biz, burada birbirimizi ikna etmeye çalışan- sayısal çoğunlukla bir nitelik geliştiremeyeceğimiz bir sonuç ortaya çıkacak, ondan sonra bu Komisyonun da bir anlamı kalmamış olacak.

Teşekkür ediyorum.