KOMİSYON KONUŞMASI

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de karanlık ellerce katledilen Tahir Elçi'yi saygıyla anıyorum.

Sayın Bakan, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde ağzından düşürmediği bir adalet söylemi vardı: Hazreti Ömer'in adaleti. Son dönemlerde bu cümle asla kullanılmıyor, anlaşılan Adalet ve Kalkınma Partisinin adalet anlayışı ve uygulaması herhâlde Ömer'in adaletinin çok çok önüne geçmiş ki artık Ömer'in adaletinden bahsedilmiyor. Nedir Adalet ve Kalkınma Partisinin adalet anlayışı? Türkiye'nin dört bir yanında ayağa kalkan milyonların sesine kulak kabartmamak, mülakatlarda keyfî elenen öğretmenler, okullarını 1'inci bitiren teğmenler, kiralarına fahiş zam istenen ve isyan eden kiracılar, cezaevinde insanlık dışı şartlara maruz kalanlar, iktidarı eleştirdiği için bir "tweet" atanın süratle tutuklandığı, kadın cinayetlerinde faillerin cezalandırılmasını isteyen kadınlar, baskı ve mobbing, tazminatsız işten çıkarılanlar, otuz yıldır çocuklarının mezarını arayan analar, çocuk istismarı ve cinayetlerine son vermek isteyen sivil toplum, halkın iradesi hiçe sayılıp mazbatası elinden alınan seçilmişler. Halfeti'de, Mardin'de, Esenyurt'ta, birçok yerde kayyum atandı, Tunceli'de, Ovacık'ta ama bu kayyum anlayışı dün bir başka boyuta evrildi. Ardahan Damal'ın Sors köyündeki muhtarın yerine İl Özel İdare Müdürü kayyum atandı. Ya, evlere şenlik bir durum, bu kayyum meselesini muhtarlara kadar da mı indirdiniz ya? Ne yapmış bu muhtar? Kültür Bakanlığının cemevleriyle ilgili talimatına uymamış, reddetmiş; bu çok doğal bir şey, yapması gereken bir şeyi yapmış Şah İsmail. Sonra geriye dönmüşler, buradan bir şey yapamamışlar, Şah İsmail'in internetine bakmışlar, sosyal paylaşımlarına bakmışlar "Mahirleri, Denizleri anmış." diye yerine kayyum atamışlar. Bakalım bu kayyum meselesini nereye taşıyacaksınız? Herhâlde bundan sonraki ayağı okullarda CHP'li ailelerin çocukları sınıf başkanı olursa onların yerine de ilçe eğitim müdürlerini atayacaksınız. Bu kayyum meselesi gerçekten Türkiye'de çok ciddi bir boyuta erişti, sizin yüz karanız bu; halkın egemenliğini reddeden, antidemokratik uygulamaları kendinize şiar edinen bir anlayışla bu ülkeyi yönetiyorsunuz.

Sayın Bakan, sizin bugün yaptığınız konuşmayı dikkatle dinledik ve çok ilginç söylemlerde bulundunuz, mesela dediniz ki: "Biz Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun önünü açtık, Anayasa Mahkemesini daha etkin hâle getirdik." Ya, Allah aşkına ya, kargalar güler buna ya, Can Atalay niye içeride? Seçilmiş bir milletvekili niye içeride? Hani etkin hâle getirdiğiniz Anayasa Mahkemesi? Sizin için sadece ve sadece kendinize önemsediğiniz, atfettiğiniz konular için Anayasa Mahkemesi önemli ama geri kalanların hiçbirini dikkate almıyorsunuz. Dediniz ki: "Kişisel verileri koruduk ve veri güvenliğini sağladık." Ya, 85 milyon vatandaşın verilerini almak ayağa düşmüş ya, ayağa düşmüş. Neredesiniz Sayın Bakan? Dün talihsiz bir konuşma yaptınız, "İzin isteyenler, adam gibi izin istemeli." dediniz. Ya, arkadaş, bunu söyleyen Türkiye'nin 1'inci partisinin Genel Başkanı, ana muhalefet partisinin lideri. Bizim bakış açımız ile sizin bakış açınız burada da değişiyor. Biz insanı koltuğuna, makamına, cüzdanına bakmadan her insan bir şahsiyettir, önemli şahsiyettir diye bakarız ama siz kendinize böyle bir kaba üslubu yakıştırdınız; üzülerek bunu da sizinle paylaşmak istedim.

Sayın Bakan -az önce Sera Vekilim de bahsetti- yine, siz konuşmanızın başında "Bir saatlik adalet bir yıllık ibadetten hayırlıdır." dediniz. Ya, valla, eğer sizin adalet anlayışınız buysa yirmi iki yıldır uyguladıklarınızın hiçbirinde adalet yok. Valla kıldığınız namazın, tuttuğunuz orucun, verdiğiniz zekâtın hesabını nasıl vereceksiniz; onu da siz düşünün diyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bingöl, teşekkür ediyorum.

ERSAN AKSU (Samsun) - Onun hesabını Allah'a veriyor, Allah'a.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Önce vatandaşa verin, vatandaşa, kul hakkı yiyorsunuz, sonra, Allah'a gider verirsin hesabı.