KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, çok kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinden başlayacağım; bu yıl ayrılan 16 milyar 928 milyonluk bir bütçe, geçen yıl 12 milyar 283 milyondu yani yüzde 37'lik bir artış söz konusu ve mal ve hizmet alım giderleri bütçenin büyük bir bölümünü kapsıyor, yüzde 58,22'sini ve o da 9 milyar 857 milyon.

Şimdi, 2023 yılı kesin hesabını incelediğimizde bazı hususları burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Taşıtlar grubu hesabında hava taşıtlarıyla ilgili, motorlu hava taşıtlarıyla ilgili 2023 yılı içinde 3 milyar 581 milyonluk bir giriş var, yani bu 2022 yılı sonunda 1 milyar 58 milyonmuş Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Enflasyon muhasebesinden dolayı kaydi artışlar oldu; yeniden bir alım değil, enflasyon muhasebesinden dolayı kaydi artışlar.

CEVDET AKAY (Karabük) - Bir kısmında evet, yeniden değerlemeyle ilgili olduğunu söyleyebilirsiniz ama oranları dikkate aldığımızda yine de giriş var gibi görünüyor; açıklarsanız netlik kazanmış olur diye düşünüyorum çünkü yeniden değerleme oranı geçmiş yıllara tekabül uygulanamıyor, sadece o yıl sonundaki girişlerle ilgili uygulanabiliyor, üzerinden yıllar geçtiği zaman... Onun için artışın tamamını da açıklamıyor gibi geliyor ama paylaşırsanız biz de öğrenmiş oluruz tabii ki.

Yine burada dikkatimi çeken bir husus da su ve deniz taşıtlarıyla ilgili bir alım olmuş 2023 yılı içerisinde, burada 2 milyon 776 binlik bir alım var -hiç yokmuş kayıtlarda daha önce- tekne alınmış, 2 milyon 776 bin TL'lik ve bir de 2 milyon 2 bin TL'lik de bot alımı var. Bunu da özellikle buradan ifade etmiş olayım.

Yine, baktığımız zaman, otomobil alımıyla ilgili 262 milyonluk bir otomobil alımı var, 42 milyonluk bir yolcu taşıma araçları alımı var, 61 milyonluk arazi taşıt alımı var yani taşıtlar grubu hakikaten çok yüksek bir rakama ulaşmış ve buna mukabil de tabii doğal olarak da lastik harcamaları da artmış, bu taşıtlarla ilgili 12 milyon 683 bin liralık lastik alımı olmuş ve yakıt harcamaları da artmış, yakıtla ilgili de yani sıvı yakıt olarak 2,9 milyonluk bir yakıt kullanımı söz konusu olmuş. Giderin fazla olduğu bir kalem de Emniyet Genel Müdürlüğünün Koruma Dairesi Başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı koruma giderleriyle ilgili resmî rakam açıklamaları var, o rakamları sizinle paylaşmak istiyorum: 2018 yılındaki 122 milyon olan koruma gideri şu an 2025 yılı bütçesinde 2,8 milyar yani daha doğrusu 2 milyar 872 milyonu buluyor. Hesapladık, bu yedi yılda yüzde 2,237'lik bir artış söz konusu; hakikaten bu da koruma gideri olarak çok ciddi bir rakam. Şöyle bir kıyaslama yapacak olursak, burada bu bütçeyle aylık 19.152 kişinin emekli maaşı ödenebilir, yine 14.085 asgari ücretlinin de aylık ücreti ödenebilir.

Şimdi Türkiye Varlık Fonuyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Türkiye Varlık Fonunda ülkemizin çok önemli kurumları var. Özellikle de Varlık Fonu bünyesine girdikten sonra bazı kurumlarımızda zararların arttığını görüyoruz ve usul ve mevzuata aykırı hareketler de görüyoruz. Şimdi, örnek verecek olursak, daha önce ben Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesindeki konuşmamda da ifade ettim, Türkiye Varlık Fonu bünyesinde olan kamu bankalarına ciddi sermaye destekleri söz konusu oluyor. Geçtiğimiz yıllarda 55,511; 2024 yılı için de ciddi rakamlar veriliyor. Türkiye Varlık Fonu bu kurumları bu kadar desteklerken maalesef kamu bankaları tasarruf tedbirlerine uygun hareket etmiyor, harcamalara devam ediyor, merkez dışı harcamalarına, etkinliklerine devam ediyor. Yine, bu bankalarda yönetici olan, yönetim kurulu üyesi olan kişilerin kendi kurdukları şirketlere Bankalar Kanunu'na aykırı olarak kredi kullandırımları söz konusu oluyor. Şimdi, çiftçiyi desteklemesi gereken banka çiftçiyi desteklemiyor ama kendi yönetiminde bulunan kişinin kurduğu şirkete on günde ciddi tutarlar artırıp teşvikle beraber de -ciddi teşvikler de almışlar, işte 7 milyon 322 bin lira gibi- faaliyetlere devam ediyorlar. Bir taraftan da tabii görev zararlarıyla ilgili BOTAŞ'ın zararları dikkat çekici boyutta. 388 milyarlık borcu ya silinmiş ya da vergi borcuna mahsup edilmiş. Bu tip tutarlar maalesef bu kurumların zararlarını arttırarak devam ediyor. Hem tasarruf tedbirlerine uyma açısından hem bunların kârlılığını arttırma açısından ciddi önlemler almamız gerekiyor.

Ben Karabük Milletvekiliyim Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, KARDEMİR'in yüzde 4,42'si, galiba yüzde 4'ün biraz üzerindeki kısmı da Türkiye Varlık Fonuna ait. Mesela, KARDEMİR yıllardır kâr eder, son yönetimle beraber üçüncü çeyrekte 2,8 milyar TL zarar etti, bu gidişle yıl sonunda 4 milyar gibi bir zarara ulaşacak ve baktığımız kadarıyla da kurum içerisinde liyakatli, kaliteli kişiler olduğu hâlde, bazı daire başkanlıklarına oradan atama yapılmayıp dışarıdan atanıyor. Kimin ne iş yaptığını da tam sağlıklı olarak bilemiyoruz. Çoklu maaş uygulaması maalesef devam ediyor. Bununla ilgili sınırlama geldi, burada torba yasada asıl görevinin haricinde ikinci bir işte sınırlama yani 98 bin TL'yle ilgili bir sınırlama getirildi. Ama buradaki sıkıntı şu: Şimdi, kamunun yüzde 50'sinden daha az hissesi olan yerlerde bir denetim söz konusu değil. Yani bir bakan yardımcısı, bakan yardımcılığı görevinden ücretini alıp bir bankanın yönetim kurulunda da olabilir; örneğin, bu kişi kamunun yüzde 50'sinden daha az hissesi olan bir kurumda, A.Ş.'de tekrar yönetim kurulu üyesi olsa, oradan da maaş olabilir.

Ben şimdi buradan sormak istiyorum: Hem Türkiye Varlık Fonu yöneticilerine hem de genel olarak bu tip kamu kurumlarının yüzde 50'sinden daha az hissesi olan yerlerde çalışan, çoklu maaşı olanlar -birden fazla diyorduk, şimdi ikiden fazla maaşı olan- var mı; bunların gideri ne kadardır, bizlerle paylaşırsanız mutlu olacağız.

Yine, bir konu da Türkiye Varlık Fonu TÜRK TELEKOM'un yüzde 55'lik hissesini geri aldığında 11 bankadan 1 milyar 581 milyon dolarlık bir kredi kullandı; maalesef, o özelleştirme kapsamında hatalı bir uygulamaydı, geri almak zorunda kaldı, kamu doğru da yaptı, devlet geri aldı, Türkiye Varlık Fonu bünyesine girdi fakat bu krediyi kullanırken ciddi kur farkı giderleri ve faiz giderleri oluştu. Sırf bu yüzden 53 milyarlık bir yüke Türkiye Varlık Fonunun katlanması zaruri hâle geldi.

Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili bir şey söyleyeceğim. Geçen yılki bütçesi 91 milyardı, bu sene 130 milyara tekabül etti, çıktı; buradaki artış yüzdesi yüzde 41, bir sürü bakanlık bütçesinden daha fazla. Biz de Diyanet İşlerinin güçlü olmasını mutlaka istiyoruz ama baktığımız zaman da dikkatimi çeken bir husus, burada, örneğin, Ticaret Bakanlığının bütçesinden daha fazla, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yani bunların bütçesinden daha fazla bir rakam. Bir de Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden fazla oranda da artıyor; Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi yüzde 32 artarken Diyanet Vakfında yüzde 41 oranında bir artış söz konusu olmuş.

Burada da bir Sayıştay raporu dikkatimi çekti. Sayıştayın bir tespiti var, o tespiti de özellikle paylaşmak istiyorum sizinle. 120 milyonluk bağış rakamıyla ilgili bir tenkit olmuş; burada bu harcamanın, bu bağışın nerelere yapıldığıyla ilgili sıkıntı olmuş, Sayıştay sadece 21 milyon olarak belirtmiş; buradaki paranın detaylarıyla ilgili bir bilginiz var mı? Eğer bir talimat verirseniz detaylar da çıkar çünkü Sayıştay raporuna da girmiş bir konu.

İletişim Başkanlığıyla ilgili geldiğim zaman da İletişim Başkanlığının bütçesi yüzde 49 oranında artmış bir önceki yıla göre yani 4 milyar 126 milyondan 6 milyar 155 milyona çıkıyor. Burada dikkat çekici bir husus, özellikle ocak-ekim döneminde 2024 için 4 milyar 344 milyonluk bir harcama var; en çok harcamanın yapıldığı ay yerel yönetim seçimlerinin yapıldığı mart ayı; 913 milyonluk bir harcama, sıçrama olmuş, ciddi harcama olmuş. Aynı harcama milletvekili seçimlerinde de söz konusuydu, hafızam beni yanıltmıyorsa 280 milyonluk bir tek kalem harcaması vardı o seçim döneminde de. Yani bu da şunu akla getiriyor: Acaba seçim dönemlerinde İletişim Başkanlığı bütçesinin önemli bir kısmını bu seçimle ilgili kullanıyor mu diye; bunu yapmaması gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayalım.

CEVDET AKAY (Karabük) - Şunu şöyle toparlayabilirim: Yani bütçenin hakikaten önemli bir faiz gideri var, 1 trilyon 950 milyar; bu çok önemli, bütçe açık veriyor 1 trilyon 931 milyar. Bu bütçenin borç, anapara, faiz ve kur sarmalına girdiğini özellikle bir kez daha ifade etmek istiyorum. 1 trilyon 722 milyar iç ve dış borç kur farkı gideri var 2023'ten 2024'e devreden. Bu da o zamanki toplam borcun -6,7 trilyon, şimdi çok daha yüksek, 9 trilyonlar ve üzerine doğru çıktı- yüzde 25'ine tekabül ediyor. Ülke olarak buna bir önlem almamız gerektiğini özellikle ifade ediyorum. Net borçlanma hasılatı yaratıp faizi ödeyip, anaparayı ödeyip aşağı doğru borcu çekmemiz lazım. Üretimi, istihdamı, ihracatı artırmamız lazım çünkü etrafımızda savaşın yayılmasıyla, iç ve dış şoklarla, L tipi resesyonla stagflasyonu uzun süre yaşayabiliriz.

Bu konuların dikkate alınmasını rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.