KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN KONURALP (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, bütçe sunuş konuşmanızın Diyanet İşleri Başkanlığı bölümünde Başkanlıkla ilgili "Din istismarıyla mücadele etmek amacıyla faaliyet göstermek." değerlendirmesi yapmıştınız. Başkanlık da yani Diyanet İşleri Başkanlığı da geçtiğimiz günlerde benzer bir değerlendirmede bulundu: "Başkanlığımız, dinî değerler üzerinden insanları aldatarak menfaat sağlamaya yönelik bütün yapılara karşı mücadelesine kararlılıkla devam edecektir." demişti açıklamasında. Sizin ve bu Başkanlığın yaptığı bu değerlendirmelere elbette hiçbir itirazım yok, bütünüyle katılıyorum.

Fakat dinî değerler üzerinden insanları aldatarak menfaat sağlamaya yönelik bütün yapılarla mücadele edeceğini ifade eden Diyanet, örneğin Menzil'i nereye koyuyor? Menzil'de yaşanan post kavgasını, miras hukukunun ya da "kardeşler arasındaki anlaşmazlık" diyerek örneğin aile hukukunun konusu olarak mı kabul ediyor? Adamlar dinî değerler üzerinden sağladıkları zenginliği paylaşamıyor, post mücadelesine büründürülmüş kavgalarının tam ortasında "din" diyerek, "iman" diyerek, "tasavvuf" diyerek, "sofi" diyerek, "gavs" diyerek sağlanmış milyarlarca dolarlık malın mülkün paylaşım kavgası var, Diyanet susuyor.

Kendilerini müritlerine her derdin devası olarak gösteren bu miras kavgacıları nedense söz konusu malın mülkün paylaşımı olunca birbirlerine ağza alınmayacak sözlerle saldırıyorlar. Üstelik mal mülk kavgasını bile dinle perdeliyorlar. Kendi aralarında cemaat mahkemesi kurup birbirlerine hüküm tesis etmeye çalışıyorlar. Ama dediğim gibi Diyanet susuyor, tek ses çıkarmıyor.

Kusura bakmayın Sayın Başkan, sizi tenzih ederek söylüyorum, "din istismarıyla mücadele etmek amacıyla faaliyet göstermek" gibi süslü cümleler kuruluyor ama peki nerede mücadele, neden konuşmuyorlar? Yani siz Menzil'de olanları ya da buradaki birçok arkadaş Menzil'de olanları bir din istismarı olarak görmüyor olabilirsiniz ancak bu Menzil'de yaşananlara atfen vurgulamak isterim ki -isteyen istediği gibi inanır, inanmaz, o kişinin kendi özgür iradesine bağlı ama- insanların inanç pratikleri üzerinden sağlanan her türden gücün, her türden servetin ve bu güce, bu servete bağlı iktidar ilişkilerinin, iktidar biçimlerinin hiç kimseye faydası yoktur; bireye de topluma da devlete de faydası yoktur. Diyanetin, bu konudaki, bu bağlamdaki sessizliğini kabul etmek mümkün değildir.

Sayın Başkanım, Sayın Yılmaz, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sayın Martı da burada, dolayısıyla bu noktada bir başka konuya da değinmek istiyorum. Az önce Sayın Mahmut Tanal, kendisine yönelik doğrudan bir saldırının muhatabı olması vesilesiyle konuyu gündeme getirdi. Öncelikle, geçtiğimiz yıl yaptığım benzer bir değerlendirmeyi tekrara düşmeden yenileyerek başlamak isterim. Sayın Yılmaz, siz Tayyar Altıkulaç, Sait Yazıcıoğlu gibi eski Diyanet İşleri Başkanlarından parlamenter bakan çıkardınız, Diyanet gibi bir kurumu Ali Bardakoğlu gibi bir isme yönettirdiniz ki Bardakoğlu'nun KURAMER'de yaptıkları ortada. Altıkulaç'tan, Yazıcıoğlu'ndan, Bardakoğlu'ndan geldiğiniz nokta Ali Erbaş seviyesidir; çok hazin bir tablo. Seviye bu olunca bizzat Diyanet mensubu kimi isimler bu ülkenin müftüsüne bile -tabirimi bağışlayın- racon kesiyor, Diyanetten ses çıkmıyor. Yalanlarının bini bir para. Örneğin, bu Halil Konakçı denen zat bu pervasızlığına, bu şımarıklığına, bu sığ dini birikimine aldırmaksızın önüne gelene saldırma gücünü nereden alıyor? Hiç rahatsız olmuyor musunuz? Ben biliyorum ki siz Mustafa Öztürk'ün, İsrafil Balcı'nın, Mehmet Okuyan'ın, İlhami Güler'in, Sönmez Kutlu'nun arkadaşısınız; onların birçoğuyla oturup kalkmışsınız, sohbet ediyorsunuz, onların kitaplarının kütüphanenizde olduğunu biliyorum ama bu arkadaş, bu arkadaşta cisimleşmiş bu hâl, bu din dili, bu din üslubu sizi hiç rahatsız etmiyor mu Sayın Başkan? Bu sürdürülebilir bir şey mi? Üstelik, Diyanetin memuru olan bu zat, bu zatta cisimleşmiş bu kötücül dil hiç mi rahatsız etmiyor? Sayın Martı'yı da rahatsız etmiyor mu? Elinde "ehlisünnet" kavramı adı altında bir kılıca dönüşmüş bir şey var, ehlisünneti kendisi gibi yorumlamayanlara bile saldırıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKAN KONURALP (Ankara) - Hemen toparlıyorum Sayın Başkan. Son cümlem, bir soruyla bitireyim.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen. Teşekkür ederim.

OKAN KONURALP (Ankara) - MİT teşkilatının DAEŞ'in yurt içindeki vatandaşlarımıza yönelik saldırılarını engellediğine yönelik ifadeler oldu. Kaç saldırıyı engellemiştir yurt içindeki gayrimüslim vatandaşlarımıza yönelik? Bununla ilgili veri paylaşırsanız sevinirim.

Teşekkür ederim.