| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı c) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç) İletişim Başkanlığı d) Diyanet İşleri Başkanlığı e) Devlet Arşivleri Başkanlığı f) Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı g) Savunma Sanayii Başkanlığı ğ) Strateji ve Bütçe Başkanlığı h) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı) Yatırım Ofisi Başkanlığı i) Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı j) Finans Ofisi Başkanlığı k) İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 29 .11.2024 |
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, Cumhurbaşkanımızın Değerli Yardımcısı ve değerli Cumhurbaşkanlığı bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesini tartışırken ben de doğrusu, Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili birkaç şeye vurgu yapmak istiyorum, geçen sene de bu konuya dair ben yine burada söz almıştım. Bazı böyle magazinsel şeylere hiç girmeyeceğim. Diyanet İşleri Başkanlığının geçen seneki bütçesinin 91 milyar lira olduğu, bu seneki bütçesinin ise 130 milyar lira olduğu zaten önümüzdeki sayfada görünüyor. Fakat Diyanetin yapısıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum, devlet ile Diyanet ama gerçekte din ile devlet arasında, din aleyhine, devlet lehine; tek yönlü, baskıcı, özgürlükleri kısıtlayan, yok sayan problemlerden bir tanesi de Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Dini sisteme uyarlama, iktidarların emrine vermek için devletin bir aygıtı olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı dine en büyük zararı veren kurum hâline gelmiştir. İslam'ın öz kaynaklarından beslenip saf ve duru hâliyle eylem ve söylemlerinde pratize etmeyen bir kurum, bir Diyanet teşkilatı tam da kuruluş amacına uygun bir tutum ortaya koyuyor. Kendi müfredatını hazırlayamayan, kendisine kadro yetiştiren imam-hatip liselerinin müfredatını Millî Eğitim Bakanlığına bırakan, ilahiyat fakültelerinin müfredatını YÖK'ün hazırladığı bir Diyanet İşleri Başkanlığının yetkin kadroya sahip olması ve sahih dinî anlayışı topluma taşıması mümkün değildir Sayın Başkan. Millî Eğitim Bakanlığının bile eğitim fakültelerinde yetişen kadroların yeterli eğitim almadıkları, yeterli görmediği için kendi bünyesinde akademi kurmaya çalıştığı bir dönemde dinle ilgili, din eğitimiyle ilgili hem ilmi hem itikadi eğitim gerektiren konuyla ilgili sadece ilahiyat fakültelerinden yetişen kadrolarla bu işin sahih bir şekilde yürümesini beklemek doğrusu saflık olur Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız. Şimdi, bu konuda, biz toplumun içerisindeyiz, çokça geziyoruz, çok da muhatap oluyoruz insanlarla, siz Diyanet teşkilatı içerisinde her gün bu topluma 5 vakit namaz kıldıran ama gerçek dinî anlayışının ateist olduğunu ifade eden kaç insan olduğunu hiç araştırdınız mı? Bu mesele sadece ilmi bir mesele değil, bu aynı zamanda itikadi bir meseledir. Eğer siz aynı inancı taşımıyorsanız o toplumun, o Müslüman toplumun önünde namaz kılmanızın aslında sizin itikadınıza çok büyük zarar verdiğini bilmekte fayda var. Diyanetin bu yapısı mutlak surette değişmeli yani Diyanet özerk bir yapıya büründürülmeli. Diyanet, kendi müfredatını kendisi hazırlamalı, Diyanet teşkilatı içinde çalışan kadroların sadece ilmi yeterliliğinin olması yetmiyor, aynı zamanda itikadi boyutunun da açık ve şeffaf bir şekilde bilinmesi ve bunun toplumla paylaşılması gerekiyor Sayın Başkan. Şimdi, bunu yapmazsa ne diyor, İmamı Azam Ebu Hanife diyor ki: "Sultanın sofrasında oturan alimin fetvasına itibar edilmez." Sofra şu demek değildir: Biz biraz önce birlikte yemek yedik, birer dürüm yedik, bu sözle İmamı Azam şunu kastediyor: Eğer siz alimi iktidarın emrine verirseniz onun dinî söyleminden, onun fetvasından bir şey beklemeyin çünkü iktidara memur olmuş.
Buradan başka bir konuya geçeceğim. Diyanet İşleri teşkilatı dijital mecralarda 19 dilde "Din nedir?" başlığı altında yayın yapıyor. Sanırım burada bir dil unutulmuş yani 19 dil yazılmış orada, bir dil unutulmuş, bu da Kürtçe. 30 milyon Kürt'ün yaşadığı bu toplumda eğer siz Kürtçeyi orada ifade etmiyorsanız bence bunun mantıklı 3 açıklaması vardır. Ya Rum suresi 22'nci ayetinin bir yerinde "Kürtler hariç diye bir ibare yazıyordur orada ya "İslam nedir/" sorusunun cevabını Kürtler Diyanet işlerinden çok daha iyi biliyor ya da Diyanet İşleri Başkanlığı Kürtlerin varlığını inkâr ediyor, bu da Allah'ın değil, nerenin dili olduğunun takdirini de size bırakıyorum. Sadece tabii, mesele Kürtler değil; mesele, bu coğrafya, etnik ve inanç mozaiği olan bir ülkedir.
Dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı diğer dillere ve mezheplere de hizmet sunmakla mükelleftir.
Teşekkür ederim.