| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Millî Savunma Bakanlığı ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçe kesin hesap ve Sayıştay raporları münasebetiyle |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakanım, kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli temsilcileri; konuşmama başlamadan önce, öncelikle, şu bedelli askerlik konusunu bütün Türk kamuoyu büyük bir merakla bekliyor. Hükûmetin değişik kanatlarında büyük bir farklılık görüyoruz. Hükûmetin bir yetkilisi "Bedelli askerlik çıkacak." diyor, ertesi gün bir başka bakan "Bedelli askerlik kesinlikle yok." diyor. Bugün, Komisyonumuzda, en azından 78 milyon halkımızın beklemiş olduğu, bu bedelli askerlik çıkacak mı çıkmayacak mı, öncelikle bunun bir açıklığa kavuşmasını birinci elden, sizin ağzınızdan duymak istiyorum ve bu düşüncelerle ben bütçeniz üzerindeki kişisel görüşlerimi sunmak istiyorum.
Savunma harcamaları bir devlet için temel harcamalardan biri olup günümüz dünyasında milyar dolarların artık yetersiz kaldığı bir düzeye gelmiştir. Savunma bütçeleri gerek büyüklük gerekse de faaliyet alanı nedeniyle özellikle demokrasiyle yönetilen ülkelerde en çok tartışılan alanlardan biri olagelmiştir. Gerek bu tartışmaların sonucunda gerekse de soğuk savaşın bitmesi sonrasında dünyada savunma konseptleri ve silahlı kuvvetlerin yapısı kapsamlı bir anlayışla revize edilmiştir ve hâlâ da bu revizyon devam etmektedir. Bu tablo içinde Türkiye maalesef söz konusu revizyonda geç kalmış, ülkemizde yurt savunmasına yönelik olarak yeniden yapılanma henüz tam olarak hayata geçirilememiştir. O Türkiye ki hem sahip olduğu iç dinamikler hem de bugünlerde maalesef fazlasıyla kendisini hissettiren dış dinamikler nedeniyle, bu yenilenmeye, bu revizyona en çok ihtiyaç duyan ülkelerdendir. Açıktır ki bu çerçevede katedilecek yol, bir başka deyişle hayata geçirilecek reform ve uygulamalar, ülke içinde kaynakların etkin dağılımına hizmet edeceği gibi, aynı zamanda ülke savunmasını güçlendirecek ve dış politikada Türkiye'yi daha etkin kılacaktır. Yanlış anlaşılmasın sakın; güçlü ve etkin bir ordunun varlığı, ülke çıkarlarının gerçekçi, barışçıl ve dengeli şekilde gözetilmesine hizmet etmeli, maceracı ve çatışmacı bir dış politika anlayışı için araç olarak kullanılmamalıdır. Bu çerçevede, etkin bir savunma hizmeti ve caydırıcı, güçlü bir ordunun personel yapısı ayağında yapılması gerekenlerin başında, profesyonel orduya geçiş ve bu bağlamda zorunlu askerlikte aşamalı şekilde indirime gidilmesi gelmektedir.
Dünyada, uzun yıllar boyunca yaşanan soğuk savaşın bitmesiyle her alanda baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojinin savaş teknolojisine de sirayet etmesi bir araya gelince, savunma alanında insan kaynağına olan ihtiyaç azalmış ve başta NATO üyesi ülkeler olmak üzere orduların hacmi önemli oranda küçültülmüştür. Dünyada soğuk savaş sonrası zorunlu askerlik anlayışı terk edilerek gönüllü profesyonellerden oluşan askerliğe geçilmiş, kitlesel ordular yerini profesyonel ordulara bırakmış ve zorunlu askerlik uygulamasına devam eden ülkelerde de askerlik süreleri kısa tutulmuştur.
Bu bağlamda, dünyanın gittiği istikameti geç fark eden ve bu yolda hareket etme konusunda geç kalan ülkemizin bir an önce savunma alanında çağı yakalamasını sağlamak üzere Eylül 2011'de yani 24'üncü Dönemin hemen başında bir kanun teklifi sunmuştum. Teklifim, profesyonelleşme yolunda geride kalmış ordumuzda askerlik süresinin dokuz aya indirilmesini, bu sürenin Bakanlar Kurulu kararıyla kademeli olarak altı aya kadar çekilmesini ve bu kapsamda kısa dönem askerliğin dört buçuk aya indirilmesini öngörüyordu. Maalesef, görüş ve önerilerimize bugüne dek pek kulak asılmadığı için, önerimiz dikkate alınmadı. Aksine, biz bu konuyu gündeme getirdiğimizde Hükûmet yetkilileri askerliğin kısaltılmasına ilişkin bir çalışmanın gündemlerinde olmadığını, Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaçlarını ihmal edemeyeceklerini söyleyip durdular. Ama, sonra AKP Hükûmeti birden askerlik süresini kısaltmaya karar verdi ve kendi projeleriymiş gibi 2014'ten geçerli olmak üzere hayata geçirdi. 2011'den beri bekleyen bir düzenleme için biraz geç, kısa dönem askerliği indirmediği için ise biraz eksik oldu ama yine de tebrik ediyoruz. Önerdiğimiz bir projenin daha hayata geçmiş olması bizi ancak mutlu eder. Amacımız, ülke için gerekli, doğru işlerin bir an önce gerçekleştirilmesidir yani üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değil. İşte, son Irak-Suriye tezkeresinde de bizi dinlemeyerek yine bildiğinizi yaptınız ve gerek Türkiye gerekse uluslararası toplumun önceliklerini, konjonktürel gelişmeleri ve bölge gerçeklerini doğru okuyamayan bir yaklaşımla yetki aldınız bu Parlamentodan. Keşke muhalefete biraz kulak verseniz inanın bir şey kaybetmezsiniz, ülke kazanır sadece.
Hemen buna bir başka örnek vereyim; bedelli askerlik uygulaması: 2011 yılında 6252 sayılı Kanun'la hayata geçirilen bedelli askerlik uygulaması maalesef vatandaşlarımızın taleplerine yanıt verememiştir. Bunun içindir ki söz konusu yasadan yaklaşık üç yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün hâlen yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Sayın Bakanım, bizzat siz, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde bedelli askerliğe kapıları kapatmayarak "Bu konuda son kararı yeni Cumhurbaşkanımız verecektir." dediniz. Yine, Sayın Numan Kurtulmuş bedelli askerliğin toplumsal bir ihtiyaç olduğunu ve son bir kez hayata geçirilebileceğini, yaş ve miktarın aşağıya indirilebileceğini ifade etmiştir. Bu açıklamalar ülke gündemine oturmuş, gençler arasında heyecan ve umut yaratmıştır. Eğer bu konuya dair bir açıklama bu kadar gündem oluyor, bu kadar heyecan yaratıyorsa bu durum, sorunun çözülmediğini, beklentilerin karşılanmadığını göstermez mi Allah aşkına, Sayın Bakan, size bunu açık bir ifadeyle sormak istiyorum.
Nitekim, bedelli askerliğin yasalaşma sürecinde biz ne söyledik? "Bedeli ve yaş sınırı yüksek, dar gelirliler neden düşünülmüyor. Vatandaşlar buna başvuramayacak, sayı beklenenin çok altında kalacak." Nihayet öyle oldu. Yüksek bedel ve yaş sınırından dolayı 460 bin düzeyinde ifade edilen bedelli askerliğe başvuracakların sayısı 70 bine ulaşmadı.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Kaldırıverelim askerliği!
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Ayrıca, tutarın yüksekliğinden dolayı başvuranların bir kısmı bu bedeli ödeyememiş, bunun için de Şubat 2013'te 6413 sayılı ayrı bir yasa çıkarılmak zorunda kalınmıştır. Yani, AKP projesi sınıfta kalmış, olan da yıllardır bedelli askerlik olanağı bekleyen gençlerin umutlarına olmuştur. Oysa toplumda önemli bir sorun ve beklenti unsuru olan bedelli askerlik konusunda biliyorsunuz, daha AKP'nin gündeminde bile yokken Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler kanun teklifi verdik. Üstelik, bizim kanun teklifimiz daha adil, daha kapsamlı, daha makul ve dolayısıyla daha işlevseldi. Zira, bizim kanun teklifimizde yaş daha düşük, bedel -gelirle orantılı şekilde- daha düşük ve de geliri olmayanlar da kapsam dâhilindeydi. Neyse ümit ediyorum ki bedelli askerlik en kısa süre içerisinde... Siz, bugün burada bunun sonuçlarını Türk kamu oyuna açıklayacaksınız.
Gerçi, Sayın Başbakan Davutoğlu, geçen ay böyle bir konjonktürde bedelli askerliğin mümkün olmadığını belirtti, "Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğunun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz" dedi. Ama, AKP'nin fazla esnek yapısını dikkate aldığımızda ümitlerimizi koruyoruz hem kim bilir belki bir güç sayın Davutoğlu'nu bir anda ikna eder ve bakarız, birdenbire bedelli askerlik çıkmış. Zaten, CHP olarak biz, zenginlerin bedel ödemesini, fakir gençlerin ise bedelsiz yararlanmasını istiyoruz. Yani Sayın Davutoğlu bizim teklifi değerlendirebilir, buradan duyurmuş olayım.
Savunma sanayimize ilişkin de birkaç hususa değinmek istiyorum: Savunma sanayimizin son dönemde göstermiş olduğu ilerleme önemli ancak maalesef yeterli değil. Zira, ülke olarak bu konuda gerekli maddi ve özellikle de beşeri kaynakları fazlasıyla haiz olduğumuzu düşünmekteyim. Savunma alanındaki bu potansiyellerimizin hayata geçirilmesini bir an önce istiyoruz. Bu bağlamda, AR-GE harcamalarının artırılması gereğini söylemeye gerek dahi yok sanırım.
Konuşmama son verirken Bakanlığın personel yönetimi sonucunda oluşan bir mağduriyeti daha dile getirmek istiyorum: Ordumuz bünyesinde önemli görev ifa eden astsubaylar ne yazık ki son yıllarda istifalarla, intiharlarla gündeme gelmekte...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - ...astsubaylara ilişkin olumsuz haberler medyaya da yansımaktadır. Görüyoruz ki yetersiz özlük hakları, çalışma koşulları astsubaylarımızın severek yaptıkları bu meslekten uzaklaşmak zorunda kalmasına neden olmaktadır. Elbette, bu durum ortadan kaldırılmalıdır. Bir diğer mağdur kesim ise ordudan resen emekli edilen vatandaşlarımızdır. 2011 yılında 6191 sayılı Kanun'la Yüksek Askerî Şûra kararlarına dayalı olarak ordudan atılan personele araştırmacı kadrosunda atanma hakkı tanıyan AKP iktidarı, ordudan herhangi bir yargı kararı olmaksızın disiplin suçu nedeniyle işinden olan askerî personele ise sırt çevirmiştir. Kendilerine uygulanan bu kararlara karşı gidecek hiçbir idari ve yargısal makamı olmayan bu vatandaşlarımızın yıllardır maruz kaldıkları maddi ve manevi kayıpların görmezden gelinmesi vicdani ve tutarlı değildir. Uzman erbaşlarımızın mağduriyetleri maalesef olduğu gibi devam etmektedir. Yetersiz özlük hakları ile bu ülkeye hizmet eden bu vatandaşlarımızın bir de sözleşme yenilenmediğinde, 45 yaş sonrası yaşamları için devletten iş taleplerine yanıt verilmemesini anlayamadığımı da belirtmek istiyorum.
Ülkemiz için önemi büyük olan savunma alanında daha ileri noktalara ulaşılması ve mağduriyetlerin giderilmesi dileğiyle ve sizden hemen bedelli askerlikle ilgili de bir cevap alma dileğiyle 2015 yılı bütçenizin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum.