KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BAYKAN (Konya) - Sayın Bakanım, kıymetli Sağlık Bakanlığımızın kıymetli bürokratları; bütçenizin hayırlı olmasını dileyerek konuşmama başlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti devleti son yirmi iki yılda birçok kriz ve uluslararası problemle uğraştı. Bu süreçte hükûmetlerimiz birçok terör örgütüyle mücadele etti, kırk yıl süreyle devletin içerisinde âdeta paralel bir devlet kuran FETÖ terör örgütünü ve PKK'yı eylem yapamaz hâle getirdi, darbe girişimleriyle baş etti; hantallık, iş göremezlik ve istikrarsızlıktan kaynaklanan kangren olmuş -sizinle- binlerce problemin üstesinden gelmeyi başardı; devleti, yönetebilen, yatırım yapan, hizmet üreten, sorun çözme kabiliyeti olan bir devlet hâline getirdi. Biz yakaladık, siz sahip çıktınız. Hükûmet, devlet yapısını hantallıktan kurtarıp işleyen bir sistemi kurmak için büyük reformlar yaptı. Bu cümleden olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti devleti coronavirüs sürecine, kriz yönetme ve eş zamanlı olarak birçok problemlerle baş etme kabiliyeti ve tecrübesi edinmiş olarak girmiş oldu.

AK PARTİ, 2002 yılından başlayarak sağlık ve ulaşım yatırımlarını merkeze aldı. 2020 yılına gelindiğinde, Türkiye dünyada sağlık altyapısı en güçlü olan ülkelerden biri hâline gelmiştir. Sağlık altyapısı, hastane binaları, tıbbi cihaz ve ekipmanlar, bütün bunlardan daha önemlisi, iyi yetişmiş bir hekim ve sağlık çalışanı kadrosuna sahip olması Türkiye'nin o süreçte önemli avantajlarındandı.

Şehir hastaneleri, binaların cesametine bakılarak hizmet fazlası yatırımlar saikiyle muhalefet partileri tarafından eleştiriye tabi tutulmuştu. Oysaki hükûmetlerimizin sağlık alanında atmış olduğu bütün adımlar bugün Türk halkı tarafından büyük bir titizlikle takip edilip değerlendirilmektedir. Coronavirüs süreci yönetimi Türkiye iç siyasetini de doğrudan etkilemiştir. Kamuoyunda Sağlık Bakanlığının uygulamaları yüksek düzeyde takdir görmüştür. Ortalıkta Coronavirüs benzeri bir tehlike yokken Bakanlık olası salgın tehlikelerini konu edinmiş, bu konuda raporlar ve senaryolar hazırlamıştır. Türkiye'de henüz vaka görülmeden önce bilim kurulu oluşturulmuş ve dünyadaki gidişata bakarak zamanında tedbir alınmıştır. Bu tedbirlerden dolayı virüsün Türkiye'de etkili olması geciktirilmiş, ilk vaka ortaya çıktıktan sonra tedbirler sıkılaştırılmış, toplumun tedbirlere uyum sağlaması -çok kolay olmasa da- sağlanmıştır. Corona sürecinden sonra hangi devletin iyi yönetim modeli ortaya koyduğu ve hangi devletlerin Coronavirüs karşısında çaresiz kalarak kaosa girdikleri gün gibi ortaya çıkmıştır.

Sağlık alanında -yukarıda söylediğimizi burada tekrar edeceğimiz gibi- yirmi iki yıl öncesinde hastaneler hasta kabul edemezken hastaya erişim ve doktora erişim büyük oranda sorun olmaktan çıkmıştır. Bu ekosistem sağlık turizmine zemin hazırlayıp uzun vadede sağlık turizminden ülke kazancının turizme eş değer olabileceği görülmektedir. Hükûmetlerimizin sağlık, ulaşım, savunma sanayisi gibi pek çok alanda elde ettiği başarılar halkımız tarafından takdirle karşılanmıştır. Elbette bu başarılar milletimizin hayat kalitesini yükseltmiş, ülkemizi daha güçlü bir noktaya taşımıştır.

Olumlu gelişmeleri baltalamak isteyen bazı gruplar sanki kötü niyetli bir şekilde hareket etmektedir. Son günlerde sağlık alanında yaşanan karanlık olaylar da bu tür gayretlerin ne kadar tehlikeli ve alçakça olabileceğini gözler önüne sermektedir. "Yenidoğan çetesi" adıyla anılan ve başında eski bir PKK hükümlüsünün olduğu bu çete ülkemizdeki sağlık sistemini hedef almış, insan hayatına kastederek ve ticari çıkarlar uğruna yavrularımızın canına zarar vermiştir. Bu şahısların yaptığı eylemler sadece para kazanma gayesiyle değil yaptıklarına bakıldığında aynı zamanda bu karanlık odakların amacının sağlık alanındaki başarılarımızı itibarsızlaştırmak olduğu anlaşılmaktadır.

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - O hastane sahipleri kim?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tahtasız, değerli arkadaşlar; bir gerginlik olmasın, sakinleştirmem gerekiyor o zaman ortamı, ona göre.

MEHMET BAYKAN (Konya) - Unutmamalıyız ki devletimiz güçlüdür, hukuk sistemimiz işler ve bu tür çeteler hiçbir zaman cezasız kalmaz. Bir hukukçu olarak, yıllarca bürokraside görev yapmış bir kamu görevlisi olarak bu süreci yakından takip ettim ve inceledim. 2023 yılında gelen bir ihbarla İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Emniyet ve adliye teşkilatımızın iş birliğiyle gizlilik ve titizlikle süreç yürütülmüştür. İlk başta dolandırıcılık olarak başlayan soruşturma, sonrasında insan hayatını tehlikeye atan bir durum olduğu anlaşılıp cana kastetme suçunun ortaya çıkmasıyla seyrinde değişiklik olmuştur. Ailelerimizin acıları büyük, haklı tepkileri ve endişeleri de son derece anlaşılabilir noktadadır. Sonuç olarak, bu süreçte emeği geçen tüm güvenlik güçlerimize, sağlık çalışanlarımıza ve özellikle tehditlere pabuç bırakmayan savcımızın şahsında adalet sistemimizin tüm paydaşlarına teşekkür ederim. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür, bizler de bu güçlü ülkenin vatandaşlarıyız. İyiye giden her alanda elde edilen başarıları desteklemeye devam edeceğiz.