KOMİSYON KONUŞMASI

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Bütün arkadaşları saygıyla selamlıyorum.

Evet, burada sağlıkta güzellemeler dinledik ama Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın gerçekten kâr amaçlı oluşturulduğu ve kâr amaçlı oluşturulan bir sistem olduğu için de sağlık sisteminin bugün bir çürümeyle karşı karşıya kaldığını, bunu, çok net ifade etmek gerekiyor. Bu çürümenin sebebi de iktidarınız ve evet, herkesin söylediği gibi ben de en azından bir özür dilemek erdemliliktir diyorum ve istifaya çağırıyorum.

Gerçekten bu kadar çürümenin olduğu yerde bu sistemin nasıl yol yürümesi gerekliliğiyle ilgili bence bütünlüklü biraz konuşmak gerekiyor. Evet, sağlık alanına ilişkin yapılan tartışmaların çerçevesinde, amacında ve tanımında tam bir iyilik hâlinin hedeflenmesi büyük bir önem taşımakta çünkü sağlık, yalnızca tıbbi bakım anlamına gelmemekte, sağlık aynı zamanda sosyal ve politik açıdan da tam bir iyilik hâlinin gerçekleşmesi, tam bir iyilik hâlinin olması anlamına gelmekte, öyle görülmeli yani doğanın, canlının, toplumun geleceğini önceleyen bütüncül bir yaklaşımla sağlık sistemi benimsenmeli ve eğer bunlar olmazsa gerçekten sağlık sistemindeki iyileşmelerin gerçekleşeceğine inanmak, sağlık sisteminde bir iyileşme olacağına inanmak mümkün olmayacaktır. Özellikle sağlığın bireysel değil, toplumsal olarak ele alınması elzemdir, bir kere buna buradan bakmak gerekiyor.

Bugün, yine, neoliberal politikaların sağlık alanını tam bir savaş alanına çevirdiğini görüyoruz. Savaşın bütün canlıların, doğanın sağlığını doğrudan etkilediğini konuşmak gerekiyor. 90’lardan günümüze devam eden bir savaş ve çatışma ortamı var ve en çok da zarar görenler, siviller, insanlar ve canlılar tabii ki. Ölümlerin yanında, savaş sonucunda hem engellilik durumu var hem de tabii ki huzurlu ve barış içinde olmayan bir durum söz konusu. Türkiye'de 4 milyon insan -gerçekten Kürtlerin özellikle yaşadığı illerde yakılan köylerin ve zorunlu köy boşaltmalardan kaynaklı insanlar- başka yerlere göç etmek zorunda kaldılar, yerlerinden oldular. Yine, Suriye'deki savaştan kaynaklı 10 milyon insan yerinden yurdundan edildi ve savaş, göç meselesi de gerçekten insanlar için kıtlık, insanlar için hastalık, açlık, susuzluk demek, savaş aynı zamanda işkence ve tecavüz demek, aynı zamanda psikolojik ve fiziksel travma demek. Savaş, gerçekten hem doğada hem insanda tahribat yaratan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur, buradan bakmak gerekiyor; her çatışma, her savaş aynı zamanda fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sonuçlara yol açan büyük bir dramı da beraberinde getirmekte. Savaşın etkileri yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal ve sosyal açıdan da halkları derinden yaralamakta. Savaşın yaratacağı travmaların toplumsal yapıyı zedeleyen etkilerinin onarılması ise savaşın başladığı bu noktada çözüm üretmek, barış ve adil bir düzen kurmak elzemdir, bu da hepimizin sorumluluğu. Yeni bir toplumun sağlıklı olmasının yolu barışçıl koşullarda yaşanmasından geçmektedir, bu da hepimizin sorumluluğu ve bunun üzerinde fazlaca durmak gerekiyor.

Yine, iktidarı, bugün sadece yani bütün bu şeyler varken... Sağlık alanında hepimizin yaşadığı -biraz önce de ifade edildi- bir çürüme söz konusu, bir skandalla karşı karşıya kaldık; yenidoğan çetesi. Bu, çürümenin nereye uzandığını, nasıl olduğunu önümüze çok net koyuyor ama yine bugün anlatımdan da gördük, iktidar sadece sonuçla ilgileniyor yani bu konunun niye buraya geldiğini, ifade edilen 10 çocuğun katledilmesi meselesinin birilerine mal edilmesi meselesi gerçekten kabul edilebilir bir mesele değil. Sonuçlarda değil gerçekten insanın, doğanın, canlının sağlıksızlık hâlinden kâr etmeye heves eden bir sağlık sisteminde ısrar ediliyor; asıl burayla ilgilenmek gerekiyor.

Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda Türkiye'de uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı sözleşmeli çalışmayı, performansa dayalı ücretlendirmeyi, genel sağlık sigortası uygulamasını, aile hekimliğini, kamu hastane birliklerini kapsıyor; insanın hayatını sermayeye pazar hâline getirmeyi ve yenidoğan çetesi gibi çürümeleri yaratıyor. İnsanlara sadece hasta ise bakılıyor yani bugün verilere baktığımızda kaç kişinin hastanelere başvurduğu ifade ediliyor ama önemli olan, hasta etmeden nasıl bir sistem oluşturulmalı, buna bakmak gerekiyor. Nitelik değil nicelik aranıyor maalesef bu sistem içerisinde. Bu sektörün işinin canlılar olduğu aslında bir yerde unutuluyor. Özellikle Kürt illerinde sağlık hizmetlerinde diğer illere göre gerçekten ciddi eşitsizlikler var, dezavantajlı durumlar var. Bireyler ve toplumun değişik kesimleri arasında ekonomik, siyasi, sınıfsal inanca dayalı, kültürel ve benzeri kıstaslara dayalı sağlık hizmetlerine erişimde büyük bir eşitsizlik var. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2017 yılında hazırlanan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi çalışması da haritanın açığa çıkardığı bu veriyi çok net ortaya koyuyor yani bölgeler arası eşitsizliğin özellikle kürdistanda nasıl görüldüğünü çıkarılan haritalar bize gösteriyor. Yine, 2022'de hazırlanan bu bölgesel eşitsizliğe yakından bakan Eşitsizlik Bülteni'nde bu durumun tesadüfi olmadığı, yapısal ve sistematik bir durum olduğu ve böyle bir kategoride ifade edildiği söyleniyor.

Evet, sağlığın sosyal belirleyicilerine ulaşmakta gerçekten büyük bir sıkıntı söz konusu. Barışçıl bir ortam yoksa, insanların kendisini geçindirebilecek güvenli bir işi yoksa gerçekten bunlardan bahsedilemez. Yine, insanca yaşamın sürdürülebileceği bir gelir yok, iyi bir eğitim sistemi yok, sosyal güvence zaten yok denecek kadar az, dengeli beslenme ekonomik yetersizliklerden dolayı neredeyse yok, açlıktan ölenleri ve bunun üzerine intiharları her gün duyuyoruz zaten. Sağlıklı şehir altyapısı, sosyal yaşam alanları, demokratik katılım olanakları, iyi bir fiziksel çevre ise kayyumlar eliyle aslında gasbediliyor; bunu da görmek gerekiyor. Önce insanlar hasta ediliyor, sonra sağlık hizmetinden de mahrum bırakılıyor; böyle bir durum var.

Ana dilinde sağlık hizmeti zaten aslında bu ülkenin kanayan yarası. Gerçekten eğer ana dilinde sağlık hizmeti alınmıyorsa... Yüzlerce örneği var, tedavi göremeyen insanlar var. Bunu kendisini ifade eden bir kişinin dilinden söylemek istiyorum: "Kendi dilinde olduğunda sağlık hizmeti, kendi kendini beslemek gibi olur ama eğer ana dilinde sağlık hizmeti alamıyorsanız başkasının sizi doyurması gibi bir şey olur." böyle ifade ediyor bir yurttaşımız. Yine, bir başka trajikomik durum var: "Türkçe bilmiyorum, o yüzden başıma bir şey geldiğinde ambulansı aramak aklıma bile gelmez." bu sadece örneklerden biri. Aslında ana dilinde sağlık hizmetinin hayati önem taşıdığını bir kez daha belirtmek gerekiyor. Bakın, özellikle Kürt illerinde kanser teşhisleri çok geç konuluyor ve bu da gerçekten ölümlere sebep oluyor ve bu illerde yaşayan 4 kişiden 1'isi Kürtçe konuşuyor, başka dil bilmiyor; bu da başka bir ayrımcılığı gösteriyor.

Yine, vekili olduğum Mardin'de elbette sağlık alanında birçok eksiklik var. Son zamanda Mazıdağı ve Çınar'da bir yangın çıktı ve bir yanık ünitesinin olmaması meselesi gerçekten mağduriyetleri çok daha üst düzeye çıkardı. Yine, yakın çevrede tam teşekküllü bir hastanenin olmaması bu sıkıntıları en üst seviyeye çıkardı. Yine, personel eksikliği, hijyen problemleri, hasta ve personel yemeklerinde yetersizlik, birçok ekipman eksikliği her boyutta var. Acil servislerin kapasitesinin az olması... Bakın, dün Selen Askeri Kışlasında bir salgın oldu ve bu salgından dolayı Mardin Devlet Hastanesine gelen askerlere gerçekten yeterince hizmet verilemedi, onlara kapatıldığı için bazı bölümlerde vatandaş da hizmetten mahrum bırakıldı. Bu da gerçek bir iyi olmama hâlinin başka bir göstergesi.

Sanırım, tam bu aşamada KHK'lilerden de bahsetmek gerekiyor. KHK'lerle bir sürü nitelikli arkadaş işinden edildi. Bu aşamada, KHK'li sağlık çalışanlarının gerçekten tekrardan işe başlatılması lazım. Bugün muayene süreleri beş dakikaya indirildi ve bu beş dakika meselesi gerçekten sağlık çalışanı ve hastayı karşı karşıya getiriyor. Yine, aynı zamanda, aynı durumda fazla zaman ayıramama meselesi, vatandaşlar açısından da hayati tehlikelere sebep olmakta.

Sağlık sektöründe bugün iç karartan tablonun sebebinin savaş politikalarından kaynaklı bir toplumsal iyilik hâli olmama olduğunu belirttik. Sağlık alanında yapacağımız reformlar yalnızca tıbbi hizmetlerin sunulmasından ibaret olmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Aydeniz, bir dakika ekliyorum.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Sağlık, bir insanın sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal iyilik hâliyle bire bir bağlantılı olmalıdır. O yüzden, bunlara bakmak gerekiyor.

Sağlığa ilişkin... Evet, öncelikle, sağlıkta dönüşümle beraber aile hekimliği meselesinin bir çürümeye götürdüğünü, gerçekten koruyucu sağlık hizmetinin öncelenmediğini, bunun için tekrardan koruyucu sağlık hizmeti sistemine dönülmeli; bunu ifade etmek gerekiyor.

Yine, ülkemiz çok dilli, o yüzden ana dilinde sağlık hizmeti her boyutuyla yapılmalı, bu konuda eğitim de yani üniversitelerde de ana dilinde sağlık eğitimleri verilmeli. Yine, genel bütçeden ayrılan pay en az yüzde 15'in altında olmamalı. Bunları özellikle belirtmek gerekiyor.

Yine, sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik ve benzeri adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine, yoksulluk sınırının üzerinde sağlık çalışanlarına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Bir dakika daha Sayın Başkan, sağlık çalışanlarıyla ilgili de...