KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar, vatanımızın korunması, halkımızın güvenliği için canını ortaya koyarak görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak bütçe için bir aradayız. Şimdiden hayırlı olsun.

Aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi minnetle saygıyla anıyoruz. Burada biz hangi eleştiriyi, tavsiyeyi yapıyorsak aslında göz bebeğimiz Silahlı Kuvvetlerimizin itibarına, caydırıcılığına gölge düşmemesi içindir. Tam bu noktada "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." dediler diye Ebru Teğmen ve diğer başarılı teğmenlerimizin ordudan ihraç edilmek istenmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin moral, motivasyonuna katkı sağlamamış, tam tersine hasar vermiştir; 86 milyonu üzmüş, vicdanları yaralamıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'e ve cumhuriyetimize bağlılık ifade etmek suç değildir ve olmamalıdır. Bu teğmenlerin her şeyden çok sevdikleri askerlik mesleğiyle ilişiklerinin kesilmemesini milletimizin talebi olarak bir kez daha talep ediyoruz.

İkinci bir mesele, aralarında Eskişehir'deki 1'inci Hava İkmal Bakım Komutanlığı tesislerindeki emekçilerin de olduğu askerî fabrika çalışanlarımızın çektikleri sıkıntılardır. Bakın, ne diyorsunuz sunumunuzda: "Askerî fabrikalarımız bakım ve onarımı en iyi şekilde yaparlar, gurur vesilesidirler." diyorsunuz. Peki, o zaman neden haklarını vermiyorsunuz bu emekçilerin? O milyarlık uçakların, tankların çalışmasını sağlayan, yerli füzelerin sistemlerinin entegrasyonunu yapan onlar; onlar olmasa ne uçak uçar ne tank gider; ne kadar gurur duysak azdır. Ama işte aylardır haykırıyorlar; yaptığı işe emeğini, yüreğini koyan bakım fabrikalarımızın işçilerinin sesini duyun. Geçinemediği için araba yıkayan mı, kuryelik, garsonluk yapan mı dersiniz? İstemeye istemeye ayrılıyor, yurt dışına özel sektöre gidiyor ya da erkenden emeklilik istiyorlar. Bu fabrikalardan ayrılan her emekçi, aslında yerli ve millî savunma sanayii iddiamıza vurulan bir darbedir. Bunu durdurmanın yolu o emekçilerin hakkını vermekten geçer. Onlara savunma sanayisi desteği verilmeli, gelir vergisi adaletsizliği, toplu sözleşmelerden doğan eşitsizlik giderilmeli, kamu çerçeve protokolü ocak ayına çekilmelidir.

Sayın Bakan, emekli astsubaylarımız da yaşam mücadelesi veriyor. Geçen ay, özlük hakları ve tazminat taleplerini duyurabilmek için Bakanlığınız önünde nöbetteydiler. Bu ülkeye her türlü zorluk ve riske rağmen gözünü kırpmadan otuz, kırk yıl hizmet veren astsubay emeklilerimizin açlık sınırına yakın maaşlarla yaşamaya zorlanması büyük ayıptır, bir an önce talepleri yerine getirilmelidir; onların hakkını, hukukunu koruyacak olan kurum başkası değil siz olmalısınız.

Yine, bir başka mağduriyet sözleşmeli erbaşların, sözleşmeli erlerin durumudur, en fazla yedi yıl görev yapabiliyor, sonrasında sözleşmeleri feshediliyor. Sınır güvenliği, ülke savunması için fedakâr ve cefakâr biçimde hizmet eden bu gençler süreleri bittiğinde işsiz, güvencesiz kalmakta; birçoğunun yuvaları dağılıyor, sıkıntılar her gün derinleşiyor, onlara verilen kadro sözü bir an önce yerine gelmelidir.

Sayın Bakan, Kıbrıs'tan bahsediyorsunuz, en iyi bilenlerdensiniz, ABD ve diğer müttefiklerimizin Kıbrıs Rum kesimiyle yaptıkları anlaşmalar, Rum kesiminde kurdukları tesisler kaygı vericidir, bu konuda neden bir şey yapmıyorsunuz? Ege'de Türk-Yunan dengesini, adada 2 halkın varlığını ABD'ye kabul ettiren cumhuriyet hükûmetlerinin kararlılığıydı ve arkasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılığı vardı. Şimdi ise Türkiye'nin, Kıbrıs Türkünün sesinin hiç dinlenmiyor olması, Girit'te, Rum kesiminde en stratejik anlaşmaların yapılıyor olması kaygı vericidir. Bu girişimlere karşı hangi adımlar atılmaktadır?

Sayın Bakan, sunumunuzda var, uluslararası yükümlülüklerimizin dışında ikili anlaşmalarla Katar'da, Libya'da, Somali'de askerlerimiz var, Meclis tezkereleriyle gönderildiler. Bu vesileyle, Somali'yle sunumunuzda bahsettiğiniz şubat ayındaki anlaşmanın hâlâ Meclisimize gönderilmediğini hatırlatmak isterim. Buradan tezkere çıkardınız ama hâlâ anlaşmanın içeriğini milletin buradaki vekilleri olan bizler bilmiyoruz.

89 ülkeyle askerî yardım iş birliği, 65 ülkeyle askerî eğitim iş birliği, 32 ülkeyle mali iş birliği konusunda anlaşmalardan bahsediyorsunuz. İyi, güzel; bu iş birliklerinin Türkiye'nin millî davaları dediğimiz Kıbrıs konusunda, Ermeni soykırımı iddialarının geçersizliğinin dünyaya ilanı konusunda hangi olumlu sonuçları olmuştur? Katar, Libya, Somali mesela; korumak için Mehmetçik'imizin canını riske atıyoruz, bu ülkeler KKTC'yi neden tanımıyorlar? Bu konuda soykırım iddialarının aksine neden açıklamalar yapmıyorlar? Bu konudaki çalışmalarınız nelerdir?

Son bir şey de -süre bitiyor ama- NATO Parlamenter Asamblesi üyesi olarak yaptığımız ziyaretlerde NATO ittifakı çerçevesindeki yapılarda üst düzeydeki subaylarımızın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)