Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 27 .11.2024 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.
Salonda bulunan herkesi ben de saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Evet, nüfus artış hızımız alarm veriyor, bu her açıdan geleceğimizi tehdit eden bir durum olduğu nihayet görülüyor ki anlaşılıyor. Sosyal güvenlik sistemimizin geleceğinin yok olmasına ilişkin bir sorun, istihdam piyasalarında rağbetin azalması ve yabancı işçi ihtiyacının artmasına dönük bir sorun, nüfusun giderek yaşlanarak gelişme hızımızın yavaşlamasına dönük bir sorun, ailenin küçülüp sonra belki de parçalanmasına, daha bireyci bir toplum olma riskinin artmasına dönük acil sinyaller veren sorun. Şükür, bugün muhalefet milletvekillerimizden de bu konuda birtakım cümleler duyabildik; mutlu olduk. Bundan önce buraya gelip kendisini bile isteye düğünlerine davet edenlere Cumhurbaşkanımızın ülkemizin geleceği için 3 çocuk tavsiyesine "yatak odamıza karışan iktidar, kaç çocuk yapacağımıza karışan Cumhurbaşkanı" diye burada hakaret edenlerden de bazılarının bugün bu nüfus artış oranıyla ilgili acil bir şeyler yapılması gerektiğinin altını çizmeleri bence de önemli bir şey. Yavaş yavaş, ufak ufak mesafe alan arkadaşları görmek bizi mutlu ediyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Gençler evlenemiyor, evlenemiyor açlıktan, yoksulluktan.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, "Türkiye'de yoksulluğun bir politik blok oluşturmak ve onun desteğini sosyal yardımlarla arkasına alacak, kasıtlı bir yoksulluk oluşturmakta iktidar." denildi muhalefetteki arkadaşlar tarafından. Bakın, siz ne derseniz deyin, AK PARTİ 2001 yılında kimsesizlerin kimsesi, sessiz milyonların sesi olma iddiasıyla kurulmuş, programını, tezlerini -vatandaşa dönük her türlü iktidara gelirse ne yapacağını- hükûmet programını, her şeyini açıklamış; hep beraber meydana çıkmışız, millet güvenmiş bizim tezlerimize, Tayyip Erdoğan'ın ve arkasına düştüğü arkadaşlarının tezlerine, iktidar etmiş.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, düzgün konuş, Türkiye'nin 1'inci partisinin milletvekiliyle konuşuyorsun! Tamam mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Ağbaba, sen notlarını al, sen notlarını al!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Karşınızda Türkiye'nin 1'inci partisi var!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bizi iktidara taşımış ve yirmi yıldır bu tezlerimizin arkasında durmuşuz. Çevreyi merkeze taşıma, çevreyi merkezle buluşturma -itilmiş, dışlanmış insanları- mezhebinden, giyim tarzından, inancından, yaşam tarzından, gelir grubundan, fakirliğinden, zenginliğinden, cinsiyetinden, etnik kökeninden ne olursa olsun dışlanmış bütün insanları, işte o çevre olarak tanımlanan insanları merkezle buluşturma iddiası ortaya koymuş ve bunu hamdolsun, sonsuz şükürler olsun hatta bazen size rağmen başarmış, sizin ayrılıkçı söylemlerinize, politikalarınıza rağmen başarmış ve yirmi yılda çevreyi merkeze taşımış; ülkeyi doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine zenginleştirmiş...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Nereyi anlatıyorsun? Türkiye'ye gel, Türkiye'ye gel.Türkiye'yi anlat.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...İstanbul'da ne varsa Malatya'ya da, Ankara'da ne varsa Hakkâri'ye de, Diyarbakır'a da onu götürmüş, bütün kentleri, bütün şehirleri, bütün fertleri devletiyle buluşturmuş bir iktidar.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye'yi konuş, Türkiye'yi. Orhan Bey, lütfen Türkiye'yi konuş.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ancak bütün bunları yaparken ülkenin ihracatı, ekonomisi, millî geliri artarken buna eş olarak, buna paralel olarak zaman zaman...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - TÜİK'in haritalarına baktınız mı? Bu Komisyonda gösterildi o haritalar.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sizi sükûnete davet ediyorum. Nezaketle birbirimizi dinleyelim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...kendi imkânsızlıklarından, kısıtlılıklarından dolayı, zaman zaman, kendi engellerinden dolayı, zaman zaman kendilerinin durumlarından dolayı da bu refaha tam erişememiş ve yokluk çeken insanlara da sosyal yardım bütçesiyle onların da hayatlarının üzerindeki yükü almaya gayret etmiş.
İktidara geldiğinde 4 başlıkta verilen sosyal yardımları bugün 58 başlığa taşımış, hassasiyetini artırmış...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Memleketi yoksullaştırmışsınız işte arkadaş, o da onun kanıtı ya.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...vatandaşının derdiyle dertlenmiş, askere giden çocuğu olan annenin derdiyle dertlenmiş, evde yaşlı annesi babası olan insanın, kadının, adamın derdiyle dertlenmiş, engelli çocuğu olanın derdiyle dertlenmiş; elektriğe, gaza, her şeye, bugün dar gelirliye, geçinemeyene, gelire ulaşamayana, kendi imkânsızlıklarından dolayı veya erişemediğinden dolayı bir şekilde, ülkenin de bugün geldiği biraz ekonomik bazı sıkıntılardan dolayı erişememiş kesimlere devlet baba olmuş, 58 başlıkta ulaşır hâle gelmiş arkadaşlar.
Şimdi, çoklu doğum yardımından tutun da vefat yardımına kadar birçok şeye gelmiş, engellilere ve onların bakımını üstlenen ailelerine dediğimiz gibi, yardımlar yapar hâle gelmiş; Aile ve Gençlik Fonu kurmuş, evlenecek gençlere hem evlilikle ilgili hem bunun felsefesiyle ilgili, beraber yaşama kültürünün geliştirilmesiyle ilgili, bir nevi oryantasyon denilebilecek eğitimleri vermeye kalkmış hem de onlara işte birkaç yıl geri ödemesiz, sıfır faizli, evini, düzenini kurabileceği...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ne kadar yoksullaştırmışsınız milleti. Eski Türkiye'de herkes kendi kendine evleniyordu.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, siz ne konuşuyorsunuz? Siz böylesine hassas bir devleti bulmuşsunuz... Bunun bir tanesi sizin aklınıza gelseydi, belki heykelini dikerdiniz birilerinin yaptığınız gibi, belediyelerinizde de sizin heykelleriniz dikilirdi. 58 başlığa çıkarmışız, bize oradan hakaret ediyorsunuz arkadaşlar.
"Kadın ekonomik hayattan AKP dönemlerinde uzaklaştırılmış ve bu uzaklaştırmayla erkeğin otoritesinin altına eril, ataerkil bir toplum olmaya zorlanmış."ız. Kadınların iş gücüne katılım oranı kimin döneminde artmış? Kadınların istihdam oranları hangi iktidarların döneminde artmış arkadaşlar?
"Analık izni" diye bir kavram, "süt izni" diye bir kavram, "birinci doğumda altmış gün, ikinci doğumda yüz yirmi gün, üçüncü doğumda yüz seksen gün" "kısmi süreli çalışma" diye bir kavram... Ya, bunlar hangi iktidarların dönemlerinde bu ülkenin kadınlarına sunulmuş; Allah'ınızı severseniz ya?
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Bir günde gökten inmedi bunlar, mücadelemizin sonucunda...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, her veriyi çarpıtıp ülkeyi kötülüyorsunuz. Evet, bizim de bir "bağımlılık" diye tanımladığımız bir sorun var ama biz bağımlılığı şöyle ifade etmiyoruz: "Uyuşturucu kullanımı bugün 9 yaşına kadar indi." demiyoruz. 9 yaşındaki bir çocuk bugün ilkokul 3'e gidiyor, bunu söylemekten utanın. Annelerinin ellerini tutarak okula gidiyorlar, annelerinin elleriyle okula gidip yine babaannelerinin, komşularının elleriyle geliyorlar.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ya, resmî raporlar bile bunu söylüyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) - 3'e giden çocuklarınızı, 3'e giden, 4'e giden, 5'e giden çocuklarınızı, ortaokul çağındaki çocuklarınızı uyuşturucu müptelası, müptezel gibi sunmaya çalışıyorsunuz. Yapmayın bunu ya! Evet, bağımlılık var kardeşim; dijital bağımlılık var, sosyal medya bağımlılığı var, fast food bağımlılığı var, oyun bağımlılığı var. Evet, gerçekten de uyuşturucu bağımlılığı özellikle işte, ergenlik dönemlerinde...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Sanki benim engellemem gerekiyor, kolluk benim emrimde, benim engellemem gerekiyor!
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...ve sonrasında var ama ya ülkenizi kötülemek için her veriyi çarpıtıp iktidara vurmak için gençlerinize vuruyorsunuz. İktidara vurmak için, milletimizin öz güvenine vuruyorsunuz. İktidara vurmak için, iktidarı kötülemek için...
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Yok, size vuruyoruz. Ya, siz kendinizi devlet sanıyorsunuz bir tek.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Kadıgil...
..bu ülkenin bütün fertlerine vuruyorsunuz; ayıp ediyorsunuz.
"Kadın cinayetlerinde tüm dünyayı solladık. Dünya bizi bu alanda da kıskanıyor." ironisi yapılıyor burada. Ya, Allah aşkına, açın birkaç tane Dünya Sağlık Örgütünün yayımladığı, Birleşmiş Milletlerin yayımladığı bu konudaki veriyi okuyun ya! Türkiye bu konuda ne kadar mesafe almış kadına yönelik şiddeti önlemek için, cinayetleri önlemek için. Eskiden karı koca yukarıda kavga etse, sokakta kavga etse, biri müdahale etmek istese "Dur kardeşim, aile içindedir, bunlara karışılmaz." denilen bir Türkiye'yi bugün 5 kat üstündeki evden ses gelse, bağırış olsa "Burada bir kadına şiddet mi var?" diye komşuların koştuğu bir Türkiye duyarlılığına taşımışız. Ha, bunu hep beraber yapmışız, bak, bunu tek başımıza üstümüze almıyoruz ama bu noktaya gelmişiz. Bugün KADES'i tanımlamışız, telefonuna bir şey indiriyorsun, dokunuyorsun, anında Türk polisi, Türkiye'nin polisi seni nerede olursa olsun kurtarmaya geliyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - IPhone'u da mı siz icat ettiniz?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sen dalganı geç! Sen dalga geçe geçe zaten bu hâle geldin, Malatyalı seni dalga geçen bir adam olduğun için seçmedi, tamam mı? Sen dalganı geçmeye devam et, asla istediğin yere siyaseten gelemeyeceksin bu hâlinle.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Türkiye'de kadına, aileye, çocuğa, engelliye, sosyal yardıma ve daha birçok başlıkta ne yapıldığını bilmek isteyen Bakan Hanımın şu sabahki konuşma metnine, AK PARTİ dönemlerinde neler yapıldığını bir parça bilmek isteyen ona bakar. Daha fazlasını bilmek isteyen de QR kodlarla önünüze konulmuş o kitapçıklara bakar. Ona rağmen kafasına takılan bir şey varsa Bakandan, Bakan Yardımcılarından, Genel Müdürlerinden "Ya, şu konuyu tam anlayamadık, bize bir izah eder misiniz?" diye ya davette bulunur ya randevu talep eder, gider; iyi niyetli olan bunu yapar. Tamam mı arkadaşlar?
Şimdi, devam ediyoruz. Bakan Hanım "Kadınların okuryazarlığını şuradan şuraya getirmeye çalışıyoruz." diyor, oradan birisi söz alıyor, diyor ki: "Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 99'larda, dalga mı geçiyorsunuz; burada bize bu rakamı veriyorsunuz?" Kardeşim, bu ülke harf inkılabı yaşadı, harf inkılabı. Sizin bahsettiğiniz gelişmiş ülkeler yüz sene, iki yüz sene önce okuma yazma biliyordu, bütün insanları. Bu ülke harf inkılabı yaşadı, ondan sonra Tevhidi Tedrisat; eğitim...
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Ölüm oranlarından da bahsedin.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...okullar her yerde yoktu, bütün şehirlerde, ilçelerde okullar yoktu, eğitime erişim yoktu, kız çocukları okula gitmiyordu; "Haydi Kızlar Okula" projeleri yapıldı, "Eğitime % 100 Destek" projeleri yapıldı. Eğitimin altyapısı Türkiye'nin sathına yayıldı. 400 bin öğretmenin üzerine 650-700 bin öğretmen daha alındı; 1 milyon 100 bin öğretmene çıktı. 81 şehre üniversiteler yayıldı ancak bu noktaya getirebildik, ancak bu noktaya getirebildik. "Oradan kalkıp gelişmiş ülkelerde okuryazarlık oranı buymuş..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Gürültüler)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; bir şey söyleyeceğim.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Aynı ülkede mi yaşıyoruz, anlamadım vallahi, nasıl bir şey çizdi, ağlayacağım neredeyse; yazık.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye Sayın Karaoba.
Bakın arkadaşlar, biliyorsunuz, burada söylediğimizi uyguluyoruz: Laf atan olursa kendi süresinden keseceğim bundan sonra. Olmaz böyle bir şey ya! Beş dakika süresi var arkadaşlar, kim atıyorsa onunkinden keseceğim. Sizinkinden de keseceğim Sayın Ağbaba. IPhone'u Apple buldu; anlaştık?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Konuştuktan sonra atacağız.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yahu, bilmiyorum, o bir gün sonra konuşacaksınız gene. Anlaştık mı değerli arkadaşlar?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, anlaşmadık, öyle bir uygulama yok. Her gün yeni icat çıkarıyorsunuz Sayın Başkan.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Tek ayak üstünde dursunlar o zaman!
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, bitti süreniz, yeter, yeter.
Sayın Ağbaba, lütfen.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Başkan, bir dakikamız yok mu?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Pardon, siz Komisyon üyesiydiniz, unuttum.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Var, bir dakikası var.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakikası var, doğru.
Laf atmayın, vallahi keserim sürenizi.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Bakana diyorlar ki: "Bağımsız kadın örgütleriyle oturup kalkmıyorsunuz." Bak, 16 Ekimde Ankara'da yapılan toplantıdaki kadın derneklerinin ismi var burada.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Hele oku, oku.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Kimler var orada?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, bak, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, bak, bak kiminle toplanmış bak, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu bak, Türk Kadınlar Birliği...
(DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, KADEM de var, KAGİDER de var. Kardeşim, kadın konusunda Türkiye'de söz söyleyen, çalışma yapan kim varsa sağına soluna bakmamış hepsini toplamış bir insana burada utanmadan cümle kuruyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu nasıl bir şey ya!
ELVAN IŞIK GEZMİŞ (Giresun) - Ne demek utanmadan! Niye utanacağız! Konuşmak için niye utanalım!
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Kadınlar öldü, oralarda yoktunuz." dediniz. "O kadının hakkı yendi, orada yoktunuz." dediniz. "Şu kadına şöyle ayrımcılık yaptı, orada yoktu." dediniz. Ya, anneler çocuklarının yemin törenine alınmadı, orada yoktunuz. Kızlar gözleri yaşlı okullarına, fakültelerini alınmadı, alkışladınız, yoktunuz; onurlarına, kıyafetlerine, zekâlarına, duygularına hakaret edildi, yoktunuz.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Hep aynı terane ya!
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Dayanışma eylemlerini biz yaptık, başörtülü kadınlar okullara girebilsinler diye eylemleri biz yaptık.
ELVAN IŞIK GEZMİŞ (Giresun) - Hepsinin yanındaydık, hepsinin yanındayız.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Tüm o hakaretlere ortak oldunuz, hatta ağızlarınızı hakaretlerle doldurdunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ELVAN IŞIK GEZMİŞ (Giresun) - Bütün kadınların özgürlüklerini savunduk.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Aybüke Öğretmen şehit edildi, orada da yoktunuz. Diyarbakır Anneleri Diyarbakır sokaklarına çıktı, hiçbiriniz orada yoktunuz; burada konuşuyorsunuz!