KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ALKAYIŞ (Adıyaman) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz. Sunumlar için ben de teşekkür ediyorum.

Tabii, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aile gibi yani hayatı beraber paylaştığımız; tasasını, kıvancını beraber ortaklaşa paylaştığımız ve bizim toplumun temeli olan aile ve sosyal hizmetler gibi gerçekten önemli bir Bakanlığı yönetiyorsunuz. Bakanlık önemli ama biz Bakanlığımızın önemini -sizin sunumunuzda da var- aslında depremden sonra gördük. Biz de deprem bölgesinin milletvekiliyiz, hakikaten teşekkür ediyorum. Siz de göreve geldikten sonra hemen ilk ziyaretinizi Adıyaman'ımıza yapmıştınız. Bu yapılacak olan çalışmalarda özellikle depremden sonra fiziki ortamların iyileştirilmesi, vatandaşlarımızın önce çadır kentlerden, sonra konteyner kentlerden, buradan kalıcı konutlara ulaştırılması kıymetli fakat şunu yaşayarak gördük: Yani sadece fiziki ortamlarla vatandaşımızın mutluluğunu, vatandaşımızın moralini yükseltmek mümkün değil, ekstra destekler gerekiyor. Belki bu bilim adamları tarafından, efendime söyleyeyim, işin uzmanları tarafından biliniyordu ama siz eşini kaybetmiş bir kadın vatandaşımızı gördüğünüz zaman, çocuklarını kaybetmiş bir annemizi gördüğünüz zaman veyahut da annesini kaybetmiş bir çocuğu gördüğünüz zaman bunu yaşayarak görüyorsunuz. Bu noktada yani örnek olsun diye söylüyorum: Bizde 57 tane konteyner kent var. Geçen yılki bütçe görüşmelerinde ben söz de almıştım. 120 bin hemşehrimiz burada barınıyor, 98 bin hemşehrimize psikososyal destek verilmiş; gerçekten çok kıymetli.

Tabii, depremden sonra, Sayın Bakanım, o dönemde yaşadığımız zorluklar vardı; depremin yaraları daha yeni, ciddi anlamda bir gayret gerekiyor. Ben bir teşekkürü de şunun için sizin şahsınızda size, Bakanlığımıza yapıyorum: "Afet" tanımı tabii, mevzuatta değişik ama bir de sahadaki gerçekler var. Sizlerin sayesinde biz bütün bariyerleri kaldırdık. Yani değil mi ki bir vatandaşımızın hakikaten konteynere ihtiyacı var, desteğe ihtiyacı var; mevzuat zorlanarak, mevzuat yumuşatılarak o destek varsa o desteğin mutlaka kadınlarımıza, çocuklarımıza kavuşturulması noktasında sizi, Kıymetli Bakan Yardımcılarımızı defaaten ilimizde misafir ettik. Hakikaten teşekkür ediyorum, çok kıymetliydi.

Sunumda bekliyordum, hakikaten vardı da, şöyle: Sayın Bakanım, tabii, konteyner kentlerden yavaş yavaş kalıcı konutlara geçiliyor veyahut da hemşehrilerimiz Hükûmetimizin desteğiyle yeniden dönüşümle kendi evini yapıyor. Dolayısıyla eskiden, evet, depremin hemen sıcağı sıcağına ciddi sıkıntılar vardı; psikolojik, maddi. Şu anda da toplu alanlardan herkes yaşam alanlarına gittiği için vatandaşlarımıza ulaşma noktasında fiziki olarak bir zorluk yaşayacağız. Organize olmak açısından, toplu alanlar olduğu için biraz daha elimiz kolaydı, orada yetkililer de vardı. Dolayısıyla -burada aslında söylemiş; kurucu hizmetlerin yeniden yapılandırılması, güçlendirilmesi- buna ilişkin nasıl bir güncelleme olacak? Bu hizmetlerin devamı nasıl sağlanacak özellikle deprem bölgesinde ve -nüfuslar, aileler belli ortamlarda toplanıyor- Bakanlığımızın bu toplu alanlarda mı hizmet binaları olacak, bürokratları olacak yoksa talep üzerine mi olacak? Yeniden bir yapılandırma gerekiyor diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, sözlerimin sonunda da şunu özellikle belirtmek isterim: Tabii, meslek olarak da biz duruşmalara katıldık, barolarda görevler yaptık. Çok teşekkür ediyoruz sunum için, hakikaten çok kıymetli. Bunun yargıda çok titizlikle takip edildiğini, Bakanlığımızın bu işi nasıl içselleştirdiğini ben biliyorum, mesleki olarak da biliyorum, hatta yargılamadaki bütün unsurlar anlaşsa Bakanlığımız şey yapmıyor, sonuna kadar götürüyor; bu çok doğru bir yaklaşım ama Sayın Başkanım, yani zaman zaman da gündeme geliyor medyayla ilgili, dizilerle ilgili, toplumsal farkındalığı artırmakla ilgili ne yapabiliriz; bu noktada gerçekten uzman görüşüne ihtiyacımız var yani değişik bir alan. Mesela "Televizyonlar, basın için serbest." yani "Basına teşekkür ediyoruz." denilirse "Acaba içeride ne konuşuluyor? Burada kalsak buradan bir haber çıkar mı?" diye bekleniliyor ama "Ya, serbest, herkes kalabilir." deyince de çok fazla ilgi görmüyor.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Yazılı basınımız burada.

MUSTAFA ALKAYIŞ (Adıyaman) - Yazılıyı biliyorum, onlar hep sürekli kalıyorlar.

Dolayısıyla onu da kendi içerisinde... Yani şunun için söylüyorum: Ratingten dolayı olmasın, efendime söyleyeyim, sadece bu kaygıyla değil, belki biraz da toplumsal olarak farkındalığı arttırmak noktasında Bakanlığımız ne yapabilir, RTÜK'ümüz ne yapabilir, İçişleri Bakanlığımız ne yapabilir; bunun üzerine yoğunlaşmak lazım. Komisyonumuz bütün siyasi partilerin ortak konsensüsüyle oluşmuş bir komisyon; bu çok kıymetli. Dolayısıyla siz de sözlerinizin başında söylediniz "Burada sen, ben yok, hepimiz varız." Yani sonuçta bir annenin evladıyız, kocayız, kız evlatlarımız var; hepimiz bu toplumun içerisindeyiz. Bunun gündeme gelmemesi için ne gerekiyorsa çalışmak gerekir diye düşünüyorum.

Sunum için de teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.